Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Ukrayna, Yemen, Libya derken

Birileri Türkiye’yi de bu sürece dahil etmek istiyor ama, olmuyor.

Yakında Yemen patlayacak. Libya da. Laikler, feodaller, İslamcılar, Selefi, Sufi, Şii ayrışması bütün hızı ile devam ediyor..

Bölgemiz derin bir tehdit altında.. Ve bu süreç en az daha 10 yıl devam edecek gibi gözüküyor.. 1. Dünya Savaşı sonrası yapılan imtiyaz anlaşmalarının sonuna gelindi. O tarihten önce uygun iktidarlarla yeni anlaşmalar yapmak gerekiyor. 

Libya’da petrol var.. Paylaşılamayan devlet, toprak ve petrol..

Rejim devrilirken halk ağır silahları ele geçirmişti. Her aşiretin bir ordusu var artık. Zaten Kaddafi zamanında da hafif silahlar vardı halkın elinde.. Şimdi aşiret ordularının elinde uçaksavarlar da var, tanksavarlar da var. Dün bunlar meşru halk hükümetinin ve istikrarın önünde bir engeldi, şimdi bu işler tersine döndü, bu silahlar batılıların kurmaya çalıştıkları kadroların önünde bir engele dönüştüğü için batılıların destek verdiği adamlar kontrolü ele geçirmekte zorlanıyorlar..

Bu durumda çıkarsa bir iç savaş çıkar ve ağır bir bedel öderler..

Feodal yapı direniyor. Dini yapı da öyle. Laikler de öte yandan.. Feodal beyler de kendi içinde farklı grublara ayrılmış durumda, dini grublar da. Bir yanda Selefiler, öte yanda Sufiler, 3. grub laikler..

Yemen’de durum daha da vahim.. Aslında Yemen’de de altın da var, petrol de.. Sonuçta bu ağır bedel ve dersin sonunda yine başa dönerler.. Uzlaşırlar, hatta Tunus’u da aralarına alıp, İslami temeller üzerinde yükselen bir devlet kurarlar.. Bunun gerçekleşmesi için de Türkiye’nin, inşallah o zamana kadar kurtulur, Mısır’ın rehberliği ve desteği büyük bir önem taşır..

Gün döner, devran döner gün gelir, taşlar yerine oturur. Irmak kendi yatağını bulur..

Yemen’de bir de Husi gailesi var.. Suudi Arabistan’la yıllardır devam eden bir hesaplaşma var.

Yemen’de hem Şiiler, hem Selefiler, hem de Sufiler var. Ve tabi laikler de.

Feodal beylikler de var, ideolojik farklılıklar da.

Hepsi de “Gat” denilen bir uyuşturucu kullanıyor. Tek ortak yanları bu..

Yemen’in  bir doğusunda Umman, güneyinde Hind Okyanusu, kuzeyinde Suudi Arabistan ve batısında Eritre, Cibuti, Etiyopya, Somali var. Ve tabi Kızıldeniz’in girişindeki en önemli ülke konumunda.. Stratejik önemi çok büyük..

Yemen aynı zamanda büyük bir Sünni topluluk yanında güçlü bir Şia topluluğuna sahip.. Ama Yemen Şiası Zeydi. Zeydilerin Şafilere yakınlığı Caferilere yakınlığından fazla. Yani Hanefi - Şafi yakınlığı yakın, belki de Şafi-Zeydi yakınlığı, bir kaç mesele dışında..

Ama artık tek bir Şii topluluğu da yok. Husiler, tamamen İran etkisi, ayrıca Lübnan Hizbullahının etkisi altında ve yıllardır Suudi hükümeti ile savaşıyorlar.. Hedefleri Suudi Arabsitan’ın Necran bölgesi ile ve Şii Necran halkı ile birleşerek orada yeni bir yönetim oluşturmak..

UYARIYORUM: Batılılar İslam dünyasını bir Selefi-Sufi, Şii hesaplaşması ile kan gölüne çevirmeye hazırlanıyorlar.. İslam dünyasına yönelik nötralizayon ve atomizasyon yönetim uygulanacak. Daha önce Çin ve Hindistan’da yaptıkları gibi alkol-uyuşturucu ve fuhuşu destekleyecekler.. Bu örtülü bir savaş.. Tarikatlara, Selefi grublara ve Şii grublara sızıyorlar.. Bunları birbirine karşı kışkırtarak, bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmeye çalışıyorlar.. Bu arada; Protestan, ılımlı, liberal İslam politikalarına destek verecekler. Paralel dini yapılar örgütleyecekler. Zaten vardı, daha da artıracaklar.. Kendi uydurdukları dini yapılar yanında, bir de köklü dini hareketlere sızmaya, onlara maddi destek sağlayarak ele geçirmeye çalışıyorlar.. Onların birbirlerine karşı düşüncelerini tartışmaya açmak, yaymak için onlara basın-yayın imkânları sağlayacaklar. Hepsine Tefsir, Hadis ve Fıkıh merkezleri kurduruyorlar ve media imkânı sağlıyorlar.. Kur’an, hadis, fıkıh, mezhep, imamet, hilafet, mehdiyet, mesihiyet, şefaat merkezli tartışmalar başlatacaklar. Bana kalırsa Mevlanacılık da paralel din örgütlenmesinin bir parçası, Kur’anın tarihselliği, mealcilik, bazı kelami konular bilerek tezgâhlanan tartışma başlıkları. Elbette bu konularda akademik çalışmalar yapılabilir, ama bunları din temelli polemik konusu yapmak, sosyal mediada tartışmanın kimseye faydası yok..

Dinde tartışmaya girmeyin. Muhkemleri bırakıp müteşabihlerin peşine takılmayın, kafanızı kiraya vermeyin, din büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin. Bakın hiç kimse masum değildir... Şeytan bizi Allahla aldatmasın!

Adaleti esas alalım. Ehliyeti esas alalım. Yoksa din ve mezhep, tarikat milliyetçiliği, kavmiyetçilik gözümüzü kör eder de sonra başka vadilere savruluruz.. İman, ihlas ve uhuvvet yolundan ayrılmayalım.. Adalet, barış, hürriyet şiarımız olsun..

Amerika, İsrail, derin devlet, paralel devletle uğraşırken, nefsimize taht kurmuş oturan şeytanı görmezden gelmeyelim..

Birileri 3’ler, 7’ler, 40’lar diye başlıyor, haşa Allah’la konuşuyor, levhi mahfuzdan haberler veriyor. Peygambere vahyolunan kitabın kaynağından kendine ilham ediliyor.. Kalpleri değiştiriyorlar, gaybı biliyorlar. Aman ha! 

Bir daha iyi bir gelecek için kendimizi hazırlayalım. Allah dilerse, o esbabını da halkeder.. Sonuçta herkes layık olduğu gibi idare olunacak.. Şunu bilelim ki, Allah, cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmeyecek. Servet ve iktidara gelince, Allah (cc) onu halklar ve ülkeler arasında evirir, çevirir. Öyle sanıyorum ki, biz bundan sonra bu anlamda bollukla imtihan olacağız. Ama eğer aklımız ve imanımız servet ve gücümüze yön vermiyorsa, o güç ve servet aklımız ve imanımızı yönetecek olursa halimiz yine yaman olur.. Unutmayalım ki, cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir ve ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı. 

Selam ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1174 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar