Şeytan ve Şeytan’ın Düşmanlıkları

Şeytan ve Şeytan’ın Düşmanlıkları

Nuhbe yayınlarından çıkan “Namaz Okumaları” isimli eserden iktibas edilmiştir.

Namazda, Fâtihâ Sûresi’nden önce şerlerinden, düşmanlığından, yaklaşmasından Allah’a sığındığımız şeytan, tüm insan ve cin şeytanla- rının öncüsü, yöneticisi, akıl hocasıdır. İşbirlikçileri, ortakları, dostları ile birlikte insanoğlunu saptırıp cehennemde kendisine yandaş aramak- tan başka bir amacı olmayan bir yaratıktır. Âdem’in üstün varlık olarak yaratılmasını hazmedemeyen şeytan Âdem’e secde etme emrine isyan ederek cinlerin liderliği konumundan şeytanlık makamına düşer.

Şeytan kelimesi uzaklaşmak, haktan ve hayırdan ayrılmak, muhalif olmak anlamındaki “şutûn” kökünden gelir. Diğer bir görüşe göre de; “şeyt” kökünden gelir ki bu da; “Öfkeden yanıp tutuşan” anlamında-
dır. Kur’an’da şeytan kelimesi 18’i çoğul, 11’i iblis kelimesi ile olmak üzere 88 yerde geçer. Şeytan’ın özelliklerine, düşman oluş sebeplerine, düşmanlıklarına ve yandaşlarına Kur’an zaviyesinden bakarak kısaca tefekkür edip maddeleyelim;
1- Şeytan Laik Seküler ve Faşisttir
İnsanın kendi tarihinde karşılaştığı ilk akılcı yaklaşım sahibi ve akıl yürütmeciliği ile tutum belirleyen varlık şeytandır. Şeytan kendi etnik kimliğinin ateşten olduğunu, Âdem’in (a.s) etnik kimliğinin topraktan olduğunu dolayısıyla Âdem’e secde emrini *(1)yerine getiremeyeceğini söyleyerek Allah’ın emrine karşılık kendi görüşünü uygulamaya kalkmıştır. İlâhi buyruğa rağmen kendi hukukunu üreten ve kendi ırkını diğer ırktan üstün görerek üstünlüğün Allah’tan sakınmakla değil de ırktan olduğunu iddia ederek kavmiyetçi, ırkçı, faşist tutumu ile isyan edenlerin ilki olmuştur.
“Sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: ‘Âdem’e secde edin’ dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis, secde edenlerden olmadı.”
“(Allah) buyurdu: ‘Sana emrettiğim zaman, seni secde etmekten alıkoyan nedir?’ (İblis): ‘Ben, dedi, ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın.’ ”
“(Allah) buyurdu: ‘Öyleyse oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın.’ ”
“(İblis) dedi: (Bari) bana (insanların) tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver.”
“(Allah) buyurdu: ‘Haydi sen süre verilmişlerdensin.’ ” (Araf 11-15)
2- Şeytan’ın İlk Saldırısı Tesettüredir
Allah Teâlâ’nın hicapsızlığı, hayâsızlığı, çirkinliği sevmediğini iyi bilen Şeytan; Hz. Âdem (a.s) ve eşini tesettürsüz bıraktıracak, tesettür- süzlüğü tetikleyecek fiiller, yasaklar, haramlar işlemesi için vesveseler vererek tesettürsüzlükle gözden düşmekliyi sağlar. Şeytan bunu yapar- ken de kendisinin iyi niyetli olduğunu, her şeyin insanlık için olduğunu, gayesinin insanın refah, mutluluk, huzur içinde yaşaması olduğunu söy- ler. Allah’ın yasaklarının insanın, insanlığın aleyhine neticeler doğura- cağını iddia ederek fısıltı ve vesvese ile Hz. Âdem’e ve eşine yaklaşır.
“(Sonra Allah, Âdem’e hitâb etti): ‘Ey Âdem! Sen ve eşin cennette durun, dilediğiniz yerden yeyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zâlimlerden olursunuz.’ ”
“Derken onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendi- lerine göstermek için onlara fısıldadı: ‘Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan olursu- nuz diye sizi şu ağaçtan men etti.’ dedi.”
“Ve onlara: ‘Elbette ben size öğüt verenlerdenim.’ diye de yemin etti.”
“Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı (önceki mevkilerinden in- dirdi). Ağacı(n meyvesini) tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerini örtmeğe başladı- lar. Rableri onlara seslendi: ‘Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi ve şeytan size apaçık düşmandır, demedim mi?’ ”
“Dediler ki: ‘Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi ba- ğışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğ- rayacaklardan oluruz!’ ”
“(Allah) buyurdu: ‘Birbirinize düşman olarak inin, sizin yeryüzünde bir süreye kadar kalıp geçinmeniz gerekmektedir.’ ”
“Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan (dirilip) çıkarılacaksınız! dedi.”
“Ey Âdemoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Hayırlı olan, takva elbisesidir. İşte bu(nlar), Allah’ın âyetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar.”
“Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de (şaşırtıp) bir belaya düşürmesin! Çünkü o ve kabilesi, sizin onları gö- remeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz, şeytanları, inanmayanların dostu yaptık.” (Araf 19-27)
3- Şeytan Dönek ve Haindir
Kıyamete kadar insanı saptırmak için Allah Teâlâ’ya itaatsizliğe, şirke, isyana davet eden şeytan, kötü amelleri süsleyerek insanı saptırır ve hesap günü geldiğinde insanı yapayalnız bırakır.
“Şeytan, onlara amellerini güzel gösterdiği zaman, ‘Bugün insan- lardan size galip gelecek yoktur, ben de size yardımcıyım.’ demişti. Fakat iki tarafın karşı karşıya geldiği görününce arkasını dönüp kaçtı ve şöyle dedi: ‘Ben sizden kesinlikle uzağım. Ben sizin göremeye- ceğiniz şeyler görüyorum ve ben Allah’tan korkarım. Ayrıca Allah’ın azabı çok çetindir.’ ” (Enfal 48)
4- Şeytan Sadece Dostlarını Kandırabilir
Şeytan, Allah Teâlâ’ya iman edip teslim olmuş mü’minlere zarar veremez.
“İşte bu şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer mü´minlerseniz, Ben’den korkun.” (Al-i İmran 175)
“Şeytan’ın durumu gibi; çünkü insana «Küfret!» dedi, o da küfre sapınca: «Gerçek şu ki, ben senden uzağım. Doğrusu ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım» dedi.” (Haşr 16)
5- Şeytan Zayıftır
Şeytan’ın vesveseden başka bir silahı, gücü, yaptırımı yoktur. Şey- tan gücünü sadece kendisine uyulmasından alır.
“Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerin- de onun hiç bir zorlayıcı gücü yoktur.” (Nahl 99)
“Benim kullarım; senin onlar üzerinde hiç bir zorlayıcı gücün (hâkimiyetin) yoktur. Vekil olarak Rabbin yeter.” (İsra 65)
“Oysa onun, kendilerine karşı hiç bir zorlayıcı gücü yoktu ancak biz Ahiret’e iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırdetmek için (ona bu imkânı verdik). Senin Rabbin, her şeyin üzerinde gözetici, koruyucu olandır.” (Sebe 21)
“İman edenler, Allah yolunda savaşırlar, küfredenler de tağutun yolunda savaşırlar; öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphe- siz, şeytanın hileli düzeni pek zayıftır.” (Nisa 76)
6- Şeytan Mü’minlerin Arasını Açar
Şeytan’ın bir görevi de mü’minlerin arasını açıp, fitne üreterek Al- lah’ın kullarını birbirine düşürmektir. Çeşitli fısıltılarla mü’minlerin arasını açıp, mü’minlerin psikolojisini bozup zayıf düşürme girişimleri şeytandandır.
“Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini, söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.” (İsra 53)
“Şüphesiz ‘gizli toplantıların (kulis) fısıldaşmaları,’ iman etmekte olanları üzüntüye düşürmek için ancak şeytan (ürünü olan işler)den- dir. Oysa Allah’ın izni olmaksızın o, onlara hiçbir şeyle zarar verecek değildir. Şu hâlde mü’minler, yalnızca Allah’a tevekkül etsinler.” (Mücadele 10)
7- Şeytan Haram Lokmacıdır
“Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helâl ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o, sizin için apaçık bir düşmandır.” (Bakara 168)
Şeytan’ın dostları ile birlikte ürettiği, üreteceği düşmanlıklar, hileler Kitab’ta, Sünnet’te ve vâris ulemânın, ârilerin nice eser ve nasihatlarında mevcuttur. Biz sadece şeytanın maksadını, yönünü, yaklaşımını kavrama adına kısaca misaller aktarmakla yetiniyoruz. Şeytan ve dost- larının sayısız hileleri, tuzakları vardır. Mü’min mümkün olduğunca şeytanı ve kendi şeytanını tanımak ve tuzaklara karşı tedbir almak zorundadır. Şeytan’ın yaklaşım yönleri ve yol kestiği yeri deşifre eden iki Ayet-i Kerime’yi de tefekkür edersek Fâtihâ Sûresi’ne başlamadan neden istiâze ettiğimizi daha iyi kavrarız, kanaatindeyiz. Fâtihâ Sûresi’nde “Sırat-ı Müstakim” talebinde bulunan mü’mine karşılık “Sırat-ı Müstakim üzerinde oturan Şeytan”ın insanı saptırmak için “Dosdoğru yol” üzerine konumlanıp karargâh kurmasının deşifre edilmesi bizleri dört yönden daha dikkatli ve uyanık kılacaktır, inşaallah.

*(1) Hz. Âdem’e secde emri; Hz. Âdem’i (a.s) ilâh edinme olmayıp, Hz. Âdem’in (a.s)
bir nevi kıble olup Allah’ın secde emrinin Hz. Âdem yönünde olması ve böylelikle
hem ilâhi emri yerine getirmek, hem Hz. Âdem’in hilâfetini kabul edip Hz. Âdem’in
üstünlüğüne boyun eğmektir.