Avrupa Laikliği

Avrupa Laikliği
Bizde Meclis (millet egemenliğinin tek ve meşru temsilcisi) din ve başörtüsü kelimelerini kullanmadan, diğer inançlar yanında İslam'a inananların da din özgürlüğü ve eğitim hakkını kullanmalarını sağlamak için bir kanun çıkarıyor, yargı iptal ediyor, bir Anayasa değişikliği yapıyor, muhalefet Anayasa Mahkemesi'ne başvuruyor, bununla kalsa ne alâ, cumhuriyet başsavcısı patriyi kapatma davası açıyor ve gerekçelerinden bir de bu Anayasa değişikliği, iktidarın başörtüsünün üniversitelerde serbest olması için teşebbüslerde bulunması.

Danimarka'da Filistin asıllı Esmâ Abdülhamîd milletvekili seçiliyor. (Adına bakın, Filistinliler, topraklarını Siyonistlere vermemek için direnen Yüce Hakan Abdülhamîd'i unutmamışlar, onun adını çocuklarına koyuyorlar, biz hâlâ Kızıl Sultan'dan söz ediyoruz.) Bu bir yana, Müslüman ve tesettürlü Esmâ'nın başörtülü (tesettürlü) olarak Meclis'e girip giremeyeceği tartışılıyor ve sonunda ilgili merciler, onun başörtülü olarak Meclis'e girebileceğine karar veriyorlar.

Bizimkilere sorarsanız cevapları hazırdı: "Efendim bizim özel durumumuz var, biz başörtüsünü serbest bırakırsak ülkeye şeriat gelir, orada böyle bir tehlike yok." İyi o zaman ezanı, cumayı, Ramazan orucunu, sünneti, bayramları" da kaldırın; çünkü bunların toplumda dindarlığın yaygınlaşmasındaki etkisi daha büyüktür!

Ya dini tamamen yasaklarsınız veya başkalarının hak ve özgürlüklerine açık ve kesin zarar söz konusu olmadıkça ve olmadığı ölçüde din özgürlüğüne yer verirsiniz. Bu da inanmayı, uygulamayı, örgütlenmeyi, eğitim ve öğretimi, açıklamayı ve yaymayı içine alır.

Gelelim Esma Hanım'ın ders mahiyetindeki açıklamalarına:

"Avrupa'da başörtüsüyle Meclis'e girecek ilk başörtülü kadınım. Bu benim için gurur verici bir durum. Ama aynı zamanda büyük bir sorumluluk da hissediyorum. Çünkü iyi bir örnek olmak zorundayım. İnşallah Avrupa'da yaşayan başörtülü Müslüman kadınlara iyi bir rol model olurum. Bu durum aslında, başörtüsü kadına baskı aracıdır, zavallıdır imajını da yıkacak. Diğer taraftan demokrasinin bize sunduğu imkanları kullanmış olacağız. Biz içinde yaşadığımız toplumun bir parçasıyız ve toplumun sorunlarına bizim de söyleyecek sözümüz var."

Müslüman birinin Komünist Parti'de yer almasının çelişki olmadığını ifade eden Abdülhamid şunları söylüyor: "Mensup olduğum partide çoğunluk komünist ancak burada 'din özgürlüğü' diğer partilere oranla ön planda. Şimdiye kadar hiçbir parti başörtülü kadını aday göstermeye cesaret edemezken partim beni aday gösterdi. Sonuna kadar da sahip çıktı. Kendimi rahat hissediyorum. Biliyorum ki burada kıyafetimden ziyade fikirlerime değer veriliyor. Partide inançlı Hıristiyan ve Budistler de var.

Milletvekili olarak öncelikli hedefim gittikçe artan zengin-fakir uçurumu. Zengin bir ülkeyiz ama fakirimizin sayısı da giderek artıyor. Bu soruna çözüm getirmek için proje hazırlayacağım."

yenişafak

Bu yazı toplam 689 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar