Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Doğu illerimizi ziyaretin ardından…

 

Kur’an yeryüzünü ve yeryüzünün her bir coğrafyasında yaşayan insanları birer ayet olarak tanıtır. Vahyin bizlere gösterdiği yerden bakarak yeryüzünü ve insanları okuduğumuzda elde etmiş olduğumuz bilgiler bizleri yanıltmaz. Yeryüzünde yaratılış amacına uygun olarak hizmet etmek isteyen her insan ve kurum da insanı ve o insanın yaşamış olduğu coğrafyayı mutlaka vahyin istediği şekilde okumalıdır. Yeryüzünde takip edilecek izler bırakmış peygamberlerimizin hayatlarına baktığımızda onların bu okumayı çok iyi yaptıklarına şahit oluyoruz. Tebliğ ile görevlendirildiği coğrafyayı ve orada yaşayan insanları okumak bütün peygamberlerimizin ortak sünnetlerindendir. Bu sünneti hayata taşımadan başlanılan herhangi bir hizmetin başarılı olabilmesi mümkün değildir.

Efendimiz bizlere sıla-ı rahmi (akraba ziyareti) ısrarla tavsiye etmiş, akrabalık bağlarının koparılmasını yasaklamıştır. Akrabalık denildiğinde aklımıza ilk anda kan bağı ile bağlı olduklarımız gelir. Bu doğrudur ama olaya daha geniş bir perspektiften baktığımızda bütün din kardeşlerimiz bizim akrabalarımızdır. Bakış açımızı biraz daha genişlettiğimizde ise bütün insanlık akrabamızdır. Dolayısıyla kan bağı ile bağlı olduklarımızdan bütün insanlığa varıncaya kadar sıla-ı rahim yükümlülüğümüz vardır.
13-14-15 ve 16 Eylül tarihlerinde Ribat Eğitim Vakfı olarak dört kişilik bir heyetle Mardin- Diyarbakır ve Şırnak illerimizdeki ve bu illerimizin bazı ilçelerindeki kardeşlerimize sıla-ı rahimde bulunduk ve salihat niyetine konferanslar verip çalışmalar yaptık. Gittiğimiz coğrafyayı ve bu coğrafyada yaşayan kardeşlerimizi yukarıda ifade ettiğimiz gibi vahiy kaynaklı olarak okumaya çalıştık. Bu ziyaretlerimizdeki izlenimlerimizi kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum;
İlk durağımız olan Mardin ilimizin taştan dar sokaklarında kardeşliğin sesinin gür bir şekilde yankılandığını işittik. Bu dar sokaklarda akustiğini alan sesin bütün bir mezopotamya ovasına yayıldığına şahit olduk.
Diyar-ı Bekir’e vardığımızda şehrin etrafındaki heybetli surların dünyaya açılan kapılarından bu sesin şehre ve şehrin insanlarının yüreklerine ulaştığını ve burada yaşadığını gördük.
Gabar ve Cudi dağlarının arasındaki dar geçitten kontrol noktalarını geçerek dağların eteğindeki Şırnak ilimize ulaştığımızda ise kardeşliğin hiçbir engele takılmadan bizden yüzyıllar önce şehre ulaştığına ve bizleri heyecanla beklediğine şahit olduk.
Buralarda Vali- Kaymakam- Üniversite Rektörleri- İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri – İl ve İlçe Müftüleri vs. devlet erkânı ile görüşmelerimiz oldu. Konferanslarımızdan sonra gece geç saatlere kadar bölgede hizmet eden sivil toplum kuruluşlarımızın temsilcileri ile toplumsal barış ve kardeşliği konuşup birlikte yapabileceğimiz hizmetleri planladık. Siyasi iradenin toplumsal barış ve kardeşlik için yapacaklarının heyecanla beklendiğini müşahede ettik. Ülkemizin batısında hizmetlerini yoğunlaştıran sivil toplum kuruluşlarımızın bu bölgede toplumsal barış ve kardeşlik için yapabilecekleri ve yapmaları gereken birçok hizmet olduğunu tespit ettik.
Cizre’de Hz. Nuh (a.s)’ın makamını ziyaret ettik. Bin yıllar öncesinden bizlere sesleniyor; “Nerede ahlaki çöküş ve yozlaşma tuğyana dönüşürse orada tufan olur. Kınamacıların kınamasına aldırmadan gelecek tufandan kurtulmak için geminizi hazırlayın.” Hz. Nuh’un emriyle yapmış olduğumuz gemide çıkacağımız yolculuğun ahlakını ise Efendimizden öğreniyoruz. Efendimiz, ümmetini aynı gemide yolculuk yapan insanlara benzetiyor. Kura sonucunda alt katta yolculuk yapanlar üsttekileri rahatsız etmeden su ihtiyaçlarını karşılamak için gemiyi alttan delmeye kalktıklarında üsttekiler bu duruma müdahale etmezse birlikte batacakları uyarısını yapıyor. Bu ülkede birlikte yaşayan her bir ferdin aynı gemide yolculuk yaptığını aklından çıkarmaması gerekiyor. Unutmayalım ki gemi su almaya başlarsa sadece gemiyi delenler değil, onlara müdahale etmeyenler de aynı akıbetle karşılaşacaklardır. Toplumsal barış ve kardeşlik projesinde bütün taraflar bu noktayı asla göz ardı etmemelidirler.
Bizlere gönül kapılarını ardına kadar açan kardeşlerimizin, ziyaretimiz neticesinde bölgeye yönelik kalıcı hizmetlerimiz için bir heyet oluşturduğumuzu, meşru ve haklı taleplerini katıldığım bütün toplantılarda muhataplarımıza anlatacağımızı bilmelerini isterim.
Genelde bölgedeki bütün kardeşlerime, özelde Mardin’de bölgenin önemli kanaat önderlerinden Mehmet Timurağaoğlu ve Ömer Kızıl beylere, Diyarbakır’da Ferzande Lale kardeşimize ve ekibine, Şırnak’ta Üniversite Rektörü Prof Dr. Ali Akmaz hocamıza gayretlerinden ve misafirperverliklerinden ötürü teşekkürlerimi ve selamlarımı sunuyorum.

yeniakit

 

Bu yazı toplam 1301 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar