Yalnız arayanlar bulacak

Yalnız arayanlar bulacak

Kadir Gecesi'ni aramak kimin aklına gelir bu gailesi çok dünyada?

Yalnız arayanlar bulacak

"İnsan uykudadır" ve gaflete ziyadesiyle düşkündür. Madem yeri dünyadır, her kişi kendini uykunun kollarında bilsin. Hele de dünyayı ahir zamanda yaşayan bu ümmetin, uykunun uykusuna kattığı renklerle, oyalanmalarla, hayallerle, aldanmalarla hali nice olsun? Şüphemiz olmasın; her kişi ne yitirdiyse uykunun içinde yitirmiştir. Hani hepimiz bir yerde bir fırsat bekleriz ya, bundandır.Cami silueti

Bir kapı, başka bir göz, başka bir dil, başka bir mekân aramaz mıyız? Kim yaşadığıyla yetinir. Kim kendinden hoşnut ve günahlarından razıdır ki" Ümit beslemek ve bir mucize beklemek bize bağışlanmış sekinedir. Herkes kendine başka bir gözle baksın; yazıklanacağımız söz, oyup atmak isteyeceğimiz yara, temizleyip kurtulmak isteyeceğimiz kir, dönüp durduğumuz günahların bir yerde kesilip yok olduğu vâki mi? Demek ki kendimize yazık ettiğimiz anlardan, kalbimize düşürdüğümüz lekelerden kurtarılmamız, kendimizden hoşnutsuzluğumuz bizi boğacakken kaçma fırsatını bulmamız, nefsimizden uzaklaştıkça telaşımızın kesilmesi ve kalp kuvvetine (imana) ermemiz bize bağışlanmış mucizedir.

Ne kadar sevinsek ve dahi ne kadar kaygılansak az!

Yine de uykudayız ya, bize bağışlanmış mucizelerden habersizmiş gibi yaşadığımız çoktur. Ama bir de bizim habersiz duruşumuza rağmen aniden başlayan bir yağmur gibi gelip kendi zamanını gafil günlerimize indiren mucizeler vardır. O, bizi kendi ufkuna taşımak için kapıyı da açar, yolu da gösterir. Artık o mübarek zamana dâhil olmak için kapıdan geçmek ve yolu adımlamak bize bırakılmıştır. Şimdi tam da böyle bir eşikteyiz.

Umut arayanlar için, kendinde razı olunacak bir nefis bulamayan her kişi için, ömrünün bir yılı içindeki on güne gizlenmiş Kadir Gecesi mucizesiyle şereflendiğimiz vakitlerdeyiz. O mucize belki indi, belki inecek. Ama çoktan bağışlanmış ve onu arayan her kişinin nasibi.

Bu ümmet böyle bir geceye layık kılındığı için ne kadar sevinse, hamdetse azdır. Yine bu ümmet böyle bir geceye muhtaç olduğu için ne kadar kaygılansa yine azdır. Nitekim güneşin batışından güneşin doğuşuna kadar; doğudan batıya yaratılmışlara rahmet, mağfiret, lütuflar, aflar, hediyeler, nurlar,esenlikler indiren meleklerle; göğe yükselen dualar, pişmanlıklar, korkulu ve ümitli niyazlar, hamd ü senalar, selat u selamlar" ile şereflenen bir zamandır. Göğün kapılarını başka bir zamanda bulunmayacak kadar yere açan, Rabbin rahmetlerini başka bir zamanda bulunmayacak kadar yere saçan eşsiz kılınmış bir gecedir.

DuaOnu arayacak aşka sahip değilsek"

Cenab-ı  Hak, kullarının gaflete meylini bildiği için merhametinin ve affının bir nişanı olarak, kullarını affıyla huzuruna yaklaştırdığı o geceyi yıllara değil, bir yılın bir ayına bağışladı. Kullarının dikkatini o ayın mübarek gecelerine yöneltti.

Efendimiz (asv) ümmetinin gafletine vukufiyetiyle, ümmetine olan düşkünlüğünün, muhabbetinin bir nişanı olarak, "bağışlanmış o geceyi o mübarek ayın son on gününde ya da on günün tekli sayılarında arayın" buyurdu. Gafletimize mukabele görmedik, bize halimizle değil rahmetiyle muamele eden Rabbimiz ve muhabbetini esirgemeyen Efendimiz, lütfedilmiş o aziz geceyi bir yıl içinde bir aya, bir ay içinde on güne, on gündeki tekli sayılara indirdiler.

Zira o mucize öyle bir fırsat ki, bin ay yaşasak ve ibadet etsek o gecenin rahmetine denk gelmez. Öyle bir gece ki Efendimiz (asv)'ın miracı, Musa (as)'ın Tur'u, Hz. Meryem'in İsa (as)'ı, Hz. Hacer'in zemzemi duyumsaması gibi herkesin kendi hali gereğince nur ile dolup rahmetle taşacağı, insanın Rabbiyle en ümitli buluşması. Yaşayıp yaşayacağımız zamanın en şerefli dilimi.

Onu arayacak aşka, derde, ümide, heyecana sahip değilsek Rabbimiz bizi ne yapsın?

 

 

 

 

dünyabizim