İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

CIA'nın 'adamı' gitmeden olmaz

Mısır'da milyonlar neyi değiştirdi? Öfkeli ama bir o kadar da kontrollü kalabalıklar; onlarca yılın birikimini harekete geçirmeyi başarıp Ortadoğu gibi bir bölgede, Avrupa, İsrail ve ABD için stratejik açıdan tartışılamaz konumda olan acımasız bir rejimin nasıl sarsılabileceğini gösterdi. Sadece Mısır rejimini değil, bölgesel statükoyu da sarstı, hemen bütün ülkeleri oyunlarını yeniden kurmaya zorladı.

Sadece Mısır'ın değil, Orta Afrika'dan İran sınırına uzanan kuşağın en örgütlü muhalefeti olan belki on yıl sonra bir tür "Müslüman Kardeşler kuşağı" oluşturabilecek cemaatle Mısır rejimi 57 yıl sonra ilk kez masaya oturdu. Cemal Abdünnasır'dan bu yana tasfiye edilmeye çalışılan, ezilen, işkencelerden geçirilen, yok sayılan ama varolduğu, üstelik bütün bölgeyi dalga dalga etkilediği düşünülen cemaat artık masada.

Görüşmelerin ilk turunda anlaşma sağlanamadı ama diyalog devam edecek. Cemaat sözcüsü, yönetimin ciddi olmadığını söylerken, Anayasa değişikliği, tam demokrasi istediklerini duyurdu. Mübarek sonrası için işleri yürüten ve geçiş hükümetinin esas adamı Ömer Süleyman ise, tam demokrasinin zaman alacağını söylemiş...

Cemaat ve muhalefet grupları, bu pazarlıklarla kandırılabilir, oyalanır ardından da hışımla üzerlerine gidilip ezilir mi? Bu mümkün. Görüşmeye dair ilk haberleri gördüğümde, "çok kolay ikna olacaklar galiba" dedim. Gerçekten de öyle olursa, yazık olacak. Şu an için ipleri elinde tutan Süleyman'ın, eğer bu pazarlıkları kendi istediği şekilde yürütmeyi başarırsa, sonuç aldığı anda acımasız bir operasyon, intikam harekatı yürüteceğini söylemek mümkün.

Şu an için Hüsnü Mübarek dönemi, ailesiyle birlikte, fiilen bitti. Ama çok şey değişmedi. Sistem değişmedi. Öfkeyi sokağa yansıtanların beklentileri karşılanmadı. Henüz hiçbir şey almadılar. Amaç sadece Mübarek'i bitirmekse amaca ulaşıldı. Ancak yerine geçecek kişi kesinlikle onu aratmayacaktır. Öyleyse hiçbir şey başarılmış değil.

Mübarek sonrasını yürütecek kişi Ömer Süleyman gibi elleri kanlı, karanlık ilişkileri olan biri olsa da, bu dalganın önüne geçilemeyecek. Şu an hem Mısır rejimi hem ABD hem de bölgesel sistemi ayakta tutan merkezler, "Mubarek gitsin, sistem yerinde kalsın" diyorlar ve derin kırılmayı, geçiş dönemini yönetmeye, ipleri ellerinde tutmaya çalışıyorlar. ABD'nin Mubürek'i hemen gözden çıkarıp ordu ile pazarlığa girişmesi, "adamı" Süleyman'ın her şeye hakim olması için yoğun çaba harcaması bunun göstergesi.

Süveyş Kanalı'nın stratejik değeri ve Batı ekonomileri için can damarı oluşu, İsrail'in güvenlik kaygıları, Filistin'in İsrail kontrolünden çıkması korkusu ve en önemlisi de Ortadoğu'da yerel dinamiklerin harekete geçip bütün oyunları sıfırlaması ihtimali var ortada. Bu yüzden bölge ülkeleri ve merkez güçler, Mısır'daki dönüşümü kesinlikle kontrol altında tutmak, yönetmek zorundalar. Aksi takdirde sadece Ortadoğu'nun değil, dünyanın da ekseni gerçekten kayacak. Bu kırılma, Batı'nın sömürge tarihi için bir tür geri dönüş sürecinin başlangıcı olacak.

Ömer Süleyman CIA'nın adamı. ABD'nin güvendiği, desteklediği, Mübarek sonrası için Mısır'ın başına düşündüğü isim. Üstelik bu gösterilerden sonra ortaya çıkmadı. İki yıldır "Mübarek sonrası yerine kim geçecek" sorusuna cevap arayanlar oğul Cemal'den daha çok Süleyman'a şans tanıyordu. Korkumuz hep bu kişinin öne çıkacağı yönündeydi. Öyle de oluyor.

Süleyman; uzun zamandır ABD tarafından İran'ı tecrit etme stratejileri ve İslam tehdidiyle mücadele politikaları için en güvenilir adamdı. ABD'nin yeni Ortadoğu tasarımlarının kirli, karanlık tarafında çok önemli görevler ifa ediyordu. Bu biliniyor, tartışılıyordu.

"CIA'nın Kahire'deki adamı" 29 Ocak'ta Mübarek'in yardımcısı olarak atanmadan önce uzun yıllar istihbarat başkanlığı yaptı. Bu göreve 1993'te getirildi. Bu öyle sıradan bir başkanlık değil. Patrondu ve her şeye hükmediyordu. Ama 2001'den sonraki icraatlarıyla ilgili öyle çirkinlikleri ortaya çıktı ki, ABD için ne kadar önemli olduğunu o zaman kavradık.

İsrail'in de has adamıydı. Filistin iç savaşında İsrail'le birlikte Hamas'a karşı savaşı yürüten ve yönetenlerden biriydi. İsrail'le birlikte açıktan El Fetih'e silah naklediyor, Hamas'ı boğmaya çalışıyordu. Hamas tarafından Gazze'de ele geçirilen el Fetih istihbarat arşivinde sadece İsrail istihbaratının, onun kontrolündeki Filistinlilerin ortak operasyonları, suikastleri ve senaryolarıyla ilgili bilgiler yoktu. Süleyman'ın İsrail istihbaratıyla ortak neler yaptığına dair çok gizli bilgiler de vardı. Görevi boyunca ABD ve İsrail istihbaratına çalıştı, dosyalar hazırladı, bölgede onlar adına operasyonlar yürüttü.

Eğer Süleyman iktidarda kalırsa Türkiye-Mısır ilişkilerinin çok gergin geçeceğini şimdiden not etmekte fayda var.

Süleyman'ın başka marifetleri de var..

Çok tartışılan CIA uçakları, gizli cezaevleri ve işkence merkezleri operasyonunun merkez adamlarından biriydi o. Dünyanın bir çok bölgesinden kaçırılan kişiler Mısır'a getiriliyor, Süleyman'ın adamları tarafından işkenceye alınıyor, sorgulanıyor, bazıları ölüyordu. ABD-Mısır arasındaki anlaşmalara dayanan bu trafikte o tepe yöneticilerdendi.

Hatta işkencelere bizzat katılıyordu. Mesela, Mısır doğumlu Avustralya vatandaşı Memduh Habip'in sorgulamasına, uygulanan işkenceye bizzat katıldığı söyleniyor. Habip konuşturulamayınca ya da istenen bilgi alınamayınca Süleyman Türkistanlı bir başka "kurban"ı işaret ediyor ve orada öldürülüyor. Kendisi sadece "CIA'nın Kahire'deki adamı" değil, "işkencenin babası" olarak nitelendiriliyor. Yine bir başka "kurban" CIA uçaklarıyla önce Mısır'a götürülüyor, sorgulanıyor, ardından Libya'ya naklediliyor. Amaç; el Kaide-Saddam bağlantısı için delil bulmak. Sorgulamalar yapılıyor ve daha sonra bu kişinin intihar ettiği açıklanıyor. "İntihar"ın açıklandığı gün de Süleyman'ın özel uçağı Libya'dan havalanıyor! (Lisa Hajjar: Omar Suleiman, the CIA's Man in Cairo and Egypt's Torturer in Chief)

İsrail'in Gazze saldırısını hatırlayalım. O acımasız kıyımda İsrail'in en önemli ortağı yine Süleyman. Ardından gelen Gazze ambargosu yine Mübarek ve Süleyman'in desteğiyle uygulanabiliyor ve bu ittifak hâlâ devam ediyor.

Şu an Mısır'ın patronu bu adam. ABD ve İsrail'in en önemli güvencesi. Elleri kirli, kanlı, kapkaranlık bir isim. Dünyaya yeni lider olarak pazarlanıyor. Muhalefet, Müslüman Kardeşler bu kişiyle pazarlık yapıyor. O orada olduğu müddetçe ne sistem değişir, ne demokrasi gelir ne de rejimin muhalefeti sindirme operasyonları sona erer. O orada olduğu müddetçe Batı rahat uyuyacaktır.

Ama bu dalga güçlü. Süleyman'ı da gömer!


yenişafak

Bu yazı toplam 1898 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar