İki Taraf da Masum Değil

İki Taraf da Masum Değil

 

Bu kavgada iki taraf da masum değil. Aklar da Karalar da suçlu, günahkâr. Bir tarafı tamamen masum, günahsız, suçsuz, Zemzemle yıkanmış gibi pîr ü pak görmek; suçun yüzde yüzünü öbür tarafa atmak yanlış olur.

İki taraf da zâlimdir.

İstanbul"da ucuz belediye ekmeği satan kulübeler var. Bunların önünde ekmek almak için bekleşen fakirlere bakarsanız ne demek istediğimi biraz anlamış olursunuz.

Fakirlerin yaşadıkları mahallelerdeki ekmek kulübelerine bakacaksınız. Zengin mahallelere değil.

Bu memlekette on milyon (belki daha) fazla işsiz var. Devletin, hükümetin ana vazifelerinden biri o işsizlere iş bulmak değil midir?

Ülke kalkınıyormuş... Hayır ülke kalkınmıyor, küçük bir azınlık kalkınıyor.

Birileri kalkınırken on milyonlar eziliyor. Altta kalanın canı çıksın!..

Yaşadığımız ülkenin ismi Türkiye"dir. Türkiye"de halkın yüzde 47"sinin oyunu alarak iktidar olan bir hükümetin, hiç vakit kaybetmeden yapması gereken vazifeler vardı. Bunları sıralıyorum:

1. Egemen mutlu ve putlu azınlığın (veya azınlıkların) gücünü kırmak, halkı güçlendirmek.

2. Sosyal adaleti sağlamak. Millî gelirin âdil bir şekilde paylaşımını sağlamak.

3. Seçim ve partiler kanununu değiştirip; âdil, demokratik, millî iradenin güçlenmesine yol açacak yeni kanunlar yapmak.

4. Türkiye"yi şeffaf ve temiz bir ülke haline getirmek; yolsuzlukları, kokuşmayı, pislikleri gidermek.

5. Devlet idaresine erdemi, ahlâkı, bilgeliği hâkim kılmak.

6. Ülke idaresini ehliyetli ve liyakatli danışmanlarla istişare ederek yürütmek.

Soruyorum, yukarıdaki altı maddede yazılı olan işler yapılmış mıdır?

"Biz yüzde 47 ile iktidar olduk, yeni bir seçim yapılsa yüzde 60 bile alabiliriz; o halde biz haklıyız, biz güçlüyüz, biz istediğimizi yaparız..." demek ne kadar büyük bir yanlışmış, inşaallah anlaşılmıştır.

En fazla oyu almak başka şeydir, haklı ve doğru olmak başka şey...

Gerçek cumhuriyet, fazilet temeli üzerine kurulu rejimdir. Bir cumhuriyetin ana ilkesi fazilet değilse, onun sadece adı cumhuriyettir.

Birleşmiş Milletler Teşkilatı"nın her yıl yaptırdığı dünya temizlik ve şeffaflık anketinin diplerinde yer alan Türkiye"nin en büyük ayıbı genel bir kokuşma, kirlilik ve pislik içine batmış olmasıdır.

Milyonlarca fakir halk ucuz ekmek kulübeleri önünde kuyruk yaparken hiçbir devlet, hükümet, siyaset adamının lüks, israflı, gösterişli, gururlu, kibirli bir hayat sürmeye ve sergilemeye hakkı yoktur.

Bendeniz, elbette halk tarafından seçilmiş sivil bir iktidar/hükümet taraftarıyım. Ancak bu iktidarda şu şartların ve hasletlerin bulunmasını isterim:

(1) Faziletli bir iktidar olacak.

(2) Hikmetli/bilge bir iktidar olacak,

(3) Temiz ve şeffaf bir iktidar olacak.

(4) Emanete riayet edecek, hıyanet etmeyecek yâni işleri, vazifeleri, memuriyetleri, danışmanlıkları, makam ve mevkileri ehil ve layık olanlara verecek; nâehillere vermeyecek,

(5) Nepotizm yapmayacak yani akraba, yakın, hısım, hemşehri, eş dost, asker arkadaşı vs kayırmayacak.

(6) Hiçbir kimsenin, grubun, kliğin, çetenin gayr-i meşru ve gayr-i ahlâkî şekilde zenginleşmesine imkan tanımayacak, yol açmayacak.

(7) Ülke/devlet idaresine şehir/medeniyet zihniyet ve kültürünü hâkim kılacak; kırsal kesim, bedeviyet kültüründen uzak duracak,

(8) Popülizm yapmayacak,

(9) Dalkavukluğa, yalakalığa, şakşakçılığa, meddahlığa prim vermeyecek, böyle yapan ahlâksızlara kemik atmayacak.

(10) Millet Meclisine parti liderinin vekillerini değil, halkın güçlü vekillerini seçtirecek.

Bu memlekette ne kadar zeki, vicdanlı, hür düşünceli, uzak görüşlü, vatansever düşünür, yazar, entelektüel, aydın (onların sayısı çok azdır) kimse varsa, hepsi de bugünkü iktidarın yakın tarihte demokratikleşme konusunda büyük hatâlar yaptığını iddia etmektedir.

Keşke bir heyet kurulsa da, bu hataların neler olduğu açık ve seçik bir şekilde beyan edilse.

Ülke idaresinde, hükümet işlerinde faziletten ayrılmak zulümdür.

Hikmetten/bilgelikten uzak kalmak zulümdür.

Mutlaka yapılması gereken işleri ve vazifeleri yapmamak zulümdür.

Nepotizm ve popülizm zulümdür.

Millî gelirin âdil bir şekilde dağılımını sağlamamak zulümdür.

Türkiye"yi ABD ve İsrail"in dümen suyuna sokmak zulümdür.

Türkiye"nin, dünya şeffaflık ve temizlik listesinin diplerinde yer alması başlı başına büyük bir zulümdür.

Milyonlarca vatandaş işsiz, aşsız, sıkıntılı, perişan bir vaziyetteyken birtakım büyüklerin ve kodamanların lüks, israflı, gösterişli, gururlu, kibirli, ihtişamlı bir hayat sergilemeleri büyük bir zulümdür.

Devlet ve hükümet büyükleri, yüksek bürokratlar halka örnek olmakla vazifelidir.

Bundan birkaç yıl önce, Hindistan"a başbakan olan kırmızı sarıklı (Sih dinine mensup) bir politikacı, iktidara gelir gelmez, zırhlı lüks BMW otomobilleri servisten kaldırtmış, onların yerine Hindistan yapımı eski arabaları hizmete sokmuştu.

Güney Kore"de, Tayvan"da, başka Uzak Doğu ülkelerinde yolsuzlukları sâbit olan en büyük şahsiyetler bile tutuklanıyor, yargı önüne çıkartılıyor.

Türkiye halkı adalet istiyor, eşitlik istiyor, fazilet ve hikmet istiyor.

Gerçek cumhuriyet, gerçek demokrasi bunlarla ayakta durur.

Evet, bendeniz de âciz bir vatandaş olarak sivil idare istiyorum, insan hakları istiyorum, hukuk istiyorum, gerçek demokrasi istiyorum ve bu yüzden, halk tarafından seçilmiş olan sivil gücü destekliyorum ama kuru kuruya desteklemiyorum.

İlle de bilgelik, ille de fazilet, ille de şeffaflık ve temizlik, ille de şehir/medeniyet zihniyeti/kültürü, ille de temizlik ve şeffaflık istiyorum.

Bunlar olmadan bu ülke kurtulmaz.

 

milli gazete

Bu yazı toplam 759 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar