Demokrasi Helvasını Yersen Ne Olur ?
Cezayir parlamentosunu 17 Mayıs 2007 Perşembe günü yapılan seçimlere katılarak geçerli oy veren yüzde 20 'lik seçmen kesimi belirledi.Seçimlere katılım olmadı çünkü helvadan demokrasi putuna tapanlar acıktıklarında helvadan putlarını yemişlerdi
Cezayir parlamentosunu 17 Mayıs 2007 Perşembe günü yapılan seçimlere katılarak geçerli oy veren yüzde 20 'lik seçmen kesimi belirledi.Seçimlere katılım olmadı çünkü helvadan demokrasi putuna tapanlar acıktıklarında helvadan putlarını yemişlerdi
17 Mayıs 2007 Perşembe günü Cezayir'de parlamento seçimleri yapıldı. Bu seçim, 1992 yılında İslami Kurtuluş Cephesi'nin kazanması kesinleşince iptal edilen seçimlerden sonra yapılan üçüncü parlamento seçimiydi.
Seçimi beklendiğini gibi Cezayir Devlet Başkanı Buteflika'yı destekleyen partiler kazandı. 389 milletvekili bulunan mecliste aslan payını üçlü koalisyon paylaştı. Başbakan Abdülaziz Belhadim başkanlığındaki Ulusal Kurtuluş Cephesi 136 milletvekiliyle meclise girmeye hak kazandı. Belhadim'in partisi 2002 seçimlerinde kazandığı sandalyelerden 38'ini kaybettse de, mecliste en çok sandalyeye sahip parti olma sıfatını korudu.
Koalisyonun ikinci partisi, eski başbakan Ahmed Uyahya'nın başkanlığındaki Demokratik Ulusal Birlik Partisi 61 milletvekilini mesclise göndermeye hak kazanırken, İslami çizgideki Barış Toplumu Partisi 52 sandalye kazandı.
Solcu İşçi Partisi 26 milletvekilinde kalırken, laik çizgideki Kültür ve Demokrasi Birliği 19 milletvekili çıkarabildi. Oysa İşçi Partisi lideri Luveyze Hanun, seçimlerden önceki beyanatlarında meclisin üçte birine sahip olacaklarını iddia ediyordu.
Perşembe günü yapılan seçimin sonuçları Cezayir'deki siyasi tabloyu çok fazla değiştirmedi. Sonuçlar, Buteflika'nın devlet başkanlığını ve Belhadim'in başbakanlığını sürdürmesini garantiledi.
Bu sonuçların ötesinde Cezayir seçimlerinin belki de dikkat eilmesi gereken en belirgin sonucu, halkın seçimlere itibar etmemesi oldu. Resmi rakamlara göre katılım oranı % 35 oldu. Tabii iptal edilen % 15'lik geçersiz oy oranı da buna dahil. Yani meclisteki sandalye dağılımını % 20'lik oy oranı belirledi.
Kimi gözlemciler bunu halkın seçimlere ve rejime güvensizliği olarak yorumlarken, kimileri de seçim öncesi yapılan boykot çağrılarının seçmen üzerinde etkili olduğu görüşünde.
İslami Kurtuluş Cephesi'nin önde gelen iki lideri Abbasi Medeni ve Ali Belhac, Ulusal Reform Hareketi liderliğinden uzaklaştırılan Abdullah Caballah ve sosyalist partiler seçimleri boykot çağrısında bulunmuştu. El-Kaide'nin Mağrib kolu da yayınladığı bildiride, Cezayirlileri "komedi" olarak nitelediği seçimleri boykot etmeye davet etmişti.
Cezayirli seçmenin % 65'inin sandığa gitmemesinin ve % 15'inin geçersiz oy kullanmasının nedeni boykota davet eden kesimlere verdiği destek mi, yoksa rejimden ümidini kesmesi mi, bunun cevabını net bir şekilde vermek zor. Fakat kesin olan bir gerçek var ki, seçilen yeni meclis Cezayir halkının %80'inin desteğine sahip değil.
Sonuçların açıklandığı Cuma günü Cezayir güvenlik güçleri İslami Kurtuluş Cephesi'nin 2 numaralı adamı ve etkili hatibi Ali Belhac'ı bir süre gözaltına aldı. Belhac, serbest bırakıldıktan sonra basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Cezayir'in boğucu bir siyasi kriz yaşadığını söyleyerek seçimlerin iptal edilmesi ve gerçekleştirilecek siyasi reformların ardından yeniden seçim yapılması çağrısında bulundu.
Cezayir halkının 1992'deki seçimlerin iptal edilmesiyle girilen kanlı süreci bir daha yaşamak ve ülkede şiddet olayları görmek istemediği gözlemcilerin ortak görüşü. Fakat bunun mevcut rejime destek olarak yansımadığı görülüyor. Cezayir Hükümeti ulusal uzlaşmayı sağlama yönünde olumlu adımlar atarken şiddetin diğer bir ayağını oluşturan generallerin cinayetlerini görmemezlikten gelmesinin, Perşembe günü Cezayir halkı tarafından mesajla kınandığı söylenebilir. Şimdi merak edilen, hükümetin bu mesajı doğru okuyup okuyamayacağı.
İslami partiler ne durumda?
Seçim sonuçları İslami partilerin gerilediğini gösteriyor. İslami partilere doksanlı yıllardaki halk desteğini mumla aratan bu sonucun birinci mimarı rejimin baskıları ise ikinci mimarı İslami hareketlerin kendi içindeki bölünmeleri.
Seçimlere biri iktidardaki koalisyondan diğer ikisi muhalefetten üç İslami parti katıldı. Koalisyon ortağı Barış Toplumu Partisi, diğer İslami partilerin ve özellikle de Ulusal Reform Hareketi"nin seçmenini çalarak, 2002 seçimlerinde kazandığı 40 sandalyeyi 52"ye çıkardı. Fakat iktidar ortağı olduğu için Ulusal Reform Hareketi"ne ülkedeki İslamcıların güçlü bir temsilcisi gözüyle bakılmıyor.
Abdullah Caballah liderliğinde girdiği 2002 seçimlerinde 43 milletvekili çıkararak Barış Toplumu Partisi"ni geride bırakan Ulusal Reform Hareketi, Caballah"ın ayak oyunlarıyla ve İçişleri Bakanlığı"nın kararıyla devre dışı bırakılmasının ardından Muhammed Bulıhye bakanlığında girdiği Perşembe günkü seçimlerde sadece 3 milletvekili kazanabildi.
Abdullah Caballah"ın hareketten ayrılarak kendi partisini kurmasının ardından 2002 seçimlerinde sadece bir milletvekili çıkarabilen Nahda Hareketi ise, bu seçimlerde Ulusal Reform Partisi"ne kaptırdığı seçmenin bir bölümünü geri kazansa da, sandalye sayısını ancak 5"e çıkarabildi.
Cezayir partilerinin seçim kampanyalarında seçmene verdiği vaatlerin başında yolsuzlukla mücadele geliyordu. Petrol başta olmak üzere zengin kaynaklara sahip Cezayir"de yolsuzluk gerçekten birinci sorun. El-Halife Bankası skandalı bunun en güzel örneği. Kanunsuz yollardan çok büyük paralara konan El-Halife Grubu"nun başındaki Refik El-Halife gıyabındaki yargılamanın ardından ömür boyu hapse mahkum edildi. Fakat Cezayir"e kudretli genarellerin hükmettiği kanlı yıllar boyunca o kadar büyük paraları İngiltere"ye iltica eden ve şu anda Londra"da sefa süren 42 yaşındaki Refik El-Halife"nin otuzlu yaşlarında kendi başına hortumladığını söylemek saflık olacaktır.
Seçimi kazanan partiler seçmene verdikleri sözü tutup yolsuzlukla mücadele edecekler mi, yoksa yolsuzluk kafilesi arada bir El-Halife gibi kurbanlar vererek yoluna devam edecek ve yolsuzlukla mücadele söylemleri bir sonraki seçim kampanyalarına kadar rafa mı kaldırılacak? Katliamlara adı karışmış askerleri göz ardı ettiği için tam anlamıyla başarılı olamayan ulusal uzlaşı girişimi, yeniden ve daha geniş bir çerçevede ele alınıp başarıya ulaşabilecek mi? Seçimlerin hemen öncesinde başbakanlık binasının burnunun dibine kadar uzanan El-Kaide kolu seçim sonuçlarını nasıl okuyacak ve ne yapacak?
% 20"yle seçilen yeni parlamentoyu bekleyen bütün bu soruların cevabı için önümüzdeki günleri beklemekten başka yapacak bir şey yok.
