Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

2016’YA 5 KALA

Fırtına gibi bir yılı geride bırakıyoruz. Ve yine fırtına gibi bir yıla giriyoruz. 

Düne dair ne varsa, bugün de devam edecek ve yeni gün yeni sorunlarla başlayacak. Ve her yeni gün yeni bir umutla doğacak.. Çünkü bizim inancımızda, geleneğimizde umutsuzluk yoktur.

Neyse ki, her ne kadar dinden uzaklaşmış da olsak, o derunumuzdaki ruh, bütün umutların tükendiği bir zamanda uyanıveriyor ve bütün hesapları altüst ediyor..

En karamsar bir anda, tek başına iktidar umutlarının sönmeye yüz tuttuğu, birilerinin ellerini ovuşturarak fırsat kollamaya başladığı, kuzgunların leşi üleşmeye hazırlandıkları bir zamanda bir anda bu karanlık hesaplar altüst oldu.

2016’da bizi daha büyük sorunlar beklese bile ben 2016’ya daha büyük bir umutla ve heyecanla giriyorum.. Daha bir kararlılıkla.. Daha bir kendinden emin..

Çile bizi çelikleştiriyor.. Hayat en büyük mektep. Çevremizde olup bitenler, yaşananlar bir çok şeyi anlamak için iyi bir fırsat.. Onlar bu işin sırrını asla anlayamayacaklar. Kazdıkları çukurlara kendileri düşecekler..

Kıbriti gözümüze çok yaklaştırınca, arkasında kocaman bir ormanı kaybediyoruz..

Evet acılar var. Terör ve savaş can almaya devam ediyor..

Bakın, 100 yıl boyunca, her gün 150 kişi ölse ayda 4500, yılda 460.000, 10 yılda 4.600.000, 100 yılda 46 milyon insan eder.

1. Dünya Savaşı’nda 25 milyon sivil asker, kayıp var.

2. Dünya Savaşı’nda bu rakam 75 milyon.

1947-1991 arasında soğuk savaşta kaç milyon insan öldüğü bilinmiyor. 10 milyon diyebilir miyiz bilmiyorum.

100 yıl, her gün 150 kişi öldürülse 46 milyon insan öldürülebilirdi. 110 milyon can kaybından söz ettiğimize göre, 100 yıl, her gün 325 kişi öldürülmüş olması gerekirdi..

Genel ortalamaya bakıldığında bugün, Afganistan, Irak, Suriye, Yemen, Mısır, Libya’da, diğer Afrika ülkelerinde bile toplamda bu kadar insan öldürülmüyor.

Elbette bir tek insanın bile öldürülmesi çok fazla. Öte yandan; uygar Batının yüzyıllık tarihi ile kıyaslandığında durum vahim. 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı, soğuk savaş.. Tablo ortada. 20 sene önce Ruanda’da 3 ayda bir milyon insan öldürdüler. Her gün 100 kişi öldürülse 30 yılda ancak o kadar insan öldürülebilirdi. 2 milyon insan sakat kaldı, 3 milyon insan ülkesini terk etti, oysa Ruanda’nın nüfusu sadece 7,5 milyondu.

Savaşın bütün vahşetine rağmen durum dünden daha beter değil. Daha öncesi sanki daha mı iyi idi.. Zulüm 1600’lerden itibaren tavan yaptı. 1900’lerden itibaren birbirlerine düştüler sömürge mirası için. İlk başta bu işler kilisenin öncülüğünde yapılıyordu. Sonra “Tanrının hakkı Tanrıya, Sezar’ın hakkı Sezar’a” dediler. Laiklik çıktı. Seküler senyörler servet, silah ve iktidarın kendilerine verilmesini istediler. Laiklik böyle çıktı. Protestanlık böyle çıktı. Evengalistler, Kalvinistler böyle çıktı ortaya. Sömürge mirası uğruna dinlerini dönüştürdüler.  

Daha 1960’lara gelirken kapatıldı, insanat bahçeleri. Beyaz adam Kızılderilileri, kara derilileri, Aborjinleri, Pigmeleri insanlaşma aşamasını tamamlamamış diye hayvanat bahçesi bitişiğinde sergiliyordu.. Siz Darwin’i bilim adamı mı sanıyorsunuz. Evrim teorisi ile, zencileri ve Kızılderilileri, Aborjinleri, Pigmeleri, “insanlaşma aşamasını tamamlamamış maymunlar” olarak etiketliyor ve onların “insan haklarına sahip olmadığını, avlanabileceklerini” söylüyordu. Bu “bilimsel fetva” ile, dünyada yaşayan dört büyük ırktan biri olan Kızılderililer yok edildi.. Kızılderililerin yaşadıkları kıta, dünyanın karasal büyüklüğünün üçte biri kadar büyüktü. Kara derilileri öldürdüler ya da köleleştirdiler. İtaat etmeyenler öldürüldü, “Tom amca” olmayı kabul edenler köleleştirildi.. Sarı ırkın başına gelmeyen kalmadı.

Kapitalizm; kilise ve laiklerin gayrimeşru çocuğudur aslında.. Bugünkü kriz, Kapitalizmin krizidir.

Hayat bir şekilde devam ediyor.. Aslından vahşet bir şekilde bir başka boyutta devam ediyor.. İnsanlar kumar, seks ve uyuşturucunun kölesi haline getiriliyor.. Aile dağılmaya yüz tuttu. İnterneti iyiler iyilik için değil, kötüler kötülük için kullanıyor sanki..

Hep birlikte silkinmemiz gerek.. Gerçeklerle yüzleşmek zorundayız. Nefsimizi hesaba çekmemiz gerek. En büyük düşmanımız o. Düşman dışımızda değil sadece. İçimizde de..

Selam ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 918 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar