Tutmadığımız el, buluşturmadığımız yürek kalmasın!

Geçenlerde, bir "AK Parti İlçe Başkanı" ile sohbet ediyorduk.. Söz, döndü dolaştı, "bazı belediyeler"in Ramazan boyunca düzenlediği "eğlence geceleri"ne geldi... "Şarkı"lar, "türkü"ler, "saz"lar filan...
 

İlçe başkanı, hiç komplekse kapılmadan, "Ama halk istiyor" gerekçesine de sığınmadan gayet açık ve net konuştu;


"Kendimize madem muhafazakar demokrat bir parti diyoruz, o halde bir farkımız olmalı... İftar sofralarının kurulduğu alanları bir eğlence ve cümbüş alanına dönüştürürsek, bizim farkımız nerede kalır?..
 

Ramazan ayı, Direklerarası eğlencelerinin yapıldığı ve iftarsızların eğlendiği bir ay değildir.
 

Şahsen ben;
 

İftar sofralarının kurulduğu mekanların, aynı zamanda vur patlasın-çal oynasın eğlencelerinin yapıldığı mekanlar olmasına karşıyım...


Bunları, AK Partili belediyeler de yapsa, karşıyım!..
 

Bir farkımız olmalı değil mi?..
 

Bu fark da gösterilmeli!"
 

CAMİDE NAMAZ, ALANDA AVAZ!
 

İşin doğrusu; bazı belediyelerin düzenlediği bu "Ramazan etkinlikleri"nden geçen yıl hayli şikayet almıştım.
 

Düşünebiliyor musunuz;
 

Caminin içinde hocaefendi "Teravih Namazı" kıldırıyor ama dışarıda, hoparlörden yapılan müzik, ortalığı inletiyor.
 

"Cıs-tak" da "cıs-tak!"
 

Camide namaz, meydanda avaz!..
 

"Bakalım bu yıl ne olacak?" diye düşünüyordum ki; "bazı belediye başkanları"nın hilafına, "ilçe başkanları"nın bu "cümbüş"lere karşı olduğunu duymaktan memnun oldum.
 

Öyle ya;
 

"AK Parti'nin farkı" olmalı.
 

"Eğlence" yapacaksan, yap!..
 

"Şarkı" söyleteceksen, söylet!..
 

"Sanatçı" getireceksen, getir!..
 

"Dans" ettireceksen, ettir!..
 

Ama, "cami cemaati"ni rahatsız etmeyecek bir mesafede!.. Hiç olmazsa, namazını kılan, "huşû" içinde kılsın!..
 

İnsanlar, "Ramazan'ın ruhu"na uygun günler yaşasın "ibadet"lerini huzur içinde yapsın ki, sebep olanlara da dua etsin.
 

ALO İFTAR!
 

Ben, "eğlence" amaçlı değil, "ibadet" ve "hizmet" amaçlı bir "belediyecilik" olması gerektiğini düşünürken, gazetelerde; Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu'nun açıklamalarını okudum...
 

Mehmet Tevfik Göksu'nun açıklamalarını okurken; "Demek istediğim tam da bu" dedim...
 

Çünkü M. Tevfik Göksu;
 

"Biz, bu Ramazan'da sevgiyi, yüreğimizi ve birbirimize olan tebessümü paylaşacağız" diyor ve ekliyordu:


"Ramazan'da tutmadığımız el, buluşturmadığımız yürek kalmasın!..


Şimdi, kardeşliğin tam zamanı!"
 

Sayın Mehmet Tevfik Göksu;


"Geçen 3 yılda olduğu gibi, bu yıl da iftar çadırı kurmayacağız... Ama farklı projeler uygulayacağız!" diyordu...
 

Peki, neydi o "proje"ler?..
 

Mesela, "Alo İftar" projesi...
 

Esenler Belediyesi'nin 2 yıldır uyguladığı ve herhangi bir sebeple iftar sofrası hazırlayamayanlar için başlattığı "Alo İftar" hattı, bu sene de hizmette.
 

15.00 ile 17.00 saatleri arasında Esenler Belediyesi'nin 440 11 26 numaralı Alo İftar hattını arayan vatandaşlar bu hizmetten yararlanabilecek.


Alo İftar ile her akşam binlerce aileye motorize ekiplerle 4 çeşit sıcak yemek evlerine kadar ulaştırılacak.
 

KOMŞU, BEN GELDİM!
 

Sadece bu da değil... Bir de, "Çat kapı iftar" veya "Komşu, ben geldim" şeklinde ifade edilebilecek bir uygulama var.
 

Esenler Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü öncülüğünde belediye personelinden oluşan İftar Dostları, her akşam "bir kimsesiz yaşlıyı" evinde ziyaret ederek onunla iftar açacak... Çat kapı iftar şeklinde gerçekleşecek bu akşamlarda adeta bayram havası yaşayan yaşlılara, aynı mutluluğu yaşatmak ve hayır dualarını almak için İftar Dostları, bu yıl da aynı sosyal dayanışma örneğini sergileyecek.
 

Böylece, o evlerde sadece "yemek" yenilmeyecek, aynı zamanda "sohbete aç" yaşlılarla "sohbetler" yapılacak ve onlara "yalnız" olmadıkları gösterilecek.
 

Belediyenin, bir de "Alo Sahur" hattı olacak ki, uyanma zorluğu yaşayan vatandaşlar, 440 12 89 numaralı telefona kayıt yaptırarak davul ve mani sesleri ile uyandırılacak...
 

Uygulamaya Esenler'in yanı sıra Türkiye'nin değişik illerinden başvurular da değerlendirilecek...
 

100 BİN DUA, 10 BİN HATİM
 

Hemen her zaman "özgün projeler"e imza atan Esenler Belediyesi'nin bu yılki en güzel projelerinden biri de; dün akşam Kemer Spor Stadyumu'nda gerçekleşen ve binlerce çocuğun katıldığı "Türkiye'nin ilk çocuk iftarı" olsa gerek...
 

Tabiî, Sayın Göksu'nun açıkladığı "proje"ler, bunlarla da sınırlı değil...
 

Esenler, Ramazan ayında çok özel bir programa daha ev sahipliği yapacak. Kadir Gecesi'nde düzenlenecek olan "Dualarda buluşuyoruz... 100 Bin Dua, 10 Bin Hatim" programında binlerce hatim, yüz binlerce salavat-ı şerife, tevhid ve tekbirler okunarak Allah'a yakarılacak.
 

İFTAR ÇEŞMESİ VE YETİMLER
 

Bitti mi?..
 

Hayır, dahası var...
 

Esenler Belediyesi tarafından sabah erken saatlerde işe giden vatandaşlar düşünülerek hazırlanan Esenler Çorba Çeşmesi, Ramazan ayında iftar çeşmesi olarak hizmet verecek... Çorba Çeşmesi, iş çıkışı iftara yetişemeyen vatandaşlardan "tam not" alacağa benziyor.
 

Ve yine;
 

Esenler Belediyesi, ilçenin yetimlerine Ramazan'da da şefkat kucağını açıyor ve onlar için özel iftar yemeği düzenliyor. Her yıl geleneksel olarak düzenlenen ve yetimler ile ailelerinin katıldığı Yetimler İftarı, bu yıl da Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu'nun ev sahipliğinde gerçekleştirilecek.
 

İŞTE FARK BU
 

Gördüğünüz gibi;
 

Esenler'de "farklı bir Ramazan" yaşanacak.. Geceler "şarkı ve türküler"le değil, "sevgi" ile, "hizmet" ve "tebessüm" ile şenlenecek!..
 

Sloganlarını çok beğendim;
 

"Tutmadığımız el, buluşturmadığımız yürek kalmasın!"
 

Söyleyin Allah aşkına;
 

"İşte budur" demekte haksız mıyım?.. Dilerim, birçok belediye de, Esenler'i örnek alır ve bundan böyle sanatçılara avuçlar dolusu para ödeyip, Ramazan coşkusunu "Direklerarası eğlenceleri"ne çevirmezler.
 

Sayın Mehmet Tevfik Göksu'yu bu "farklılık"larından dolayı kutlarken, idrak etmeye başladığımız Ramazan ayının herkese, "huzur, bereket ve barış" getirmesini Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum...
 

İnşallah, Cenab-ı Allah'ın "rahmet"ine, "mağfiret"ine ve "af"fına mazhar oluruz...
 

Hayırlı Ramazanlar efendim...
 

 


Tayyip Erdoğan olmasa
 

Hani hep söylenir ya; "Mimar Sinan olmak için, arkasında bir Sultan Süleyman gerek." Son derece doğru bir tesbit... Gerçekten de, Kanuni Sultan Süleyman olmasaydı Mimar Sinan olmazdı... Çünkü, Mimar Sinan'a en büyük desteği veren Kanuni Sultan Süleyman'dı...
 

Dün ibadete açılan Ataşehir'deki Mimar Sinan Camii'ni görünce, bu söz geldi aklıma...
 

Yapımı yaklaşık 2 yıl süren Ataşehir Mimar Sinan Camii'nde gelenekten geleceğe uzanan klasik Türk mimari teknikleri kullanılmış... İnşaatın yapımında geleneksel metodlarla bugünün teknolojisini birleştiren bir yöntem uygulanmış... Caminin ibadethane ve avlu alanlarının alt kısmında konferans salonu, eğitim odaları, satış birimleri ve 270 araç kapasiteli otopark da bulunuyormuş!.. Mimar Sinan Camii, 42 metre kubbe yüksekliğinin yanı sıra 27 metre ana kubbe çapına sahip ve 72 metre yüksekliğinde 3 şerefeli 4 minareden oluşuyormuş... Caminin ana kubbesine Fatır Sûresi'nin 41. ayeti, yarım kubbelerine ise Furkan Sûresi'nin ilk altı ayeti yazılmış... 10 bin cemaat kapasitesine sahip Mimar Sinan Camii dış alanıyla yaklaşık 4 bin metrekare üzerine kurulmuş, yaklaşık 40 milyon TL'ye mal olmuş!..
 

Gerçekten muhteşem bir cami... "Mimarlar" başta olmak üzere emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum... Ama şunu da söylemeden geçersem haksızlık etmiş olurum... Evet; Kanuni Sultan Süleyman olmasa, Mimar Sinan olmazdı... Tayyip Erdoğan da olmasa, herhalde Mimar Sinan Camii olmazdı...

yeniakit

Bu yazı toplam 834 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar