Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Üç generale çağrı

Üç emekli general: Şükrü Eruygur. Aytaç Yalman. Özden Örnek. Uzunca bir süredir bu üç emekli general bir ihtilal yapılanmasının içinde bulunmakla suçlanıyor. Sarıkız ve Ayışığı adı altında planlanan iki askeri müdahalenin etkisiz hale getirildiği, ama bir başka askeri müdahale zemininin hazırlanması için sivil alanın provoke edildiği iddiaları devam edip geliyor.

Radikal Genel Yayın Müdürü İsmet Berkan, hiç de Ak Parti yandaşı olmadığı halde, Doğan grubu içindeki suskunluğu radikal biçimde bozarak, şu ana kadar 6 makalesini Ergenekon yapılanmasına ve "Organize işler" e ayırdı.

Orada da derli - toplu biçimde bu üç generalin odağında yer aldığı iddia edilen bir örgütlenmeyi teşhir etti. Şu ana kadar bu üç generalden de, onların içinde gösterildiği "Organize işler"in uzandığı alanlardan da bir açıklama gelmiş değil. Gene gariptir, şu ana kadar Ergenekon davasını soruşturan Savcılar, bu üç generalin ifadesine başvurmuş değil.

Bu konularda çok net şeyler söyleyen Şamil Tayyar'ın, Ergenekon'un tepe noktası için söylediği "Türkiye'de onları yargı önüne çıkaracak bir siyasi güç yok!" şeklindeki sözlere haklılık kazandıracak bir durum, Türkiye için gerçekten çok garip olacaktır; hem yargı, hem TSK hem hükümet, hem MGK açısından...

Herkese sormalıyız: -Susarak halledilecek bir mesele midir bu? Ümit tabii ki yargı sürecinde. Halen soruşturması sürmekte olan ya da iddianame yazma safhasına gelmiş olan bir dava var. Her sanık, suçu sabit görülünceye kadar masumdur. Bu da temel ilke. Beklememiz gereken şey, bu üç generalin kendileri ile ilgili iddialar konusunda bu dava kapsamında ifadelerinin alınması mıdır?

Eğer bu gerçekleşecekse söylenecek bir şey yok. Ama bu gerçekleşmeyecekse ortada hem pimi çekilmiş bir bomba gerçeği, hem de onun etkisiz hale getirilememesi gibi bir durum var olacaktır. İşin garibi, puslu ortamın içine, Anayasa Mahkemesi de girmiş bulunuyor. Önceki günkü Taraf Gazetesi, Yasemin Çongar imzasıyla, 367 ile ilgili karar çıkarılıp Gül'ün Cumhurbaşkanlığı engellenmediği takdirde, ihtilal yapılacağı yolunda bir tehdidin vaki olduğunu iddia etmiştir.

Bütün bu Ergenekon yapılanmasında acil hedefin Ak Parti'yi hükümetten düşürmek ve tasfiye etmek olduğu biliniyor. Ak Parti hakkındaki bir kapatma davasının Anayasa Mahkemesi'ne intikal ettiği bir zamanda, "AYM'ye 367 ile ilgili bir tehdit vaki oldu mu?" sorusunun da hayati değeri olduğu tartışılmaz. Türkiye'de olan ne? Demokrasi ve hukuk devleti mantığıyla bağdaşmayan bir yapılanma gerçeği... Ve odakta dönüp dolaşan üç emekli general ismi... Ak Parti için laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak suçlaması ile açılan bir kapatma davası...

Öte yanda demokrasi dışı müdahalelerin odağında yer almakla suçlanan üç emekli general. Halktan yüzde 47 oy almış siyasi parti yargı huzurunda... Üç general suskun. Bu çapraşık denklem halkın zihnini kurcalamayacak mı? Bu kaçınılmaz.

Onun için, üç generalimiz, ya yargı huzuruna çıkıp ya da medya önüne... kendileri ile ilgili iddiaları açık yüreklilikle cevaplamalı, diyorum. Bu kadar ağır iddialar, bir siyasiye, mesela Cumhurbaşkanı'na veya Başbakan'a yönelseydi şu ana kadar bin kere açıklama yapmak zorunda bırakılırlardı. Demokrasi açıklık rejimidir. Hukuk devleti, herkesin hesap vermeye açık olacağı devlettir. Şu sıralar AB'nin en yetkili simaları Türkiye'de...

Bir AB ülkesinde, böyle iddialarla gündeme gelen askerler de, bir gün beklemez, yargı önüne çıkarlardı. Türkiye yıllardır, askerin siyaset üzerindeki vesayetini ortadan kaldırmak için Kopenhag Kriterleri istikametinde değişim geçirmeye zorlanıyor. Yıl 2008, ve Türkiye, Ergenekon'u, onun odağında da üç emekli generali konuşuyor.

Yargı ne zaman kapılarını çalar bilinmez. Medya ne zaman soru sorar bilinmez. Ama üç generalimiz, yiğitlik yapıp kamuoyu önüne çıkmalı ve "Haydi sorun, alnımız ak, her şeyi cevaplamaya hazırız" demeli.

Türkiye, Ergenekon'un bütün düğümlerini çözmeli ve bu, siyaset üzerinde vesayet kurma ihtimallerinin sonu olmalı. Değilse hükümet hükümet olmuyor, asker asker olmuyor, yargı yargı olmuyor ve medya medya olmuyor.

Bir ihtimal daha var, o da; Sayın cumhurbaşkanı'nın konuyu Milli Güvenlik Kurulu gündemine alması. Bakalım bu düğüm nasıl çözülecek?

Bu yazı toplam 510 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar