Yarın sandık başında; geçmişi düşün, ülkenin geleceğine oy ver!

“Son 24 saat”e girdik...

Yarın “seçim” var...

Her zaman söylediğim gibi;

Yarın, “partiler” değil, “Türkiye’nin geleceği” oylanacak!.. Ya “Haçlı’ya teslim” olacağız, ya da “Hilâl’i dalgalandırmaya” devam edeceğiz...

Bugüne kadar, hiç böyle bir tabir kullanmadım ama; bu seçim için, rahatlıkla diyebilirim ki; yarın “Hilâl-Haç mücadelesi”ne oy kullanacağız!..

Niye “Hilâl-Haç” mücadelesi?..

Hemen söyleyeyim; seçime girecek “muhalefet partileri”ni, kesinlikle “Haçlı” olarak görüyor değilim... Ama, ortada bir gerçek var: Muhalefet partileri, bir “Üst Akıl” tarafından yönlendiriliyor!.. Bu “Üst Akıl”ı oluşturan ülkelerin hepsi de “Hıristiyan veya Musevi!”

Hele bakın “Amerikan, İngiliz, Fransız, Alman ve İsrail medyası”na!..

Bir teki bile “AK Parti ve Tayyip Erdoğan lehinde” haber vermiyor!..

Kimi Kemal Kılıçdaroğlu’nu parlatıyor, kimi Selahattin Demirtaş’ı cilalıyor, kimi de “CHP-MHP-HDP koalisyonu”ndan bahsediyor!..

Çıldırmış gibi saldırıyorlar Tayyip Erdoğan ve AK Parti’ye!.. Hani, “28 Şubat Cuntası”, bu ülkenin halkına karşı “Topyekün Savaş” başlatmıştı ya; “Haçlı-Siyonist İttifakı”nın gazete ve televizyonları da; “Erdoğan ve AK Parti”nin şahsında “Türkiye”ye karşı “Topyekün Savaş” yürütüyorlar!..

NİYE, SADECE AK PARTİ?

Çıldırmış gibiler... Bütün “haber”leriyle, bütün “yorum”larıyla saldırıyorlar!..

İşte bunun için diyorum ki;

“7 Haziran seçimleri, bir Hilâl-Haç savaşına sahne olacaktır!”

Dolayısıyla;
Yarın “oy sandığı”nın başına geçtiğinizde, sadece “10 saniye” düşünün...

Evet, sadece 10 saniye!..

Şu soruyu sorun kendinize;
l “CHP, MHP, HDP ve SP ile BBP’nin oluşturduğu İttifak’ın tek hedefi niye, sadece AK Parti ve Erdoğan’dır!

l Paralel ihanet çetesi ile BDP ve PKK, niye AK Parti’ye karşı ittifak halindedir?

l Zaman, Bugün, Taraf ve Sözcü gazeteleri ile Hürriyet ve Posta gazeteleri niye Erdoğan ve AK Parti’ye karşı topyekün saldırı yürütmektedir?

l İçerideki gazete ve televizyonlar bu saldırıları devam ettirirken, New York Times başta olmak üzere, Haçlı-Siyonist İttifakı’na mensup gazete ve televizyonların derdi nedir ki; Erdoğan ve AK Parti’yi düşürmek istemektedirler?”

Bunları düşünmek için “on saniye” yeter... Düşünün ve ona göre kullanın oyunuzu!..

Düşününce anlayacaksınız ki;
“Mesele AK Parti ve Tayyip Erdoğan meselesi değil, Türkiye’nin istiklâlidir, istikbalidir!.. Mesele; hem senin, hem çocuklarının ve hem de torunlarının geleceğidir!”

Yarın sandığa gittiğinizde;
Ya “Türkiye’nin izmihlâli”ne yani “çöküşüne”, ya da “Türkiye’nin istiklâl ve istikbaline” oy vereceğinizi sakın unutmayın!..

Biliyorum, bazıları; “Armudun sapı, üzümün çöpü” deyip, bazı “olumsuzluk”ları düşünecek, belki “muhalefetin altı boş vaatlerine” kanacaktır!..

Ama, unutmayın ki;
“Değirmen sele gittikten sonra, şakşağını arama”nın tek bir anlamı vardır: “Ahmaklık!”

Evet, şu an “Türkiye tehlikede”dir... “Dahili ve harici düşmanlar”ın hemen hepsi, “Türkiye’ye diz çöktürmek” istemektedir!..

Hele bir düşünün;
Bugün “CHP-MHP-HDP koalisyonu”ndan söz ediliyor ise, “koalisyonların da Türkiye’ye felâket getirdiği” bir gerçek ise; böyle bir “siyaset mühendisliği”ni kim yapmaktadır!..

“Yerli Akıl” mı,

“Haçlı-Siyonist Aklı” mı?..

APO, BAHÇELİ VE TÜRKEŞ

Lütfen, “elinizi vicdanınıza koyun” ve sadece “on saniye” düşünün;
l Yıllar boyu “Bebek Katili Öcalan” dedikleri Apo’nun “idam” edilmesini, 12 Ocak 2000 tarihli kararla önleyen, “Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz üçlüsü” değil miydi?..

l “Apo’nun affı ihanettir” dediği için MHP İçel Milletvekili Ali Güngör’ü partiden atan Bahçeli değil miydi?..

l “Merhum Alparslan Türkeş’in; “Cezayir’deki savaşta, Fransa’nın karşısında yer alıp, Cezayir’in bağımsızlığı için savaşanlara silah yardımı yaptık” dediği ortadayken; “Suriye’deki Bayırbucak Türkmenlerine yardım götüren MİT TIR’larına operasyon yapan Paralel İhanet Çetesi’ne destek” veren Devlet Bahçeli ve MHP kurmayları değil midir?.. Sırf, “MİT TIR’larına operasyon yapmak ihanettir” dediği için, Prof. Özcan Yeniçeri’yi yeniden aday göstermeyen Bahçeli değil midir?..

NESRİN ÜNAL’I UNUTMA!

l “Ürkeklere değil, erkeklere oy ver” propagandası ile 1999’da iktidar ortağı olan MHP’nin, “Antalya milletvekili” seçilen Nesrin Ünal’ı, “başını açtırarak yemin etmeye zorlayan” Devlet Bahçeli değil miydi?.. Nesrin Ünal’ı unutma!..

Merve Kavakçı’ya zulmü de unutma!..

Ya şimdi?..

“AK Parti’nin şu anda Meclis’te 6 tane başörtülü milletvekili var!”

Sadece bu mu;
l Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli’ye bağlı Devlet Planlama Teşkilatı tarafından 28 Mayıs 2000’de yayınlanan “genelge”de; “Tatil beldelerine başörtülüler ve evcil hayvanlar giremez” denilirken, bugünkü Türkiye’de, başörtüsü “hakimlere, savcılara, öğrencilere, memurlara, yani herkese serbest”tir!..

1999’DAKİ BÜYÜK UTANÇ!

Yarın, “oy sandığı”nın başına geldiğinde, sakın ola “17 Ağustos Depremi”ni de unutma!..

“Hele hatırla; Başbakan Bülent Ecevit, deprem bölgesine ancak 3 gün sonra gelebilmişti!”

Şunu da hatırla;
Türkiye o kadar “zayıf”, o kadar “güçsüz”, o kadar “aciz ve muhtaç” idi ki; dönemin Devlet Bakanı Recep Önal’ın da “itiraf” ettiği gibi; “Hükümet; Ekim’in 15’inde işçi ve memur maaşlarını ödemek için, dünya ülkelerinden gelen deprem yardımlarının 500 milyon dolarını kullanmak zorunda” kalmadı mı?.. O “Koalisyon Hükümeti”nde, Devlet Bahçeli “Hükümet ortağı” değil miydi?.. Gazeteler, bu haberi “Büyük utanç” başlığı ile vermedi mi?..

Dahası da var;
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le birlikte 17 Ekim 1999 Pazar günü gittiği deprem bölgesinde, “Evlerin hemen yetişmesi mümkün değil” demedi mi?..

Ya bugün?..

O günün Türkiye’sinde, Ecevit; “depremden, saatler sonra haberdar” olup, “günler sonrası”nda “deprem bölgesi”ne giderken, Başbakan Tayyip Erdoğan; hem de “hasta” haliyle, “Depremin olduğu gün, gece saat 23.00’te Van’da” değil miydi?.. Bingöl, Simav ve Van’da “deprem konutları”nı bir yıl içinde teslim etmedi mi?..

HAVAYOLU, HALKIN YOLU!

Şunu da unutma: 9 Nisan 2001 tarihli gazeteler, hem de 9 sütuna “İşte böyle battık” manşetlerinin altında şöyle diyorlardı:
“Oy avcısı siyasilerin, hemşehrilerine yaranmak için trilyonlar harcayarak yaptırdıkları havaalanlarında şimdi inekler otluyor!..

Ne uçak var, ne de yolcu!.. Havalimanları, sığır otlağı oldu!”

Ya bugün?..

AK Parti İktidarı ile birlikte;
“Havayolu, halkın yolu” oldu... Bugün Türkiye’de “55 havalimanı” var ve hepsi de tıkır tıkır işliyor...

Hele, Hakkari Yüksekova’da daha geçenlerde açılan “Selahaddin Eyyubi Havalimanı” var ki, “işçileri kaçırmak, müteahhitleri tehdit etmek ve iş makinalarını yakmak” gibi, “PKK’nın 99 saldırısı”na rağmen açıldı...

“İstanbul’a 3. havalimanı” inşaatı ise devam ediyor... Bu havalimanı; özellikle “Almanya’nın uykularını kaçırıyor!”

Saldırıların bir sebebi de bu!..

Sadece “havalimanları”nı değil, “3. Boğaz Köprüsü”nü, “Marmaray”ı, “Körfez Geçiş Köprüsü”nü ve “Avrasya Tüneli”ni de unutma!..

“Kendi savaş gemimizi, kendi helikopterimizi, kendi uydumuzu, kendi tankımızı, kendi insansız hava aracımızı yaptığımızı” da unutma!..

Unutma ki;
Bütün bu yatırımları “aynı anda” yapabilmek için “Büyük Ülke” olmak gerekir!..

“Haçlı-Siyonist ittifakı ve yerli işbirlikçileri” işte bunun için “düşman”dır Türkiye’ye!..

Düşünebiliyor musunuz;
Avrupa ülkeleri, sırf “ekonomik sıkıntı”dan dolayı “tek çivi çakamaz ve taş üstüne taş koyamazken”, Türkiye “devasa yatırımlar” yapıyor!..

Bütün bunlar kimin için?..

Elbette “bu ülkenin insanı” için!..

Yani; benim, senin, onun için!..

KOALİSYON FELAKETTİR!

Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemde, “hastanelerde çektiğin çile”yi unutma!..

Sen “çile” çekerken; birilerinin cebine “5 milyar dolar” pompalandığını da unutma!..

l “Sıra alma kuyrukları”nı unutma!..

l “İlaç kuyrukları”nı unutma!..

l Hastanelere “sağlam” girip, “sakat” çıktığın, doktorlara “bıçak parası” ödediğin, paran olmadığı için “hastanelerde rehin kaldığın” günleri unutma!..

O karanlık günlerden sonra, bugün “5 yıldızlı otel konforunda hastaneler” inşa edildiğini ve “her hastanede tedavi olma imkânı” getirildiğini de, lütfen takdir et!..

l “Su kuyrukları”nı unutma!..

l “Yağ kuyrukları”nı unutma!..

l “Benzin kuyrukları”nı ve “Benzin vardı da biz mi içtik?” diyenleri unutma!..

l “Ekmek kuyrukları”nı unutma!..

l “Banka kuyrukları”nı unutma!..

Unutma ki, bugün sana yine “koalisyon” dayatmak isteyenlere ders ver!..

De ki;
“Koalisyon felâkettir!”

DÜŞMANLAR İTTİFAKI

Yarın “sandık başına” gidip, oy kullanacaksın... Peki, kime ve ne sebeple oy vereceksin?.. “Altı boş vaatlere” mi oy vereceksin, yoksa “huzur ve istikrar”a mı?..

Sen de görüyorsun ki;
Bir zamanlar “Paralel Yapı dershaneleri”ne saldıran, “Kur’an-ı Kerim ve dini kitapları yakan PKK’lı teröristler”, bugün “Paralel’le ittifak” halindedir!.. 

Birbirleriyle Diyarbakır’da görüşüyorlar, Kandil’de görüşüyorlar.

Peki, sormayacak mısın;
“Dün, siz birbirinize düşmandınız!.. Bugün ne oldu da, sarmaş-dolaş olup, birbirinizi kucaklıyorsunuz?”

Peki sormayacak mısın;
“Tabandaki MHP’liler ve Ülkücüler, HDP’lilerle çatışma halinde iken, Devlet Bahçeli ve MHP kurmayları, niye HDP aleyhinde tek söz sarfetmemektedir?.. 

Yoksa, Üst Akıl’ın dikte ettiği CHP-MHP-HDP koalisyonuna razı mı olmuştur?”

HDP’li Sırrı Süreyya Önder, “MHP ile de koalisyon kurabiliriz” derken, Devlet Bahçeli niye susuyor?..

O HDP ve Beyaz Türkler’in cici çocuğu Selahattin Demirtaş ki; 
Kürt halkını “Musluklardan kan akıtarak tehdit eden” bir partidir!..

“Ermeni Soykırımı’nı tanıyacağız!.. Din dersi ve Diyanet’e son vereceğiz!.. Taksim ile Kâbe birdir... Homoseksüel ve lezbiyenleri Meclis’e taşıyacağız” diyen, Batı’da “Barış, Kardeşlik, Demokrasi” nutukları atarken, Doğu’da Kürt halkını “Kaleşnikof”la tehdit eden bir partidir!..

Hele söyleyin, MHP; böyle bir HDP ile mi “koalisyon” kuracak?..

“Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye haykıran Ülkücüler, bu MHP’ye mi oy verecek?..

Söyleyin Allah aşkına;
“SSK’yı batıran!.. Merdivene ters binen!..  Kendine bile oy veremeyen!.. Verdiği her sözden çarkeden” ve bugüne kadar, her söylediği “yalan” çıkan bu Kemal Kılıçdaroğlu ile mi koalisyon yapacak MHP?..

YA İSTİKLAL, YA KÖLELİK!

Söyleyecek söz çok... Ama, hepsinin özeti şu: Mesele, “Erdoğan veya AK Parti” meselesi değildir... Mesele, “Türkiye’nin istiklâli” meselesidir!..
“Türkiye; sırf IMF’ye borcunu ödediği ve borç verecek hâle geldiği için hedeftedir!”

Eğer bir zamanlar olduğu gibi; “70 Cent’e muhtaç ve IMF’ye borçlu” olsaydık, Kemal Derwish’ler gelecek “15 günde 15 yasa” çıkartıp, “Türkiye’nin tarımını öldürecekler”di!.. 

Eğer “IMF’ye borçlu” olsaydık, “Türkiye’yi sömürmeye” ve “gündemini belirlemeye” ve halkı da “köle” gibi kullanmaya devam edeceklerdi!..
Hasılı kelâm;

“Sadece 10 saniye düşün!”

Ve sor kendine;
“Haçlı-Siyonist İttifakı ve yerli işbirlikçileri, neden sadece AK Parti ve Erdoğan’a saldırıyor?.. 

Hepsi birbirine düşman iken, bugün onları kim ve nasıl birleştirdi?”

Sadece bunu sor, yeter!..

yeniakit

Bu yazı toplam 620 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar