Peygamber (s.a.v) ve Ramazan

Peygamber (s.a.v) ve Ramazan

Selman-ı Farisi Radiyallâhu Anh anlatıyor:Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem Şaban ayının son gününde bize okuduğu bir hutbede şöyle buyurdu:

 

 

 

Peygamberimizin (asm) Ramazanı

 

Rahmet ayı Ramazan

Selman-ı Farisi Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem Şaban ayının son gününde bize okuduğu bir hutbede şöyle buyurdu:

“Ey insanlar, büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınıza geldi.
“Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır.

“Allah o mübarek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde nafile namazları meşru kıldı.
“Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan insan başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır.

“Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer.

“Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşak katlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da Cennettir.

“Bu ay yardımlaşma ayıdır, bu ay mü’minlerin rızkını arttıracak aydır.
“Bu ayda her kim oruçlu bir mü’mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden azat olmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur.”

Ashab-ı Kiramdan bazıları, “Ya Resulallah, hepimiz oruçluya iftar edecek bir şey bulup verecek durumda değiliz” dediler.

 Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Allah bu sevabı bir tek hurma ile, bir içim su ile, bir yudum süt ile oruçlu mü’mine iftar ettirene de verir” bu yurdular ve hutbelerine şöyle devam ettiler:

“Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennemden kurtuluştur.
“Bu ayda her kim kölesinin (işçi ve hizmetçisinin) işini hafifletirse Allah onu affeder ve Cehennemden uzak tutar.

“Bunun için bu ayda şu söyleyeceğim dört hasletten ikisi ile Rabbinizi razı kılarsınız, diğer ikisinden ise hiçbir vakitte ayrı kalamazsınız.
“Rabbinizin rızasına sebep olan hasletlerin birisi, Kelime-i Şehadete devam etmeniz, diğeri de Allah’tan mağfiret dilemenizdir.
“Vazgeçemeyeceğiniz iki hasletin biri Allah’tan Cenneti istemek, diğeri Cehennemden Allah’a sığınmaktır.

“Her kim oruçluya bir yudum su verirse, Allah da ona benim mahşerdeki havuzumdan öyle bir su içirecektir ki, Cenne’te girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir.”[1]

 

Oruç insanı melekleştirir

Ubade ibni Samit Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Ramazan ayının başladığı bir günde Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:

“İşte bereket ayı olan Ramazan geldi. Artık Allah’ın rahmeti sizi kuşatır. O ayda yeryüzüne bol bol rahmet iner. Günahlar affedilir, dualar kabul olunur.

“Allah sizin iyilik ve ibadette yarışmanıza bakar da, bununla meleklerine karşı iftihar eder.

“Öyleyse kulluğunuzla kendinizi Allah’a sevdirin. Bu ayda asıl şaki olan, Allah’ın rahmetinden nasibini alamayan kimsedir.”[2]

 

Ramazan’da bağışlanma

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Ramazan ayının ilk gecesi girince şeytanlar ve cinlerin azgınları zincire vurularak bağlanır. Cehennemin kapıları kapatılır, hiçbir kapısı açılmaz. Cennet kapıları ise sonuna kadar açılır, hiçbirisi kapalı tutulmaz.

Her Müslümanın kalbinde hissettiği bir ses yükselir:

Ey iyiliklere istekli olanlar, hayra yönelin!

Ey kötülüğe arzu duyanlar, kendinizi tutun!

Allah’ın bu gece Cehennemden kurtardığı pek çok kimseler olacaktır. Bu hal Ramazan’ın bütün gecelerinde tekrarlanır.”[3]

 

Oruç günaha engeldir

Muaz ibni Cebel Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Bir seferde Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemle beraberdik. Yolda giderken, “Ya Resulallah, bana öyle iyi bir işten haber verin ki, beni Cennete soksun ve Cehennemden uzak tutsun” dedim.

Şöyle cevap verdi: “Sen büyük bir şey sordun. Böyleyken yine bu dediğin şeyi Allah kime nasip ederse ona kolay gelir.

“Allah’a ibadet edip, ona bir şeyi ortak koşma, erkân ve âdâbına uyarak namazı dosdoğru kıl, zekâtı ver, Ramazan orucunu tut; Beytullahı ziyaret et (haccet).”

Bundan sonra da, “Ya Muaz, hayır kapılarını sana göstereyim mi?” buyurdu.

“Evet, ya Resulallah.” Dediler ki:

“Oruç bir kalkandır, fenalığa karşı bir siperdir.

“Su ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da günahları söndürür.

“Gecenin yarısında namaz kılmak salih kulların alametidir.”[4]

 *  *  *

Başka bir hadiste de Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem,“Oruç insanı Cehennemden koruyan bir kalkandır. Tıpkı sizi savaşta ölümden koruyan kalkan gibi” buyurmuştur.[5]

 

Ramazan temizleyicidir

Ebu Said el-Hudrî Radiyallâhu Anhın rivayetine göre, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz ki, Ramazan ayı ümmetimin ayıdır. İçlerinden hastalananlar olur, onu ziyaret ederler.

“Bir Müslüman yalan söylemeden ve gıybet yapmadan oruç tutar, iftarını helal rızıkla yapar, farzları gözetip karanlıkta yatsı ve sabah namazına (camilere) giderse, yılanın derisini değiştirip çıkardığı gibi günahlarından kurtulup çıkar.”[6]

 

Sevabı sonsuz bir ibadet

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Âdemoğlunun işlemiş olduğu her iyilik ve ibadet, sevap bakımından on katından yedi yüz katına, Allah’ın dilediği sayıya kadar artar.

“Allah buyuruyor ki: ‘Ancak oruçlu böyle değildir. Çünkü oruç sırf Benim rızam için tutulmuştur, Bana aittir. O zevkleri ve yemesini Benim için bırakır.

“Oruçlu için iki sevinç vardır: Birinci sevinci iftar vaktindeki sevincidir. Diğeri de, Rabbine kavuşup mükâfatını aldığı zamanki sevincidir.

“Allah’a yemin ederim ki, oruç tutanın ağzının kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur.”[7]

 

Dengi olmayan ibadet

Ebu Ümame Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Dedim ki: “Ya Resulallah, bana hayırlı bir amel tavsiye eder misiniz?”

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Oruç tut, çünkü oruca denk bir ibadet yoktur” buyurdu.

Tekrar sordum: “Bana güzel bir iş yapmamı tavsiye eder misiniz?”

“Oruç tutmaya bak. Çünkü Allah yanında onun kadar sevaplı bir ibadet yoktur” buyurdular.[8]

 

Kârlı bir ticaret

Ali ibni Ebi Talib Radiyallâhu Anhın rivayetine göre, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:

“Oruç, içinin çektiği yiyecek ve içeceklerden kimi alıkoyarsa, Cenab-ı Hak ona Cennet meyvelerinden yedirir ve sularından içirir.”[9]

 

Oruçlunun Cennet kapısı

Sehl ibni Sa’d Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Kıyamet Gününde o kapıdan ancak oruç tutmuş olanlar girer, onlarla birlikte o kapıdan başka hiç kimse giremez.

“O vakit, ‘Dünyada iken oruç tutmuş olanlar nerededir?’ diye bir ses yükselir. Onlar gelir, Cennete o kapıdan girerler. Oruçluların en son kalanı da girince kapı kapatılır, artık başka hiç kimsenin girmesine müsaade edilmez. O kapıdan kim Cennete girerse ebedi olarak susuzluk çekmez.”[10]

 *  *  *

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Kim ki Allah rızası için (malından iki sığır, iki koyun, iki dirhem) çift sadaka verirse, Cennet kapılarından, ‘Ey Allah’ın (sevgili) kulu (buraya gel)! Bu kapıda büyük hayır ve bereket vardır’ diye çağrılır.

“Çok namaz kılan da (Cennetin) namaz kapısından çağrılır.

“Mücahitler cihat kapısından çağrılır.

“Oruçlular da ‘Reyyan’ kapısından çağrılır.

“Sadaka sahipleri de sadaka kapısından davet edilirler.”

Ebu Bekir Radiyallâhu Anh:

“Babam, anam sana feda olsun ya Resulallah! Bir mü’minin bu kapıların hepsinden davet olunması mümkün müdür, bir kişi bu kapıların hepsinden davet olunur mu?” diye sordu.

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem cevaben, “Evet, hepsinden davet olunur. Ey Ebu Bekir, umarım ki, sen de o bahtiyarlardan olasın” buyurdu.[11]

 

Cennetin süslendiği ay

İbni Abbas Radiyallâhu Anhüma, Hz. Peygamber Sallallâhu Aleyhi Vesellemden şöyle işittiğini rivayet ediyor:

Şüphesiz ki, Cennet, bir sene boyunca Ramazan ayının girmesi için süslenir.

Ramazan’ın ilk gecesi olunca “Müsire” denilen bir rüzgar, Arş’ın altından eser.

Cennet ağaçlarının yaprağı ve kapılarının halkaları şiddetle sallanır ve bundan dolayı tatlı bir ses işitilir ki, dinleyiciler bundan daha güzelini hiç işitmemişlerdir.

Böylece Cennet hurileri meydana çıkıp Cennetin en yüksek yerinde dururlar ve şöyle seslenirler:

“Evlenmek isteyen yok mu?” Allah onu evlendirir.

Sonra huriler derler ki:

“Ey Cennetin bekçisi! Bu gece nedir?” Bekçi saygıyla cevap verir:

“Bu gece, Ramazan ayının ilk gecesidir. Muhammed’in Sallallâhu Aleyhi Vesellem ümmetinden oruç tutanlar için Cennetin kapıları açıldı.”

Sonra Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdu ki:

Allah (Azze ve Celle) şöyle buyurur:

“Ey Rıdvan (Cennetin bekçisi)! Cennetlerin kapılarını aç ve ey Malik (Cehennemin bekçisi)! Cehennemin kapılarını Muhammed Sallallâhu Aleyhi Vesellemin ümmetinden oruç tutanlara kapat!

“Ey Cebrail! Yeryüzüne in, şeytanların azgınlarına kelepçe vurup zincirlerle bağla, sonra onları denize at ki, Sevgili Ha bi bim Muhammed’in (Sallallâhu Aleyhi Vesellem) ümmetinin oruçlarını ifsat etmesinler.”

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem daha sonra şöyle buyurdu:

Allah (Azze ve Celle) Ramazan ayının her gecesinde, bir münâdiye (çağrıcıya) üç defa şöyle nidâ etmesini (seslenmesi ni) söyler:

“Bir şey isteyen yok mu, isteğini vereyim.

“Hiç tövbe eden yok mu, tövbesini kabul edeyim.

“Mağfiret dileyen yok mu, bağışlayayım.

“Kim fakire değil, zengine; zalime değil, vefakâra borç verecek?”

Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem devamla şöyle buyurdu:

Ramazan ayının her gününde iftar anında Allah (Azze ve Celle) hepsi de Cehennemi hak etmiş olan bir milyon kişiyi Cehennemden kurtarır. Ramazan ayının son günü olunca Allah Teâlâ ayın başından sonuna kadar Cehennemden kurtardığı kimselerin toplamı kadarını daha kurtarır.

Kadir Gecesi olunca Allah (Azze ve Celle) Cebrail’e (Aleyhisselâm) emreder. Cebrail Aleyhisselâm meleklerle beraber yanlarında yeşil bir sancakla yeryüzüne inerler. Sancağı Kâbe’nin üzerine dikerler. Bu sancağın yüz kanadı vardır. Bunlardan ikisi bu gecenin dışında açılmaz.

Cebrail Aleyhisselâm o iki kanadı bu gece açar ki, bunlar doğudan batıya ulaşır. Cebrail Aleyhisselâm bu gece melekleri teşvik eder. Onlar da her ayakta durana, oturana, namaz kılana ve zikredene selâm verirler ve onlarla musafaha ederler, tokalaşırlar. Yaptıkları dualara “Âmin” derler.

Bu iş, tan yeri ağarıncaya kadar devam eder. Tan yeri ağarınca Cebrail Aleyhissalâm:

“Ey melekler topluluğu! Gitmeye hazırlanınız” der.

Melekler:

“Ya Cebrail, Allah Teâlâ Muhammed’in (Sallallâhu Aleyhi Vesellem) ümmetinden olan mü’minlerin ihtiyaçlarını ne yaptı?” derler.

Cebrail Aleyhisselâm şöyle cevap verir:

“Allah Teâlâ, bu gece onlara rahmet nazarıyla baktı ve onları affedip bağışladı. Ancak dört grup hariç.”

Râvi der ki:

“Ya Resulallah! Onlar kim?” dediğimizde, buyurdu ki:

“İçki içmeye devam eden, ana-babasına âsi olan, akrabalık bağlarını gözetmeyen ve müşahin.”

“Ya Resulullah! ‘Müşahin’ nedir?” dedik:

“İnsanlar arasındaki dostluk bağlarını kesen, fitne ve fesat çıkartan kimsedir” buyurdu.

Bayram gecesi olunca, bu geceye mükâfat gecesi ismi verilir. Bayram sabahı olunca Allah (Azze ve Celle) melekleri her memlekete gönderir. Yeryüzüne inerler, sokak başlarını tutup insanların ve cinlerin dışındaki bütün yaratıklara işittirecek bir sesle bağırıp:

“Ey Muhammed ümmeti! Çok ihsan eden ve büyük günahlarınızı bağışlayan Rabbinizin huzuruna çıkınız” derler.

Onlar namazgâhlarına çıkınca Allah (Azze ve Celle) melek lere:

“İşini yapan işçinin mükâfatı nedir?” diye sorar.

Melekler:

“Ey yüce Allah’ımız ve Mevlâmız! Onun mükâfatı ve ücretini tam olarak vermendir” derler.

Bunun üzerine Allah Teâlâ:

“Ey meleklerim! Sizi şahit tutuyorum ki, Ben onlara Ramazan ayındaki oruçlarının ve namazlarının sevabı olarak rızamı ve mağfiretimi verdim” dedi ve sonra şöyle buyurdu:

“Ey kullarım! Benden isteyiniz. İzzetim ve Celalim hakkı için bugün Benden âhiretiniz için biriktirmek üzere ne isterseniz mutlaka veririm. Dünyanız için istediğiniz şeyde de size bakarım.

“İzzetim hakkı için siz Benim rızamı gözettiğiniz müddetçe, Ben de sizin hatalarınızı örterim.

“İzzetim ve Celalim hakkı için hak sahipleri ve idareciler önünde sizi rezil ve rüsvay etmem.

“Siz Beni razı ettiniz, Ben de sizden razı olduğum halde bağışlanmış olarak dönünüz.”

Bu sebeple melekler sevinir ve Ramazan sonunda iftar et tiklerinde Allah’ın (Azze ve Celle) bu ümmete vereceği mükâfatı müjdelerler.[12]

 

Oruç bedenin zekâtıdır

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh rivayet ediyor:

Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur.”[13]

 

Oruç sağlık sigortasıdır

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Oruç tutunuz, sağlıklı olursunuz.”[14]

 *  *  *

Hz. Ali Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır:

“Allah Tebâreke ve Teâlâ, İsrailoğulları peygamberlerinden bir peygambere şöyle vahyetti:

“Kavmine bildir, hangi kul, bir gün oruç tutarsa, ben onun cismine sağlık ve âfiyet veririm, mükâfatını da büyütürüm.”[15]

 

Oruç nefsi dizginler

Abdullah ibni Ömer Radiyallâhu Anhüma rivayet ediyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem ile birlikte çıkmıştık. Biz gençtik ve evlenme imkânımız yoktu. Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:

“Ey gençler! Evlenmeye imkânı olan evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan korur, iffeti muhafaza eder. Evlenmeye imkân bulamayan da oruç tutsun. Çünkü oruç cinsel arzuları kırar, azaltır.”[16]

 

Yardımlaşma ayı Ramazan

Enes ibni Mâlik Radiyallâhu Anh rivayet ediyor:

Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Veselleme “Hangi oruç daha faziletlidir?” diye soruldu.

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Ramazan’a hürmeten Şaban ayında tutulan oruç” diye cevap verdiler. Yine soruldu:

“En faziletli sadaka ne zaman verilendir?”

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Ramazan ayı içinde verilen sadakadır” buyurdu.[17]

 *  *  *

Râşid ibni Sa’d Radiyallâhu Anhın rivayet ettiği bir hadiste Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem infakta bulunanları şöyle tarif ediyor:

“Ramazan ayında bol bol infakta bulunun. Çünkü o ayda infakta bulunmak, Allah yolunda infakta bulunmak gibidir.”[18]

 

Kur’ân ayı Ramazan

Abdullah ibni Abbas Radiyallâhu Anhümâ rivayet ediyor:

“Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem, hayır, iyilik, yardım yapma hususunda insanların en cömerdiydi. Ramazan ayında da Cebrail Aleyhisselâmla buluştuğu zaman çok daha cömert davranırdı.

“Cebrail, her Ramazan gecesi Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemle bir araya gelir, tâ ayın sonuna kadar Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem ona Kur’ân’ı okur, dinletirdi.

“Cebrâil’le buluştuğu günlerde Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem hayır-hasenat hususunda esen rüzgârdan daha cömert olurdu.”[19]

 *  *  *

Dua ayı Ramazan

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Her oruç tutan kulun iftar vaktinde kabul olunacak bir duası vardır. Duasının karşılığı mükâfat olarak ya dünyada verilir veya âhirette ebedî bir surette ihsan edilir.”[20]

 

Zikir ayı Ramazan

Hz. Ömer Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Ramazan günlerinde zikirle meşgul olanlar mağfiret edilir, o günlerde Allah’tan dilekte bulunanlar da eli boş dönmezler.”[21]

 *  *  *

İbni Ömer Radiyallâhu Anhümânın rivayet ettiği şu hadis-i şerifte Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem zikrin çeşitlerini ifade ederler:

“Kim Ramazan ayında sessizlik ve sükunet içinde bir gün oruç tutarsa, tekbir getirir, kelime-i tevhit okur, Allah’a hamd eder, helali helal, haramı da haram bilirse, Allah onun bütün geçmiş günahlarını bağışlar.”[22]

 

Ayların efendisi Ramazan

Ebû Saîd Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Ayların efendisi Ramazan ayıdır, günlerin efendisi de Cuma günüdür.”[23]

 

İbadetin kapısı oruç

Damra ibni Habîb Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır:

“Her şeyin bir kapısı vardır. İbadetin kapısı da oruçtur.”[24]

 

Mükemmel oruç nasıl olur?

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayet ettiğine göre, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Oruç tutan bir kimse yalancılığı, yalan yere şahitliği ve cahilce davranışları bırakmaz, böyle günahları işlerse, yemesini içmesini terk etmesine Allah bir değer vermez.”[25]

Yani, böyle kimseler, oruçtan elde edilecek mükemmel neticeye ulaşamazlar. Ancak böyle kişilerin oruçları yine makbuldür. Bu tip hadisleri oruç tutmamaya delil olarak görmemek gerektir. Mükemmel oruca insanları teşvik eder şeklinde değerlendirmek gerektir.

 

Oruçtan tam olarak kim istifade edemez?

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuş tur:

“Öyle oruç tutanlar vardır ki, tuttukları oruçtan görecekleri fayda, aç ve susuz kalmaktır.

“Gece kalkıp da öyle namaz kılanlar bulunur ki, uykusuz kalmaktan başka bir şey elde edemezler.”[26]

 

Oruçlu nasıl davranmalı?

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuş tur:

“Biriniz oruçlu bulunduğu gün çirkin söz söylemesin, cahilce davranışlarda bulunmasın. Şayet bir başkası kendisine sataşır veya dövüşmeye kalkarsa, ‘Ben oruçluyum, ben oruçluyum’ diyerek ondan uzak dursun.”[27]

 

Ramazan’da verilen beş nimet

Cabir ibni Abdullah Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Ümmetime Ramazan ayında beş şey ihsan edildi. Bunlar daha önceki peygamberlerin ümmetine verilmemişti.

“Birincisi: Ramazan ayının ilk gecesi olunca Cenab-ı Hak onlara rahmetiyle bakar. Allah kime rahmetiyle bakarsa, onu hiçbir zaman azaba çarptırmaz.

“İkincisi: Oruç tutanların ağızlarının kokusu Allah katın da misk kokusundan daha hoştur.

“Üçüncüsü: Gece ve gündüz melekler oruç tutanların bağışlanması için Allah’a yalvarırlar.

“Dördüncüsü: Allah o gün Cennetine emir verir ve şöyle bu yurur: ‘Ey Cennet, kullarım için hazırlan, süslen. Dünya sıkıntılarından kurtulup Benim huzuruma ve ikramıma gelip istirahat etmeleri yaklaştı.’

“Beşincisi: Ramazan’ın son gecesi gelince de, Allah oruç tutan kullarının hepsini affeder.”

Sahabilerden bir zat sordu: “Ya Resulallah, bu gece Kadir Gecesi midir?”

Peygamber Sallallâhu Aleyhi Vesellem “Hayır,” dedi, “bilmez misiniz, işçiler gün boyu çalışıp da işlerini bitirdikleri zaman ücretlerini almıyorlar mı?”[28]

 

Oruçluya hesap sorulmaz

Ebu Melike Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Şu üç kişi rızıklarını helalinden temin ettikleri zaman âhirette hesaba çekilmez. Oruç tutan, sahura kalkan, Allah yolunda cihat eden.”[29]

 

Oruçlunun uykusu ibadettir

Abdullah ibni Hars Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Oruç tutan insanın uykusu ibadettir, susması da tesbih sayılır. İyilik ve ibadetlerine kat kat sevap verilir. Duası kabul olunur, günahları da affedilerek silinir.”[30]

 

Ramazan’ın değerini bilenler

Ebu Mes’ud el-Gıffari Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Bir gün Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem den işittim.

Ramazan’ı tebrik ettikten sonra buyurdular ki:

“Eğer ümmetim Ramazan ayının kıymetini, şerefini ve önemini hakkıyla bilmiş olsaydı, bütün bir yılın Ramazan olmasını temenni ederdi.”[31]

 

Sahurun feyiz ve bereketi

Ebu Said el-Hudri Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Sahur yemeğinde bereket vardır. Bir yudum su bile içecek olsanız sahura kalkmayı ihmal etmeyiniz. Çünkü sahura kalkana Allah rahmet eder, melekler de bağışlanmaları için dua ederler.”[32]

 *  *  *

Enes’in Radiyallâhu Anh rivayetine göre ise Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem sahur yemeğini yememizi özel olarak tavsiye ederek şöyle buyururlar:

“Sahur yemeği yiyin, zira sahur yemeğinde bereket vardır.”[33]

 *  *  *

Amr ibni Âs Radiyallâhu Anhın rivayet ettiği bir hadiste Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem bu farkı şöyle bildirir:

“Bizim orucumuzla Ehl-i Kitabın orucunu ayıran fark sahur yemeğidir.”[34]

 

Sahur ne zaman sona erer?

Talk ibni Ali Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resulullah Aleyhissalâtü Vesselâm buyurdular ki:

“Fecr-i kâzib size engel olmasın, fecr-i sadık karşınıza çıkıncaya kadar yiyin için.”[35]

Buhari ve Müslim’in İbni Mes’ud Radiyallâhu Anhtan rivayetlerine göre, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “fecr-i sâdıkı, imsak vaktini” tarif ederken, “O, enlemesine görülen aydınlıktır, uzunlamasına görülen değildir”buyurdu.[36]

 

İftar vakti

Hz. Ömer Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:

“Gece şu taraftan (doğudan) gelince, gündüz de şu taraftan (batıdan) gidince, güneş de batınca oruçlu orucunu açmıştır.”[37]

 

İftar ne ile açılır?

Selman ibni Âmir Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Sizden biriniz orucunu açacağı zaman hurma ile açsın. Çünkü hurmada bereket vardır. Eğer hurma bulamazsa, su ile açsın. Zira su temizleyicidir.”[38]

 *  *  *

Peygamberimizin bizzat uygulamasını da farklı bir rivayette Hz. Enes Radiyallâhu Anh şöyle anlatıyor:

“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem (akşam vakti girince) akşam namazını kılmazdan önce birkaç tane taze hurma ile orucunu açardı. Eğer taze hurma yoksa kuru hurma ile açardı. Kuru hurma bulamazsa da bir kaç yudum su yudumlardı.”[39]

Her yerde her zaman hurma bulunmayabilir, belki su da olmayabilir. Çünkü dünyanın her tarafında oruç tutan insanlar olabileceği gibi, her ülkenin ve bölgenin de kendine göre şartları vardır. Bunun için orucu başka bir yolla açmak da sünnette yer almaktadır.

Bu konuyu da Peygamberimiz açıklıyor:

“Peygamber Sallallâhu Aleyhi Vesellem üç hurma ile veya ateş dokunmamış bir şeyle iftar etmeyi severdi.”[40]

 

Orucu rahat tutmanın dört yolu

Deylemî’nin Enes ibni Mâlik Radiyallâhu Anhtan rivayet ettiği bir hadiste ise Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem orucun rahat yolunu tavsiye ederek şöyle buyururlar:

“Dört şey yapan kişi orucu gayet rahat tutar: İftarı su ile açması, sahuru terk etmemesi, öğle istirahatını terk etmemesi, güzel koku kullanması.”[41]

 

İftarı acele etmeli

Sehl ibni Sa’d Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:

“İnsanlar iftarda acele ettikleri sürece hayır üzere devam ederler.”[42]

 

Peygamberimizin iftar duası

Muaz ibni Zühre Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Bana ulaştı ki, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem iftar ettiği zaman şu duayı okurdu:

“Allahümme leke sumtü ve alâ rızkıke eftartü.”

(Ey Allah’ım, Senin rızan için oruç tuttum ve Senin rızkınla orucumu açıyorum.)[43]

 *  *  *

Mervan ibni Salim, ibni Ömer Radiyallâhu Anhümadan naklediyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem orucunu açınca şöyle derdi:

“Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, inşaallah Teâlâ sevap kesinleşti.”

Hadisin râvisi Rezin, duanın baş kısmına “Elhamdülillah” kelimesini ilave etti.[44]

 

İftar vermenin sevabı

 Zeyd ibni Halid el-Cüheni Radiyallâhu Anh rivayet ediyor:

Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Kim bir Müslüman kardeşine iftar vakti yemek yedirirse, onun sevabı kadar da kendisine sevap yazılır. Yemek yedirdiği kimselerin sevabından da hiçbir şey eksilmez.”[45]

 *  *  *

Bir kardeşimizin iftar davetine gidip, yiyip içtikten sonra ona dua etmek de bir sünnettir.

Nitekim Abdullah ibni Zübeyr Radiyallâhu Anhın anlattığına göre, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Sa’d ibni Muaz Radiyallâhu Anhın evinde iftar yapmış ve onlara şöyle dua etmişti:

“Eftara indekümü’s-sâimûne ve ekele taâmekümü’l-ebrâru ve sallet aleykümü’l-melâike. (Yanınızda hep oruçlular iftar etsin. Yemeğinizi iyi insanlar yesin. Melekler de size dua ve istiğfarda bulunsun.)”[46]

 

Ramazan’da iftar verene meleklerin duası

Ebu’ş-Şeyh, İbni Hıbban’ın bir rivayetinde Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Ramazan ayında kim helal kazancından bir oruçluyu iftar ettirirse, Ramazan’ın bütün gecelerinde melekler ona dua eder ve Kadir Gecesinde Cebrail Aleyhisselâm onunla musafaha eder (tokalaşır). Cebrail Aleyhisselâm kiminle musafaha ederse, onun kalbi incelir ve gözlerinin yaşı çoğalır.”

Ravi der ki:

“Ya Resulallah! Oruçluyu iftar ettirecek bir şeyi yoksa ne yapacak? Bana bildir” dediğimde:

“Bir avuç yiyecek de yeterlidir” buyurdu.

Ben, “Bir lokma ekmek de bulamazsa?” deyince:

“Birazcık su ile karıştırılmış süt ikram eder” buyurdu.

Ben, “Yanında o da yoksa?” deyince:

“Bir içim su” buyurdu.[47]

 *  *  *

Ramazan ayı girince meleklerin oruç tutanlara dua ettikleri konusunda Hz. Ali Radiyallâhu Anh şu hadisi rivayet eder:

Ramazan ayı girdiğinde Yüce Allah, Arş’ın taşıyıcısı olan meleklere şu emri verir:

“Haydi kendi tesbihlerinizi bırakın artık, Muhammed ümmeti için istiğfarda bulunun!”[48]

 

Oruç mahşerde şefaat eder

Abdullah ibni Ömer Radiyallâhu Anhümâdan rivayetle Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle bu yurdu:

Oruç ve Kur’ân Kıyamet Günü kulun günahlarının bağışlanması için ona şefaat edeceklerdir. Oruç diyecek ki:

“Ya Rabbi, ben onu gündüzleri yiyip içmekten ve zevklerinden alıkoydum. Bunun için onun hakkındaki şefaatimi kabul buyur.”

Kur’ân da şöyle konuşacak:

“Ya Rabbi, ben onu geceleri uykusundan alıkoydum. Bunun için onun hakkındaki şefaatimi kabul buyur.”

“Bunların her ikisinin de şefaati kabul edilir. Oruçlunun günahları affedilir.”[49]

 

Ramazan sabır ayıdır

Abdullah ibni eş-Şıhhir Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyuruyor:

“Sabır ayı olan Ramazan’ın ve her ayın üç gününün orucu kalpte bulunan bütün kötülükleri giderir.”[50]

 *  *  *

Başka bir hadis-i şerifte “Oruç sabrın yarısıdır”[51]buyurulmuştur.

 

Oruçlu Cehennemden uzaktır

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Kim Allah rızası için bir gün oruç tutarsa, Allah o bir güne karşılık o insanın yüzünü Cehennemden yetmiş yıl uzak tutar.”[52]

 

Ramazan Cehennemden kurtuluştur

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhtan, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğu rivayet edildi:

Ramazan ayının ilk gecesi olunca Allah yarattıklarına rahmet nazarıyla bakar.

Hangi kula Allah rahmet nazarıyla bakarsa, ona ebedî olarak azap etmez.

Ramazan’ın her gününde Cehenneme gitmeyi hak eden bir milyon kişiyi Allah Cehennemden kurtarır.

Ramazan’ın yirmi yedinci gecesi olunca melekler dalgalanır ve Cebbar olan Allah Teâlâ hiçbir kimsenin anlatamayacağı şekilde nuru ile tecelli eder ve ertesi gün bayram yapacak olan meleklere şöyle seslenir:

“Ey melekler topluluğu! İşini tam yapan işçinin ücreti nedir?”

Melekler:

“Ücreti tam verilir” derler.

Bunun üzerine Allah Teâlâ:

“Sizi şahit tutuyorum ki, onların hepsini bağışladım” buyurur.[53]

 

Oruçlu ile Cehennem arasındaki hendek

Ebu’d-Derda Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Kim Allah rızası için bir gün oruç tutarsa, Kıyamet Günü Cenab-ı Hak, onunla Cehennem arasında yerle gök arası genişliğinde bir hendek yaratır.”[54]

 

Ramazan orucu günahları temizler

Ebu Said el-Hudri Radiyallâhu Anhtan rivayetle Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Kim Ramazan ayında oruç tutar, Allah’ın emirlerine uyup yasaklarından sakınarak orucun hakkını verirse, korunması gerekenlerden de korunursa önceki günahlarından arınmış olur.”[55]

 

Ramazan fırsatını kaçıranlar

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh rivayet ediyor:

Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem bir gün minbere çıkmışlardı. Bir ara üç kere “Âmin” dediler.

Minberden indikten sonra Ashab-ı Kiram sordu:

“O anda ne ile meşguldünüz, ya Resulallah?”

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şu açıklamada bulundu:

“O anda Cebrail geldi, şöyle dedi:

“‘Bir kul Ramazan’a erişir de affolunmadan çıkarsa, burnu yerde sürünsün.’

“Ben de ‘Âmin’ dedim.

“Sonra tekrar dedi ki:

“‘Bir kulun yanında senin ismin söylenir de, sana salavat getirmezse, burnu yere sürünsün’ dedi.

“Ben de ‘Âmin’ dedim.

“Daha sonra da şöyle dedi:

“‘Bir kul anne-babası veya ikisinden birisi yanında bulunur da, rızalarını kazanmayıp Cennete giremezse, onun da burnu yere sürünsün’ dedi.

“Ben de ‘Âmin’ dedim.”[56]

______________________________________________

[1]et-Tergib ve’t-Terhib, 2:94-95
[2]et-Tergib ve’t-Terhib, 2:99
[3]Buhari, Savm: 5; Bed’ü’l-Halk: 11; Müslim, Sıyâm: 2; Nesâi, Sıyam: 5
[4]Tirmizî, İman: 8
[5]Nesâi, Savm: 167
[6]et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2:442
[7]İbni Mâce, Sıyam: 1
[8]Nesâi, Sıyam: 43
[9]Kenzü’l-Ummal, 3:329
[10]Buhari, Savm: 4, Bed’ü’l-Halk: 9; Müslim, Sıyâm: 166; Tirmizî, Savm: 55
[11]Sahih-i Buhari Muhtasarı Tec rîd-i Sarih Tercemesi, Hadis no: 895.
[12]et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2:439
[13]İbni Mâce, Sıyam: 44
[14]et-Tergib ve’t-Terhib, 2:83
[15]Kenzü’l-Ummâl, 8:447
[16]Neseî, Sıyam: 43
[17]Beyhakî, 4:305
[18]Kenzü’l-Ummâl, 8:464
[19]Beyhakî, 4:305
[20]Kenzü’l-Ummal, 3:328
[21]Kenzü’l-Ummâl, 8:464
[22]Kenzü’l-Ummâl, 8:482
[23]Kenzü’l-Ummâl, 8:482
[24]Kenzü’l-Ummâl, 8:447
[25]İbni Mâce, Sıyam: 21
[26]İbni Mâce, Sıyam: 21
[27]İbni Mâce, Sıyam: 21
[28]et-Tergib ve’t-Terhib, 2:92
[29]Kenzü’l-Ummal, 3:328
[30]Kenzü’l-Ummal, 3:327
[31]et-Tergib ve’t-Terhib, 2:102
[32]Müsned, 3:44
[33]Buhari, Savm: 20, Müslim, Sıyâm: 45; Tirmizî, Savm: 17; Nesâi, Savm: 18.
[34]Müslim, Sıyâm: 46; Ebu Dâvud, Savm: 15; Tirmizî, Savm: 17; Nesâi, Savm: 27
[35]Ebu Dâvud, Savm: 17; Tirmizî, Savm: 15
[36]Buhari, Ezân: 13, Talâk: 24, Haberu’l-Vâhid: 1; Müslim, Sıyâm: 40
[37]Buhari, Savm: 43; Müslim, Sıyâm: 51; Ebu Dâvud, Savm: 19; Tir mi zî, Savm: 12
[38]İbni Mâce, Sıyam: 24; Ebû Dâvud, Savm: 21
[39]Ebû Dâvud, Savm: 22, (2556); Tirmizî, Savm: 10
[40]et-Tergîb ve’t-Terhîb 2:142
[41]Râmûzu’l-Ehâdîs, Hadis no: 957
[42]Buhari, Savm: 45; Müslim, Sıyam: 48; Muvatta, Sıyâm: 6; Tirmizî, Savm: 13.
[43]Ebû Dâvud, Savm: 22
[44]Ebu Dâvud, Savm: 22
[45]Tirmizî, Savm: 82; İbni Mâce, Sıyam: 40
[46]Müsned, 3:138
[47]et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2:431
[48]Râmuzu’l-Ehâdîs, Hadis no: 584
[49]et-Tergib ve’t-Terhib, 2:84
[50]Müsned, 5:363
[51]Ken zü’l-Ummâl, 8:444
[52]Nesâi, Sıyam: 44
[53]et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2:434
[54]Tirmizî, Cihâd: 3; et-Tergib ve’t-Terhib, 2:86
[55]Beyhaki, 4:304
[56]Beyhaki, 4:304; et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2:426.

Mehmet Paksu/Resulullah.org