Derin plân... Önce komutana, şimdi Meclis"e suikast!

Adına; ister "pişkinlik" deyin, ister "zeytinyağı gibi üste çıkma" taktiği... Bu taktiğin bir diğer adı; "yavuz hırsız, ev sahibini bastırır" ya da, "hem suçlu, hem güçlü" görünme taktiğidir!..

Sözü; dün İstanbul"da yapılan Türkiye İhracatçılar Meclisi 18. Olağan Genel Kurulu"nda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu"nun ifadelerine getirmek istiyorum.
Başbakan Tayyip Erdoğan"ın;
"Gelin, yeni bir anayasa yapalım... Hedefimiz sıfır kilometre anayasadır... Çünkü mevcut anayasa; kaportası yamulmuş, motoru sürekli tekleyen, elektrik aksamı güven vermeyen bir arabaya benziyor... Gelin, bu arabayı bırakalım ve sıfır kilometre yepyeni bir araçla yolumuza devam edelim" sözlerinden sonra kürsüye çıkan Bay Kemal Kılıçdaroğlu demiş ki;
"Türkiye tarihinde ilk defa sorunlu bir Meclis açılıyor... Sorunları olan bir Meclis açılıyor... Bu sorunları yaratan kim?.. Anamuhalefet partisi mi, yoksa iktidar mı?..
Bu sorunların çözülmesi için neden hiç çaba sarf edilmedi?.."
SORUNU ÇIKARAN SENSİN!
Söyleyin Allah aşkına;
Bu sözler, "zeytinyağı gibi üste çıkma" ya da "yavuz hırsız, ev sahibini bastırır" taktiği değil midir?..
Şu hâle bakın;
"Sorun"u çıkaran kendisi,
"Şikâyet" eden yine kendisi!..
Adama sorarlar;
"Tahliye edilmeyeceklerini" bile bile Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay"ı aday gösteren sen değil misin?..
Söyle, ne yaptı Hükümet;
Haberal ve Balbay"ı aday göster diye, şakağına tabanca mı dayadı?..
Uzun lâfın kısası;
"Sorun"u çıkaran Kılıçdaroğlu"nun bizzat kendisidir!..
Şimdi de, "sorunun çözülmesi için niye çaba sarfedilmedi?" diye soruyor!.
Onu, "sorunu çıkarırken" düşünecektin!..
Madem sorun çıkardın, onu çözmek de sana düşer!..
Kendin pişirdin, kendin ye!..
Bu kadar basit!..
SORUNUN KÖKÜ DERİNDE!
Ama ben, "sorun" çıkarmakta; Kılıçdaroğlu"nun, hiç de "yalnız" olduğunu düşünmüyorum... Bunun bir "plân", bir "proje" olduğunu düşünüyorum...
Bay Kılıçdaroğlu veya BDP ya da MHP, sadece ve sadece "bu plânın parçaları"dırlar!..
Nedir o plân?..
Muhabirimiz Murat Alan"ın, bugünkü sürmanşetimizden verdiğimiz haberinde olduğu gibi; "derin"lerde hazırlanan "plân"ın amacı, "Meclis iradesi"ni devre dışı bırakıp, "yeni anayasaya engel olmak"tır!..
Çünkü "yeni anayasa" ile;
Ergenekon da "büyük darbe" yiyecektir, PKK Terör Örgütü de!..
O halde, "yeni anayasa"ya geçit verilmemeli ve "kaos" devam etmelidir!..
"Kaos tırmandırılır" ise, "malûm medyanın da pompalamaları" ile, halk bir gün "Yetti artık" diye isyan edebilir ve "Ordu-göreve" diyebilir!..
Ordunun "görev"e gelmesi demek, "olağanüstü hal" ve "sıkıyönetim" demek!..
Yani, "milli irade saf dışı!"
Peki, bundan en çok kim "zarar" görür?.. Elbette "masum" vatandaşlar!..
Ama, olsun!..
"BDP"li ağalar"ın sürdürdüğü "saltanat" devam eder ve "Kürtlerin tepesinde oturmaya" devam ederler ya!..
"Sivil siyaset"in yerine "askeri vesayet" gelince "Ergenekon sanıkları" birer birer dışarı çıkar ve eski "bildik plânları"nı devreye sokarlar ya!..
Hiç kimse eğip, bükmesin;
"Plân" budur!..
Bu, bir "komplo teorisi" filân değil, "gerçeğin ta kendisi"dir!..
Ve maalesef;
Hem CHP, hem de MHP ve BDP, "bu oyunun birer parçası" olmuşlardır!.
Ya farkında değiller,
Ya da "gönüllü figüran"lardır!..
Eğer "plânın parçası" olmasaydılar; Hatip Dicle, Mehmet Haberal, Mustafa Balbay ve Engin Alan gibi "sakıncalı" isimleri, bile bile aday yapmazlar, daha en baştan "sorun" çıkarmazlardı!..
"Sorunu çıkaran kendileridir!"
Böyle olacağını bile bile, "inadına" hareket etmişlerdir ki, "kriz" çıksın ve "derinlerin plânı" işlesin!..
Ama, "deşifre" olmuşlardır!..
TABİKATTA SUİKAST MI?
"Sorun" dedim de, aklıma geldi.
Sahi, Mayıs ayında icra edilecek Efes ve Denizkurdu tatbikatlarında, "ne gibi bir sorun" vardı ki, "son anda iptal" edildiler?..
Hele hatırlayın... "Tatbikat"larla ilgili haberler, gazetelere şöyle yansımıştı:
¥ "Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ile kuvvet komutanlarının da katılacağı Türk Silahlı Kuvvetleri"nin en geniş kapsamlı iki tatbikatının seçkin gözlemci günü son dakikada iptal edildi.
3 Mayıs"ta Ege Denizi"nde başlayan Efes-2011 Müşterek Fiili Atış Tatbikatı ile 16 Mayıs"ta Doğu Akdeniz"de icra edilen Denizkurdu-2011 Fiili Deniz Tatbikatları"nın yabancı gözlemcilere de açık olan bölümü tamamen iptal oldu. Böyle bir iptal ilk defa yaşandı. TSK"nın planlı tatbikatlarından hiç biri daha önce iptal edilmemişti."
¥ TSK, Denizkurdu ve Efes tatbikatlarını "askeri gerekçelerle" iptal ettiğini duyurdu. Erdoğan "TSK ne diyorsa ona bakın" dedi. İptalin perde arkasında tatbikatta görevli bazı komutanların Balyoz soruşturmasında ifadeye çağrılması olduğu iddia edildi.
Balyoz soruşturması kapsamında ifade vermeye çağrılan 4 general, bir amiral ve bir kurmay albaydan bazılarının iptal edilen tatbikatlarda önemli görevlerde bulunduğu öğrenildi. Bu durum, "Tatbikatlar Genelkurmay Karargâhı"nın Balyoz soruşturmasında çok sayıda muvazzaf subayı kapsayan yeni bir gözaltı dalgası gelecek" duyumunu alması sebebiyle iptal edildiği iddialarını güçlendirdi."
Mi acaba?..
Oysa, benim burnuma "çok pis kokular" geldi!..
"Deşifre" olan "derin plân" vesilesiyle bu konuyu da yazmak istedim.
Efendim, "duyum"larıma göre;
Söz konusu tatbikatların "iptal" edilmesinin sebebi; ne "askeri"dir, ne de "Balyoz soruşturması"yla ilgilidir!..
"Duyum"larıma göre;
Bu tatbikatlar esnasında, "kaza kurşunu" süsü verilerek, "üst düzey bir komutan öldürülecek"ti!..
Meselâ, Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel olabilir!..
Hani, Kasım 1997"de Kıbrıs"ta düzenlenen bir "tatbikat" esnasında, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu da bir "kaza kurşunu" ile öldürülmek istenmiş ama Kıvrıkoğlu yere eğilince, kurşun; hemen arkasında oturan Albay Vural Berkay"ın göğsüne saplanmıştı!..
Bu olay bir "kaza" değil,
Plânlanmış bir "suikast"tı!..
Aynen bunun gibi;
Mayıs ayındaki tatbikatlardan birinde de, yine bir "kaza kurşunu"(!) ile "üst düzey bir komutan" ortadan kaldırılacaktı!..
Ki, ortalık karşısın ve "seçimler iptal" edilsin!.. Seçimlerin iptal edilmesi demek, "izin"deki "zinde kuvvet"lerin önünün açılması ve elbette "Ergenekon taifesi"nin dışarı çıkması demek!..
Ama, bu plân da "deşifre" oldu!..
Benim kulağıma kadar gelen bu "pis koku"lar, Ankara"dakilerin de burunlarının direğini sızlatmış olmalı ki; tatbikatlar "iptal" edildi!..
Yani, oyun bozuldu!..
ÇÖZÜM YENİ ANAYASA!
Sizin anlayacağınız;
Bir "ahtapot"u andıran Ergenekon"un; "kolları ve gövdesi"nin bir kısmı "içeride" olsa da, büyükçe bir bölümü hâlâ dışarıda ve sürekli "plân üzerine plân" yapıyor, sürekli "sorun üstüne sorun" üretiyor.
Mayıs ayındaki "suikast" plânları boşa çıkınca, şimdi de "Meclis"i itibarsızlaştırmak" için ellerinden geleni yapıyorlar!..
Ne yapacak Meclis?..
Hatip Dicle"yi milletvekili yapıp;
PKK ve KCK"yı mı onaylayacak?..
Mehmet Haberal, Mustafa Balbay ve Engin Alan"ı milletvekili yapıp, Ergenekon"u mu aklayacak?..
O zaman;
Ne "PKK ile mücadele" kalır ortada, ne de "Ergenekon"la mücadele!"
Ama, "entel-dantel arkadaşlar"ın da desteği ile, "yapılmak istenen" budur!
Ne var ki; gerek "Jandarma Genel Komutanı"na suikast" plânları, gerek "Meclis"e suikast" plânları "deşifre" olmuştur!.. Bunlarla mücadelenin tek yolu "yeni anayasa"dır!..
Başbakan Erdoğan"ın dediği gibi;
"Sıfır kilometre bir anayasa!"
"Demokrasi" diyenler parmak kaldırsın!..


Milletin değil, Apo"nun vekilleri
Şu hâle bakın;
"Oyun" konuşmaktan "oy"un gücünü konuşmaya fırsat bulamadık...
"CHP"nin yenilgisi"ni konuşmaktan, "AK Parti"nin zaferi"ni konuşmaya fırsat bulamadık...
"BDP"nin Meclis boykotu"nu konuşmaktan "Kürtlerin sorunları"nı konuşmaya fırsat bulamadık...
"Deli danalar" gibi, hep aynı konunun etrafında döndük durduk!.. BDP"liler Meclis"e gelir mi, gelseler bile "yemin" ederler mi, ederlerse "yeminlerine sadâkat" gösterirler mi?..
İş, döndü dolaştı; "Apo"nun ağzından çıkacak bir çift söz"e kaldı...
Apo "boykota onay" verirse, Meclis"e gitmeyecekler...
"Gidin" derse, tıpış tıpış Meclis"in yolunu tutacaklar!..
Bunun adı da, "bağımsız politika" olacak, öyle mi?..
Bunlara "milletin vekili" değil, "Apo"nun vekilleri" demek daha doğru olur, herhalde!..
Bunların, herhangi bir "robot"tan farkları yok!..
Apo, İmralı"dan basıyor "düğme"lerine, harekete geçiyorlar... Kapatıyor düğmeyi, "fara kapılmış tavşan" gibi oldukları yerde kalıyorlar!..
Tam BDP"nin ne yapacağını merak ederken, şimdi de CHP çıktı karşımıza... Onlar da BDP gibi "boykot" mu uygulayacak, yoksa Meclis"e gelip "yemin" mi etmeyecek?.. CHP"de de havalar parçalı bulutlu!..
Hasılı kelâm, ağız tadıyla "milli irade"yi konuşamadık...
İnşaallah 28 Haziran"dan sonra konuşuruz!..
 
akit

Bu yazı toplam 1043 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar