Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Güle güle ya şehr-i Ramazan

Bayramı uğurlarken her şeyi bir perspektife koyalım bugün. Biraz uluslararası ilişkiler, biraz evrenlerarası ve ötesi arasındaki ilişkiler, biraz da hepsini içine alıp yutan varoluş açısından. Önce kendimize şu tartışmasız gerçeği hatırlatalım. Biz kul olmak için yaratıldık. Kul olmak. Sadece kul olmak. Rabbimize ibadet etmek, O’nun tekliğini ikrar etmek için yaratıldık. Bu kadar önemsiz gibi ve edilgen. Diğer taraftan eşrefi mahlukat olarak yaratıldık. Yaratılmışların en şereflisi olarak. Ne kadar ilginç değil mi. İnsan dediğin bütün mahlukatın en üstünü. Ancak aynı zamanda hiçbir diğer canlının yapmayacağı kadar kötülük sahibi. Nankör ve vahşi. Rabbine karşı, hemcinslerine karşı. O denli dalalette ve cahil. Rabbimizin buyurduğu üzre, insan hüsrandadır. Kayıp, yokluk ve daha fazlası. İman edenler ve salih amel işleyenler hariç...

Bir taraftan kendini yaratan Rabbının dünyadaki halifesi, diğer taraftan hüsran içinde bir inkarcı. Bu ikisinin arasında dünya gailesi ile boğuşan bir varlık. Günün sonunda, yemek yenecek, uyunacak, maişet kazanılacak, hastalıktan arınılacak, karın doyacak, günse gün, aysa ay, yılsa yıl birbirini kovalayacak. Bütün bunlar arasında var olan tek resim, asıl perspektif unutulmayacak, o da yetmez, o çerçeveden çıkılmayacak, kelime-i tevhid dil ve hal ile ikrar edilecek. Bağırılacak. Duyurulacak. Yaşanacak.

Öyle münafıkça da değil. Burada bir türlü, diğer tarafta başka türlü değil. Bu yakada sizdeniz, diğer yakada da sizdeniz diye değil. 

Sağ gösterip sol vurarak, rüzgar nereden esiyorsa ona göre değil, hep istikamet üzre olarak. Münafıkça değil, mü’mince. Sadece evde değil sokakta da. Sadece özel alanda değil, kamusal alanda da. Ağzından çıkanı yaşayarak. İçten ve samimi. Salon müslümanlığı değil, köylü popülizmi değil, İslami yaşayacak. El emin olarak. Elinden ve dilinden eminliği akıtarak.

Adam olarak, kadın olarak, mesleğinde çalışan olarak.

Türkiye mazlumların hamisi olarak işte tam da bu el emin boşluğunu dolduruyor bugün. O beklenen özlenen el emin. 

Ulus-devletler arası münasebetleri kasıp kavuran realizmin, güce tapınmanın, bunu yaparken de tabii olarak yakıp yıkmanın, bencilleşmenin, çirkinleşmenin dışında bir şey, bambaşka bir şeyle, sırtını Hak olana dayayıp, Allah’ın yoktan var ettiğinin idrakinde gerçeği konuşarak doğruyu savunmak, kötülüğün karşısında durmak Türkiye’nin yaptığı.

Budur şimdi hedefe konmasındaki ana sebep. Zalimlerin birleşip yekvücut saldırıya geçmesindeki itici güç.

yeniakit

Bu yazı toplam 742 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar