Erdoğan: Babana Sor Sarkozy-VİDEO

Erdoğan: Babana Sor Sarkozy-VİDEO

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan'la birlikte "Müslüman Toplumlarda Değişim ve Kadının Rolü" konulu konferansa katıldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kadınlarına, annelerine, eşlerine ve kızçocuklarına değer vermeyen, onların haklarını dikkate almayan hiçbir toplumun refaha ve huzura ulaşma imkanı olmadığını ve olamayacağını belirterek, ''Kadınlarını eğitmeyen, kendisi için reva gördüğü hakları kadınlardan esirgeyen, kadın zarafetini ve şefkatini istismar eden hiçbir toplumun da medeni olma ve medenileşme imkan ve ihtimali yoktur'' dedi.

Eşi Emine Erdoğan ile birlikte Ceylan İntercontinental Otel'de İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ile İİT Parlamento Birliğinin katkılarıyla düzenlenen ''Müslüman Toplumlarda Değişim ve Kadının Rolü Konferansı''na katılan Erdoğan, besmele ile başladığı konuşmasında, bu konferans nedeniyle kardeş ülkelerden gelen katılımcıların şahsında Tunus'un, Fas'ın, Libya'nın ve Mısır'ın kadınlarını selamladığını ifade etti.

Tunus, Fas, Libya ve Mısırlı kadınların ülkelerinde değişimin fitilini ateşlediklerini, değişime önayak olduklarını ve değişim sürecinin acısını ve çilesini yakından hissettiklerini dile getiren Erdoğan, ''Gerekirse yerlerde süründüler ve kendilerine cop sallayanlara karşı onlar yerlerde yüreklerini ortaya koydular. Çünkü bir değişimin mücadelesini veriyorlardı, değişimin tabii ki bedeli kolay değildi ama sonucu inanıyorum ki çok hayırlı olacaktır. Kendilerini tebrik ediyorum. Mücadelelerinden dolayı her birini tek tek kutluyorum'' diye konuştu.

Erdoğan, aynı şekilde, katılımcıların şahsında, on yıllardır çile çeken, savaşların, çatışmaların, ölümlerin acısını omuzlarında, yüreklerinde taşıyan Afganistanlı, Iraklı, Suriyeli kadınları da buradan selamladığını vurgulayarak, Filistin'in kadınlarını, Filistin içindeki Gazzeli kadınları da özellikle selamladığını belirtti.

Başbakan Erdoğan, ''Filistin'in kadınları, yarım asırdan uzun bir süredir çok ağır bir imtihandan geçiyorlar. Açıkçası, Filistinli kadınların onurlu, gururlu, kararlı mücadelesi, sadece Filistin'e, sadece İslam dünyasına değil, tüm dünyaya, tüm dünya kadınlarına örnek teşkil ediyor. Kendilerine buradan bir kez daha kardeşlik ve dayanışma mesajlarımızı iletiyor, sabır temenni ediyorum. İslam coğrafyasındaki, başta Afrika olmak üzere 5 kıtadaki tüm kadınları da bu vesileyle selamlıyor, hak, özgürlük ve eşitlik mücadelelerini en güçlü şekilde desteklediğimizi bir kez daha hatırlatmak istiyorum'' şeklinde konuştu.

Kadınların, tarihin her döneminde ve her toplumda değişimin en önemli unsuru, hatta değişimin sahibi olduklarına dikkati çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Kadınlar ne kadar değiştiyse, kadınlar değişime ne kadar sahip çıktıysa, toplumlar da ülkeler de o kadar değişti, o kadar dönüştü. Kadın haklarının ileriye gittiği toplumlar her alanda ilerlediler, huzur, refah ve istikrara kavuştular. Kadınların ezildiği, örselendiği, ötelendiği toplumlar, kadınların arka plana itildiği, kadın haklarının çiğnendiği toplumlar ise dikkat ediniz, her alanda geriye gittiler, geride kaldılar. Kadınlarına, annelerine, eşlerine ve kız çocuklarına değer vermeyen, onların haklarını dikkate almayan hiçbir toplumun refaha ve huzura ulaşma imkanı yoktur ve olamaz. Kadınlarını eğitmeyen, kendisi için reva gördüğü hakları kadınlardan esirgeyen, kadın zarafetini ve şefkatini istismar eden hiçbir toplumun da medeni olma ve medenileşme imkan ve ihtimali yoktur. Özellikle ifade ediyorum, kadınlarına, anne, eş ve kızlarına her ne şekilde olursa olsun şiddet uygulayanların, ayrımcılık uygulayanların da insani, vicdani ve kutsal değerlerden bahsetme hakkı yoktur.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Meclisi'nde 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının inkarını suç sayan yasa tasarısının kabul edilmesiyle ilgili olarak, ''Fransa'da yapılan oylama, ki bugün Fransa'da yaklaşık 5 milyon Müslüman var, Fransa'da ve Avrupa'da ırkçılığın, ayrımcılığın, Müslüman karşıtlığının ne kadar tehlikeli boyutlara ulaştığını net olarak ortaya koymuştur'' dedi.

Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ile İİT Parlamento Birliğinin katkılarıyla Ceylan Intercontinental Otel'de düzenlenen ''Müslüman Toplumlarda Değişim ve Kadının Rolü Konferansı''nda yaptığı konuşmada, dün Fransa Ulusal Meclisi'nde Türkiye'yi yakından ilgilendiren bir yasa teklifinin oylandığını ve kabul edildiğini hatırlattı.

Böyle bir toplantıda Fransa'ya değinmesinin bazı kişiler tarafından sorgulanabileceğini ifade eden Erdoğan, ''Bunu ortak bir mesele olarak gördüğüm için gündeme getiriyorum. Çünkü ayrımcılığın, ırkçılığın bu dünyada nerelerden neşet ettiğini, nerede hala varlığını koruduğunu bilme bakımından bunu söylemeyi kendim için görev telakki ediyorum'' dedi.

Konuya ilişkin dün değerlendirmelerini yaptıklarını ve Fransa'ya yönelik uygulayacakları bazı tedbirleri açıkladıklarını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Fransa'da yapılan oylama, ki bugün Fransa'da yaklaşık 5 milyon Müslüman var, Fransa'da ve Avrupa'da ırkçılığın, ayrımcılığın, Müslüman karşıtlığının ne kadar tehlikeli boyutlara ulaştığını net olarak ortaya koymuştur. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Türk ve Müslüman düşmanlığı üzerinden seçim kazanma hırsı içine girmiştir ve böyle tehlikeli oyunlar oynamaktan da ne yazık ki kaçınmamaktadır. Cezayir'de, 1945 yılından itibaren tahminen nüfusun yüzde 15'i Fransızların katliamına uğramıştır. Bu bir soykırımdır. Cezayirliler, fırınlarda toplu olarak yakıldı, acımasızca şehit edildi. Eğer Fransa Cumhurbaşkanı sayın Sarkozy, bu soykırımı bilmiyorsa, gitsin babası Pol Sarkozy'e sorsun. Babası Pol Sarkozy, 1940'larda Cezayir'deki Fransız lejyonunda askerlik yaptı. Eminim ki oğluna, Cezayir'deki Fransız katliamı hakkında söyleyecek çok sözü vardır.''

-Sarkozy'e hatırlatma-

Başbakan Erdoğan, Sarkozy'e bir başka hususu daha hatırlatmak istediğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''1492 yılından itibaren, yani 15'inci yüzyılın sonlarından itibaren binlerce Musevi aile, İspanya'dan engizisyondan kaçarken onlara Osmanlı devleti, yani bizim dedelerimiz kucak açtı. Bunu söylediğimizde bazı Museviler bundan rahatsız oluyor. 'Niye ikide bir bunları hatırlatıyorsun?' diye... Tarih bilmiyorsunuz da onun için. Binlerce Musevi, Osmanlı topraklarına, Osmanlı'nın hoşgörüsüne sığındı. Yüzyıllar boyunca da Osmanlı Devleti'nin tebaası olarak sorunsuz şekilde hayat sürdü. İspanya'dan kaçıp Osmanlı'ya sığınan Museviler, bugün Yunanistan'da bulunan Selanik şehrine ve çevresine yerleştirildiler. Benedikt Malla, işte Osmanlı'nın sahip çıktığı, kucak açtığı bu Musevilerden biridir. Selanik Osmanlı idaresinden ayrıldıktan sonra 1904 yılında Fransa'ya göç etmek zorunda kalmıştır. Benedikt Malla, bugün Fransa'nın Cumhurbaşkanı olan sayın Sarkozy'nin de dedesidir. Sayın Sarkozy, Türkiye'nin tarihinde soykırım bulamaz. Eğer Türkiye tarihine bakarsa, eğer kendi ailesine, kendi aile şeceresine şöyle bir derinliğine bakarsa, orada Türkiye'nin, Türklerin yardımından, hoşgörüsünden, şefkatinden başka hiçbir şey görmez ve göremez.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Meclisi'nde 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının inkarını suç sayan yasa tasarısının kabul edilmesiyle ilgili olarak, ''Bu ırkçı, ayrımcı, İslam karşıtı tutuma yönelik olarak ilk aşamada tedbirlerimizi aldık ve dün açıkladık. Bu tutum devam ettiği sürece, biz de aşama aşama tedbirlerimizi alacak, kararlılıkla uygulayacağız'' dedi.

Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ile İİT Parlamento Birliğinin katkılarıyla Ceylan Intercontinental Otel'de düzenlenen ''Müslüman Toplumlarda Değişim ve Kadının Rolü Konferansı''nda yaptığı konuşmada, dün Fransa Ulusal Meclisi'nde Türkiye'yi yakından ilgilendiren bir yasa teklifinin oylandığını ve kabul edildiğini anımsattı.

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'in, kendi aile tarihine de baksa, Fransa'nın tarihine de baksa, Türkiye'nin yardımından, dayanışmasından, dostluğundan başka hiç ama hiçbir şey göremeyeceğini vurgulayan Erdoğan, ancak maalesef Sarkozy'in art niyetle, önyargıyla ve oy hırsıyla baktığını ve görmesi gerekenleri görmekten aciz kaldığını belirtti.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bu tehlikeli tutuma karşı Avrupa'yı ve Avrupa Birliğini uyarıyoruz, uyaracağız. Bu tehlikeli tutuma karşı Afrika ve Ortadoğu başta olmak üzere dost ve kardeş ülkeleri uyardık ve uyaracağız. Bu ırkçı, ayrımcı, İslam karşıtı tutuma yönelik olarak ilk aşamada tedbirlerimizi aldık ve dün açıkladık. Bu tutum devam ettiği sürece, biz de aşama aşama tedbirlerimizi alacak, kararlılıkla uygulayacağız.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Meclisi'nde 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının inkarını suç sayan yasa tasarısının kabul edilmesiyle ilgili olarak, ''Böyle bir sulandırılmış gayri ciddi bir oylama olabilir mi? Eğer yüreğin varsa tüm grubunla parlamentoya girersin ve oylamanı orada yine yaparsın ama maalesef bunlarda o yürek yok, bunlarda omurga yok. Omurga olmuş olsa bunu böyle yaparlar'' dedi.

Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ile İİT Parlamento Birliğinin katkılarıyla Ceylan Intercontinental Otel'de düzenlenen ''Müslüman Toplumlarda Değişim ve Kadının Rolü Konferansı''nda yaptığı konuşmada, buradan tarihi bir belgeyi göstermek istediğini ifade ederek, bu belgeyi, Türkiye'yi ziyareti esnasında Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'e de hediye ettiklerini, ancak onun bu belgeyi okumadığının belli olduğunu vurguladı.

Erdoğan, bu belgenin, 1526'da işgal altındaki Fransa'nın tutuklu kralı Françesko'ya Kanuni Sultan Süleyman'ın gönderdiği mektup olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:

''Mektubu aynen sizlere aktarıyorum; 'Ben ki sultanların sultanı, hakanların başı, krallara taç giydiren, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi ve atalarımın fethettiği Akdeniz'in, Karadeniz'in, Rumeli'nin, Anadolu'nun, Karaman'ın, Sivas'ın, Zülkadriye'nin, Diyarbekir'in, Kürdistan'ın, Azerbaycan'ın, Acem'in, Şam'ın, Haleb'in, Mısır'ın, Mekke'nin, Medine'nin, Kudüs'ün, Arabistan'ın ve Yemen'in ve de ateş saçan mızrağımın ve zafer getiren kılıcımın gücüyle sahip olduğum nice ülkelerin sultanı ve padişahı olan Sultan Süleyman Han'ım. Sen ki Fransa ülkesinin kralı olan Françesko'sun. Kralların sığınağı olan kapıma mektup göndererek ülkenizin işgale uğradığını ve esir edilerek hapse atıldığınızı bildirmişsiniz. Bu durumdan kurtulmak için benden yardım istiyorsunuz. Gönlünüzü ferah tutun ve sakın üzülmeyin. Sadece Allah'ın dediği olur. Ne yapacağımı elçinizden öğreneceksiniz. Selim'in oğlu Süleyman. 1526, İstanbul.' İşte Türkiye'nin tarihinde bu vardır.''

-''Dünkü oylama çok manidardır''-

Bu ifadelerinin asla Fransız halkına yönelik olmadığını, Fransa'daki bu ayrımcı, ırkçı bazı hezeyan içinde olan yönetime karşı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları dile getirdi:

''Tabii ki dünkü oylama çok manidardır. 557 kişilik bir parlamentonun içinden 55 kişinin katılımıyla yüzde 10 bile değil ve orada 11 kişinin ret verdiği, 30 küsur kişinin de 'kabul' dediği bir oyla böyle bir netice alıyorlar. Böyle bir sulandırılmış gayriciddi bir oylama olabilir mi? Eğer yüreğin varsa tüm grubunla parlamentoya girersin ve oylamanı orada yine yaparsın ama maalesef bunlarda o yürek yok, bunlarda omurga yok. Omurga olmuş olsa bunu böyle yaparlar. Bunu Avrupa Birliğinde de bize Fransa aynen bu şekilde yaptı. Hala aynı şekilde yapıyor.''

Başbakan Erdoğan, Sarkozy'den önceki Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın bunları yapmadığını, onun daha dürüst ve dik olduğunu kaydederek, ''Ancak ne olursa olsun, şunu bilmeleri lazım; Türkiye, Avrupa Birliği ile ne kadar birlik olmak istiyorsa Avrupa Birliği de Türkiye ile o kadar birlik olmak istediği sürece bir güç ifade edebilir. Aksi takdirde Avrupa birliği de eksik kalacaktır'' şeklinde konuştu.

Türkiye'nin İspanya ile birlikte başlattığı ''Medeniyetler İttifakı''nı bugün de sürdürmesinin nedeninin dünya barışına katkı için olduğunu ve bu adres olarak da Avrupa Birliğini gösterdiklerini ifade eden Erdoğan, ''Ancak bunlarda ne yazık ki bu anlayış da yok'' diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiç kimsenin endişe etmesine gerek olmadığını, her şeyin daha güzel olacağını söyleyerek, ''Türkiye, bugüne kadar onlarla buraya gelmedi. Türkiye, kendi insanı, kadını, erkeğiyle buralara geldi ve bundan sonra da gücünü aynı şekilde katlayarak artırmaya devam edecektir. Yeter ki biz İslamofobya karşısında hep birlikte tüm İslam dünyası el ele verelim, birlikte olalım, dünya barışına hep birlikte bu katkı sağlayalım diyorum. Biz de ayrımcılık olmayacak, biz de ırkçılık olmayacak çünkü biz yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevdik, Yaradan'dan ötürü sevmeye devam edeceğiz'' şeklinde konuştu.