Yaşar Alptekin namaz kılmayı nasıl öğrendi?

Yaşar Alptekin namaz kılmayı nasıl öğrendi?

Eski Manken Yaşar Alptekin “Namaz öğle güzel bir elbise ki; her giyeni güzelleştiriyor” diyerek kağıtlardaki şekillere baka baka namaz kılmayı öğrendiğini söyledi

Yaklaşık 4 yıl önce vefat eden ünlü iş adamı Sakıp Sabancı'nın cenaze namazına gittiğinde ölünden çok etkilenip kendisini sorgulayarak namaza başlayan Yaşar Alptekin, Manisa'nın Turgutlu İlçesinde, Turgutlu Belediyesi tarafından düzenlenen programda, namaza başlama süreci, hidayetin ilk günleri, eski hayatıyla yeni hayatın mukayesesi, gençlere tavsiyeler, namazı dosdoğru kılmanın önemini anlattı.

Ekranlarda lambada dansıyla tanınan, kendi ifadesi ile bir dönemin kendini beğenmiş , burnu havada, manken ve film yıldızı, motosiklet tutkunu hızlı genci Yaşar Alptekin, Turgutlu Belediyesi'nin Haziran ayı kültürel etkinlikler çerçevesinde seslendiği Turgutlu Konferans Salonu'nda, salonu dolduranları duygu atmosferinde gezdirirken; gençleri bekleyen uyuşturucu ve benzeri tehlikeler ve anne-baba kıymeti ile namazı dosdoğru kılmanın önemi konusunda tavsiyelerde bulundu.

Peygamber Efendimiz'in adını söylediğinde gözleri yaşarıp heyecanlanan 46 yaşındaki Yaşar Alptekin, yaşadığı değişimle ilgili olarak, "O gün yoğun bir günümdü. Eve geldim ve ses olsun diye bir müzik kanalını açtım. İlk gelen ses 'ünlü işadamlarımızdan Sakıp Sabancı'nın cenazesi öğlen namazından sonra kaldırılacaktır' oldu. Bu cümlenin ne öncesini ne de sonrası duydum. Vücudumda müthiş bir titreme hissettim. Ve hemen içimden müthiş bir şekilde cenazeye gitmek geldi. İstiyordum, ama cenaze namazında ne yapılır, onu bile bilmiyorum. Bir arkadaşımla birlikte Fatih'e gittim. Avludan içeriye girdiğimde tamamen farklı bir havaya büründüm. Her adımımda bedenim küçülerek egomun azaldığını fark ettim. Benim kontrolümün dışında bir şeyler gelişmeye başladı. Yılanın deri değiştirmesi gibi bedenim tamamen değişmeye başladı. Etrafıma bakındım; kimileri saatine bakıp vaktin geç olduğunu düşünüyordu. Kimileri 'Meşhur birilerini görebilir miyim?' diye gelmişti. Ve ben garip bir biçimde yerimde sabit olmama rağmen sanki tek tek onların yanına gidip yaşadıklarını hissediyordum. Sonra uzağımdaki tabutu gördüm. O anda orada yatan kişinin Türkiye'nin en zengin adamlarından biri olduğunu ve sahip olduğu hiçbir şeyi götüremediğini acı bir şekilde fark ettim. En kötüsü de ne benim ne de orada bulunan hiç kimsenin bunun farkında olmadığını anlamamdı. İnsanlar sanki sinema salonunda on dakika ara verip fuaye alanında vakit geçirir gibiydiler. Sadece ellerinde bardakları eksikti. Tam o sırada çam ağacının dibinde gözlerini kapamış dua mırıldanan bir teyzeye gözüm takıldı. Sanki bütün insanların uğultusu durdu ve sadece ikimiz kaldık. Sonra ben bir uykudan uyanır gibi oldum. Arkadaşıma dönüp onun da benim de şaşırdığım bir şey söyledim. 'Bana namaz kılmasını öğretir misin?' dedim. Akşam 22.00'ye kadar bana namaz kılmayı öğretti."dedi.

Arkadaşının kâğıtlara çizdiği şekillere baka baka namaz kılmaya uğraştığını dile getiren Alptekin, sözlerini şöyle sürdürdü; "Ama bir türlü beceremedim ve ev bana dar gelmeye başladı. Camiye gitmeyi istedim. Ama ben camilerin geceleri açık olduğunu zannediyordum. Gittiğim en yakın caminin kapısının kilitli olduğunu görünce sabah namazına kadar soğukta kapıda bekledim. İçimde o kadar büyük bir korku vardı ki. Ya beni içeriye almazlar ve ya yanlış bir şey yaparsam diye çok tedirgin olmuştum. Hatta günahkâr olduğum için Allah'ın beni çarpmasından bile korkuyordum. İlk defa gerçek manada bir camiye gittim. Daha önce turistik camileri gezmiştim; ama bir Fransız turist gibi. Yani o bilinçle ve idrak ile ilk defa giriyordum. O an ezan okunmaya başladı. Ve ben o kadar irkildim ki. Her hücrem zangırdamaya başladı. Namaza durdum ve öyle bir namaz kıldım ki. Dünyadaki hiçbir şeyi değil sadece Rabb'imi düşünerek kıldım. Şimdi her namaza durduğumda 'Allah'ım ne olur onun kıymetini bilemedim. Onun o güne ait olduğunu bilemedim. Bana aynı duygularla namaz kılmayı nasip et.' diye yalvarıyorum."

"Kendimi dört yaşında kabul ediyorum. Namazsız geçen yıllarımı yaşanmış saymıyorum."şeklinde sözlerini sürdüren Yaşar Alptekin, eski arkadaşları ile görüşüp görüşmediği ile ilgili bir soruda, "Birçok arkadaşımla görüşüyorum. Kutuplaşmaya karşıyım. Çünkü bizi bekleyen insanlar da var. Bilgilerimizi hissettiklerimizi aktarmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü günah günahla kapanmıyor. Ama şöyle bir zorluk yaşıyorum. Arkadaşlarıma yaşadıklarımı anlattığımda bana eski yaşantımı hatırlatıyorlar. Ama onlara hiç kızmıyorum. Tebessüm ediyor ve arkasından bir hüzün yaşıyorum. Ben kurtuldum; ama bunu yaşayamayanlar için çok üzülüyorum. Çünkü imanın insanı ne kadar değiştirip mutlu ettiğini çok iyi biliyorum."diye konuştu.

"42 yıl suya yazı yazmışım ve ömrümü boşa harcamışım. Bana bir gül bahçesi miras kalmadı. Maalesef ben çöplükte yetiştim. Bunun için bu güzel bahçenin gülünü, dikenini, yaprağını koklayarak seviyorum, kıymetini biliyorum. Yıllardır bu gül bahçesinin içinde veya yanında olan, belki hakkıyla kıymetini bilmeyen veya çöplüğü merak edenlere söyleyecek çok şeylerim var. Şunu unutmayalım ki, dinimiz yaşanmak içindir. Tek başına namaz bile, bize verilen en büyük nimettir. Rabbimizle birlikte olmak, Ona imanımızı yenilemek, adeta tekrar bağlanmaktır."diyen Alptekin, gençlere kendilerini bekleyen uyuşturucu ve benzeri tehlikeler, anne-baba kıymeti ile namazı dosdoğru kılmanın önemi konusunda tavsiyelerde bulundu.

Program sonunda Belediye Başkanı Serhat Orhan'ın günün anısına plaket takdim ettiği Yaşar Altekin, yaklaşık 3 saat süren program sonunda dinleyicileriyle sohbet edip, kitaplarını imzaladı.

(Haber 7)