Şehid İzzeddin El Kassam- VİDEO

Şehid İzzeddin El Kassam- VİDEO

Şehadetinin Yıldönümünde Şeyh İzzettin el-Kassam...

Şehadetinin Yıldönümünde Şeyh İzzettin el-Kassam

17 Kasım Filistin davasının önemli şahsiyetlerinden ve o topraklarda işgale karşı verilen mücadelenin önderlerinden Şeyh Muhammed İzzettin Kassam'ın şehit edilişinin yıldönümüdür. Biz de bu vesileyle onu yeniden gündeme getirmeyi ve örnek mücadelesinden söz etmeyi uygun gördük. Şeyh İzzettin Kassam, 17 Kasım 1935 tarihinde Filistin'in Batı Yaka bölgesinde yer alan Cenin yakınlarındaki Ya'bed tepelerinde İngiliz işgal güçleri tarafından şehit edildi.

Filistin Direnişinde İzzettin Kassam'ın Yeri

Türkiye'de Filistin davasıyla ilgili kitlesel yaklaşıma sürekli iki önemli hata hâkim olmuştur. Birincisi Filistinlilerin kendi topraklarını sattıkları, ikincisi de Osmanlı'ya ihanet edip İngiliz güçleriyle işbirliği yaptıkları iddiası. Ne yazık ki bu iki hata Türkiye'deki halkın yıllarca Filistin davasına mesafeli durmasına, bu davayı bir Arap – İsrail sorunu olarak görmesine, Mescidi Aksa'yı ve Kudüs'ü unutmasına, bu kutsal mabedin ve mekânın tüm ümmetin koruması gereken bir emanet olduğu gerçeğini gözden uzak tutmasına sebep olmuştur. Bu yanılgı hâlâ toplumun önemli bir kesiminde etkisini sürdürüyor.

Bu iki iddianın her ikisi de hatalıdır ve uluslararası Siyonizmin hizmetindeki medya organlarının Müslüman toplumların Filistin davasına ilgilerini asgari düzeye çekmek amacıyla yoğun bir şekilde işlenmiştir. Biz bu iddiaların yanlışlığını ortaya koyan bilgileri muhtelif araştırmalarımızda ve kitaplarımızda okuyucularımızın dikkatlerine sunmaya çalıştık. (Konuyla ilgili araştırmalarımızı kişisel Web sitemizde yani www.vahdet.com.tr adresinde bulabilirsiniz.)

Burada şunu öncelikle ifade edelim ki Filistin'in 1917′de İngiliz hâkimiyetine geçmesinin sebebi bölge ahalisinin herhangi bir ihaneti ve dış güçlerle işbirliği değil Osmanlı ordusunun Mısır cihetinden baskın düzenleyen İngiliz ordusu karşısında yenilgiye uğramasıdır. Bu yenilgide, 1908′de Sultan II. Abdülhamid'i tahttan indiren İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin ihanetçi politikasının ve Filistin'i ikinci plana itmesinin önemli rol oynadığı tahmin ediliyor.

İngiliz işgal güçlerine karşı Osmanlı ordusuna büyük destek veren Filistin halkı, Osmanlı'nın bölgedeki hâkimiyetinin sürdüğü dönemde başlarındaki yönetimi hilafeti temsil eden meşru yönetim olarak kabul ederken İngiliz hâkimiyetini gayri meşru bir işgal olarak görmüştür. Osmanlı hâkimiyetine karşı savaşmayı haram sayan Filistinli ilim adamları da İngiliz işgaline karşı savaşmayı farz kabul etmişlerdir. Bazı ilim adamları da bu vecibeyi yerine getirmek için bizzat kendilerini sorumlu kabul etmiş ve İngiliz işgaline karşı direnişe kendileri öncülük etmişlerdir. Şeyh İzzettin Kassam ve Kudüs Müftüsü Şeyh Emin el-Huseyni de bunların başında zikredilmesi gereken iki önemli isimdir.

Şeyh Emin el-Huseyni kitlesel mücadelenin öncülüğünü yapmış ve bir sivil direniş önderi olarak tanınmıştır. Böyle olmakla birlikte 1936 hareketinden sonra işgal güçleri tarafından ülkesini terk etmeye zorlanmıştır. Şeyh İzzettin Kassam ise silahlı gerilla hareketinin liderliğini yapmış ve şehid edilinceye kadar bu mücadelesini sürdürmüştür.

İzzettin Kassam daha çok silahlı mücadelesiyle ün kazanmış ve o yönüyle tanınmıştır. Ama yukarıda da zikrettiğimiz üzere o aynı zaman önemli bir ilim adamıdır. Filistin'de işgale karşı mücadelenin farziyetine hükmettiğinden ve ilim adamı olmasının kendisine bu görevi ihmal hakkı vermeyeceğini tam aksine bir ilim adamı sıfatıyla öne çıkıp başkalarına da örnek olması gerektiğini düşündüğü için gerilla hareketini başlatmıştır. Filistin direnişinde ona farklılık kazandıran en önemli yönü de bu duyarlılığıdır.

Şeyh İzzettin Kassam'la birlikte mücahit arkadaşlarının da birçoğu şehid edildiğinden dolayı onun şehid edilmesinden sonra hareketi dağıldı. Ama cihad ruhu, direniş anlayışı ve işgale karşı mücadele azmi canlı kaldı.

Bundan dolayıdır ki Filistin İslâmî Direniş Hareketi (Hamas), askerî kanadını İzzettin Kassam Birlikleri olarak adlandırmıştır. Zaten Filistin'de İslâmî direniş ruhunun yeniden canlanmasında Şeyh İzzettin Kassam'ın geriye bıraktığı mücadele azminin ve İmam Hasan el-Benna'nın gönderdiği mücahitlerin öncü faaliyetlerinin büyük rolü vardır. Filistin İslâmî Direniş Hareketi de bu iki unsurun ittihadıyla ortaya çıkmış bir mücadele oluşumudur. Hamas'ın işgale karşı sürdürdüğü kararlı mücadelede bu ikisinin kazandırdığı ruhun ve azmin büyük rolünün olduğu inkâr edilemez.

Bütün bu sebeplerden dolayı Şeyh İzzettin Kassam, Filistin direnişinin önemli kilometre taşlarındandır. Onun mücadelesi Siyonist işgal devletinin kurulmasından önce, İngiliz işgaline karşı verilmiş bir mücadeledir. Ama bu yönüyle de büyük önem arz etmektedir. Her şeyden önce yukarıda da ifade ettiğimiz üzere Filistin halkının Siyonist devletin kurulması öncesinde de İngiliz işgaline razı olmadığını, boyun eğmediğini, özgürlük ve bağımsızlık istediğini, işgale boyun eğmeyip İslâmî bir yönetim istediğini gösterir. Bugün Hamas'ın askerî kanadının İzzettin Kassam Birlikleri olarak adlandırılması da Siyonist işgale karşı verilen mücadeleyle İngiliz işgaline karşı verilen mücadelenin birbirinden ayrılamayacağını, birbirinin devamı olduğunu, dolayısıyla bugün Filistin topraklarında sürdürülen özgürlük mücadelesinin Yahudiliğe veya Yahudilere karşı savaş olarak nitelendirilmesinin kesinlikle hatalı olduğunu, bu mücadelenin belli bir dine veya o dinin mensuplarına karşı değil işgale ve işgalcilere karşı olduğunu

gösterir. İşgalciler dün Hıristiyanlık dinine mensuptular, bugün de Yahudiliğe mensuplar. Ama Filistin halkı ikisini de reddetmiş, özgür ve bağımsız bir Filistin için mücadele etmiştir ve etmektedir. Bu mücadelenin Yahudi – Müslüman kavgası olarak lanse edilmesi tamamen yanıltma ve saptırma amaçlıdır. İslâm'ın adaleti kuşatıcıdır. Bu adaletin gölgesinde Hıristiyanlar da Yahudiler de barınabilir. Nitekim bugün Filistin'de yaşayan Hıristiyanlar, İngiliz işgalinden razı olmadıkları gibi günümüzdeki Siyonist işgali de kesin bir şekilde reddediyorlar. O toprakların sahipleri olarak Müslümanlarla birlikte Siyonist işgale karşı durduklarını, İslâm'ın adaletinin ise kendileri için bir güvence olacağını ifade etmekten çekinmiyorlar.

İzzettin Kassam'ın Hayatı

Şeyh Muhammed İzzuddin ibnu Abdülkadir el-Kassam, 1880′de Suriye'nin Lazkiye şehrine bağlı bir sahil ilçesi olan Cebele'de dünyaya geldi. İlköğrenimini doğduğu yerde yaptıktan sonra 1896 yılında Mısır'daki el-Ezher Üniversitesi'nde tahsil görmeye başladı. el-Ezher'de öğrenim gördüğü süre içinde Mısır'daki İslâmi hareketin ileri gelenleriyle ilişkide bulundu. 1906′da buradaki ilmi tahsilini tamamladıktan sonra çeşitli yerlerde davet ve eğitim faaliyetleri yürütmeye başladı. 1909 yılında büyük âlim İzzuddin Tennuhi'nin derslerine ve sohbetlerine katıldı.

Kısa bir müddet Cebele'de ikamet etti. Daha sonra Türkiye'ye geldi. İnsanları hayra yöneltmek için bir sene kadar vaaz ve irşadda bulunup tekrar Cebele'ye döndü. Bu dönemde kısa bir süre Cebele'de Kur'an, tefsir, fıkıh gibi ilimleri okuttu. O sadece ders vermekle yetinmiyor, aynı zamanda gençlerin terbiyesi ile de ilgileniyordu. Hali, tavrı, güzel huyu davetini destekliyordu. Bu itibarla Şeyh İzzetin Kassam o dönemde Suriye'nin maddi ve manevi mimarlarının başında geliyordu.

Şeyh Kassam, davet faaliyetleriyle uğraşırken İtalyanlar Libya'nın Trablusgarb şehrini işgale kalkışmışlar, Ömer Muhtar ve beraberindeki mücahitler de onlara karşı direnişe başlamışlardı. O zaman İzzettin Kassam, Suriye'de Ömer Muhtar ve beraberindeki mücahitler için yardım toplamaya başladı. Topladığı yardım büyük meblağlara ulaştı. Halk yardım kampanyasına bütün imkânlarını seferber ederek katıldı. Şeyh İzzettin Kassam ve yetiştirdiği mücahitler Ömer Muhtar'a yardım için deniz yoluyla Trablusgarb'a ulaşmak üzere İskenderun'a geldi, ancak kırk gün kadar beklemelerine rağmen yola çıkamadılar. O zamanki Suriye hükümeti, mücahitleri geri çağırma emri çıkararak cihada katılmalarını engelledi.

Filistin'de Cihada Hazırlık

Şeyh İzzettin Kassam sömürgeci güçlerin ve onlarla işbirliği içindeki Siyonistlerin Filistin üzerindeki oyunlarının tehlikeli boyutlara geldiğini gördüğünden beraberindeki bazı mücahitlerle birlikte 1921′de Filistin'e gitti.

Hayfa'ya yerleşti ve burada hem öğrenci yetiştirmekle, hem de halkı İslâmi yönden şuurlandırmak için vaaz ve irşad çalışmaları yapmakla meşgul olmaya başladı. Vaazlarında genellikle Siyonist tehlike üzerinde duruyor, halkı bu tehlikeye karşı uyanık olmaya çağırıyor ve cihada teşvik ediyordu.

Sadece vaaz ve irşad yoluyla insanları cihada hazırlamakla yetinmeyerek kendisi de bilfiil hazırlıkları başlattı. Bu hazırlık döneminde bir yandan samimi bir şekilde cihada katılacak eleman yetiştiriyor bir yandan da teçhizat ve maddiyat temin etmeye çalışıyordu. İzzettin Kassam, talebelerinden ve halkın içinde kendisine bağlı Müslümanlardan "askeri bir birlik" kurdu. Bu birliğe Şeyh Kassam'ın ismine nispetle "Kassamiler" deniyordu.

Kassamiler Hayfa'da ve Filistin'in kuzeyinde çok başarılı mücadeleler verdiler. Bundan dolayı da Müslümanların nazarında büyük bir şerefleri ve değerleri vardı. İngilizlerin gözlerini korkutmuş ve Siyonist yahudilerin kalplerini titretmişlerdi. İzzettin Kassam'ın mücahitleri, çalışmalarını öyle gizli yürütüyorlardı ki İngilizler ne kadar uğraşsalar da bir türlü izlerini bulamıyordu.

Cihad Fitilinin Ateşlenmesi

1931′e gelindiğinde cihadın fiilen başlatılması için hazırlıklar son merhalesine gelmişti. Bu arada İzzettin Kassam'la, Kudüs'teki Kurtuluş Hareketi arasında irtibat da tamamlanarak güç birliği sağlanmıştı. Halk bir şeyler sezmeye başlıyor, havada gerginliklerin olduğunu anlayarak içten içe olabilecek kıyam için kendini hazırlıyordu.

5 Nisan 1931′de fiilen cihad başlatıldı ve bu tarihte İzzettin Kassam'ın mücahitleri el-Yecur'a düzenledikleri bir saldırıda bazı işgalci İngilizleri ve onlarla işbirliği içindeki üç Siyonisti öldürdüler. Bu olayın arkasından gerek İngiliz işgalcilere ve gerekse onların getirip Filistin topraklarına yerleştirdikleri Siyonist teröristlere karşı çeşitli eylemler gerçekleştirildi.

Şeyh İzzettin Kassam'ın başlattığı bu kıyam, Filistinlilerin İngilizlere karşı başlattığı altıncı kıyam olarak yerini alıyordu.

Şehid Edilmesi

İngiliz işgalciler İzzettin Kassam'ın verdiği cihattan ciddi şekilde rahatsız oluyor; onu ortadan kaldırmak ve birliğini dağıtmak için yoğun çaba harcıyorlardı.

İzzettin Kassam, 1935′te beraberindeki bazı mücahitlerle birlikte silah eğitimi için Cenin yakınlarındaki Ya'bed dağına çıktığı sırada İngiliz işgalcilere casusluk yapan biri tarafından yeri ihbar edildi. İngiliz işgalciler 500 kişilik mücehhez birlikle onu karadan ve havadan muhasaraya aldılar. Kendisine teslim olması çağrısında bulundular. Ancak Kassam ve beraberindekiler işgalcilere teslim olmayı değil karşı koymayı tercih ettiler. Bu kuşatma esnasında Şeyh Kassam'ın beraberinde sadece 14 mücahit bulunuyordu.

Çatışma şafağın sökmesinden önce başlayıp sabahın onuna kadar sürdü. 19 Kasım 1935 tarihinde meydana gelen bu çatışmada Şeyh İzzettin Kassam, Şeyh Yusuf Abdullah, Şeyh Ömer Hasan Sa'di ve Hanefi ismiyle tanınan Mısırlı bir mücahit şehid edilirken diğer mücahitler İngilizlere esir düştüler.

Daha sonra esirler askeri mahkemede yargılanarak iki ile on beş yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldılar. Şeyh Kassam ve arkadaşlarının şehadeti Müslümanları hüzne boğmuştu. Cenaze namazları on binlerce Müslüman tarafından kılınarak "Bacur" şehidliğine defnedildi.

Şehid Kassam'ın cenazesine büyük bir kalabalık katıldı. İngilizler böyle bir kalabalığı o güne kadar hiç görmediklerinden, korkuya kapıldı ve topluluğu dağıtmak istediler. Ancak işgalcilerin bu girişimleri üzerine İngiliz askerleriyle Müslümanlar arasında çatışma çıktı. Bu çatışmada hem Müslümanlardan hem de İngiliz askerlerinden yaralananlar oldu. Şeyh Kassam ve arkadaşlarının yerini ihbar eden casus ise daha sonra mücahitler tarafından öldürüldü.

Şahsiyeti ve Yaşantısı

Şeyh İzzettin Kassam ilmiyle, takvasıyla, cesaretiyle, kararlılığıyla ve İslâmi duyarlılığıyla kendinden sonra gelenlere örnek olmuştur. Çok ibadet ederdi. Namazı cemaatle kılmaya düşkündü. Teheccüt namazına devam ederdi. Namazdan sonra Allah'ı çokça zikreder ve çoğunlukla oruçlu olurdu.

Suriye'den Filistin'e altı kardeşiyle birlikte gelmişti. Ailesiyle beraber bir evde kalıyor ve beraberce yiyip içiyorlardı. Batı medeniyetinin getirdiği şatafatlı şeylere iltifat etmiyor, bilakis onlardan tiksiniyordu. Evinde çok gerekli ihtiyaç maddelerinden başka bir şey yoktu. Hatta bir halı, bir divan bile bulunmuyordu. İhtiyaçlarını genellikle ucuz ve külfetsiz şeylerden temin etmeye çalışıyor, eline geçen gelirin kalanıyla da cihad için silah alıyordu.

Hem Şeyh İzzettin Kassam'ı hem de onun çağdaşı olan Ömer Muhtar gibi önderleri ölümsüz kılan onların Resulullah ve sahabesinin hayatına benzer bir hayatı tercih edip onlar gibi İslam'ı yaşamak için gayret göstermeleriydi.

Peygamber efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: "Ümmetimde iki sınıf vardır. Onlar ıslah olduklarında ümmetin tümü ıslah, ifsad olduklarında ümmetin tümü ifsad olur. Bunlar âlimler ve yöneticilerdir."


Filistin'deki direnişe dair haberlerde ismini çokça duyduğumuz bir 'tugay' vardır: İzzeddin el Kassam Tugayları. O maskeli, esrarengiz yüzleriyle Filistin dışındaki 'biz'lerin direnişçisidirler. Zaman zaman öyle hamleler yaparlar ki 'Allahuekber!' deyiveririz o güzel haberi duyduğumuzda. Sonra, onların eğitim videoları, eğitim alış tarzları falan da çok fenadır. Adeta bir 'komando' eğitimiyle işlerinin ehlidir yani İzzeddin El Kassam Tugaylı kardeşlerimiz. Madem o kadar sıkı duyuyoruz, acaba hiç merak ettik mi kimdir bu tugaya ismini veren kişi?İzzeddin el Kassam

Gençlik teşkilatı kuruyor

İzzeddin Kassam 1882'de Suriye'nin Lazkiye kazasında dünyaya gelmiş. Suriye'de İngizler'e; Filistin'de siyonistlere karşı çok büyük mücadeleler vermiş. 1925'teki Suriye İnkılâbı'ndan sonra Lazkiye'den Hayfa'ya geçen Şeyh Kassam burada bir gençlik teşkilatına başkanlık da yapmış verdiği vaazlar yanında.

Derken Arap İstiklal Partisi'ne giren Kassam, İngiliz emperyalistlerine karşı mücadele adına gizli mücahit grupları oluşturarak silahlı kıyam hareketlerine yön vermeye başlar. Kasım 1935'te Cenif dağında başlattığı kıyamda şehid olan Kassam'ın halk üzerine tesiri büyüktür. Öyle ki, Filistin inkılâpçılarının öncülerinden sayılmaktadır.

Kassamiler!

Çok gayretli birisiymiş Kassam. Azimli çalışmalar yaparmış. İş olarak 'Hayfa'da şeri mahkemede çalışıyorken İstiklal Camii'nde vaazlar da verirmiş. Daha sonra bağlı bulunduğu teşkilatın emriyle görevleri bırakarak gizli askerî örgüt kurma çalışmalarına başlamış.

Kurduğu birliği kendisine nispeten 'Kassamiler' olarak adlandıran İzzeddin Kassam, örgüte alacağı gençleri en sadıklarından ve cihada en azimli olanlarından seçiyormuş. İşte bu mücahitler Hayfa'da ve Filistin'in kuzeyinde çok başarılı mücadeleler vermişler. Bundan dolayı da Müslümanların nazarında büyük bir şerefleri ve değerleri vardı. Kassam ve ekibi gerçekten çok gizli çalışmalarla yaparlarmış işlerini zira İngilizler ne kadar da uğraştıysalar bulamıyorlarmış bu gençleri. 1935'in sonbaharına gelindiğinde Kassam'ın örgütü de gelişim açısından bir hayli olgunlaşmış.

İzzeddin el Kassam tugaylarıBu bir silah!

Tarihler 16 Ekim 1935'i gösterirken enteresan bir olay meydana gelmiş. Belçika'dan Siyonistlere getirilen bir gemi yükü silah, 'çimento' adı altında Hayfa Limanı'na indiriliyorken bir sandıktan çimento yerine silah çıkınca olay anlaşılmış: Yahudiler, Müslümanlara karşı silahlandırılıyordu meğer.

Tavşan olmayın, kalkın!

Derken 2 Kasım 1935'te İzzeddin Kassam bir grup silahlı mücahitle Cenif Dağına çıkarak kıyamı ilan etmiş. Zira O, Müslümanları kurtaracak tek yolun silahlı mücadelede olduğunu ve silaha sarılıp bir halk inkılâbı yapılması gerektiğini düşünüyordu. Doğru ya da yanlış, katılırız ya da katılmayız ama o dönemin, Müslümanlar için ne kadar kötü olaylarla dolu olduğunu biliyoruz. Sömürge halkları durumunda bir ümmet var ve adeta pasifize olmuş durumda. Burada İzzeddin Kassam'a kulak vermekte fayda var. Bakın ne diyor tembel tembel oturanlara: "Siz tavşanlardan oluşmuş bir topluluksunuz. Ölümden, idamdan korkuyorsunuz. Boş laflarla meşgulsünüz. Şunu iyi bilin ki kurtuluşumuz sadece kendi elimizdedir."

İngilizler mücahitleri ortadan kaldırmak için tüm kuvvetlerini Şeyh Kassam üzerine göndermişler. Savaş çok şiddetle ve günlerce devam etmiş, İngilizler büyük kayıp vermiş. Fakat Kassam'ı bir türlü bulamıyorlardı zira halk vardı arkasında Kassam'ın ve halkın sevgilisi konumundaydı.İzzeddin El Kassam Tugayları

Ve şehadet

Sonunda olan oldu. Emniyet görevlisi olarak çalışan ve İngilizlere casusluk yaptığı bilinen bir kişi (operasyonlar bitince yakalanıp öldürülmüş) Şeyh Kassam ve arkadaşlarının bulunduğu yeri ihbar etti. İngilizler bunu öğrenince çok büyük bir kuvvet gönderdi. Uzun süren çatışmalardan sonra İzzeddin Kassam şehid olurken geri kalan bir kısım arkadaşı da yaralı ve esir oldu.

Kassam, bu çatışmalar esnasında Filistinli polislerin üzerine ateş edilmemesini emretmiş. Ateş menziline İngilizler girince vermiştir ateş emrini. Onun için de önde durdukları halde polislerden ne yaralanan ne de ölen olmuştur. Şeyh, adamlarına burada bakın ne diyor: "Bu beldenin evlatlarından hiçbirine kurşun sıkmamamız gerekir. Velev ki o bize ateş etse bile" Daha sonra esirler mahkemede yargılanarak iki ile on beş sene arasında hapis cezasına çarptırılırlar.

Ne büyük kalabalık

İkinci gün şehidlerin cenazesi büyük bir cemaat tarafından defnedildi ve Hayfa umumi bir sessizliğe büründü. Cemaatin sayısının otuz bini aştığı söylenir. İngilizler bu kalabalıktan korkunca dağıtmak isteyip olay çıkartınca hem İngilizlerden hem de cemaatten yaralanmalar olmuş.