İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

MİT Müsteşarı, operasyon ve 'sınırı aşan ilişkiler' ağı

Ak Parti'nin İran'dan para aldığına dair iddia hem yalanlandı hem de iddianın sahibi İngiliz The Daily Telegraph gazetesi tazminata mahkum edildi. Başbakan Tayyip Erdoğan da dünkü konuşmasında konuya ilişkin dikkat çekici bağlantılar kurdu, "sınırı aşan bir ilişki"den söz etti.

Yine; geniş bir çevreden tepki alan, Ergenekon operasyonlarına tam destek verenlerin bile kafasını karıştıran son operasyon çerçevesinde, halen yurt dışında bulunan MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu'nun MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve çevresi hakkında bilgi topladığı iddiaları benzer bir sınırı aşan ilişkiler ağına işaret ediyor olabilir mi?

Önce birinci konuya bakalım:

The Daily Telegraph gazetesi, İran'dan para alma iddiası dışında bir başka iddia ile de gündeme gelmişti ve o zamanlar "Bu haberi kim neden servis etti" diye sormuştuk. Olay şuydu:

Dubai merkezli büyük iflasların, krizlerin yaşandığı günlerde, söz konusu krizin İran bağlantılı bir "operasyon" olduğunda ısrar etmiş, "operasyon-İran-Türkiye ve gazetenin servis haberi"ne dikkat çekmiştik.

Haberin Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinin ilk gününe denk getirilmesi şüphe uyandırıcıydı. Erdoğan'ın ziyareti, Dubai bağlantısı ve haber.. Bu kadar tesadüf olamazdı.

Gazete; Avrupa Birliği üyeliği konusunda hayal kırıklığına uğrayan Türkiye'nin, Ortadoğu, Kafkaslar ve İslam dünyasındaki tarihsel çıkarlarını kollayan bir dış politika izlemeye başladığını belirterek, "Recep Tayyip Erdoğan, Ankara diplomasisinin İran, Rusya ve sınırdaş devletlere doğru kaymasına neden olan bir 'komşularla iyi ilişkiler politikasına yöneldi" diye yazdı. Buraya kadar şaşırtıcı bir şey yok. Sonrasına dikkat edelim:

Gazete; "Türkiye'nin İran'a doğru manevralar yaparak İran'daki İslami rejimi tecrit politikasını ciddiye almadığını ve bunun da yabancı istihbarat servislerini alarma geçirdiğini" iddia ederek, "Türkiye, İran rejiminin her gün 10 milyon dolara kadar parayı uluslararası mali sistemi aktarmasına izin veriyor. Türkiye bu yönüyle İran'ın ticari işlemleri için kârlı bir çıkış noktası haline geldi" ifadelerini kullandı. Haber ve cümleler, Türkiye'yi bir yerlere hedef gösteriyordu. Kime? Elbette Dubai operasyonunu yapanlara. Ne zaman? Erdoğan'ın ABD temaslarına başladığı gün.

Sıradan bir haberin bağlantıları sorgulanınca nasıl da "sınırı aşan" ilişkiler, bğlantılar saçılıyor orta yere? 2006'da, "darbe yapılacak" diyenler hem bu ülkeden hem de ABD'de belli merkezlerden ve İsrail aşırı sağından besleniyordu. O ilişkiler deşifre oldu artık. Ancak Türkiye'nin son yıllarda aldığı pozisyon, belli merkezlerde rahatsızlığın ötesinde hazımsızlıklara yol açıyor. Hazımsızlıklar da ilginç bağlantıların kurulmasına, ittifakların şekillenmesine yol açıyor. Gazetenin haberinde oyduğu gibi, sıradan gelişmeler bazen bu ilişkileri ortaya çıkarabiliyor.

MİT Müsteşarı'nın izlenmesiyle ilgili iddia da aklıma benzer bir olayı getirdi. Şu an için sadece bir iddia olsa bile daha önce kesinleşen bazı gelişmeler benzer ilişkilerin olup olmayacağına dair soru işaretlerine yol açıyor.

Hakan Fidan'ın göreve geldiği günleri hatırlayalım: İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, kendisiyle ilgili hiçbir ülkenin hiçbir yetkilisinin doğrudan kullanamayacağı cümleler sarfetmişti. Bir ülkenin en üst siyasi makamları bir başka ülkenin istihbaratının başındaki kişiyi bu kadar acık ve sorumsuzca nasıl hedef alabilirdi? Barak'a göre Fidan İran yanlısı, Türkiye'nin elinde İsrail'e ait önemli sırlar var ve bu sırlar İran'a verilebilirdi... Bundan endişe ettiklerini söylüyor kapalı bir toplantıda ve bu bilgi dışarı sızdırılıyordu! Türkiye'nin İsrail Büyükelçisi'ne gerekli tepkiyi göstermesi üzerine de "Sözlerimde haklıyım. Bizi rahatsız eden şeyi ortaya koydum. Bizim haklılığımız endişelerimizin doğru olmasından kaynaklanıyor" diyebiliyordu. Bunun üzerine İsrail Müsteşarlık düzeyinde bir kez daha uyarılıyordu.

İsrail'in Haaretz gazetesi de; İsrail istihbaratının yardım filosunun arkasında Hakan Fidan'ın olduğuna inandığını yazmıştı. Gazete, Türk istihbaratının başındaki isimle Türkiye'nin başbakanı arasındaki ilişkiyi bile sorgulayacak cümleler kullandı. Doğrudan Türkiye'de bazı adreslere duyurmak istercesine hemen hep kullanılan kışkırtıcı cümleler sıralandı. Fidan'ın MİT Müsteşarlığı'na atanmasının, Erdoğan'ın Türkiye'deki sivil istihbarat unsurları üzerindeki kontrolünü, hem dış politika hem de savunma politikaları açısından artıracağı ve "hükümetin iktidarına karşı tehdit oluşturan" "ordu" istihbaratına karşı elini güçlendireceği söylendi.

Şimdi, Ergenekon operasyonları kapsamında gazeteciler gözaltına alınıyor. Daha öncekilere göre geniş bir tepki oluşuyor. Operasyonlar sorgulanıyor, operasyonlara destek verenler kendilerini sorguluyor. Ama tam bu sırada o iddia gündeme geliyor. Hakan Fidan'ın izlendiğine dair delillerin bulunduğu iddiası...

Başbakan Erdoğan'ın İngiliz gazetesinin iddiasından hareketle dikkat çektiği sınırı aşan ilişkiler burada da geçerli olabilir mi? Bilemem ama, sözkonusu iddia, nedense, Barak'ın Hakan Fidan'a yönelik sözlerini, öfkesini, hazımsızlığını hatırlattı...

yenişafak

Bu yazı toplam 1695 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar