Biz evlerimizi kurtardık... Ya Erkaya ailesi nasıl kurtaracak?

Tarih, 25 Haziran 2000.

Yani, 14 yıl önce...

O günkü Akit’in manşetinde, tam 9 sütuna, “Hakkımızı helâl etmiyoruz”başlığı var... Başlığın spotunda ise şu ifadeler yer alıyor: 

“BÇG’nin mimarı Güven Erkaya öldü... Onun döneminde çok baskı gördük... BÇG dayatmaları; birçok insanın işini, eşini ve istikbalini kaybetmesine sebep oldu... Kur’an kursları kapandı. İmam-Hatipler ağır darbe yedi... Başörtülü öğrencilerin gözyaşları hâlâ dinmedi... Bu millet, böyle bir insana hakkını nasıl helâl etsin ki?”

BENİM VE DİLİPAK’IN YAZISI

Aynı gün, yani “Güven Erkaya’nın ölümünden bir gün sonra” ben deAyna’da, “Alma mazlumun âhını, çıkar son nefeste” başlıklı bir yazı yazmış ve “BÇG’nin mimarı” olarak Güven Erkaya’nın uyguladığı “baskı”lardan bahsetmiş ve özetle demiştim ki;

“Eğer ‘cenaze töreni’ne katılmış olsaydım ve Erkaya’nın Cenaze Namazı’nı kıldıran imam efendi, ‘Nasıl bilirdiniz?’ diye sorsaydı, ‘İyi bilirdim’diyemezdim!.. Ve yine imam efendi;‘Hakkınızı helâl eder misiniz?’ diye sorsaydı, derdim ki:İyi bilirdim diyemeyeceğim bir insana, nasıl helal ederim hakkımı?”

Evet; 24 Haziran 2000 tarihindesaat 13.10’da hayata gözlerini yuman Güven Erkaya hakkında attığımız “manşet”ve benim yazdığım yazı, özetle böyleydi... O zamanlar “sütun komşum” olan Abdurrahman Dilipak da; ana yazısının sonuna bir “not” olarak, şunları yazmıştı:

“Not: BÇG’nin kurucusu, 28 Şubat’ın güçlü paşası dâr-ı bekâya göçtü... Şimdi onu Kirâmen Kâtibîn melekleri sorguluyor olsa gerek.

İşte böyle... Herkesin yaptıkları ve yapması gerekirken yapmadıkları, söyledikleri ve söylemeleri gerekirken söylemediklerinin hesaplarının sorulacağı bir gün gelecek ve o gün, hiçbir şey gizli kalmayacak. Herkese hak ile batıl gösterilecek. Herkes yaptıklarının karşılığını hayır ya da şer, eksiksiz olarak görecek.

Şimdi Güven Erkaya sorguya alındı. Elbet bir gün biz de gidecek ve orada onunla görüşeceğiz.”

TAZMİNAT, HACİZ, GASP!

İşte bu haberimiz ve yazılarımızı “hakaret” sayan “Güven Erkaya’nın ailesi”; gazetem, benim ve Dilipak aleyhinde “30 bin liralık tazminat dâvâsı” açtı!..

“2000’li yılların şartları”nı ve “darbecilerden brifing alan mahkemeleri”düşünün... O ahval ve şeraitte, yerel mahkemeler, hem de “ifadelerimizi dahi almadan” kararını verdi:

“Akit’in, Hasan Karakaya’nın ve Abdurrahman Dilipak’ın mahkûmiyetine!”

Yani, mahkeme diyordu ki;

“30 bin lirayı, faiziyle birlikte Erkaya ailesine ödeyin!”

Peki “faizi” ne kadar?..

“Suç duyurusu”nda bulunulması, “dâvâ” açılması, “duruşma”lar ve“itiraz”lar derken, “faiziyle birlikte” ödeyeceğimiz miktar, o günün parasıyla “150 milyar lira”yı bulmuştu... Bugün ise, o para “300 milyar lira”yı buldu!..

Avukatlarımız Ali İhsan Karahasanoğlu ve Ali Paçci, mahkemenin kararına“itiraz” ettiler... Ama, bir üst mahkeme de kararı onaylayınca, ödememiz gereken tazminat, faizleriyle birlikte “180-200 milyar lira”yı buldu!..

Bu arada, “Erkaya ailesinin avukatları” hiç zaman kaybetmedi ve gerekbenim, gerek Dilipak’ın evlerine “haciz” koydurup, “satış işlemi”ne başladılar!..

Bununla da yetinmeyip;

Dilipak’ın evine “haciz memurları”nı gönderip, evde; “çamaşır makinası, bulaşık makinası, buzdolabı ve televizyon” gibi, ne kadar “beyaz eşya”varsa, haczedip, bir “kamyon”a yüklediler ve götürdüler!.. O eşyalar götürülürken; “basın hürriyeti”nden dem vuranların gıkı bile çıkmadı, iyi mi?!?..

Avukatlarımız da boş durmadı tabiî... Bir yandan “haciz işlemleri”ne itiraz ettiler, bir yandan da Yargıtay’a ve AİHM’e müracaatta bulundular!..

Ne ilginçtir ki; Tayyip Erdoğan’ı “kedi”ye benzeten Cumhuriyet’in karikatüristi Musa Kart hakkında “2 yılda” karar verip, bu karikatürü “ifade hürriyeti” kapsamında değerlendiren AİHM, bizimle ilgili kararını “8 yıl”bekletti!..

SERVETİNİZİN KAYNAĞI NE?

Her neyse...

O günlerde; gazetem Akit ve “muhabir”lerimiz de boş durmadı... “Erkaya ailesinin malvarlığı”nı mercek altına alıp,“Nereden buldun?”diye sormaya başladılar!..

Muhabirlerimizin haberlerinden öğrendik ki; Deniz Kuvvetleri Eski Komutanı Emekli Oramiral Güven Erkaya, İstanbul’un“en lüks sitelerinden biri” olan Etiler’deki “Alkent Sitesi”nden bir “daire”satın almış... Bu daire, “sıradan bir daire” değil!..

Muhabir arkadaşlarımız “daire” ile ilgili “teknik bilgi” verirken, şunları söylüyordu:

“Etiler Alkent Sitesi, Alarko Holding tarafından inşa edildi ve İstanbul jet sosyetesinin en çok tercih ettiği sitelerden biri oldu... Etiler Ak Merkez’e yürüme mesafesinde bulunan ve içinde 643 daire barındıran site, koruluk içinde bulunuyor... Sitedeki daire fiyatları ise dudak uçuklatıyor. En kötü stüdyo dairelerin bile 500 bin dolara satıldığı sitede, Erkaya ailesinin dairesinin fiyatının 1,5 milyon dolar olduğu belirtiliyor.”

Peki; Güven Erkaya; fiyatı “1,5 milyon dolar” olan bu daireyi, “hangi para”ile ve “nasıl” aldı?..

Öyle ya; 1997’de “emekli” olan Güven Erkaya, yıllarca “asker maaşı” aldı!..“İllegal BÇG’nin mimarlarından biri” olmasından dolayı; kendisine “örtülü ödenek”ten veya bir başka “kaynak”tan “ayrıca” para verildi mi, bilmiyorum.

Ama, şunu çok iyi biliyorum:

Böyle “lüks” bir daire; ne “asker maaşı”yla alınır, ne de “emekli maaşı”yla!..

İsterseniz, oturun hesap yapın;

“1,5 milyon doları denkleştirebilmek” için, “birkaç milyar maaş”la, acaba“kaç yıl” çalışmak gerekir?..

Sorunun özü şuydu:

“Güven Erkaya, milyonlarca insanın rüyasında bile göremeyeceği 1.5 milyon dolar gibi bir parayı nereden buldu ve o lüks daireyi nasıl satın aldı?”

ÜÇÜNCÜ VE DÖRDÜNCÜ DAİRELER!

Bu soruları, 21 Ağustos 2009 tarihli Ayna’da sormuştum... Sonra, muhabirlerimiz “araştırma”ya devam etmiş, Erkaya ailesinin “ikinci bir dairesi”nin bulunduğunu ortaya çıkarmışlardı!..

Sonra, “üçüncü bir daire”nin olduğunu haber almışlar ve biz de bunu;“Erkaya, Erdil’i de solladı... Milyon dolarlık üçüncü ev” başlığıyla haberleştirip demiştik ki;

“28 Şubat’ın mimarlarından emekli Oramiral Güven Erkaya, daire sahibi olma konusunda daha önce 2 lüks daire satın aldığı ortaya çıkan; ancak bunları asker maaşı ile nasıl aldığını izah edemediği için rütbeleri sökülen, hapis yatan ve dairelerine el konulan İlhami Erdil’i resmen solladı… Etiler Alkent’te 2 lüks daire sahibi olduğu tespit edilen Erkaya’nın, Ulus’ta, yine Korkmaz Yiğit tarafından yaptırılan Kibele Konutları’nda da bir lüks dairesinin bulunduğu ortaya çıktı.”

 O günlerde, haber merkezimize bir “ihbar” daha gelmiş ve öğrenmiştik ki; Erkaya ailesinin “dördüncü bir daireleri” daha vardır ve o da, yine;Etiler’de ve Aktek Konutları’ndadır... Daire, Güven Erkaya’nın eşi Gülden Hanım ve oğlu Argun Erkaya üzerine kayıtlıdır!..

Ben daha sonra “daire sayıları”nı saymayı bıraktım... Ama; sonradan öğrendim ki, Erkaya’ların daireleri “9”u bulmuş!..

ERDİL’İN SUÇU NEYDİ?

İşte bu “bilgi”ler üzerine, sormuştuk:

“Askerî Savcı daha neyi bekliyor?.. İlhami Erdil’in elinden iki dairesi alınır ve rütbeleri sökülüp Oramiral’likten Er’liğe düşürülürken, Erkaya ailesine, bu mal varlığının kaynağı niye sorulmuyor, ilişkiler ağı niye araştırılmıyor?”

Öyle ya, Güven Erkaya; 1988 yılında, “danışmanı” olduğu, yani “patronu”olan “Korkmaz Yiğit’in televizyonu Kanal 6” ekranlarından halka seslenip diyordu ki;

“Fakir bir ailenin çocuğu olarak geldim dünyaya… Zamanında, okumak için beş parası olmayan birisiydim!”

Hayret!.. “Meteliğe kurşun atan ve fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen” Erkaya, geride tam bir “servet” bırakıyor!..

Öyle bir “servet” ki;

“Tam 4 daire!..

Toplam 5-6 milyon dolar değerinde!”

Acaba bu “servet”e nasıl sahip oldu?..

Böyle bir servete, “alınteri”yle veya “tasarruf”larla sahip olması mümkün değil!.. Eğer “alınteri”yle sahip olunsaydı, herhalde emekli Oramiral İlhami Erdil de sahip olurdu… Öyle ya; her ikisi de Deniz Kuvvetleri Komutanı, her ikisi de Oramiral ve her ikisi de aynı maaşı alıyor!..

Malûm, İlhami Erdil, “Tasarruf ettim” demişti de, “bilirkişi”ler inanmamış ve yaptıkları “hesap”lar sonucu; “Olamaz” demişlerdi; “Hayatın boyunca bir tek kuruş harcamasan, maaşının tamamını biriktirsen ve bu parayı Borsa’ya veya faize yatırsan, yine de bu daireleri alacak para biriktiremezsin!”

Sonuçta, İlhami Erdil, “servetinin kaynağını” açıklayamamış, “oramiral”olan rütbesi “er”liğe düşürülmüş, “cezaevi”nde hapis yatmış ve daireleri de elinden alınmıştı!

Peki, “fakir bir ailenin çocuğu” olarak dünyaya gelen, “okumak için beş parası olmayan” bir Güven Erkaya, bunca parayı acaba nasıl bulmuş ve“lüks 4 daire”yi nasıl almıştı?..

Sadece “servetin kaynağı” değil, Erkaya’nın “ilişkiler ağı” da araştırılmalı değil miydi?..

“SAĞ”KEN DE ELEŞTİRDİK!

Güven Erkaya’nın öldüğü 2000 yılından bu yana, “Erkaya ailesinin sahip olduğu servetin kaynağı”nı hep sorduk, “ilişkiler ağı”nı mercek altına aldık...

O yıllarda, bize sormuşlardı:

“Erkaya ailesinin trilyonluk lüks dairelerini biliyordunuz da, daha önce niye haber yapmadınız?.. Bu lüks daireleri ortaya çıkarmanız için, illâ da evlerinize haciz konulması mı gerekiyordu?.. Demek oluyor ki, eğer nasırınıza basılmasaydı, sizler de sormayacaktınız; nereden buldular, nasıl buldular, o daireleri hangi parayla aldılar?”

Böyle düşünenlere şöyle cevap vermiştik:

Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Güven Erkaya ile ilgili haberlerimiz yeni değil.. Ona “hakkımızı helâl etmediğimizi” deklâre eden haberimizden çok önce de, yani Erkaya henüz “sağ” iken de çok eleştirdik kendisini… “Kıbrıs Harekâtı’nda batırılan gemi”den dolayı eleştirdik, “Briç tutkusu”ndan dolayı eleştirdik… Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz tarafından“Denizcilikten Sorumlu Başbakan Müşavirliği”ne getirilmesini eleştirdik,“Korkmaz Yiğit’e danışman” olmasını eleştirdik!.. “BÇG’nin kurucusu”olmasını eleştirdik!..

Sizin anlayacağınız;

“Ölünün ardından” değil, “sağ” iken de mücadele ettik kendisiyle!..

Zaten, “Hakkımızı helâl etmiyoruz” manşeti de, “tüm bu haberlerin bileşkesi”ydi!.. 

ŞİMDİ ONLAR HESAP VERECEK!

Peki, “14 yıl sonra” bugün, Güven Erkaya meselesini niye yazdım?..

Çünkü efendim; bugünkü 1. sayfamızda da okuyacağınız gibi, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, son kararını vermiş ve demiş ki;

“Akit’in Hakkımızı Helal Etmiyoruz başlığı ve Hasan Karakaya ile Abdurrahman Dilipak’ın köşe yazıları ifade özgürlüğü kapsamındadır... Karakaya ve Dilipak’ın tazminat cezasıyla cezalandırılması da hukuksuzdur!”

Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi de, dün; “Yargıtay 4. Hukuk Dairesi”nin kararına uydu ve böylece konu kapandı.

Yarabbi şükür...

“14 yıl sonra” da olsa, bu işten de “yüzümüzün akıyla” çıktık...

Evet, nihayetinde;

“Evlerimizi kurtardık.”

Şimdi sıra, “Erkaya ailesi”nde!..

Bakalım onlar, “lüks evleri”nin hesabını verebilecek mi?..

Biz, evlerimizi kurtardık,

Bakalım onlar kurtarabilecek mi...

Öyle ya; kısa adı MASAK olan Mali Suçları Araştırma Komisyonu, bir süredir, “Güven Erkaya’nın asker maaşıyla o lüks villaları nasıl aldığını”araştırıyor!..

Öyle sanıyorum ki;

“Yargıtay 4. Hukuk Dairesi” ve “18. Asliye Hukuk Mahkemesi”nin kararlarından sonra MASAK’ın araştırmaları daha da hızlanacak ve “o serveti nasıl elde ettiklerini” ortaya çıkaracaktır!..

Sonucu merakla bekliyoruz...

Ve de, 14 yıl önce ne yazmışsak, bugün de aynı noktadayız:

“Alma mazlumun ahını,

Çıkar aheste aheste!

İşte çıktı... Dahası da çıkacak...

Çünkü, artık;

“Ankara’da hakimler var!” Bizi dün susturamadılar, bugün de susturamazlar, yarın da!..

“Türkiye’nin en karanlık günleri” olan “28 Şubat Süreci”nde “dâvâ bombardımanları”na maruz kaldık...  Gazetemizin idare merkezine“Kalleş-Nikof’lu saldırılar” yapıldı!.. “400 polis, keskin nişancılar ve 2 panzer” eşliğinde merkez binamız basıldı ve gazetemizin sahibi gözaltına alındı!.. Sonra, medya tarihine “2 Hasan Vak’ası” olarak geçen “gözaltı”lar yaşadık!.. Ardından, bırakın Türkiye’yi; dünyada bile eşi-benzeri görülmemiş “312 General’in tazminat linci”ne maruz kaldık!.. Ve tabiî,“Güven Erkaya’nın ailesi” tarafından, benim ve Dilipak’ın evlerine“haciz”ler konuldu!..  Neler yaşadık, neler?.. Allah’a şükürler olsun ki, dimdik ayaktayız... 

“Karanlık 28 Şubat Süreci”nde yapılan saldırıları nasıl atlattıysak, inanıyoruz ki; “Kirli 17-25 Aralık Süreci”nde; gerek “Paralelciler”, gerek onların “Ananasçı müttefikleri” tarafından açılan “dâvâ bombardımanı”nı da atlatacağız!.. Çünkü biz “doğru yol”dayız ve “haklı”yız!.. Bize dâvâ açan“Pensilvanya merkezli Paralel Çete” mensupları ve onların güttüğü“koçlar, koyunlar ve öküzler” ise; kesinlikle, birer “darbe girişimcisi”dir ve asla “sütten çıkmış ak kaşık değiller”dir!..

“28 Şubat cuntası” ile nasıl mücadele ettiysek, “17-25 Aralık Cuntası” ile de mücadelemizi sürdüreceğiz!.. Bunu, herkes böyle bilsin!.. 

Dün susmadık... Bugün de susmayacağız!..

yeniakit

Bu yazı toplam 759 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar