Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Futbol sektörü

Derin Gerçekler

Futbol deyince Olimpiyatlar da gelir akla. Ve tabi Olimpos dağı.. Yunanistan'ın en yüksek noktası ve mitolojide başta Tanrılar tanrısı Zeus olmak üzere, 12 büyük Yunan Tanrısının evinin bulunduğu mekan.. Promete, Pandorossa kutusu ve hani şu Milli Eğitimin meşalesi var ya, “tanrıdan çalınan ışık”, “İllimunati”, “Aydınlanma felsefesi, hepsi bu pagan geleneği ile ilgili bir ritüel. İnsan bu meşale ile Tanrısal bir güce kavuştu, hatta Tanrıya bile meydan okudu, hatta kendi ilahlık ve rablik tasladı.

Bu Futbolun böyle derin kökleri var.

Bugünkü futbola benzer bir oyunun kökleri ile ilgili MÖ 300 yıllarına ait bir kayıttan söz ediliyor. Bugünkü futbol “Çin, işi, Japon işi” değil, İngiliz işi. Çokta eski değil, 19. YY’da başımıza bela edilmiş.. Eton, Harrow, Rugby, Winchester ve Shrewsbury adlı eğitim kurumları temsilcilerinin katılımıyla 1848 yılında Cambridge Üniversitesinde oluşturulan ve ilk yazılı futbol kuralları olma niteliği taşıyan Cambridge kuralları ile çerçevesi belirlenmiş. 1850’de bağımsız, özerk dernekler, kurulmaya başlamış. İlk kurulan Futbol kulübü 1857’dekurulan “Sheffield Football Club”ü imiş.

21.YY’da tüm dünyada profesyonel ve amatör olarak 250 milyonu aşkın oyuncu tarafından oynanmakta olan dünyadaki en popüler, salgın bir hastalık gibi yayılan bir spordur bugün Futbol. Kendi özel eğitimi, mediası, STK’sı, şirketleri olan, devletin, yerel yönetimlerin, Holdinglerin, uluslararası örgütlerin desteklediği bir yapıya dönüştü.

Futbol kulüpleri imtiyazlı bir şirket artık. Bu şirketlerin, çalışanları, tesisleri, cirosu ihracatı da var. Pazar çok büyük.. Çünkü işin içinde toplum mühendisleri, istihbarat örgütleri, Mafia, kayıt dışı işler, para aklama, şike gibi ahlak ve yasa dışı işlerin olduğu bir “Futbol ekonomisi”nden söz ediyoruz bugün. Mesela, Spor toto 2017 verilerine göre, son 6 yılda yaklaşık 47 milyar lira gelir elde etmiş. Tabi bu Spor Totonun kendi komisyonu. 2022 sonu itibarı ile Geçen yıl bakanlık bütçesi 28 milyar TL iken, bağlı kuruluş Spor Toto Teşkilat Başkanlığının cirosu 117 Milyar TL olmuş. Yani yaklaşık bakanlığın bütçesinin 4 katı bir genel müdürlük..

Bakın Futbol sektörü, neredeyse Tekstil sektörü kadar büyük bir sektör. Bu sektör sponsorluklarla diğer sektörlerle de iç içe ve pozitif ayırımcılığa tabi. Her türlü teşvik, destek ve muafiyete sahip. Kamu kurumları ve politik örgütlerdeki sempatizanları üzerinden her türlü işleri gördürülebiliyorlar. Transfer ücretleri ile profesyonel futbolcular, bankalar ve borsada ak ve kara işlemlerde yer alabildikleri gibi, politik topluluklar üzerinden ulusal ve uluslararası operasyonlarda da bir aktör olarak kullanılabiliyorlar. İngilizler ve Fransızlar İstanbul’u işgal ettiklerinde hemen ilk yaptıkları işlerden biri de futbol kulübü kurmak olmadı mı. İstiklal harbinde birileri cepheye silah götürmek için futbol kulübünü kullanmadılar mı? FETÖ de, darbeciler de Futbol kulüplerini yakın takibe alıp kullanmadılar mı?

Futbol kulüplerinin hisse senetleri de bir yandan diğer şirketler gibi işlem görüyor.

İTÜ Öğretim Üyesi ve Spor Yazarı Metin Tükenmez, “dünyada futbol endüstrisinin büyüklüğünün, her transfer döneminde yaklaşık 200 milyar dolara ulaştığını” söylüyor. Bu devleşen endüstri bugün dünyada yaklaşık 1 milyar insanı istihdam ediyormuş ve Şirketleşen ve borsaya açılan futbol kulüplerin değeri milyar dolar düzeyine yaklaşıyormuş. Eee, bu kadar cazip bir sektör ister istemez politikacılar ve Mafia, kayıt dışı ekonomi aktörleri için de cazip hale gelecektir.

İngilizlerin Manchester United’ının bugünkü değeri 1.2 milyar Euro’nun üstünde. Barcelona, Real Madrid ve Juventus gibi Avrupa’nın önde gelen takımlarının bütçeleri de bugün neredeyse pek çok ülkenin bütçesinden yüksek. Dünyada sponsorluk harcamaları yılda yaklaşık 25 milyar doların üstünde. Dünya kupası 50 milyar dolarlık organizasyon olduğu söyleniyor.

2005’de Dünya Kupası’nın yayın hakları için Alman Kirch Sport 3.1 katrilyon TL verdi. TRT ise aldığı yayın hakkı karşılığında bu şirkete 8 milyon dolar ödedi.

2002’de FİFA’nın verilerine göre Türkiye, futbolcu sayısı en yüksek 20 ülkeden biri. 2002 itibariyle yeşil sahalarda 1 milyon 675 bin 865 futbolcu top koşturuyor. Bunlardan bin 175’i 1. ligde oynuyor. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün istatistiklerine göre, Türkiye’de toplam bin 150 futbol sahası, 45 adet stat bulunuyor. Profesyonel liglerde ise toplam 179 kulüp faaliyet gösteriyor. Amatör ligdeki kulüplerin sayısı ise 5 bin 192’ye ulaşıyor. Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneğinin verileri, Türkiye’deki futbol hakemi sayısının 283, gözlemci sayısının ise 135 olduğunu ortaya koyuyor. Bugün bu sayısı çok daha büyük. Futbola en fazla destek ise Coca Cola ve Efes Pilsen’den. Bugün Avrupa’da futbola en çok para yatıran ülkeler İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya. Coca Cola ise 72 yıldır Dünya Kupası’nın resmi sponsoru. Bugün Dünya Kupası denince 100 kişiden 51’i Coca-Cola markasını hatırlıyor.

Dünya ölçeğindeki kulüplerin her birinin yıllık ciroları 250 milyon Euro düzeyinde. Türkiye'deki takımların toplam bütçesi yaklaşık 1 Milyar Euro. Yani AB takımlarının dördü Türkiye’deki kulüplerin bütçesinden büyük.

Hertürlü teşvik, muafiyet ve sponsorluklara rağmen Ülkemizdeki spor takımlarının borçları gelirlerinin 2 katı. Hatta temerruta düşen borçlarının faiz yükü de giderek büyüyor. Yani bunlar müflis birer şirket. Ama bizim gurur kaynağımız tabi.

Sporun cirosu,129 ülkenin milli gelirini geçmiş. Siz de maça giderek bu oyuna alet olmayın.

Soğuk savaş sonrası uluslararası sistem, bu konuya el attı. Futboldaki tırmanış SSCB’nin dağılması, soğuk savaşın sona ermesi ile başladı. 2000 yılından itibaren, “Yeni Dünya Düzeni” sürecinde, Din ve İdeolojilerin sona ermesi için kullanılan bir araca dönüştü.

Biz 1980 öncesi Futbol peşinde koşanlarla dalga geçmek için “Ne sağcı, ne solcu, futbolcu” derdik. Toplumun Atomize edilmesi için, eş zamanlı Nötralizasyon ve ardından Agnostizm için Futbol aynı zamanda bir Truva atı olarak kullanıldı. Kadınlar hep oyuncu ve hem de izleyici olarak “Arenalara çekildi. Eski Roma ve Yunan’da gladyatörlerin dövüştüğü mekanlara Arena deniliyordu. Bugün bu bu alanlar siyasal çekişmelerin, ayak oyunlarının döndüğü bir yer haline geldi. Şu “Maç” ne demek derseniz, bu İngilizce bir kelime. Kelimenin yazılışı; “match” yarış için rekabet etme, rakip olma anlamında "eş / eşleşme”

Spor bir canlı hücrenin üreme kapasitesi ile ilgili biyolojik bir tanımdır aslında. Ve bilinen anlamda spor “Yeni insanın kas ve beden yapısı, biyolojisini koruma ve geliştirme adına bir fonksiyon icrası için kullanılmaktadır bugün. “Sporla Üreme: Çevre şartlarına dayanıklı ve başka bir üreme hücresi ile birleşmeden çimlenerek yeni bir canlıyı oluşturabilen n kromozomlu üreme hücrelerine spor denir. Spor üreterek yapılan üremeye ise sporla üreme denir. Kültür (Cultur) da, insanın yaşam tarzı, mental / düşünce yapısını dönüştürmek için , din ve ideoloji yerine ikame edilmek için kullanılan, esasen tarımda canlı organizmalar için kullanılan bir kelimedir. “Ekonomik açıdan önemli bazı hayvan ve bitkilerin özel koşullar alanda yetiştirilmesiyle oluşturulan ırklar”. İnsanlar için “Kültür” kelimesinin kullanılması Benim yaşımdakilerinin dedelerinin hemen öncesi dönemde ortaya çıkartılan bir kavramdır. Çünkü İnsan bir bitki ya da hayvan gibi ıslah edilebilen “düşünen bir hayvandır”. Onun bu evrimi eğitimle mümkün olacaktır. (Maarif’le değil) Anlaşıldı mı, şimdi niye eğitim, aydınlanma, spor ve kültür. Allah onların sebep olduğu fitneden ve şerlerden neslimizi korusun . Bu fitneye, aracı olan, destek veren, katkı sağlayan, sponsor olanları, Allaha havale ediyorum. Ben onlardan şikayetçiyim, peki ya siz!

Selam ve dua ile.

Küçük bir Teklif: Paketlenmiş raf ömrü uzun gıda türü yiyeceklerden, Cola, sigara türü içeceklerden, futbol ve boks gibi oyunlardan uzak duralım ve neslimizi koruyalım.

Bu yazı toplam 243 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar