Tayyip Bey affetse de, ben affetmiyorum!

 
 
Dün de yazdım ya; bu pilâv daha çook su kaldırır... İster istemez; sağından-solundan, "derin"inden "sığ"ından "referandum sonuçları"nı tahlil etmeye devam edeceğiz... Bugün, "neyin ne olduğunu" bilelim ki, yarın "nasıl davranacağımıza" dair strateji geliştirelim... Zira, "dün"ünü bilmeyenler, "yarın"lara emin adımlarla ilerleyemez... Uzun lâfın kısası; "maske"leri indirelim ve "gerçek çehre"leri göstermeye devam edelim... Başbakan Tayyip Erdoğan, hem "büyüklük" hem de "insanlık" göstererek, her ne kadar; "Parti amblemine bakmadan bütün vatandaşlarıma, STK"lara, mahalle baskısına aldırmadan Evet diyen sanatçılara teşekkür ediyorum... Herkese hakkımı helâl ediyorum, kendilerini incittiğim insanlardan da özür diliyorum" dediyse de, şahsen ben, hiç kimseden "özür dilemiyorum", tam aksine "özür bekliyorum!"
Hiçbirini de affetmiyorum!..
BU ADAM, HİÇ AFFEDİLİR Mİ?
İlk önce de; Cumhuriyet gazetesinde yazıları yayınlanan Vecihi Timuroğlu adlı "ne idüğü belirsiz" adamdan ve ona "sloganlı destek" veren "CHP"li kadınlar"dan özür bekliyorum!..
Olayı biliyorsunuz:
Eylül ayının ilk günlerinde "CHP"li Çiğli Belediyesi" tarafından düzenlenen ve CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce"nin de katıldığı "Demokrasi ve Anayasa" konulu panelde, "Cumhuriyet yazarı Vecihi Timuroğlu" da bir konuşma yapmış ve demişti ki;
"Şu an benim karşımda güzel bayanlar oturuyor, onlar da benim gibi insan. Türbanlı bir bayan görünce erkekliğimi hissediyorum."
İşte bu "hakaret" üzerine, salonda bulunan "başörtülü hanımlar" toplantıyı terk edince, içeride kalanlar "slogan" atmaya başlamıştı:
"Türkiye laiktir, laik kalacak!"
İşte bu "iğrenç adam"dan ve ona sloganlı destek veren "madam"lardan özür bekliyorum!..
O münasebetsiz adamın, belli ki "oturma organı" kalkmış!.. Ya üzerinde oturmaya devam etsin, ya da özür dilesin!..
Haaa, şunu da sorayım kendisine;
Bu adam; "takkeli, cüppeli ve sakallı erkek" gördüğünde acaba ne hissediyor?!!..
Ya da, neresi kaşınıyor?!?..
BİLE BİLE Mİ OY KULLANMADI?
"Özür" dedim de, aklıma geldi...
Şahsen ben;
"Oy kullanamamak"tan dolayı; "Benim hatam, özür diliyorum" diyen Kemal Kılıçdaroğlu"nun özrünü de samimi bulmuyorum...
Kiminle konuştuysam;
"Bu mesele, bir özürle geçiştirilecek kadar basit değil... Sebebi, daha derinlerde olmalı!" deyip, ekliyordu:
"Bu oy kullanamayışta; Kılıçdaroğlu"nun etnik kimliği de rol oynamış olabilir, mezhebî kimliği de!.. Bile bile boykotçular safına geçmiş olabilir!"
Ne yalan söyleyeyim;
İlk duyduğum anda, kendine "hayır"ı olmayan bir adamdan, bu ülkeye "hayır" gelir mi deyip, geçmiştim!..
Ama, düşündüm de;
Niye olmasın?..
Pekalâ "etnik kimliği" veya "mezhebî kimliği"nden dolayı, tıpkı "BDP"liler" gibi Kılıçdaroğlu da "boykot" uygulamış olabilir!..
Diyeceksiniz ki, niye?..
Bay Kılıçdaroğlu; hani, televizyon ekranlarına çıkıp, "Oy kullanamayacağımı kısa bir süre önce öğrendim" demişti ya, tamamen yalan!..
İşte "yalan"ın iki belgesi:
Belge 1 – Kılıçdaroğlu"nun "oy kullanamama riski"ni ilk yazan Zaman gazetesi oldu... Zaman"ın 6 Ağustos tarihli haberinde aynen şöyle deniliyordu:
"Kemal Kılıçdaroğlu"nun seçmen kaydı yok, "hayır" oyu tehlikede... CHP lideri Kılıçdaroğlu, vatandaşlardan referandum için "hayır" oyu istiyor. Fakat kendisinin "hayır" oyu tehlikeye girdi... Adresini değiştirdiği halde bunu bildirmeyen CHP liderinin seçmen kaydı görünmüyor. CHP lideri para cezası da ödeyecek... Türkiye"yi karış karış gezerek vatandaşlardan referandumda "hayır" oyu kullanmalarını isteyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu"nun YSK sitesine göre seçmen kaydı bulunmuyor. Bu durumda CHP lideri 12 Eylül"de yapılacak referandumda "hayır" diyemeyecek. Kılıçdaroğlu"nun adres değişikliği beyanını unuttuğu, bu nedenle de oy kullanma hakkı bulunmadığı anlaşıldı."
Düşünebiliyor musunuz;
6 Ağustos"tan 12 Eylül"e kadar, tam "36 gün" geçti... Bu süre içinde "seçmen listesi"ni kontrol etmek varken, Bay Kılıçdaroğlu uyumuş!..
"Kurmay"ları uyumuş!..
"Sekreter"leri uyumuş!..
"Özel kalem"indekiler uyumuş!..
Mu acaba?..
Yoksa Kılıçdaroğlu, "bile bile" mi oy kullanmadı?..
Öyle ya; "bile bile oy kullanmadı" veya "CHP"lilerin dolmuşuna" binmediyse, bu haber yayınlandığında, niye "uyarı"lara kulak vermediler de, o gazeteyi "masabaşı habercilik" yapmakla suçladılar?..
"ARKADAŞLAR ÇALIŞIYOR" ÖYLE Mİ?
Belge 2 – Tarih, 25 Ağustos 2010... Yani, referandumdan 17 gün öncesi... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yanında bulunan bir grup gazeteci ile birlikte Tunceli"ye gitmektedir.
Aralarında Hürriyet"ten Fatih Çekirge"nin de bulunduğu gazeteciler, sorarlar Kılıçdaroğlu"na:
"Oyunuzu nerede kullanacaksınız?"
Kılıçdaroğlu "kararsız"dır;
"Şu an belli değil!.. İstanbul"da da kullanabilirim, Ankara"da da!.. Hatta Tunceli"de bile kullanabilirim... Arkadaşlar çalışıyor!"
Bu "arkadaşlar" nasıl bir çalışma yapıyorlar ki, bir türlü bitirememişler!..
Hatırlarsınız;
"Türban sorununu biz çözeceğiz" dediğinde de sormuştu gazeteciler;
"Nasıl çözeceksiniz?"
Kılıçdaroğlu, yine aynı cevabı vermişti:
"Arkadaşlar çalışıyor!"
Demek oluyor ki;
Bu "arkadaşlar" çalışmaktan(!) netice almaya fırsat bulamıyor!..
Şu hâle bakın;
Adamcağız "70 il, 193 ilçe" gezip "Hayır" çağrısında bulundu ama kendisinden "Hayır" çıkmadı!..
Bu olay "Kılıçdaroğlu"nun beceriksizliği"ni mi gösterir, yoksa "CHP"nin ciddiyetsizliği"ni mi?..
Ya da, birçoklarının dediği gibi;
"Bile bile" mi "boykot" uyguladı, "bile bile" mi sandığa gitmedi Kılıçdaroğlu?..
Durum bu, yorum sizin!..
HEZİMET MİRASINI PAYLAŞAMIYORLAR!
Söz "CHP"den" açılmışken, devam edelim...
Efendim, Bay Kılıçdaroğlu demiş ki;
"Yüzde 42"lik sonuç, bizim açımızdan güzel bir sonuçtur... Hayır oylarında CHP"nin payı büyüktür!"
Bilirsiniz, bizim inancımızda;
"Ölüm hak, miras helâl" diye bir söz vardır... Öyle anlaşılıyor ki, "Hayır cephesi"nde bir "miras kavgası" başladı!..
Öyle ya;
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır da, daha önceki gün; "Toplumun yüzde 42"si MHP"nin görüşlerini onaylamıştır" diyordu!..
Peki, "miras"ta en büyük pay kimin?..
CHP"nin mi, MHP"nin mi?..
DSP"nin mi, ÖDP"nin mi?..
İP"in mi, TKP"nin mi?..
Çünkü efendim;
Yarın bir gün "Türkiye Komünist Partisi"nin bir sözcüsü de ortaya çıkıp; pekalâ "Yüzde 42"de TKP"nin rolü büyüktür" diyebilir!..
En iyisi mi;
Bu "miras kavgası"na son vermek için "29 Mart 2009 İl Genel Meclisi"ndeki "oy oranları"na bir bakalım da "adil bir bölüştürme" yapalım:
CHP"nin oyu yüzde 23.13
MHP"nin oyu yüzde 16.05
DP"nin oyu yüzde 3.72
DSP"nin oyu yüzde 2.78
Hadi, "diğerleri"ni de sayalım;
ANAP"ın 0.76, BTP"nin 0.38, İP"in 0.27, TKP"nin 0.18, ÖDP"nin 0.16, EMEP"in 0.11...
Buyrun, bir toplama yapalım:
CHP+MHP+DSP+DP"nin oylarının toplamı ediyor "Yüzde 45.68".
Bir de "diğerleri"ni toplayalım:
"Yüzde 2"
Toplamı ne etti;
"Yüzde 47.68".
Hadi, yuvarlak hesap, "Yüzde 48" diyelim...
Görüyorsunuz ya;
"Hayır cephesi"nin bütün partileri, 2009"daki seçimde "yüzde 48" almışlar.
Şimdi aldıkları ne?..
"Yüzde 42"
Yani, "yüzde 6 daha az!"
İyi de; bunun neresi "başarı"dır, bunun neresi pay edilemiyor?.. Hadi, "başarı"nın paylaşılmasını anlarım da, "hezimet"e sahip çıkılmasına ilk defa tanık oluyorum!..
Bir yaşıma daha girdim!..
Şu hâle bakın;
"9-10 parti" bir olmuş, "3 parti"ye karşı "ittifak" kurmuş ama, yine de "hezimet"ten kurtulamamış... Üstüne üstlük, bir de "miras kavgası"na tutuştular ya, gel de gülme!..
Ama, yine de dua edelim;
Bay Kılıçdaroğlu; "BDP"nin boykot çağrısının etkili olmasında, benim oy kullanamayışımın da büyük rolü vardır" diyebilirdi!..
İşte o zaman "haklı" olurdu...
TÜRKİYE"YE FRANSIZ ANKETÇİLER!
Bence "milletin sağduyusu"nu göremeyen, "gidişatı okuyamayan" sadece Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli, Hüsamettin Cindoruk ve Masum Türker değil... Bu referandumdan, "anket şirketleri" de "hezimet"le çıkmıştır!..
Tabiî, Tarhan Erdem"in KONDA"sı hariç!..
Tarhan Erdem"in her seçim öncesinde "Radikal gazetesi" için yaptığı ama, "yayınlanmayan" ankette, şu tahmin vardı:
Evet: Yüzde 56.8, Hayır: Yüzde 43.2
"Diğerleri"nin tahmini de şuydu:
SONAR: Evet: 49.9, Hayır: 50.1
ADİL GÜR: Evet: 51.0, Hayır: 49.0
KONSENSUS: Evet: 55.2, Hayır: 44.8
Görüldüğü gibi, hepsi çuvalladı...
Bir küçük not:
"Evet"lerin yüzde 51 çıkacağını söyleyen Adil Gür, anket sonuçlarını yayınladıktan sona demiş ki;
"Eğer bilemezsek, yurtdışında yabancı dil kursuna gideceğiz!"
Aslında iyi olur... Türk halkına bu kadar "Fransız" kalan bir anket şirketinin yurtdışına gidip, "yabancı dil kursu" almasında, gerçekten yarar var!..
Yurt dışına gitsinler ve;
İyi bir "Türkçe" dersi alsınlar!..
Aksi halde;
"Yabancısı" oldukları, "Türk halkının dili"ni anlayamazlar!..
Hele de bu kadar "Fransızlık" varken!..
ERDOĞAN "BÜYÜKLÜK" YAPTI AMA!
Uzun lâfın kısası;
Tayyip Bey kusura bakmasın ama, ben bunları unutup da, üzerine bir bardak su içemem!..
Tamam, kendisi "büyüklük" gösterip "hakkını helâl etmiş" ve kırdığı insanlardan "özür" dilemiş olabilir ama ben, aralarında "aşağılık şerefsizler"in de bulunduğu adamlardan ne özür dilerim, ne de onlara hakkımı helâl ederim!..
Asıl onlar "özür" dilesin,
Asıl onlar "helâllik" istesin!..
Ne yani, şimdi ben; "başörtülü bacılarım"a "küstahça sözler" sarfeden Vecihi Timuroğlu denilen adamdan özür mü dileyeceğim?..
Adamlar kalkacak; benim insanıma "Bidon kafa!.. Göbeğini kaşıyan adam!.. Kara kıllı!.. Dağdaki çoban!.. Koyun sürüsü" diye hakaret edecek ve ben onlardan "özür" dileyeceğim, öyle mi?..
Adamlar kalkacak; "Bu ülkenin Başbakanı"na, hem de böğürürcesine, "Ülkeyi bölecek!.. İmralı"ya af çıkartacak!.. Yüce Divan"dan kaçmaya çalışıyorlar!.. Yargıyı ele geçirecekler" diye "iftira" atacaklar, bu ülkenin "sanatçı"larına "Sazan!.. Devekuşu!.. Yavşak!.." diyecekler ve onlara hakkımı helâl edeceğim, öyle mi?..
Hayır Tayyip Bey, hayır!..
Sen affetsen bile ben affetmem!..
Adamsalar, onlar "özür" diler!..
===========
Bunu görmek bile yeter
Referandum süresince, hiç "Anayasa değişikliği maddeleri"nden söz etmediler... Bahsettikleri tek değişiklik maddesi "12 Eylül darbecilerinin yargılanması" konusuydu ki, onunla da alay ettiler; "80 yaşındaki Kenan Evren"i mi yargılayacaksınız?.. Bu madde bir kandırmaca!.." dediler.
CHP ve MHP sözcüleri, aynı lâfı şimdi de edebilirler mi acaba?.. Ya da, "Evren mağduru maoist" oldukları halde, tıpkı Evren gibi "Hayır" oyu kullanan "mazoşist"lere ne demeli?.. Çünkü, onlar da bu işe inanmıyordu!..
Ama şimdi, Evren"i de korku sardı, "diğer cunta üyeleri"ni de!..
"Her an kafasına silah dayayıp intihar edebileceği" endişesiyle Kenan Evren bir an önce "müşahade" altına alınmalıdır...
Çünkü, hakkında "yağmur gibi suç duyurusu" var.
Anladığım kadarıyla Tahsin Şahinkaya da paniklerde...
Malûm, Şahinkaya için "Dünyanın en zengin 50 generalinden biri" deniliyordu...
Şimdi Şahinkaya"nın damadı; "Sayın kayınpederim zengin biri değil" iddiasında!..
Hele "dâvâ"lar başlasın, o zaman görürüz ne "ihbar"lar yağacağını... Bana kalırsa; "cuntacı"ların sadece bu "panik ve korku"ları bile "referandum" yapmaya değerdi...

vakit

Bu yazı toplam 1493 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar