Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Varoş CHP

Baktım bu aralar çokça Edward Said’in kulaklarını çınlatmışız. Orientalizm üzerinden bir değerlendirme yaparak çokça postkolonyal duruştan bahsetmişiz. Günümüzün dünya siyaseti de bölge ve ulusal siyasetimiz de bu konuda örneklerde fevkalade zengin. İkili zıtlıklar üzerinden kurulmuş düzenlerin siyasetten sanata, ekonomiden spora kadar bir dizi alanda tezahür edişini müşahede ediyoruz. Öyle ki bu zıtlıklar insanlık tarihini besler hale geliyor.

Ülkemizin kuruluşu itibariyle baş koyduğu batılılaşma projesi de maalesef o gün bazında ikili sistem zıtlığından güç alır durumdaydı. Şu dahi ne yazık ki söylenebilir, batılılaşma denen modernizasyon projesi insanlığın tekamülü için bir araç olmaktan çıkmış, bu millet için bizatihi bir hedef haline getirilmiştir. İstiklal mahkemeleri de halkın seçmiş olduğu başbakanı ipe götüren darbe de halkının üstüne kurşun sıkabilenlerin kalkışması da bunların menfur sonuçlarındandır. Tarihimizin farklı dönemlerine ait bu örneklere dikkatinizi çekmek isterim, hâlâ bunlarla baş etmek durumunda kaldığımızın capcanlı kanıtıdır.

Hatırlayalım, Orientalism modernizasyon teorisi bağlamında geliştirdiği dünyaya bakış felsefesini batının üstünlüğü doğunun “alçaklığı” zıtlığı üzerinden okur. Bunun bizatihi doğu içinde gönüllü olarak dillendirilmesi ister istemez aşağılık kompleksini de beraberinde getiriyor. Batılılaşma konusundaki ısrarımız, telaşımız, Batılılara benzeme gayretimiz de maalesef bu aşağılık kompleksiyle orantılı olarak seyrediyor. Seyrediyordu diye düzeltiyorum.. Zira son on yıllarda bu hastalıktan kurtulmak için gayret sarf edilmediğini söyleyemeyiz. Çok şükür kendine güvenen, kendini bilen, nesillerin yetişmesi için de çaba harcanıyor. Kendine, tarihine, kültürüne, atalarına yabancılaştırılmış bir milletin bütün bunlarla tekrardan barışmasına uğraşılıyor.

Düşünsenize İnönü milli şefinin hıristiyan, musevi, ermeni, rum müslüman olmayanlardan aldığı yüksek vergilerden tutun da CHP’nin kadınları tesettürlerinden koparmak için mahalle mahalle dolaştırdığı seyyar kıyafet modernizatörlerine kadar arazide olduğu kadar ve zihinlerde yapılması gereken “undo” yani geri-döndürmeler zaman ve efor alacaktır. Önemli olan bunların ne kadar vahim olduğunun idrakinde olabilmektir.

Ancak hâlâ aynı kafa, aynı minval üzre olanlar var. 20’lerde 30’larda ne ise 2017’de de aynı yerde sayanlar var. Yok hayır haksızlık etmeyeyim, tam da değil aslında, düzeltiyorum, bir arpa boyu yol katetmişler de var, ama tabii doksan dört senede bir arpa boyu ilerleme pek de tekamül sayılmaz malum. Bakınız CHP arpa boyu adımını nasıl da attı. Sağolası iktidar, başörtüsü yasağını kaldırıp din devlet ilişkisini normalleştirince muhalefet partisine de iktidarın sürüklediği yere gitmekten başka çare kalmadı. Yok biz başörtüsüne karşı değiliz, türbana karşıyız saçmalıklarına da 2000’li şu yıllarda artık kimsenin inanacağı kalmayınca da görünüşte de olsa müslüman kadının örtüsü ile barışmaktan yahut barışmış gibi gözükmekten başka bir yol, yapacak bir şey de kalmadı. Hal böyle olunca, CHP’nin genel başkanı da kendine başörtülü bir danışman almış. Hem de iğneli miğneli! Tam türbanlı! Daha düne kadar kıyafetine bakıp terörist muamelesi yaptıkları kadınlardan biri. Yok kınamıyorum, bilakis ne iyi diyorum. Bu, önümüzdeki seçimlerde mecburen başörtülü kadınları vekil yapacakları anlamına da geliyor gibi. Ne ala derim sadece! Ama CHP Orientalist temelinden kurtulmuş değil, kökleri batı modernitesinin tapındırılması anlayışına dayanıyor zira. Kök böyle olunca, ağacın dalları, yaprakları Orientalizmden uzak gözükse ne yazar... Bundandır ki tesettürlü danışmana varoşlara gidip, CHP’ye oy vermeye ikna etme görevini vermişler anlaşılan. Bilmem kim bilir varoşların dilinden varoş başörtülü anlar ancak mı dediler...demiyecekleri şey değil çünkü!

yeniakit

Bu yazı toplam 821 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar