Eğitim, Aile ve Terör üzerine 4 saatlik beyin fırtınası!

Geçenlerde; “devlet görevlileri”nin, “bürokrat”ların, “siyasî”lerin ve“gazeteci”lerin bulunduğu bir “sohbet toplantısı”nda, hayli ilginç konular gündeme geldi ve son derece dikkat çekici görüşler dile getirildi...

Sohbetin başlarında, sadece “dinlemekle” yetinmiştim... Ama sonra, gördüm 

ki; “tesbit”ler var, “teşhis”ler var, “tek-lif”ler var, hemen not almaya başladım.

İşte o toplantıdan notlar:

İDEALİST ÖĞRETMEN

l Üniversiteler karıştırılmaya, Kürt öğrenciler kışkırtılmaya çalışılıyor...

l Kürt çocuklar, “ateizm”e doğru sürükleniyor... Bunu önlemenin yolu,“medrese”leri ihya etmekten geçer... Çünkü, Güneydoğu’daki medreselerde okuyan öğrenci sayısı hayli az...

Öğrencilerden söz açılmışken;

Biz “Aile”yi kurtaramazsak, Allah korusun “nesil” elden gider!..

İdealist bir öğretmen, sınıfın rengini değiştirebilir... Meselâ, bizim zamanımızda, merhum Hayrettin Güldiken adlı bir öğretmen, öğrencilerle öyle bir diyalog kurdu, kendini öyle bir sevdirdi ki; sınıftaki 45-50çocuktan 35 tanesi Cuma Namazı’na gitmeye başladı... Bugün de, öğretmenlerimize büyük iş düşüyor...

l İçimize “fitne” sokamazlarsa, bizi kimse parçalayamaz, hiç kimse yıkamaz!.. Biz, ilk önce kendi içimizde birlik içinde olmalıyız... 

Birbirimize, sıkı sıkıya sarılmalıyız...

BAŞKANLIK SİSTEMİ

Başkanlık Sistemi, ciddi şekilde tartışılmalı... Türk Sistemi değilse,Amerikan Sistemi olabilir, Meksika Tipi Başkanlık Sistemi olabilir...

Geçmişin “komünist”leri, bugünün “solcu”ları; yeri geldiğinde “Go Home!.. Kahrol Amerika” derler ama, “Başkanlık” sözkonusu olduğunda; “illâ da Amerikan Sistemi” diye tuttururlar!..

Ankara kulislerinden aldığımız bilgilere göre; MHP ve HDP içinde de“Başkanlık tartışmaları” yapılıyor... Devlet Bahçeli ve Selahattin Demirtaş;Erdoğan’ı kastederek istedikleri kadar “Seni Başkan yaptırmayacağız”desinler, kendi milletvekilleri içinde “Başkanlık Sistemi”ne sıcak bakan çok!..

Kaldı ki, bu; “Erdoğan meselesi” değil ki!.. Erdoğan bugün var, yarın yok!.. Erdoğan “Başkan” seçilse, ilelebet o koltukta oturacak hali yok ya!..

l Haa, bir de; “Partili Cumhurbaşkanı” konusu da ciddiyetle ele alınmalı... Ne yani; Obama, Putin, Hollande ve Aliyev gibi liderler “Partili Cumhurbaşkanı” oluyor da, bizde niye olmasın?

CNN TÜRK’E BOYKOT!

l Bence; “AK Partili bakanlar ve milletvekilleri” başta olmak üzere, “bizim cenahın gazetecileri”, kesinlikle “CNN Türk ekranları”nı “boykot” etmeli, bu kanala çıkmamalıdır!.. NTV ve Habertürk’e de dikkat edilmelidir!..

Biz bunu “siyasiler”e ve “gazeteci” arkadaşlara söylediğimizde, bize diyorlar ki; “Biz onların tabanlarına da mesaj veriyoruz!”

Sen, onu, gel de benim külahıma anlat!.. Seni oraya “mesaj” vermen için değil, “dövmek” ve “aşağılamak” için çağırıyorlar!..

“Onların tabanına mesaj vermek” filan hikâye!.. Sen, onların ekranlarına çıkmakla, onlara “meşruiyet” kazandırıyorsun!..

Sen onların ekranlarına çıktıkça, onlar diyorlar ki; “Bakın, ben objektif ve tarafsızım!.. Sizden de adam çağırıyorum!..”

Böylece, “meşruiyet” kazanıyor!..

Evet, “bizden” bir adam çağırıyorlar!.. Ama, ya “sünepe” ve “ezik-büzük”birini çağırıp, onun üzerinden bol bol bizi dövüyorlar, ya da; “küskün, kırgın” birini çağırıp, bizi, ona dövdürüyorlar!..

Dolayısıyla; Her halûkârda “dayak” yiyen biz oluyoruz!.. O halde, niye çıkıyoruz onların ekranlarına?!?..

ÖLEN KÜRT DEĞİL, TERÖRİST!

PKK’nın elebaşları diyor ki;

“Kürt insanı öldürülürken, kimse bizden silah bırakmamızı isteyemez... Bu şartlarda biz silah bırakamayız!”

Bence, “PKK elebaşları”nın bu söylemi, tam bir “hedef saptırma” ve“çarpıtma”dır!..

Çünkü; öldürülenler “Kürt insanı” değil, eli silahlı “PKK’lı teröristler”dir!..

Kürt halkına bu “gerçek” anlatılmalı ki, onların “yalan”larına kanmasınlar!..

l Haber ve yazılarımızdaki “kavram”ları, söylem birliği içinde yerli yerine oturtmalıyız...

Şahsen ben, “Kürt sorunu” ifadesini doğru bulmuyorum... “Kürt sorunu”dersen, “diğer ırkların sorunları” da girer devreye!..

Dolayısıyla; “Küt sorunu” demek yerine “Kürt halkının sorunları” demek, daha yerinde bir ifadedir...

“Kürt halkının sorunu”

“Türk halkının sorunu”

“Arnavutların sorunu”

“Çerkezlerin sorunu”

Ya da, diğer gruplar...

Ama, illâ da bir “sorun”dan söz edeceksen, en büyük sorun “Roman Sorunu”dur!..

Çünkü “Roman”lar hep dışlandı, hep hor görüldü ve hep aşağılandı...

Söyleyin Allah aşkına;

Bugün kaç Roman genç, “üniversite”yi bitirmiştir?.. Romanlardan kaç tane“öğretim üyesi” vardır?..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, bir süre önce kullandığı “Çözüm Süreci buzdolabına kaldırılmıştır” ifadesi çok tartışıldı, hâlâ tartışılıyor!..

Bu ifadeden, AK Parti kurmayları bile rahatsız oldu... Oysa, hiç düşünmediler, Cumhurbaşkanı niye böyle dedi, neyi kastetti?..

Hiç düşünmediler;

“Buzdolabı”na ne kaldırılır?..

“Akmaması, kokmaması, çürümemesi ve bozulmaması” gereken şeyler değil mi?..

Cumhurbaşkanı Erdoğan da, “Çözüm Süreci”ni buzdolabına kaldırıyor ki; akmasın, kokmasın, çürümesin!..

Hem sonra; “Çözüm Süreci” yerine kullandığı “Millî Birlik ve Kardeşlik”ifadesi çok daha kapsayıcı ve kuşatıcı bir ifade değil mi?..

Bence, “millî” ve “yerli” kavramlarını daha sık kullanmalıyız...

Çünkü onlar, bizim kavramlarımız...

TERÖRÜN BELİ KIRILACAK!

l Herhalde gazetelerde herkes görmüştür: Diyarbakır’ın Sur ilçesinde, genç bir Kürt hanım, kendi mahallesinde “teröristleri yakalayan, hendekleri kapatan, barikatları kaldıran” askerimiz ve polisimize “çay” ikram ediyordu...

İşte bu, “kardeşlik”tir,

Bu, “kardeşliğin fotoğrafı”dır!..

Bu fotoğraf; er ya da geç “terörün belinin kırılacağının göstergesi”dir!..

Teröristler ya Türkiye’yi terk edip gidecek ya da silahları gömüp, üzerine beton dökecek...

Bunun başka yolu yok!..

“Merhametsiz” birisine veya birilerine “merhamet” etmek haramdır... Herkese “anladığı dilden” konuşmak lâzım!..

Adam; elinde silah, üzerine doğru geliyorsa, ona “nasihat” etsen ne yazar?.. Hak edene, hak ettiği dilden cevap vermek, en doğrudur!..

l Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü birbirine “vuruşturma” gayretinde olan bazı “mihrak”lar ve maalesef “köşe yazarlarımız” var!..

Zaman, birlik, beraberlik ve kardeşlik zamanı... Liderleri ve siyasileri“vuruşturma” gayretleri hiç de hoş değil!..

PARALEL, AKBABA GİBİ!

Paralel İhanet Çetesi’nin, belki “ibadet ve ticaret”le meşgul olanları değil ama, “ihanet”le görevli olanları; “para ve makam sahibi” olan kişilere ya “kız” veriyor ya da onlara “damat” oluyor!..

Nerede “para” var, bunlar oraya “Akbaba” gibi dalıyor!..

UFUK TURU

“Sohbet” esnasında, daha nice konu gündeme geldi ama, şimdilik bu kadarını aktarmakla yetiniyorum...

Bu tür “sohbet”leri sıklaştırırsak; öyle sanıyorum ki, “ufkumuz” daha da açılır ve “büyük fotoğrafı” çok daha rahat ve net görürüz!..

Yeni sohbeti heyecanla bekliyorum...

O kadar “örgüt”leri var ki, alfabede “harf” bırakmadılar!

Hani; “Biz sırtımızı YPG’ye, YPJ’ye, PYD’ye yaslıyoruz” diyen HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ var ya; “HDP’ye eşbaşkan” olmadan önce“Türkiye genelinde 3 bin 500 civarında oy alan ESP”nin, yani “Ezilenlerin Sosyalist Partisi”nin başındaydı!..

Adı-sanı duyulmazdı!.. Onun dışında, “başka partililer” de vardı HDPbünyesinde... “HDP’den aday” olmuşlar ancak “milletvekili”seçilememişlerdi...

Eski Sosyalist Demokrasi Partisi yani SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan,Eşitlik ve Demokrasi Partisi, yani EDP kökenli Saruhan Oluç, Meclis’e giremeyen isimler arasında yer almış!..

Geçenlerde; HDP, HDK, DTK ve DBP eş başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda seçim sonuçları ele alınmış!..

Bunlar “siyasî kanat”takiler!..

Bir de, PKK’nın Suriye kolu PYD var ki, başında Salih Müslim bulunuyor!..

Bir de YDG-H var ki, onlar da “PKK’nın genç silahlı gücü” oluyor!.. Tabii, hepsinin üstünde KCK var ki, talimatları onlar veriyor!..

PKK, PYD, YPG, YPJ, HDP, ESP, SDP, EDP, HDK, DTK, DBP, YDG-H, KCKderken, hele söyleyin; alfabede başka harf kaldı mı?!?

yeniakit

Bu yazı toplam 389 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar