“Bayram tatilleri”nde, hep “bayram katilleri”ni hatırlarım!

Bugün bayram...

Hem de çifte bayram...

Hem Cuma,

Hem de Ramazan Bayramı...

“Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu Cehennem azabından kurtuluş” olan“11 Ay’ın Sultanı Ramazan’ı” geride bıraktık... Bir ay boyunca “oruç”lar tuttuk, “ibadet”ler yaptık... 

Allah (c.c.) kabul eylesin...

İşte bugün;

“Ramazan’ı, inşallah hakkıyla eda edebilmenin sevincini, mutluluğunu, hazzını” yaşıyor, bu yüzden “bayram” yapıyoruz...

Cenab-ı Allah, oruçlarınızı, namazlarınızı kabul ve makbul eylesin...

Nice Ramazan’lara kavuşur, nice Bayram’ları hep birlikte kutlar, “gerçek bayramlar”da buluşuruz inşallah...

Bu duygularla;

Bayramınızı tebrik ediyorum...

BİZE TATİL YOK!

Evet, bugün bayram...

Hemen herkes, belki bir-iki gün öncesinden, “büyük şehirleri” terk edip, memleketlerine gitti...

Memleketinde; 

“Annesi, babası, kardeşleri, akrabaları ve dostları” ile “hasret” giderecek, kucaklaşacak, “dostluklarının pekişmesini” sağlayacak...

İşte bunun içindir ki; özellikle “dinî bayram”lar, bulunmaz bir fırsattır!..

İşte budur;

“Asıl Bayram Tatili.”

İki-üç günlüğüne de olsa, “büyüklerin hal-hatırını” sormak, onların ellerini öpüp, “hayır dualarını” almak, ne güzel!..

Eskiden, “biz gazeteciler” de çıkardık “bayram tatilleri”ne...

Ramazan Bayramı’nda “2 gün”, Kurban Bayramı’nda “3 gün” tatil yapar, memleketlerimize koşar, en azından bulunduğumuz şehirlerde“büyüklerin ziyaretlerine” giderdik!..

Ama, yıllardır;

“Bayram tatili” yapamıyoruz!..

Çünkü; “Ramazan” nedir, “oruç” nedir, “kurban” nedir, “bayram” nedir bilmeyen “Bayram katilleri” çıktı içimizden ve “bayram tatilleri”ni de unuttuk...

Ben, bir “gazeteci”yim...

Dolayısıyla;

Bir “gazete”ye, “mal” üretip, satan bir “ticarethane, fabrika, şirket” olarak bakanları asla hazzetmem!.. 

Bir zamanlar, hayli “müstekbir” olan Dinç Bilgin ve Zafer Mutlu’yu da işte bu yüzden hiç affedememiş ve onları “gazeteci” olarak değil, hep “şirket sahibi” olarak görmüşümdür!..

Hem de; Dinç Bilgin’in, “110 yıldır gazete çıkaran bir ailenin ferdi”olduğunu bile bile!..

BAYRAM KATİLLERİ

Efendim;

Dinç Bilgin ve Zafer Mutlu ikilisi, bu mesleğe “ticarî şirket” kavramını ilk sokan ve bu yüzden de, “gazetecilerin bayram tatilleri”ni ortadan kaldırıp, bu tavırlarıyla da, “bayram katilleri” unvanını hak eden 2 “ticarethane”sahibidir!.. Daha doğrusu, sahibiydiler!..

26-27 yıl öncesiydi... 

O günlerde Sabah gazetesinin Genel Yayın Müdürü olan Zafer Mutlu,şöyle bir yazı yazmıştı:

“Gazeteler, aynı zamanda ticarî birer şirkettir... Fabrikalar nasıl bayram-seyran demeden çalışıyor, işçiler nasıl tatil yapmıyorsa, gazeteciler de bayramda çalışmalıdır!”

O günlerde büyük bir “reklâm rekabeti” vardı gazeteler arasında... Sabah,“Bayram’da da çıkacağız” deyince, diğerleri de “bayram tatili”ni kaldırmıştı...

İşte, o gün bu gündür;

Kurban bayramlarında 3, Ramazan bayramlarında 2 gün tatil yapıp, eş-dost ziyaretine gitme imkânı bulabilen gazeteciler, “bayram ziyaretleri”ne gidemez oldu...

Artık, “Bayram Tatili” yok!..

Niçin?..

“Dinç Bilgin’in ticarethanesi” biraz daha fazla “reklam” alabilsin, biraz daha fazla kazansın, Zafer Mutlu’nun cebine biraz daha fazla pay girsin diye!..

Peki, “girdi” de ne oldu?.. 

Dinç Bilgin, “Karun kadar zengin” oldu da ne oldu?..

Gazetecilerin “bayramlarını katlederek” kazandığı paralarla aldığı “yat”lar,“kat”lar ve “helikopter”lerin hayrını mı gördü?..

İşte sonuç:

Bugün artık bırakın “gazete sahibi” olmayı, “şirket patronu” bile değil!..

Dinç Bilgin; elinde-avucunda ne varsa, hepsini birer birer kaybetti!..

Hatta, “gazete”sini ve “televizyon”unu bile!..

Evet 3 Mayıs 2005 tarihi itibariyle; “Medyada, Dinç Bilgin dönemi”kapandı!.

Sabah ve Atv’yi elinden çıkarmak zorunda kaldı...

Biraz önce dedim ya;

“110 yıllık bir geçmiş”in sonunda; bu “macera”nın böyle bir “hazin son”la noktalanmasına, “insan” olarak elbette üzüldüm!..

Ama, “bayram tatili katliamı”nı, Akit’e yaptıkları “alçakça iftira”ları ve“karıları soyma” stratejisi ile Türkiye’yi bir “çıplaklar kampı”na ve“Televole Cumhuriyeti”ne dönüştürme çabalarını asla unutamam!..

Unutamam ve affedemem!..

Onların yol açtığı “millî ve manevî tah-ribat”ın büyüklüğü, “batık bankalar”ın yol açtığı “maddî tahribat”la kıyaslanamaz!..

Ne var ki;

Sonunda, herkes “hakettiği son”u buluyor!.. Ne “mal” kalıyor elde, ne demülk!..

Onun için, hep derim ya;

“Ne oldum diye değil, 

Ne olacağım diye düşünün!”

Sadece siz veya Dinç Bilgin değil, herkes düşünsün!.. Sultan Süleyman’a kalmayan dünya, işte Dinç Bilgin’e de kalmadı!..

Hiç kimseye kalmayacak!..

O halde;

“Milletin inançları”yla bu kavga niye?.. 

ONLARI AFFEDEMİYORUM!

“Milletin inançları ile kavga” etmemiş olsalardı, “Oruç... İftar... Sahur... Ramazan... Kurban ve Bayram” kavramlarının ne ifade ettiğini bilip, hiç olmazsa “saygılı” olsalardı; herhalde, böyle bir “bayram” gününde, onlardan “Bayram Katili” olarak değil de, “saygıyla” söz ederdim...

Ama, yapamıyorum!..

Dinç Bilgin’i; geçmişte hakkımda açtığı ve hepsinden de “beraat” ettiğim“dâvâ”lardan dolayı, hiç suçlamıyorum...

Ama, “28 Şubat Süreci’ne katkılarını” ve hele hele “bayram tatillerinin katledilmesi” için gösterdikleri gayretleri asla unutamam, asla affedemem!..

Ne zaman “bayram tatilleri” denilse, aklıma “bayram katilleri” gelir!..

Mesele, sadece “bayram tatili” de değil... Meselenin altında “Ramazan ve Kurban karşıtlığı” yatıyor ki, onu affedemiyorum!..

BİZİM MAHALLENİN GAZETECİLERİ

“Tatil” yapsak da, yapmasak da, bugün Bayram... Ramazan Bayramı...

Bugün, “barış” günü!..

Bugün “barışma” günü!..

Bugün “kucaklaşma” günü!..

Hele hele “küs”lerin, inatlarından vazgeçip, birbirlerinin boyunlarına sarılma ve “kusur”larını örtme günü!..

Özellikle “yandaş” tabir edilen “gazeteci arkadaşlarıma” sesleniyorum!..

“Birbirinize düşmeyin!”

“Birbirinizi kırmayın!”

“Birbirinizi hırpalamayın!”

Birbirinize; ileride “yüz yüze” geldiğinizde “birbirinizin yüzüne bakamayacak” ifadelerde, ithamlarda, suçlamalarda, hakaretlerde bulunmayın!..

“Ellerinizi uzatın birbirinize!”

Tokalaşın!.. 

“Sıkılı yumruk” olmasın elleriniz!.. Açın parmaklarınızı... Sadece parmaklarınızı değil, gönüllerinizi de açın!..

Şunun şurasında kaç kişiyiz?..

“Darılın” diyenlere inat, “sarılın” birbirinize!.. Kucaklaşın!..

“Kusur” dediğin, “Kadı kızında” da olur!.. Kusursuz insan mı var?.. 

Birbirinizin “kusur”larını araştırıp, deşeleyeceğinize, örtün, görmeyin, görmezden gelin!.. Affedin birbirinizi!..

Unutmayın ki, siz kavga ettikçe;

Birileri “oh” çekiyor!..

“birilerinin ekmeklerine yağ sürmeyin” ve son verin “şahsî kavga”larınıza!.. 

“Kavga”larınız ve “küslük”lerinizle başkalarını güldürmeyin!.. 

Gülen, siz olun!..

Görünen o ki; 

Bu kavganıza birçokları habire “odun” taşıyor ve kavgayı daha da alevlendiriyor!..

Bakmayın sizi “alkış”ladıklarına!..

Bakmayın “aferin”lere,

Bakmayın “bravo”lara!..

Siz, “aynı ailenin çocukları”sınız!. 

Siz, “bu mahallenin çocukları”sınız!.

Birinizin başı derde girdiğinde, ilk yardımınıza koşacak olanlar, yine “bu ailenin fertleri” olacaktır!..

Onun içindir ki;

Aranızdaki “kavga”ya son verin ve “karşı mahallenin fitnebazları”nı sevindirmeyin!..

YETER, BARIŞIN ARTIK!

Bir “ağabeyiniz” olarak söylüyorum: 

Bugün bayram... 

Bugün “barış” ve “barışma” günü!.

Barışın... Kucaklaşın!..

Kapatın eski defterleri!.. Birbirinize söylemediğiniz daha ne kaldı?..

Açın “sıkılı yumruk”larınızı!..

Tokalaşın!..

Sünger çekin düne!..

Bugün Bayram...

Bayramda “küslük” olmaz!..

Hadi, barışın!..

Biz, çook “bayram katili” gördük, siz de birer “bayram katili” olmayın!..

Hadi, Bayram’ı birlikte kutlayalım!..

Hem de; 

“Birbirimize kenetlenerek!”

Zaman, elbette “kavga” zamanı!..

“Ama, birbirimizle değil!”

Anladınız mı beni?..

Hepinize sevgiler sunuyorum.

Ataşehir’in yanında Urla’nın esamesi okunmaz!

Çok mu sert geldi... 

Çok mu incitti?.. 

Çok mu acıttı?.. 

Ne bu şiddet?.. Ne bu celâl?..

Hani “misilleme”ye karşıydınız?..

Hani “rövanş”a karşıydınız?..

Hani, bizleri “rövanşist yayınlar” yapmakla suçluyordunuz?.. Hani “intikam duygusu”yla hareket ettiğimizi iddia ediyor ve buradan hareketle “itibar cellatlığı” yapmaya kalkıyordunuz?!?..

******************************************************************************************************

Eee... Ne oldu?..

Akit’in “Battal” haberleri biraz “battal boy” gelmiş olmalı ki çok acıtmış içinizi!??..

Çok mu incindiniz?..

Çok mu öfkelendiniz?..

Farkındayım... Akit’in Battal İlgezdi-Gamze İlgezdi haberleri “battal boy”gelmiş size, fena acıtmış ki, hemen “misilleme”de bulunup, “Urla Villaları”nı getirmişsiniz gündeme!..

“Battal’ın acısını çıkarmak” için, “rövanş” almaya kalkmışsınız!..

Ama, şunu unutmayın;

“Urla’daki yüzlerce villa,

Ataşehir’de bir rezidans etmez!”

Boşuna uğraşmayın!..

Çıkaramazsınız!..

Hiç olmazsa, gülünç olmayın!..

yeniakit

Bu yazı toplam 540 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar