İngiliz basınından öne çıkanlar
Irak savaşının dördüncü yılında İngiltere kendi için hesaplaşmalara sahne oluyor. Birçok önde gelen kuruluş İngilitere'nin prestij kaybından söz ediyor.
"Bağdat Londra Hattı: Kadın yolcular" kitabının yazarı, Iraklı sürgün Haife Zangana, Guardian için kaleme aldığı makalesinde kadın intihar eylemcilerinden yola çıkarak direnişte Irak kadınının rolünü anlatıyor:
İşgalin beşinci yıldönümünde siyasetçiler, partiler ve milis grupları arasındaki etnik ve mezhepsel ayrılık bir canavar gibi, kendisini yaratanların üzerine yürümeye başladı.
"Bu canavar ayrım yapmadan, önüne gelen her şeye saldırıyor. Bunun sonucunda kadının kamudaki rolü de önemli bir değişim geçirdi. İşgalin ilk üç yılına kadar evlerine hapsolan kadınlar, koşulların vahşileşmesi sonucu aile reisi olmak, dışarıda yaşamlarını riske atmak zorunda kaldılar.
"Kadınlar, siyah örtüleriyle hapishaneler, devlet daireleri ve morglarda, kocalarını, babalarını, evlatlarını aramaya başladılar. Irak'ta ölüleri kadınlar gömüyor. Bağdat cesur kadınların şehri oldu. "
Haife Zangana, makalesinde, erkekleri işlemedikleri suçları kabullenmeye zorlamak için baskı ve tecavüze maruz kalan, gözaltına alınan kadınların sayısının artmaya başladığını, güvenlik güçlerini öldürmek suçundan dört kadının asılmayı beklediğini aktarıyor ve "Direniş, işgali sona erdirmek için ortaya çıktı" diyor:
"Direniş sadece ideolojik ve dini gerekçelerle ya da vatanseverlik duygularıyla ortaya çıkmadı. İşgalcilerin zalimce davranışlarına duyulan tepkiyi de hesaba katmak gerekiyor. Keyfi gözaltılar, aşağılayıcı baskınlar ve işkence direnişi güçlendirdi.
"Amerikalılar ve İngilizler direnişçilerin işgali sona erdirmek için savaştığını anlamak zorundalar. Direnişçiler, sadece El Kaide üyeleri, Sünniler ya da Şiiler'den veya Tony Blair'in söylediği gibi İran tarafından yönlendirilen teröristlerden ibaret değil. Sıradan Iraklılar da var.
"Iraklılar, gururlu, barışçı insanlar. Birbirlerinden değil, işgalden nefret ediyorlar. Irak'ta gece ya da gündüz, bir saat içinde ortalama yedi-sekiz saldırı oluyor. Irak halkının doğrudan ya da dolaylı desteği olmasaydı, direniş bu seviyeye gelemezdi."
'Irak İngiltere'nin imajına zarar verdi'
Daily Telegraph, Bağdat'ın düşüşünün dördüncü yıldönümümde yardım örgütü Oxfam, düşünce kuruluşu Oxford Araştırma Grubu ve Kızıl Haç'ın raporlarına gönderme yaparak, Irak savaşının İngiltere'nin imajına ciddi bir darbe indirdiğini belirtiyor:
"Raporlarda, İngiltere'nin Irak savaşına dahil olmasının dış politika açısından fevkalade olumsuz sonuçlar doğurduğu belirtiliyor. Irak'taki başarısızlığın İngiltere'nin Afrika'ya yardım seferberliği gibi dış politika başarılarını gölgede bıraktığı gibi diplomatik gücünü zayıflattığı saptaması yapılıyor.
"Yine bu raporlarda Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere'nin izlediği stratejinin radikal İslamcıları güçlendirdiği, diktatörlük rejimlerini cesaretlendirdiği, Orta Doğu barış sürecine zarar verdiği ve Batı'nın güvenliğini tehlikeye attığına dikkat çekiliyor."
'Bush, koordinatör bulamıyor'
Guardian da Iraklı ilgili bir haberinde, Beyaz Saray'ın Irak ve Afganistan'daki savaşta dışişleri, savunma ve diğer bakanlıklar arasındaki koordinasyonu üstlenmesi için üç saygın emekli generale teklif götürdüğü ancak hepsinin ret cevabı verdiği belirtiliyor. Haberde özetle şöyle deniyor:
"Amerikan medyasının 'Savaş çarlığı" adını taktığı bu görevi reddeden emekli orgenerallerden biri öneriyi geri çevirme gerekçesini, savaşın yönetilişinde yaşanan kargaşaya bağladı. Bu general, Bush Yönetimi'nde Irak'tan çıkış yolu arayan pragmatistlerden daha çok Başkan Yardımcısı Dick Cheney gibi şahinlerinin sözünün geçtiğini söyledi.
"Diğer emekli generallerden biri ise "Nasıl bir bataklığa sürüklendiklerinin farkında değiller" dedi. Söz konusu koordinatör doğrudan Başkan Bush'a ve ulusal güvenlik danışmanına bağlı olacak ve geniş yetkilerle donatılacak.
"Ancak koordinatörün henüz bulunamamış olması, Bush'un, yeni Irak stratejisinin sonuç vermeye başladığı kanaatini uyandırma çabalarına darbe indirdi."
'El Kaide Kuzey Afrika'yı ateşliyor'
Times Cezayir'de dün onlarca kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırılar için "Cezayir, 19921998 arasında 200 bin can alan şiddet dolu iç savaş günlerine döndü. El Kaide'nin iki numaralı ismi Eyman El Zevahiri, Cezayir, Fas, Tunus ve Libya'daki cihad yanlılarını tekbir çatı altında toplamaya çalışıyor" diyor.
Gazete, başyazısında ise şu yorumu yapıyor:
"El Kaide, Kuzey Afrika'da yeni bir şiddet dalgası başlattı. Mağrip, koyu Müslüman görüntüsü altındaki aşırılar için bir cennet. Hızla artan nüfus, yüksek oranda işsizlik, yetersiz ve baskıcı yönetimler ve özgürlüklerin kısıtlanması, bölge halkını çaresizliğe sürüklüyor.
"Bölge zengin gaz ve petrol kaynaklarına ve büyük bir turizm potansiyeline sahip olmasına karşın yoksulluk diz boyu. Eğitim oranı çok düşük. Yolsuzluk ve bürokrasi ekonomik kalkınmanın önünü tıkıyor. Muhalefet yeraltına inmiş durumda. Ordunun 1992'de İslamcı grupların iktidara gelmesini önlemek için yaptığı darbe girişimi; aşırı dinci grupların güçlendirdi. "
Times başyazısında, Kuzey Afrika'daki aşırılık yanlısı grupların, coğrafi yakınlığı nedeniyle Batı Avrupa için de büyük bir tehdit oluşturduğunu, bu grupların İspanya, Fransa ve İtalya'ya çoğu kaçak yollarla giren göçmenler arasında hücreler oluşturduğunu aktarıyor, "Biz de bu grupların saldırılarına açık durumdayız. Bu yüzden Kuzey Afrika halkını desteklememiz gerekiyor" diyor.
'Kanser tedavisinde devrim'
Independent "Kanser tedavisinde devrim" başlıklı haberinde şöyle diyor:
"Bilimadamları, kemoterapi ilaçlarının etkisini artıran ve yan etkilerini ortadan kaldıran bir yöntem geliştirdiler. RNA müdahalesi adı verilen ve bazı genlerin etkisizleştirilmesi temeline dayanan bu yöntemle Taxol adlı ilaç, akciğerdeki kanserli hücrelerde 10 bin kat daha etkili oldu.
"Araştırmacılar, bununla birlikte yöntemin insanlar üzerinde denenebilmesi için daha fazla laboratuvar çalışmaması ve hayvanlar üzerinde deneye ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Hastalar üzerindeki deneylere üç ila beş yıl içinde başlanması bekleniyor."
