Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yeni plan ve risk

Özetini Fikret Bila'nın sütunundan alayım:

1- Kürt sorununun çözümünde sivil siyaset kanalı dışında hiçbir kanala itibar edilmeyecek, kullanılmayacak.

2- İmralı'da Abdullah Öcalan, Kandil'de veya Avrupa'da PKK muhatap alınmayacak, devre dışı bırakılacak.

3- Güneydoğu'da ve diğer bölgelerde yaşayan Kürt vatandaşlar, PKK ve KCK'nın baskısından kurtarılacak.

4- Bu amaçla doğrudan halk muhatap alınacak ve sivil siyaset kanalıyla çözüm aranacak.

5- Çözüm yeri olarak parlamento dışında hiçbir zemin kabul edilmeyecek; ipleri İmralı ve Kandil'in elinde olmayan, demokratik yollarla seçilerek Meclis'e gelmiş, siyasi inisiyatif kullanabilecek parti veya partilerle muhatap olunacak.

6- PKK, silahlı eylemlere devam ettiği sürece silahlı mücadele devam edecek.

7- PKK ile bir daha görüşülecekse bu ancak silah bırakması için olacak.

8- PKK silahlarını Türkiye'ye teslim ettiğinde, yargısal sorumluluğu olmayanlarla ilgili nasıl bir prosedür uygulanacağı belirlenecek.

9- Yeni anayasada Kürt kimliği veya özerklik düzenlemesi olmayacak. Yeni anayasa, insan haklarını ve vatandaşların kanun önünde eşitliğini esas alacak.

10- Yerel yönetimler güçlendirilecek, uluslararası hukuka dayalı ilkeler esas alınacak.

Barzani kartı

Her üç yazıda, ayrıca özellikle silah bırakma sürecinde Barzani'nin devreye sokulmasına işaret ediliyor. Abdülkadir Selvi'nin bu konudaki notları şöyle:

"Haziran ayı içerisinde Barzani yönetimi, "Ulusal Kürt Konferansı"nı düzenleyecek. Konferansta, "Kürtler silahı bırakın, demokratik mücadeleyi esas alın" şeklinde bir kararın çıkması bekleniyor. Ayrıca, konferansta Mesut Barzani'nin de Kürtler'in bulundukları ülkelerde silahlı mücadele yerine demokratik mücadeleye geçmeleri yönünde bir çağrı yapacağı belirtiliyor.

Böylece PKK, Kürt Ulusal Konferansı'nın aldığı kararla karşı karşıya bırakılacak.

Bir süre önce yazdığım yol haritasında, Barzani'nin de içinde yer alacağı bir çözüm sürecinden söz etmiştim.

Şimdi o irade çeşitleniyor.

Kuzey Irak yönetiminin iki numaralı ismi Neçirvan Barzani de bu denklemde önemli bir yer tutuyor. Neçirvan

Barzani'nin hükümeti kurduktan sonra Türkiye'ye yapacağı ziyarete bu açıdan önem veriliyor."

Her üç temsilci, kaynaklarının ismini açıklamamış ancak hükümet çevrelerinden bilgilendirildikleri açık.

"Yeni plan"
içinde Türkler'in kışkırtılmasını öngören bir "Türk sorunu" oluşturulmasını önleme hassasiyeti de yer alıyor.

Olumlu-olumsuz-risk

Nasıl bakmalı bu yeni duruma?

Bir:
Bu, "Oslo süreci" sarsıntısından sonra yeni bir "kafa toparlaması" anlamına geliyor. O açıdan iyi.

İki:
Plan öncelikle güvenlik duyarlılığını yansıtıyor, ben hep güvenlik tedbirlerine "paralel biçimde" mağduriyetlerin giderilmesi için etkin hamleler yapılması gerektiğini belirtiyorum.

Üç:
Ben, bu planın Barzani ayağı konusunda endişemi not etmek isterim. Ankara'da Barzani konusunda hiçbir rezerv yok mu bilmem ama Barzani'nin, "zamanı gelince" şartını ekleyerek "Büyük Kürdistan"ı hedeflediği, onun da Türkiye dahil dört ülkedeki "Kürdistan"ların bir şekilde birleşmesinden oluşacağı biliniyor. Bilinmeyen bir şey değil. Bu yönüyle bakıldığında Barzani ile Öcalan da, havuç-sopa metaforuna denk düşüyor.

Bu aşırı kuşku mu?

Yoo, sadece Barzani'nin geçmiş söylemlerini unutmamak o kadar ya da korkulu rüya görmektense uyanık durmak gibi bir şey. İsterseniz Erbil'deki "Ulusal Kürt Konferansı"na biraz bu duyarlılıkla bakalım.

 

bugün

Bu yazı toplam 864 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar