Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Hainlerin kim olduğunu öğrenmek ister misiniz?

Önce hain kelimesinin ne manaya geldiğini hatırlayalım.

Hain, emanete hıyanet eden, iyiliğe karşılık kötülük eden, kötülük yapmaktan, zarar vermekten hoşlanan kimse demektir.

Şahsım olarak söylüyorum ki okuyucularımız siyasi konulara girmememizi rica ediyorlar. Bu ricalarına saygı duyarak, hain ve hainlik konusunu, her konuya son noktayı koyan Rabbimizin kelamı ile yazıyor ve mesajımızın dikkatlice okunmasını önemle istirham ediyorum.
 

Kur'an der ki: "Allah'ın sözünden ve ayetlerinden sonra, onlar daha hangi söze inanacaklar?" Casiye suresi/6
Yine Kur'an-ı Kerim şöyle der: "Hakikati ortaya koyan Allah'ın bu mesajını sana anlatıyoruz.

Eğer Allah'ın (bu ibret dolu) mesajlarına inanmıyorlarsa, başka hangi habere inanacaklar?" A'raf Suresi/185
Şimdi bakalım ve okuyalım, Rabbimiz hain ve hainlik hususunda nasıl bir açıklamalarda bulunmuştur?
 

"Biz sana Kitab (Kur'ân)ı hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği şekilde hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma." Nisa/105. Görülüyor ki insanı yaratan yüce Allah, insanlar arasında hüküm verenlerin, ilahi buyruğa göre hareket etmesi emredilmektedir.
"Kendilerine hainlik edenleri savunma. Muhakkak Allah hain günahkârları sevmez." Nisa Suresi/107


Bundan ne anlıyoruz?

İradelerini kötüye kullanarak kendilerine yazık edenleri savunmaya Rabbimiz izin vermiyor. Her türlü günahları 'vur patlasın, çal oynasın' anlayışı ile icra edenlerin kimlikleri bellidir: Hain günahkâr.
"Ey iman edenler!
 
Allah'a ve Resul'e hainlik etmeyiniz ki, bile bile kendi emanetlerinize hıyanet etmiş olmayasınız." Enfal Suresi/27. Biliyoruz ki itaat Rabbimizin ve Peygamberimizin yoluna başımızı koymaktır. Bunu yapmazsak, Allah'a ve Resulüne ihanet etmiş oluruz. Dahası var. Allah ve Resulüne ihanet etmek demek, ilahi emanete de ihanet etmek demektir. Bu emanetlerin başında akıl emanetidir.
 
Daha sonra din emaneti gelir. Mal emaneti, nesil emaneti ve can emaneti. Tüm emanetlerin adeta lokomotifi olan bu emanetleri ihanet edenlerin, tüm ihanetçilerin rehberi, piri ve başkanı olurlar. Kamuya ait olan bir malı, parayı, hatta bir gömleklik kumaş parçasını alan, kim olursa olsun hainlik yapmış olur. Cumhuriyet döneminde bu mazlum ve onurlu toplumun canına, malına, aklına, dinine ve nesline haksızlık yapanlar, baskı ve haksızlıklarla hayatlarını karartanlar, büyük hainlik yapmışlardır. İster ölerek kabre girsin, ister yaşayarak aramızda dolaşsın hiç fark etmez.

Onların hainlik damgasını silmek bizim yetkimizin dışındadır.
"Eğer bir kavmin, sözleşmeye aykırı bir hainlik yapmasından korkarsan, savaştan önce aynı şekilde antlaşmayı bozduğunu kendilerine bildir. Çünkü Allah hainleri sevmez." Enfal Suresi/58. Anadolu'muzun irfan ehli "söz bir, Allah bir" diyerek yaşamışlar, verdikleri sözlere, anlaşmalara, akitlere büyük önem vermişlerdir. Hayatlarında zikzaklar görülmemiştir. Sabahleyin bir söz, akşamleyin o söze aykırı bir söz ağızlarından çıkmamıştır. Sözleri yalama olmamış ve sözün kaderi ardır, diyerek yaşamışlardır.
"Ey iman edenler! Kendi dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler.

Kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır.

Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür.

Düşünürseniz, biz size âyetleri açıkladık.
 
" Ali İmran/118

 
Aklımız yettiğinden beridir, bir türlü güvenemedik kendilerine.

Kimi sağı gösterip solu vurdu.
 
Kimileri suret-i hakka bürünerek inanan insanları kandırdı.

Bir kısmı kendilerini hâşâ ilah yerine koyarak başlarımıza balyozlar indirdi.

Sırıtan yüzleri ile kalplerindeki kin, intikam ve hıyaneti gizlemeye çalıştı.

Ne zaman ki gerçek kimlikleri deşifre oldu, işte o zaman yüzlerine tükürmek isteyenler, tükürüklerine yazık olur diye yutkundu.
 

"Onlarla nasıl sözleşme olabilir ki, sizin aleyhinize ellerine bir fırsat geçse, hakkınızda ne bir antlaşma gözetirler, ne de bir yemin.

Dil ucuyla sizi hoşnut etmeye çalışırlar, fakat kalpleri o kadarına da razı olmaz.

Zaten onların çoğu fasıktırlar."

Tevbe Suresi/8.

Allah'a, Peygambere, Allah'ın kullarına, mala mülke, paraya, makama, dine imana, ahlaka edebe hıyanet içinde olanlarla bir adım dahi atılamaz.

Sadece onlar için hidayette bulunulur.

Ne var ki Rabbimiz, zalimlere hidayet vermeyeceğini beyan etmiştir.


Netice: Bu ülkenin halkı Müslümandır.

Müslümanlar ise, Müslüman olduklarını kelime-i tevhidin gereği ve ışığı altında ve istikametinde icra ederler.

Basın ve yayının günümüzde tesir gücü inkâr edilemez.

Ancak, basın ve yayınla kıyaslanması caiz olmayan mutlak gerçek olan Kur'an-ı Kerim konuşturulmamıştır.

Konuşanlar ve konuşturanlar hep suçlu görülmüştür.

Tüm dünya anladı ki fikirlere, düşüncelere baskı yapanların, neticeleri hep yıkım olmuştur. Adolf Hitler, Mussolini, Mao ne kadar tarihinde dışına atılmışsa, ülkemizde de onları aratmayacak çok hainler gelmiş geçmiştir.

Onların hesap yeri ve onlarla hesaplaşma bu dünyada kalemle, beyin gücü ile öbür âlemde ise ilahi mahkemede olacaktır.
Firaset sahibi halkımız, kimlerin hain olduğunu ve kimlerin adil olduğunu çok iyi bilmekte ve tavrını ona göre almaktadır.

Biz Müslümanlar istiyoruz ki bu ülkede hiçbir insan, ilahi rahmetten, bağıştan, lütuftan mahrum olmasın. İmam Hatiplerin, İlahiyat Fakültelerin, Diyanet İşlerinin, Vakıf ve Derneklerin, evlerde yapılan yaygın eğitimin temel hedefi, insanların elinden silahları almak ve yerine kalem ve defteri vermektir.

Bizleri arka bahçemizle, ön sahnemizle tanımak isteyenler için, kapalı alanımız ve yerimiz yoktur. Selam ve dualarımızla Allah'a emanet olunuz.

yeniakit

Bu yazı toplam 1540 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar