Rektörler Danıştay'a tepkili

Rektörler Danıştay'a tepkili

"Öğrencinin hangi liseden geldiği değil başarısı önemli." Danıştay'ın katsayı uygulamasını geri getiren kararı üniversitelerin de tepkisini çekti.

'Bizim için öğrencinin hangi liseden geldiği değil, başarısı önemli' noktasında birleşen rektörler, meslekî eğitimin engellenmesi yerine önünün sonuna kadar açılması gerektiğini vurguladı. Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, Danıştay kararını anlamakta zorlandığını belirtirken, Hakkari Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Belenli, sınava giren herkesin performansına göre üniversiteye yerleştirilmesi gerektiğini kaydetti. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fazıl Tekin, "Meslekî eğitimin önü kesilmemeli. Aksine teşvik edilmesi için ne gerekiyorsa yapılmalı." görüşünü dile getirdi. Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün, katsayı uygulamasının 'eşitliğe aykırı' olduğunu söyledi. Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan ise meslek liselerine, meslekî ve teknik eğitim fakültelerine giderken daha fazla puan verilmesi gerektiğini belirtti.

Rektörler, öğrencinin hangi liseden geldiğinin değil başarısının önemli olduğunun altını çiziyor. Üniversite camiası, mesleki eğitimin önünün açılması gerektiği konusunda hemfikir. Rektörlerin konuyla ilgili görüşleri şöyle:

Prof. Dr. İbrahim Belenli (Hakkari Üniversitesi Rektörü): Mesleki eğitim katsayının uygulanması sürecinde giderek zayıfladı. Bu zayıflamanın telafi edilmesi gerekiyor. Katsayı öğrenciler için bir bariyer oluşturuyordu ve meslek lisesine olan teveccüh azalmıştı. Katsayı düzeltildikten sonra meslek liselerine kayıtta artış oldu. Mahkeme kararından sonra insanlar kararlarını yeniden gözden geçirecektir. Bu konunun çözülmesi gerekiyor. Mesleki eğitimin önünü mutlaka açmamız gerekiyor. Üniversiteye giriş sınavı, bir sıralama sınavıdır. Sınava giren herkes sınavdaki performansına ve başarısına göre sıralanır. Buna göre de istediği yeri tercih eder. Farklı katsayılar kullanılmasını doğru bulmuyorum. Ortaöğretim başarı puanı bile kaldırılmalı. Öğrencinin hangi kaynaktan geldiğine değil benim verdiğim eğitimi ne kadar başaracağına bakarım. Bilgi düzeyi ve akademik yeteneği önemlidir. Meslek lisesi veya Anadolu lisesinden gelmesi fark etmez.

Prof. Dr. Rıza Ayhan (Gazi Üniversitesi Rektörü): Türkiye'nin kalkınmasının mesleki ve teknik eğitimde olduğu tartışma götürmez. Ancak mesleki eğitim yapılaşması son derece çarpık bir yapı arz ediyor. Genel lise ağırlıklı bir eğitim sistemimiz var. Halbuki sanayicinin ihtiyacı olan ara elemandır. Mesleki eğitimin önemini idrak edecek şekilde eğitim sistemi ve üniversite yapısının gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum. Geçici tedbirler değil, kalıcı ve çağın gereklerine uygun tedbirlerin alınması gerekir. Katsayı, mesleki eğitimi baltalar mı yoksa mesleki eğitime katkı sağlar mı, bunun iyi bir tahlile tutulduğunu zannetmiyorum.

Prof. Dr. Fazıl Tekin (Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü): Mesleki eğitimin önünü hiçbir şekilde kapatmamak, aksine mesleki eğitimin teşvik edilmesi lazım. İnsanların yaşam boyu kendilerini geliştirebilmesini engellememek gerekir. Hukuki yönü üzerinde herhangi bir yorum yapamam ama gerekiyorsa konunun yasal bir temeli hazırlanabilir. Mesleki eğitimin teşvik edilmesi için ne gerekiyorsa yapılmalı.

Prof. Dr. Mehmet Füzün (Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü): Hukuk devletinin gereği olan fırsat eşitliğine önem veriyorsak katsayının olmaması lazım. Tabiî ki yargı kararına saygılı olmalıyız. Özgür bir birey ve hoca olarak katsayının yanlış olduğunu, şimdi tekrar getirilmesini üzüntü verici buluyorum. Katsayının olması eşitliğe aykırıdır. Bazı okuldan gelenlere kast sistemi gibi sınırlama koyuyoruz. Herkes aynı sınava girdiğine göre bazılarının puanlarını neden azaltalım? YÖK'ün yasal çerçeve içinde gerekeni yapacağını düşünüyorum.

Prof. Dr. Serdar Bedii Omay (Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü): YÖK'ün katsayıyı kaldıran kararının memleketimiz için hayırlı olduğu ve eğitim gerçeklerine uygun olduğunu belirtmiştim. Hâlâ da aynı görüşteyim. Danıştay'ın YÖK'ün yetkisini elinden almasını yanlış buluyorum. Bu kararın meslek eğitimin önünü keseceğini düşünüyorum ve Danıştay'ın kararını anlamakta zorlanıyorum.

Yalçın Topçu (BBP Genel Başkanı)

Hukuk katliamı yapıldı

Danıştay kendi içinde çelişkiye düştü, hukuk katliamı yaptı. 28 Şubat kalıntılarını uygulamaya koydu. Meslek lisesinde okuyan öğrencileri katletti. Bugün meslek liselerinde okuyan on binlerce öğrencimiz var. 'İmam hatip liselerinde okuyan yüzde 8 öğrenciyi engelleyeceğiz' diye yüzde 92'yi katlediyorlar. İktidar ve muhalefet ise böyle devasa memleket meselelerine rağmen Meclis'te birbirini yiyor.

Sezgin Tanrıkulu (Eski Diyarbakır Barosu Başkanı)

Diyarbakır Barosu'nun açtığı davayı niçin reddettiniz?

Danıştay'ın taraf ehliyeti konusundaki farklı kararları, olaya siyasal baktığını ortaya koymaktadır. 2004 ve 2005 yıllarında RTÜK'ün çıkardığı özel yayın kuruluşlarının yayınları hakkındaki yönetmeliğe karşı Diyarbakır Barosu'nun açtığı davalarda Danıştay'ın 8. Dairesi ve İdari Davalar Genel Kurulu baroların bu tür davalar açmakta ehliyeti olmadığına karar vermişti. Bize, "sen barosun, meslek örgütüsün, buna hakkın yok" demişti işin esasına girmeden. Şimdi o Danıştay başka bir baroya 'dava açabilirsin' diyor. Sadece ehliyet açısından bile bakarsak çifte standart var. Danıştay, davanın içeriğine göre siyasal yaklaşım ortaya koyuyor. Davayı açan baronun ve davanın içeriğine göre yaklaşımda bulunuyor. Sadece bu bile Danıştay'ın siyasal yaklaştığını gösteriyor.

Muzaffer Gülyurt (AK Parti Erzurum Milletvekili)

Yarış, eşit şartlarda olur

Bu ideolojik kararla toplum ötekileştirilmek isteniyor. Hedef toplumsal barış. Eğitimde eşitlik ilkesi bozuldu. Yarışmalar eşit şartlarda yapılır. Bir yarışçının ayağına 50 kilogram ağırlığında bir ağırlık bağlayacaksın, diğerlerininkine bağlamayacaksın. Yarışmacılara da bu şartlarda koşacaksınız diyeceksin. Bu haksızlıktır, adaletsizliktir.

Dershaneler, meslek liselilere psikolojik destek verecek

Danıştay'ın katsayı kararına öğrenciler kadar özel dershaneler de tepkili. Yükseköğrenim Kurumu (YÖK) katsayı adaletsizliğini kaldırdıktan sonlar öğrencilerin özel dershanelere akın ettiğini belirten dershane yöneticileri, ne yapacaklarını şaşırmış durumda. FEM Dershaneleri Rehberlik Uzmanı Faruk Ardıç, yeni süreçte öğrencileri sınava hazırlamaktan ziyade psikolojik destek vereceklerini söyledi. Kararın öğrencileri umutsuzluğa sevk ettiğini dile getiren Ardıç, öğrenciler kadar dershanelerin de olumsuz etkilendiğini ifade etti. Ardıç, "YÖK'ün katsayı engelini kaldırmasının ardından dershaneler yeni sisteme ayak uydurmak için farklı program uygulamasına gitti. Şimdi bunların hepsi sil baştan olacak. Kabul edilir gibi değil." dedi. Danıştay'ın iptal ettiği 3. ve 4. maddelerin 1999 yılından beri yürürlükte olduğuna dikkat çeken Özel Uğur Dershaneleri ÖSYS Rehberlik Koordinatörü Turgay Polat ise kararın "politik kaygılarla" verildiğini ileri sürdü. Katsayı adaletsizliğinin kaldırılmasından sonra yüz binlerce öğrencinin gelecek adına umutlandığını dile getiren Polat, şöyle devam etti: "Danıştay, umutları kırdı. YÖK'ün kararından sonra dershaneler müfredatlarını değiştirdi. Okullarda verilmeyen dersler için yeni sınıflar oluşturuldu. Farklı arayışlara gidildi. Ancak verilen haksız bir karar bunların hepsini bir kalemde sildi.

Öğrenciler, Facebook'ta dertleşiyor: Bu ülke asla kalkınamaz

Meslek lisesi öğrencileri, Danıştay'ın katsayı adaletsizliğini yeniden getiren kararını anlamakta zorlanıyor. Paylaşım sitesi Facebook'ta, 'Katsayı Mağdurları' ismiyle grup kuran öğrencilerin yazıları, yaşadıkları psikolojiyi ortaya koyuyor. Öğrenciler, bu adaletsizliğin son bulmasını istiyor. Kararı veren Danıştay ile başvuruyu yapan İstanbul Barosu'na tepki büyük. Sevda Günkaya, "Demokrasinin adının anıldığı ama asla uygulanmadığı, hiçbir alanda eşitliğin sağlanamadığı ve böyle giderse asla kalkınamayıp gerilemeye devam edecek olan ülkede yaşıyoruz." diyor. Yusuf Alerik, katsayı uygulamasının imam hatip liselerinde okuyanların sadece imam olmalarının istenmesinden kaynaklandığını belirtiyor. Mehmet Ali Bilge, "Bu ülkeyi kim yönetiyor?" diye yakınırken Derya Doğan, "Benim hakkımı kim savunacak?" diye soruyor. Doğan, "Dönemin ortasına geldik, yaptıkları işe bak! Ben gece gündüz ders çalıştım sırf diğer liselere yetişebilmek için, boşuna çalıştım. Benim hakkımı kim savunacak? Çalışmak hiç içimden gelmiyor şimdi." ifadelerini kullanıyor. Betül Demirdöven'in düşünceleri ise şöyle: "Bıktım şu engellerden, bıraksınlar artık yakamızı, oyuncak gibi biri oradan biri buradan. Danıştay gitsin başka şeylerle uğraşsın.

ZAMAN