Can Dündar’ın derdi, Paralelci Abi’leri niye gerdi?

Meydanı boş bırakmaya gelmiyor...

“3 günlük bir gezi”ye gittik, ortalık karışmış... “Gazeteler” bir yandan,“İnternet siteleri” bir yandan, bana karşı “topyekün saldırı”ya geçmişler...

Kimi, “Akit TV’de iğrenç muhabbet” demiş, kimi “belaltı vuruş”, kimi de“seviye yerlerde” ifadesini kullanmış!..

Peki, ben ne demişim ki; “belaltı” ve “seviyesiz” olsun?..

Efendim, olay şu:

Ben, 27 Kasım akşamı Akit TV’de Kenan Kıran ve Murat Alan’ın “Arka Plân” programında, 28 Kasım günü de Akit’teki köşemde “Can Dündar Olayı”nı yazdım ya; “Paralelci”sinden “Ulusalcı”sına, “Ulusolcu”sundan“Kemalist”ine kadar bütün “mihrak”lar “hedef birliği” yapıp, bana saldırmışlar!..

Tamam, saldırsınlar da;

Ne yaptım ben?..

Yalan mı söyledim?..

Yalan mı yazdım?..

“Olmayan” bir hadiseyi gündeme getirip, “iftira” mı attım?..

KAÇ YILDIR EVLİLER?

Dediğim ve yazdığım şu:

“Casusluk” suçundan tutuklanan Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar’a göre; “Can Dündar’ın tutuklandığı” gün, yani“26 Kasım” günü, çiftin “28. Evlilik Yıldönümü” imiş!..

Merak edip, araştırdım; evliliklerinin üzerinden gerçekten “28 yıl” mı geçmiş?..

“Haber”lerde deniliyor ki;

“1991 yılında evlendiler!”

İyi de, o zaman evliliklerinin üzerinden “28 yıl” değil, ‘24 yıl” geçmiş olmaz mı?..

Herhalde görmüşsünüzdür; Cumhuriyet’in 27 Kasım tarihli manşetinde“Can-Dilek Dündar çifti”nin yerde otururken bir fotoğrafı vardı...

Altında da, şu başlık:

“Evlilik yıldönümünde Çağlayan hatırası!”

“Resimaltı”nda şunlar yazılıydı:

“Can Dündar ile eşi Dilek Dündar, adliye koridorlarında yerde birlikte oturdu...”

O esnada, Dilek Hanım, demiş ki;

“Herkesin güçlü durmasını istiyorum...  28. evlilik yıldönümümüzde, böyle bir şey yaşamak da varmış!”

Dilek Dündar, “28 yıl”dan bahsettiğine göre; çiftin “1987’de evlenmesi”gerekir, değil mi?..

Hani, “zenginin malı züğürdün çenesini yorar” demişler ya, “Can Dündar’ın evliliği” de, bizi bir hayli uğraştırdı...

Aslında, meselemiz “onların evlilikleri” değil!.. 

Bana ne evliliklerinden!..

1991’de evlenmişler de, çocukları 2 yıl önce yani, 1989’da doğmuş!.. 

Kime ne?.. 

Ama, “söylenen tarih” ile “resmi kayıt”lar birbirini tutmuyorsa, ortada bir“yalan” var demektir!..

İşte ben, deminden beri, bu “yalan”ı deşifre etmeye uğraşıyorum!..

“Evlilik tarihi yalan” ise, Can Dündar’ın “gazetecilikten tutuklandım”sözleri de “yalan”dır!..

SİZİ GİDİ ÇUKURLAR SİZİ!

Yazdıklarım ve söylediklerim tamamen bundan ibaret... Ne bir kelime eksik var, ne bir kelime fazlalık.

Gördüğünüz gibi;

Amacım, “Can Dündar’ın özel hayatını didik didik etmek” değil!..

Hem, ben bu işleri beceremem ki!..

O işin uzmanı, “Paralelci gazeteler ve internet siteleri!”

Onlar, bu işleri çok iyi bilir!..

Zaman zaman; öyle “alçak”laşırlar, öyle “seviyesiz”leşirler, öyle“çirkin”leşirler, öyle “iğrenç”leşirler, öyle “kahpe”leşirler ki; “özel hayatı didikleme” konusunda, ellerine kimse su dökemez!..

“Can Dündar olayı”nda benim yaptığım, ayan-beyan ortada:

Dilek Hanım’ın, “evlilik tarihi” gibi, “hassas bir konu”da yaptığı açıklama ne kadar “yalan” ise, Can Dündar’ın “gazetecilikten tutuklandım” demesi de o kadar “yalan”dır!..

ARALARINDA BAĞLANTI MI VAR?

Dediğim, demek istediğim, dikkat çekmeye çalıştığım işte  buydu...

Ama anlayamadığım şu:

“Can Dündar’ın derdi,

Paralelcileri niye gerdi?”

Herhalde hatırlarsınız...

Bir zamanlar; Şirinevler’de ikamet eden Muhittin Çiçek amcadan naklen,“Bedii Faik’in yazısı”ndan bir bölüm aktarmıştım... 

Bedii Faik, yıllar önce yazdığı bir yazıda, “adamın biri”nden söz etmiş... 

İşte o adamın biri; sokakta dalgın dalgın yürürken; farkında olmadan, yolun ortasında yatan bir köpeğin “kuyruğuna” basmış!.. Ve tabiî, can havliyle havlamış köpek!..

Adam şaşırmış...

“Hayret” demiş;

“Ben köpeğin kuyruğuna bastım!.. Ama ses, ağzından çıktı!”

Şöyle bir düşünüp, “teşhis”i koymuş:

“Kuyruğuna bastığım halde ağzından ses çıktığına göre, demek ki; kuyruk ile baş arasında bir bağlantı var!”

Şimdi sormak gerekmez mi;

“Paralelci internet siteleri ile Can Dündar arasında bir bağ, bir bağlantı mı vardır ki; ben Can Dündar’ın kuyruğuna basınca, ses Paralelcilerin ağzından çıktı?!?”

Haa, “belaltı vurma” meselesine gelince, o işi de en iyi beceren yine“Paralelci”lerdir!..

Ama, bu saatten sonra, ağızlarıyla kuş tutsalar, piyasaya “yepyeni montaj kasetler” de sürseler, hiçbir netice alamazlar!..

Çünkü millet; bunların ne kadar “adi”, ne kadar “alçak” ne kadar“seviyesiz birer çukur” olduğunu gördü!..

“Beş paralık itibarları kalmadı!”

Hiç “seven”leri yok!..

Herkes “nefret” ediyor bunlardan!..

Artık, “insan” yerine koyan bile yok!..

Bu saatten sonra;

Bunlardan korkan var ya, bunlar gibi olsun!!!

KARISINI ALDATAN!!!

“Paralelciler” böyle de, onların dümen suyuna girip, yine onların eline tutuşturduğu fotoğrafları; “İşte MİT TIR’larındaki gizlenen o silahlar”diyerek, resmen ve alenen “casusluk” ya da “İsrail’in ajanlığı”nı yapan Can Dündar çok matah biri midir?..

Daha önce de yazmıştım...

Can Dündar; “40 yaş erkeği”ni tarif ederken; “Kadın kokusu, taze ete susamış bir sırtlana dönüştürüyor bizi” diye yazan, “uçkur düşkünü” bir adamdır!..

Bilmem, hatırlar mısınız;

17 Eylül 2009 tarihli Habertürk gazetesinin “magazin eki”nde Barış Engin’in özel haberi vardı...

Başlığı da şöyleydi:

“Can Dündar, çıtırla öpüşürken!”

Olayın ayrıntısı ise şöyleydi:

“Sürekli, 18 yıldır evli olduğu eşi Dilek Dündar’a duyduğu aşktan bahseden romantik yazar Can Dündar; Bebek açıklarında bir teknede, esmer bir güzelle öpüşürken yakalandı... İşte fotoğrafları!..”

Ve ilâve bir not:

HT Magazin’de “Can Boğaz’dan gelir” başlığı ile yayınlanan fotoğraflar,“Altın Objektif Ödülü”ne lâyık görülmüş ve “Yılın fotoğrafı” seçilmişti!..

Bir ilâve not daha:

Can Dündar’ın, “çok sevdiğini söylediği eşini aldattığı” ortaya çıkınca; internet sitelerinde şu yorumlar yapılmaya başlanmıştı:

Medya mahallesinin “ağlak yüzlü romantik çocuğu” olarak bilinirdi… Oysa; medyada herkesin bildiği “sır”, büyük bir “çapkın” olduğuydu.

Ama her ne olduysa o “romantik çocuk” bugün hızlı “paralel tetikçi” oldu...Can Dündar’dan bir “tetikçi” ve “casus” çıkaran Gülen örgütü bunu nasıl yaptı, hiç sorgulanmadı!

Ama, aralarında, mutlaka bir “bağ” var!.. Bu bağ, “tamamen duygusal”(!) mıdır, yoksa “çıkarların örtüşmesi”nden midir, bilmiyorum... Ama, kesin olarak biliyorum ki; “Eski bir MİT’çinin oğlu” olan Can Dündar’ın, “MİT’e sızmaya çalışan ama beceremeyen Paralelciler”le mutlaka bir bağı vardır!..

Eğer bir “bağ-bağlantı” olmasa;

“Can Dündar’ın derdi,

Paralel’i bu kadar germezdi!”

Ya da;

Ben Can Dündar’ı eleştirmişken, tepki “Paralelciler”den gelmezdi!..

Acaba bu tepki niye?..

“Tetikçilerini mi koruyorlar?!?”

*****************************************************************************

Cumhuriyet varken, düşmana ne gerek var?

Hani, atalarımız; “Can çıkmayınca huy çıkmaz” demişler ya, Cumhuriyet de öyle!.. Can Dündar, hâlâ “Cumhuriyet Yöneticisi” göründüğü için, Cumhuriyet; “Türkiye düşmanlığı” yapmaya devam ediyor!..

Önceki gün, hem de “9 sütuna manşet”ten şu başlığı atmışlar: “Rusya’dan şok iddialar: Erdoğan ve ailesinin IŞİD’in petrol ticaretiyle ilişkisi var... Türk sınırında 16 bin tanker görüldü!”

Bunu söyleyene de, yayınlayana da, şunu söylemek lâzım: “Bunu ispat edemeyen şerefsiz, haysiyetsiz ve alçaktır!”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu iddiasıyla ilgili olarak dedi ki;“İddialarını ispat ederlerse, ben görevi bırakmaya hazırım... Peki ispat edemezse; Putin, görevi bırakmaya hazır mı?..”

“Putin ve Moskova’nın yerli Pravda’sı Cumhuriyet” boşuna çırpınmasın...Tayyip Erdoğan ve Türkiye’ye çamur atmak isteyenler, önce kendilerine bir baksınlar!..

Raporlarla da sabit ki;

DAEŞ’in Suriye ve Irak’ta ürettiği petrol, ilk önce; aynı zamanda “Rus vatandaşı” da olan Suriye vatandaşı George Haswani’ye gidiyor. Haswanide söz konusu petrolü komisyonunu alarak Esed rejimine satıyor, iyi mi?..

Heyy Cumhuriyet; bundan haberin var mı?

Siz varken, düşmana hiç ihtiyaç yok! 

yeniakit

Bu yazı toplam 493 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar