Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

Derin bir çatışmaya doğru mu?

Dünya politikasında ilginç ve tehlikeli bir tırmanış yaşanıyor..

Geçenlerde Suûd rejiminin İran hakkında yaptığı tehdid dolu açıklamalar bayağı tepki  toplamıştı. İran’da ‘resmî yetkili ağız‘ sayılmasa da ‘Söylenmesi gereken bir şekilde söylenmelidir..' mantığına göre uygun olarak konuşan yetkili ağızlardan birisi olan ve 1980-88 arasındaki İran-Irak Savaşı’nda İnkılab Muhafızları Ordusu‘na 7 yıl başkomutanlık yapan ve halen de ‘Ülke ve Nizâmın Maslahatını Belirleme Kurulu’nun Genel Sekreterliği‘ni yürüten Muhsin Rızaî, bir karşılık vererek, ‘Suûd rejimi aklını başına alsın,, Bizi hışımlandırırsa, sonrasını düşünmelidir.. Çünkü o zaman geride ne Suûdî kalır, ne vehhabîlik' demişti.

Bunu şimdi yine niye mi  hatırlandı?

Çünkü, İran makamları Azerbaycan Cumhuriyeti’nin İsrail rejimiyle sıkı ve tehlikeli ilişkiler geliştirmesini eleştirince.. Azerbaycan Hükûmet Sözcüsü evvelki gün yaptığı tehdidler dolu cevabî açıoklamasında, ‘İran Devleti Azerbaycan’ın bağımsızlığına saygısızlık yapar ve bizi hışımlandırırsa geride İran bile kalmaz..' deyiverdi.

Uslûb bu..

***

Siz birilerinie böyle bir söylem geliştirip diplomasinin alışılmış ölçüleri dışında hareket etmeyi âdet haline getirirseniz, karşılığında hattâ hiç ummadığınız birileri de size böyle hitab edebilir.

O halde, ‘bin düşünüp bir söylemek ve manevra alanı bırakacak şekilde bir diplomasi dili geliştirmek‘ gerekliliği unutulmamalıdır.. Nitekim, bizde de yakın geçmişte, ‘Biz olmaksızın Ortadoğu’da yaprak kıpırdamaz' diye stratejik derinliği olmayan sözler edenleri hadiseler yalanlamıştır.

Ya da bir başka örnek..

Bir kaç ay önce Suûdî rejimi, Amerikan emperyalizmi tarafından yarım asrı aşan bir süredir bir elbezi gibi kullunıldıktan sonra aartık kenara atılacağının ve bölgede kendi yerini İran’la doldurabileceğinin korkusunu yaşamaya başlayınca, ‘Amerika‘daki 750 milyar dolarlık mal varlığını geri çeker ve devlet tahvillerini satarım‘ gibi bir tehditte bulundu.. Ama, arkasını hesab edemedi. Çünkü,  Amerikan Kongresi, Suûdî rejiminin 11 Eylûl 2001 Saldırıları‘ndaki sorumluluğunun araştırılması yönünde bir karar aldı ve ardından da, Suûdî‘nin Amerikan bankalarındaki dev servetini dondurdu. 

Suûdi rejimi şimdi kara kara düşünüyor.. Halbuki o servetini çekmeden öyle bir açıklamalarının geri tepeceğini düşünebilmeliydi.. Kaldı ki, B. USA emperyalizminin, başta İran olmak üzere bir çok ülkenin kendi bankalarındaki bankalarındaki dev para kaynaklarını dondurduğunu hatırlayabilirdi.

***

Taraflar bu gibi beyanlarla savaş mantığına uygun bir zemine sürüklenmeye amâde hale getirilmek isteniyor. Çünkü, savaş(tırıl)mak isteyen taraflar birbirlerine  derin nefretbeslemezlerse savaşamazlar. Öyle bir durumda  savaşan güçlerin gözleri, karşı tarafı yok etmeye değil, bir uzlaşmaya zorlayacak şekildeki taktikler geliştirmeyi esas alır.

***

Bölgemiz üzerindeki karabulutlar giderek yoğunlaşıyor..

Amerikan Hükûmeti, Rusya’nın onlarca diplomatını ‘istenmeyen adam‘ ilan ederek, ülkeyi derhal terk etmelerini istedi. Rusya da misliyle mukabelede bulunacağını açıkladı.. Putin ise hesabını B. Amerika’da Trump’ın işbaşına geçeceği 20 Ocak gününe göre yapıyor.

***

Aynı durum İsrail rejimi için de geçerli.. İsrail rejiminin Filistin’de yeni yerleşim birimleri tesis etmek yönündeki uygulamalarının uluslararası hukuka aykırı olduğuna dair bir karar tasarısı BM Genel Kurulu’ndan B. Amerika’nın çekimser oyuyla  geçince Obama yönetimiyle İsrail rejimi arasında bu zamana kadar hiç yaşanmamış bir gerilim meydana geldi. Trump ise, Obama yönetimini suçlayarak, İsrail rejimine ‘20 Ocak’a kadar dayanın!‘ diyor.

Bu da tabloyu daha bir karartıyor.

***

Türkiye ile Amerika arasında cereyan eden ve gerek Mevlud Çavuşoğlu‘nun, gerekse Tayyib Erdoğan’ın sert  açıklamaları ve bu geli,şmelerin NATO dünyasında meydana getirdiği tedirginlikle, Rusya ile Türkiye’nin garantör olduğu ve İran’ın fiilen dışarda kaldığı şekilde Haleb’de uygulamaya konulan ‘ateş-kes‘ sürecine ise inşaallah yarın değinelim.

stargazete

Bu yazı toplam 1426 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar