Kılavuzu Locaefendi olanın evi, Ataşehir’de Rezidans olur!

Japonlar “başarısız” olduklarında, alırlar ellerine kılıçları, “harakiri”yaparlar!..

Demezler ki; “Yan yattı, çamura battı da, böyle bir sonuç ortaya çıktı!..”

Yani, “suçu başkasına yüklemezler”, sadece kendilerini “suçlu” görürler ve anında hayatlarına son verirler!..

Kabul edelim ki;

Pazar günü Yunanistan’da yapılan “referandum”dan sonra da benzeri bir manzara yaşandı!..

İSTİFA ETTİLER, ÇÜNKÜ!

Ne oldu Yunanistan’da?..

Yunan halkı; “ekonomik kriz”in ve hatta “resmen iflâs”ın ardından;“kreditörlerin nakit akışını yeniden sağlaması” şartıyla öne sürdüğü“dayatma”lara “yüzde 61 oy”la “hayır” dedi!..

Yani, “tehdit”lere boyun eğmedi!..

Sonra ne oldu?..

Muhalefet lideri Samaras, referandum kampanyası boyunca halkı “evet”demeye çağırmasına rağmen, sandıktan “yüzde 39 Evet, yüzde 61 Hayır”çıkınca, dedi ki;

“Partimizin yeni bir başlangıca ihtiyacı var... Dolayısıyla, görevi bırakıyorum!”

Evet, “istifa” etti!..

Peki, aynı durum Türkiye’de yaşanmış olsaydı, “muhalefet” ne yapardı?..

“Tahmin”e gerek yok!..

Tablo ortada:

“12 Eylül 2010 Referandumu”nda, CHP’si, MHP’si ve HDP’si “hayır”demesine rağmen, halk; “evet” dedi ve “muhalefete inanmadığını”gösterdi!..

Peki, muhalefet ne yaptı?..

Hiiç!..

Yerlerinde oturmaya devam ettiler!.. 

“İstifa” etmek, akıllarının ucundan bile geçmedi!

Peki, 10 Ağustos 2014’teki “Cumhurbaşkanlığı seçimi”nde ne oldu?..

Tayyip Erdoğan’a karşı; “13 parti artı Paralel” birleşip, “Çatı Aday”çıkardılar!..

Sonuç malûm;

“Tayyip Erdoğan yüzde 52 oyla, halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı oldu!”

Sorarım size;

Muhalefetin aklına, “istifa” etmek gibi bir düşünce geldi mi?..

“İstifa” etmek yerine, “iftira” üretmeye başladılar!.. 

Yok “trafoya kedi girmiş”miş de, yok “oylar çalınmış”mış da, “kendi beceriksizliklerini” kâh “kedi”lere, kâh “trafo”lara yüklediler!..

Oysa, Samaras ne dedi;

“Partimizin yeni bir başlangıca ihtiyacı var!.. İstifa ediyorum!”

PİŞKİNLİĞİN BU KADARI!

Gelelim, “7 Haziran seçimleri”ne...

CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu, ilk önce “yüzde 35’ler”den açtı kapıyı!.. Sonra, “yüzde 30’lardayız” dedi!..

Baktı ki durum kötü; “Geçen seçimde aldığımız yüzde 26’nın altına düşersek, istifa ederim” dedi!

Eee, ne oldu?..

“CHP, yüzde 25!”

Yani, geçen seçimin “bir puan daha altında” bir oy aldılar!..

Hani istifa?..

Yok!..

Öyle ya;

Koltuk sıcak,

Koltuk yumuşak!..

Çok enteresan değil mi;

Yunan Başbakanı Çipras, referandum sonuçlarından sonra, halka teşekkür etti ve “demokrasi kazandı” dedi!..

Malûm; 7 Haziran’dan sonra, Bay Kemal Kılıçdaroğlu da “demokrasi kazandı” demişti!..

Tamam, “demokrasi kazandı” da, “CHP kaybetti”, onu ne  yapacağız?..

Şu hâle bakın;

Yunanistan’da “demokrasi kazanınca” muhalefet lideri Samaras “istifa”ediyor ama, Türkiye’de demokrasi kazanınca Kılıçdaroğlu, işi “pişkinliğe”vurup, “birinci parti çıkmış pozları”na bürünüyor!..

“Girdiği her seçimi kaybettiğini” unutup, “hükümet” olmaya heveslenmesi de cabası!..

Bilmem duydunuz mu; MHP ve HDP’ye “son defa çağrı” yapıp, demiş ki;

“Gelin, hükümeti birlikte kuralım!.. Herşey bitmiş değil!.. Halkı iyi anlayalım!”

Aklı, hâlâ “yüzde 60’lık blok”ta!..

Bu, nasıl “blok”tur ki;

“Elma”lar, “armut”lar ve “hıyar”lar aynı çuvalda!.. Ama, Kılıçdaroğlu; bu blokun “Meclis Başkanlığı” seçiminde “yıkıldığını” göre göre, hâlâ“Hükümet kurma” hâyâllerinde!..

Bir “siyasetçi” ki;

Topluma “vizyon” sunar, “umut” vaat eder, “hedef” gösterir!..

Peki, Kılıçdaroğlu ne yapıyor?..

“Başarılı” olmaya mı çalışıyor, yoksa “başarılı olanı yok etmeye” mi?..

Aynen fıkradaki gibi!..

Adama demişler ki;

“Sana bir ceza vereceğiz... Ama rakibine iki misli ceza vereceğiz!.. Söyle bakalım, nasıl bir ceza istersin?”

Adam, demiş ki;

“Bir gözümü çıkarın!”

Kılıçdaroğlu da öyle!..

Onun “tek gözünü” çıkarsınlar ki, rakibi “iki gözünden” olsun!..

Neee, “istifa” mı dediniz?..

İşte orası cısss!..

Türkiye’de; “Demokrasi kazanır, CHP kaybeder” ama, “istifa” olmaz!..

Ya da şöyle söyleyelim;

“Türkiye’de her şey olunur,

Ama, rezil olunmaz!”

Kemal Kılıçdaroğlu da;

“Rezil-rüsvay” oldu ama,

Hâlâ farkında değil!..

KILAVUZU LOCAEFENDİ OLUNCA!

Sadece Bay Kemal Kılıçdaroğlu mu; artık “Hocaefendi”likten“Locaefendi”liğe kaymış olan Fetullah Gülen ile “Abi”ler ve “Abla”lar da“rezil-rüsvay” olduklarının farkında değiller!..

Şu hâle bakın;

l Paralel’in gözde savcısı Zekeriya Öz’ün “Dubai’de tatil” yaptığı ortaya çıktı ama Gülen Locaefendi diyor ki;

“Dikkate almayın!”

“Paralelci yazar”lardan Faruk Aslan’ın, bir teknede “çıplak kadınlar”la“köpük partisi”nde görüntüleri yayınlanıyor ama Gülen Locaefendi diyor ki;

“Gözlerinizi kapayın!”

l Basketbolcu Enes Kanter, hemen her gün bir başka “playboy kızı”yla fotoğraf çektiriyor ama Fetullah Gülen Locaefendi diyor ki;

“Bunları konuşmayın!”

Samanyolu Televizyonu yöneticilerinden Ekrem Yalvak, çantasına“milyonlarca dolarlık himmet parası”nı koyup, “Kıbrıs’taki Casino’larda kumar oynamaya” gidiyor ve “cıbıldak karı”larla eğlenip, “otelin kral dairelerinde” kalıyor, kumarhaneye inip, “kumarda 1 milyon dolar kaybediyor” ama, Gülen Locaefendi diyor ki;

“Mülevves yayınlara itibar etmeyin!”

l Adam, bir anlamda suçunu kabul edip, “Samanyolu’ndaki yöneticilik görevinden istifa” ediyor ama Fetullah Gülen Locaefendi diyor ki;

“Yalanlara kapılarınızı kapatın!”

Ekrem Yalvak, “Kumarda kaybettiği 1 milyon dolarlık himmet parası” için diyor ki;

“Ben bir Ağa’yım!.. Dolayısıyla bu parayı harcayacak servetim var!”

Gülen Locaefendi demiyor ki;

“Ne Ağa’sı, ne serveti ulan?..

Sen Ağa olsan, senin bu kadar servetin olsa, gelip de Samanyolu’nda yıllık 75 bin dolara çalışır mısın?..

Kumarda kaybettiğin 1 milyon doları, maaşından mı arttırdın?..

Tüh sana rezil herif!..

O paranın Himmet parası olduğunu itiraf et de,  daha fazla rezil olma!”

Ama, dedik ya; Türkiye’de ve elbette Pensilvanya’da, “her şey” olunur, 

Ama “rezil” olunmaz!..

ÜÇ MAYMUN TAKTİĞİ!

Şu hâle bakın;

Ortada büyük bir “hırsızlık”, fahiş bir “yolsuzluk” var!.. Yani o para,“samimi Müslümanların cebinden çalınmış” ve “kumarda kaybedilmiş”ama; Fetullah  Gülen Locaefendi, hâlâ “3 maymunları” oynamakla meşgul!..

“Bilmeyin!..

Görmeyin!..

Duymayın!”

Ya da;

“Dikkate almayın!..

“Gözlerinizi kapatın!”

“Kulaklarınızı tıkayın!”

Sorarım size;

Yıllarca “Hocaefendi” zannettiğimiz ve saygı duyduğumuz bir insan, hiç böyle der mi?

Ama, “Locaefendi” olunca;

“Görme!.. Duyma!.. İtibar etme!”

LOCAEFENDİ MEDYASI SUSKUN!

Sahi; “Cumhurbaşkanlığı Sarayı”nın bir “israf” olduğundan, “tüyü bitmemiş yetim paralarının çarçur edildiğinden” dem vuran, sırf“Erdoğan’a çakmak” için; “çatal, kaşık, bardak ve altın(!) klozet”leri gündeme getiren “Locaefendi Medyası”, acaba; “playboy kızları”nı, “köpük partileri”ni, “Dubai tatilleri”ni ve “kumarda kaybedilen 1 milyon dolar”ları niye hiç gündeme getirmiyor?

Hiç olmazsa;

“Yalan” desinler!..

“İftira” desinler!..

Ama, “çıt” yok!..

“Dut yemiş bülbül gibi suskun”lar ve hiç sesleri çıkmıyor!..

Acaba; “sükût”ları, “ikrar”dan mı?..KEMAL BEY’İN LÜKS DAİRELERİ!

Sorarım size;

“Locaefendi Medyası” böylesine sessizliğe gömülmüşken; “Kılavuzu Locaefendi” olan bir Kemal Kılıçdaroğlu’nun hiç sesi çıkar mı?..

“Locaefendi tayfası” bu kadar “rezil” olmuşken, onları “kılavuz” edinen Kılıçdaroğlu “rezil” olmuş, çok mu?..

Daha çoook, rezil olacak!..

Hele şu; 

“Merdivenköy’deki dairesinin yanısıra; CHP’li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin eşi Gamze Akkuş İlgezdi’nin 5 milyon dolarlık 3 rezidansının bulunduğu Ataşehir’de; Kemal Kılıçdaroğlu’nun da; kendisine, eşine ve kızı Zeynep’e ait 3 lüks dairesinin bulunduğu iddiası ispatlanırsa var ya; işte o zaman seyreyleyin gümbürtüyü!”

O zaman, soracaklardır Kemal Bey’e;

“Kendine, eşine ve kızın Zeynep’e ait bu lüks daireleri nasıl aldın?.. Orada kaç dairen var?.. Bu değirmenin suyu nereden geliyor?.. O lüks daireleri milletvekili maaşınla mı aldın, yoksa eşine hediye(!) ettiği gibi; sana da Battal Bey mi hediye(!) etti?..

Ve de, ne karşılığında?..”

Hele durun, yakında bunun kokusu da çıkar!.. Kokusu çıkınca; Kemal Bey, acaba “istifa” eder mi?..

Bana kalırsa, etmez!..

Çünkü, “Türkiye’de demokrasi kazansa, CHP kaybetse” de, görünen o ki, Kılıçdaroğlu da, “iyi kazanmış!”

Götüüür Kemal Bey, götürrr!..

Locaefendi’nin “götürdüğü” gibi!..

Nasıl olsa, hesap soran yok!..

Hem, burası Japonya değil ki!..

Ne lüzum var “istifa”ya!..

“İstifade”ye devam!.. 

 *****************************************************************

Akit TV’ye yayın hayatında başarılar diliyoruz

Yıl 1989... Bir “iftar yemeği” sonrasında “istişare” ettik ve “Cuma Dergisi”ni çıkarmaya karar verdik... Cuma, “haftalık dergi”ler içinde “en yüksek tirajlı” dergi olunca, okuyucularımızdan talepler gelmeye başladı:“Cuma misyonunda günlük bir gazete çıkarmanızı istiyoruz.”

Zor şartlar altında da olsa, 12 Eylül 1993 tarihinde, “12 Eylül Darbesi’ne misilleme” olarak Vakit’i çıkardık... Sonra, “tazminat linçleri”ne maruz kalıp Akit olduk, Vakit olduk, yine Akit olduk derken, 1989’da Cuma ile başlayan yolumuz devam ediyor... 

Daha önce Cuma okurları bir “günlük gazete” istemişti... Birkaç yıldır da,Akit okurları bir “televizyon” istiyorlardı... Sonunda, Allah (cc) lutfetti,“Akit TV”yi de yayın hayatına geçirdik...

Önceki akşam Florya Sosyal Tesisleri’nde verdiğimiz iftar yemeği ile, “Akit TV’nin yayın hayatına resmen başladığını” dostlarımıza ilân ettik... Bu vesileyle iftar yemeğimize katılan ve bu mutlu günümüzde bizleri yalnız bırakmayan “okurlarımıza ve seyircilerimize” yürekten teşekkür ediyoruz...

Öyle umuyoruz ki, Akit TV de, tıpkı Akit Gazetesi gibi; “Halkın gören gözü, işiten kulağı ve haykıran sesi” olacaktır... Ve elbette; “Müslüman’a karşı müşfik, kâfire karşı şedit” olma şiarını da sürdürecektir...

Akit TV’ye yayın hayatında başarılar diliyor, yönetici ve çalışanlarını kutluyoruz.

yeniakit

Bu yazı toplam 577 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar