'Susmayı da öğrenin"

'Susmayı da öğrenin"

"İnsanları yüz üstü cehenneme düşüren şey dillerinden başka nedir?"

"İnsanları yüz üstü cehenneme düşüren şey dillerinden başka nedir?" Hz. Peygamber bir gün yanında ashabı olduğu halde devesine binip bir yolculuğa çıktılar. Sahabilerden hiç birisi onun önüne geçmiyor; sağında, solunda ya da arkasında gidiyorlardı.

Bir ara Muaz bin Cebel: "Ey Allah'ın Resulü! Allah'tan dileğim bizim günümüzün (ölümümüzün) seninkinden önce olmasıdır. Allah bizlere bunu göstermesin, ama eğer bizden önce vefat edecek olursanız bize sizden sonra hangi amelleri işlememizi tavsiye edersiniz?" diye sordu.

Hz. Peygamber: "Allah yolunda cihat etmeye devam ediniz" dediler. Bunun üzerine Sa'd:

"Anam-babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü!" dedi.

Hz. Peygamber sözlerini şöyle sürdürdüler: "Allah yolunda cihat çok güzel bir şeydir! Fakat halk için bundan daha derleyici bir şey vardır." O zaman Muaz bin Cebel "Kastettiğiniz oruç ve sadaka olmasın?" diye sordu. Hz. Peygamber: "Oruç ve sadaka da çok güzel bir şeydir. Fakat halk için bu ikisinden de daha derleyici bir şey vardır" buyurdular.

Böylece Muaz bildiği bütün iyi ve güzel amelleri saydı. Ama Hz. Peygamber hepsinde de

"Halk için bundan daha derleyici bir şey vardır" dediler. Sonunda Muaz: "Ey Allah'ın Resulü! Halk için bunlardan daha derleyici olan şey nedir?" diye sordu.

Hz. Peygamber mübarek ağızlarını işaret ederek: "Bununla hayırdan başka bir şey söylememek, aksi takdirde ise susmak" buyurdular.

Muaz'ın: "Ey Allah'ın Resulü! Bizler dillerimizin konuştuklarından da sorumlu tutulacak mıyız?" demesi üzerine de onun dizlerine vurarak şunları söylediler: "Annen senin matemini tutsun. İnsanları yüzüstü cehenneme düşüren şey dillerinin söylediklerinden başka ne olabilir? Kim Allah'a ve son güne (âhiret gününe) iman ederse ya hayır söylesin ya da sussun. Siz hayır söyleyiniz ki karşılığında hayırlara nail olasınız. Diğer taraftan dillerinizi kötü ve şer olan şeylerden de koruyunuz ki güvenlikte kalabilesiniz." [Taberani]

Son Peygamber, çok susar az konuşurdu

Simak şöyle anlatıyor: Câbir bin Semüre'ye: "Hz. Peygamber'le oturup kalktığın oldu mu?" diye sordum. "Evet!" dedi ve sonra da: "Hz. Peygamber çoğu vakit susar, çok az konuşurdu" diye ekledi. [Taberani]

Ebu Mâlik el-Eşcaî'nin babası şöyle anlatıyor: Bizler Hz. Peygamber'in yanına çokça giderdik. O sıralar henüz gençtim. Ben Hz. Peygamber'den daha az konuşan kimseye rastlamadım. Sahabiler kendi aralarında uzun uzun konuştuklarında o tebessüm ederdi. [Taberani]

İnsan, kendisini ilgilendirmeyen konularda konuşmamalı

Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav), savaşta öldürülen bir kişinin karısının: "Ey şehidim!" diye dövündüğünü gördüğünde ona şunları söyledi: "Sus ey kadın! Onun şehit olduğunu nereden biliyorsun? Kim bilir belki de o kendisini ilgilendirmeyen konularda konuşur, malını eksiltmeyecek şeyleri vermekte de cimrilik gösterirdi."

Enes (ra) şöyle anlatıyor: Uhud gününde bizden birisi şehit düşmüştü. Onu bulduğumuzda açlıktan karnına bir taş bağlamış olduğunu gördük. Annesi, onun yüzündeki toprağı silerek: "Ey oğlum! Cennet sana kutlu ve mübarek olsun!" dedi.

Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Onun cennete gireceğini nereden biliyorsun? Kim bilir belki de o kendisini ilgilendirmeyen konularda konuşur, kendisine zarar vermeyeceğini bildiği halde kimseye yardımda bulunmazdı" buyurdular. [Tirmizi]

Hz. Ali'den öğütler

Dil, bedenin temelidir

Hz. Ali şöyle buyurmuştur: "Dil, bedenin temelidir. O sağlam ve doğru olduğunda diğer azalar da sağlam ve doğru olur. Âncak o bozuk ve yerinden kaymış olursa artık hiç bir aza doğru olamaz."

Az konuş ki güvende olasın

Hz. Ali şöyle buyurmuştur: "Şahsını gizleyerek senden söz ettirmemeye ve hatırlanmamaya çalış. Bir de az konuş ki güvenlikte kalabilesin. Hz. Ali şöyle buyurmuştur: "Diline sahip olup az konuşmak insanı cennete götürür."

Sakın gereksiz yere konuşmayınız

İsa bin Ukbe'den aktarıldığına göre, Abdullah bin Mes'ud şöyle buyurmuştur: "Kendisinden başka ilah bulunmayan Allah'a yemin ederim ki yeryüzünde, uzun süre hapsedilmeye, dil kadar layık hiç bir şey yoktur." [Taberani]

Abdullah bin Mes'ud şöyle buyuruyor: "Sizleri fazla konuşmamanız hususunda uyarıyorum; sakın gereksiz yere konuşmayınız. Herhangi birinize ihtiyacını bildirecek kadar konuşması kâfi gelir. Kıyamet gününde insanların en günahkârları bu dünyada boş konuşmalara en fazla dalanlarıdır."

Kabri İstanbul'da bulunan sahabilerden Ebu'd-Derda'nın öğüdü

Ebu'd-Derda (ra) şöyle buyuruyor: "Konuşmayı öğrendiğiniz gibi susmayı da öğrenmelisiniz. Çünkü susmak büyük bir halimliktir. Senin başkalarını dinlemeye isteğin konuşma isteğinden daha fazla olmalıdır. Seni ilgilendirmeyen hiç bir konuda konuşma. Ortada bir tuhaflık yokken insanları güldürmeye çalışarak kendini küçük düşürme. Sakın boş şeyler peşinde de koşma" [İbn Asakir]

Hataların çoğu dildendir

Abdullah bin Mes'ud bir keresinde Safa Tepesi'ne çıkıp dilini tutarak: "Ey dil! Hayırlı ve güzel şeyler söyle ki iyiliklere ve hayırlara nail olasın. Kötü şeyleri de söyleme ki pişman olma belasına düşmekten kurtulasın" dedi ve sonra da şöyle ekledi: "Ben, Hz. Peygamber'in: "İnsanoğlunun hata ve günahlarının çoğu dillindendir" buyurduğunu işittim." [Taberani]