Avanak Avni bir tweet attı, kimyaları bozuldu!

Aman Allah’ım!..

Ortalık toz duman!..

“Bir bardak suda fırtına koparmak” isteyenler, ortalığı velveleye veriyorlar!..

Mikrofonu, bir Ekrem Dumanlı eline alıyor, bir Hidayet Karaca!..

Kameraların karşısına bir Ekrem Dumanlı geçiyor, bir Hidayet Karaca!..

Sonra, “yedek kuvvet” olarak Mümtazer Türköne giriyor devreye!..

“Hazır kuvvet” olarak, Nazlı Ilıcak ve Faruk Mercan, zaten ekranlarda!..

Kâh Samanyolu Haber’deler,

Kâh Bugün TV’de!..

Kanaltürk, zaten emre amade!..

“Sadece Gülen’in sohbetlerini yayınlayan Mehtap TV bile, “olağanüstü gelişme”den dolayı “vaaz”lara ara vermiş, sokaktaki “caz”lara ayırmış ekranlarını!..

Öyle ya; “caz” varken, “vaaz” yayınlamanın sırası mı?..

“Önceki gece”den bu yana yayındalar!..

Gürültü!.. Patırtı!..

Bağırma!.. Çağırma!..

Tehdit!.. Efelenme!..

AVANAK AVNİ’NİN TWEET’İ!

Hoop, n’oluyoruz beyler?..

Ne oldu da, bağırıyor-çağırıyor, efeleniyor ve tehditler savuruyorsunuz?..

“gürültü-patırtı” arasında öğreniyoruz ki; “Fuat Avni” adlı bir “Twitter”tetikçisi; “Aralarında 147 gazeteci, 3 genel yayın yönetmeninin de bulunduğu 400 kişi, yarın (Cuma) şafak vakti gözaltına alınacak!” demiş!..

“Cemaat televizyonları”na bakarsanız, ortalık; bu “tweet” üzerine karışmış!.. Bu haber, gündeme “bomba” gibi düşmüş!.. “Türkiye, bu olayı konuşmaya” başlamış!..

Oysa, diğer televizyonlara baktım; hepsi “kendi yayın akışı”nı sürdürüyor!.. Kimi “dizi” yayınlıyor, kimi “film!”

Yani, bir anormallik yok!..

Dediğim gibi;sadece “cemaat televizyonları”nda tartışılıyor bu olay!.. Sadece Ekrem Dumanlı, Hidayet Karaca, Nazlı Ilıcak ve Faruk Mercankonuşuyorlar!..

Onlar da;

Kendileri çalıyor, kendileri dinliyorlar!..

Ekranlara, kâh “Zaman gazetesinin önüne getirilmiş taşıma kalabalık”getiriliyor, kâh Çağlayan’daki Adalet Sarayı’nın önüne taşınan “bindirilmiş tayfa”lar!..

Millet ekran başında ama, “onları seyreden” yok!.. 

Kâh “dizi”leri izliyorlar, kâh “haber”leri!.. 

Kâh “moda” programlarını izliyorlar, kâh “yemek” programlarını!..

“Cemaat televizyonları”nı seyredenler ise, zanneder ki, “birilerinin etinden et koparılıyor!”

Oysa, “olan” bir şey yok!..

Merak ediyor insan;

“Olmayan” bir operasyon için bu kadar bağıran bu insanlar, acaba“olunca” ne yapacaklar?..

Bırakın “dünya”yı, herhalde “uzaydaki galaksileri” de ayağa kaldıracaklar!..

YALANCI ÇOBAN GİBİ!

Efendim, dün sabah “şafak vaktinden önce” kalktım, ekran ekran dolaştım!.. Hayır, ne “operasyon” haberi var, ne de “gözaltı!”

Hepsi, işinde-gücünde!..

Demek oluyor ki;

Ekrem Dumanlı’sından Hidayet Karaca’sına, Nazlı Ilıcak’ından Faruk Mercan ve Mümtazer Türköne’sine kadar, hemen hepsi “yalancı çoban”ı oynamışlar!..

“Yalancı çoban” hikayesini bilirsiniz;

Köyün çobanı, kan-ter içinde gelmiş kahveye...

“Sürüyü kurt kaptı!” diye bağırmış telâşlı bir sesle... Kahvedekiler hızla kalkmışlar yerlerinden... Koşmuşlar sürünün olduğu yere!

Bakmışlar ki; koyunlar, ağaçların gölgesinde geviş getiriyor... Ortalıkta ne“kurt” var, ne de panik!..

Dönmüşler köye...

Birkaç gün sonra, çoban yine telâşla koşmuş köye!

“Sürüyü kurt kaptı!”

Köylü yine kan-ter içinde koşmuş, sürünün olduğu yere!

Bakmışlar ki, çoban yine “yalan” söylüyor!..

Çaresiz, yine dönmüşler!..

Aradan bir süre daha geçmiş... Bu defa, “gerçekten” kurt dalmış sürüye... Önüne gelen koyunu parçalıyor!

Çoban, var gücüyle koşmuş köye;

“Yetişin ey ahali!.. Sürüye kurt girdi!”

Köylü hiç istifini bozmamış!.. Yine “yalan” sanmışlar çobanın şamatasını!

Sonrası malûm;

Bir “yalancı”nın zevzekliği yüzünden, koca sürü parçalanmış kurtlar tarafından!

Gördüğüm o ki;

“Cemaat medyası”nın yöneticileri de “yalancı çoban”dan farksız!..

Bir süredir; “Yetişin ey millet, bize operasyon yapılacak!” diye bağırıyorlar ama ortada “operasyon” filân yok!..

Yakında, “Fuat Avni” denilen “avanak” da “yalancı çoban” olacak!..

BU KORKU VE PANİK NİYE?

Öyle ya;

“Fuat Avni” takma ve çakma isimli “Twitter tetikçisi”nden çok önce, bir“dişi militan” olan “Ece Taşkın” gündeme getirmişti aynı iddiayı!..

Demişti ki;

“16 Aralık Salı günü 43 ilde operasyon yapılacak ve bu operasyonla 17-25 Aralık’ın rövanşı alınacak!”

Demek oluyor ki;

Bütün bunlar, “ön alma”ya yönelik birer “algı operasyonu”dur!..

Bağırıyorlar, çağırıyorlar ki, “operasyon” yapılmasın ve kendileri de“gözaltı”na alınmasın!..

Çünkü, çok çok iyi biliyorlar ki, artık “Eski Türkiye’de” değiliz!.. Eski Türkiye’de, “Yargı ve Emniyet içine çöreklenmiş bir Paralel cunta” vardı ve“Paralelciler”den biri “gözaltı”na alınsa bile, “savcı veya hakim”tarafından hemen “serbest” bırakılıyordu!..

“Yeni Türkiye”de ise, böyle bir “lüks” yok!.. “Suçlu” görülen herkes, tutuklanıp, içeri atılıyor!..

“Ekremgiller”in böyle bir korkusu olmalı ki, “kuru gürültü”lerle, “hodri meydan”larla, “efelenme” ve “tehdit”lerle paçayı yırtmaya çalışıyorlar!..

Tam bir “panik” içindeler! 

Ben de “gazeteci”yim...Acaba, ben niye “panik ve korku” içinde değilim?!?.. Demek oluyor ki; “çiğ” yemeyenin karnı ağrımıyor!..

PARALEL’İN DERDİ, İNGİLİZ’İ GERDİ!

Bu olayda, benim anlayamadığım şu:

“Paralel’in derdi, İngiliz’i niye gerdi?”

Efendim, önceki gün akşamdan beri sürdürülen “algı operasyonu”na,İngiliz gazetesi Independent de katılmış!.. “Kara propaganda”ya destek veren Independent, “Türk Cumhurbaşkanı’nı eleştirenler gözaltıyla karşı karşıya” başlıklı haberinde, “dedikodu”nun kaynağı olan “Fuat Avni” için de demiş ki; “Fuat Avni adlı ifşaatçının Hükümet’in içinden biri olduğu düşünülüyor!”

Oha ve de çüşşş!..

Ulan gâvur; Fuat Avni, “Hükümet’in içinden biri” olsa, hiç böyle bir operasyonu “önceden” haber verip de, “pişmiş aşa su katar mı?..”

Ama, ona; “Hükümet’in içinden biri” diyor ki, “Paralelci’lerin iddiaları doğru” zannedilsin!..

Hepsi bir yana da; “Paralel’in derdi, acaba İngiliz’i niye gerdi?” onu anlayabilmiş değilim!..

Merak ediyorum;

Ortada, “Paralel-İngiliz işbirliği” mi var?.. Değilse; Paralelci’lerin“gerildiği” gibi, elin İngiliz’i niye geriliyor?..

Herhalde, vardır bir “bağlantı”ları!..

“Paralel’in kuyruğu”na basılınca, “İngiliz’den de ses çıktığına göre”, aralarında “organik ve organize bir bağ” olmalı!..

GÜLEN’DEN YENİ BEDDUA!

Hani, “devekuşu”na “Deve misin, kuş musun?” diye sormuşlar ya!..

O da, cevap vermiş ya;

“Deveyim!”

“O halde” demişler; “Şu yükü taşı da görelim!”

Devekuşu, bakmış pabuç pahalı; “Yok, yok” demiş, “Ben deve değil, kuşum!”

Demişler ki;

“Uç da görelim!”

“Cemaat” de öyle!..

Sorun bakalım; “Dinî bir cemaat misiniz, Paralel’in mensupları mı?”

“Himmet” toplamaya gelince “dinî bir cemaat” olduklarını söylüyorlar ama“uluslararası platform”larda “Hayır” diyorlar; “Biz dinî bir cemaat değiliz!..”

“Peki, Paralelci misiniz?”

Ona da “Hayır” diyorlar!..

İyi de; “Dinî cemaat” değilseniz, niye “himmet” topluyorsunuz?..“Paralelci” değilseniz; “Paralel Yapı’ya operasyon” yapıldığında, niye ortalığa dökülüp;  “Bize operasyon yapılıyor!” diye ciyaklıyorsunuz?!?..

Bir karar verin artık!..

“Cemaatçi” misiniz, “Paralelci” mi?..

Yoksa, “her ikisi birden” mi?!?..

Değilse, “Fetullah Gülen’in bedduaları” da neyin nesi oluyor?..

Dediğim gibi; Fuat Avni’den çok önce, Ece Taşkın adlı bir “trol” operasyon iddialarını gündeme getirmiş ve “Paralel’e operasyon hazırlığı!.. 17-25 Aralık’ın rövanşını alacaklar” demiş, bu iddia; CHP’li Sezgin Tanrıkulutarafından “soru önergesi” ile Meclis’e taşınmış Tanrıkulu’nun soruları;“Paralel Taraf’ta” yer alan “tetikçi ve operasyon gazetesi” tarafından “9 sütuna sürmanşet” yapılmıştı!..

İşte bu “Paralel’e operasyon yapılacağı” iddiaları üzerine, Pensilvanya mukimi Fetullah Gülen, dün sabah, hemen toplamış “mürid”lerini, başlamış “vaaz bombardımanı”na!..

Esmiş, yağmış, gürlemiş!..

Yine “beddua” yağdırmış!..

“Gözü dönmüş dinsizler ve densizler!” demiş!.. “Sakın teslim olmayın!”demiş!.. “Zalimin işini kolaylaştırırsanız, vebale girersiniz!” demiş!.. Son olarak demiş ki; “Zorlasın, göbekleri çatlasın, beyin kanamasından gitsinler!”

Söyleyin Allah aşkına,

Fetullah Gülen denilen bu zat, bir “cemaat lideri” midir, yoksa “siyasi parti genel başkanı” mı?..

“Deve” midir, “kuş” mu?..

“Cemaat lideri” isen, “Paralel’e operasyon” ile senin işin ne?..

“Paralel’in lideri” isen, bu vaaz, bu beddua neyin nesi?..

Bir karar ver artık!..

HOCA’SINDAN İŞARET ALINCA!

Hani, “Delikanlım, işaret aldığın gün atandan, yürüyeceksin” diye başlayan merhum Arif Nihat Asya’nın bir şiiri var ya; görünen o ki;“Tokatçı Ekrem” arkadaşımız da, “Hoca’sından işaret aldığı gün”, yani dün fırlamış evinden, gitmiş Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nın önüne!

Orada demiş ki;

“Avukatlarımız, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu ile görüştü... Öğrendik ki, Hadi Bey’in böyle bir dosyadan da, operasyondan da haberi yok!

Tabiî; Başsavcı’nın haberi olmadan başkaları bir şeyler çeviriyor mu, onu da bilemiyoruz!”

Gülünç olma Ekrem!..

Sen bu işleri çok iyi bilirsin!..

Hele söyle bana;

“Yolsuzluk ve rüşvet kılıflı ama asıl amacı Hükümeti düşürmek olan 17-25 Aralık kirli operasyonlarından Başsavcı Turan Çolakkadı’nın haberi var mıydı?”

Elbette yoktu!..

Hatta, “bir gün önce”sinde; Savcı Muammer Akkaş ve “Başsavcıvekili” ile görüşmüş, “17 Aralık günü de bana kapsamlı bilgi verin” demiş!..

Peki, sonra ne olmuştu?..

“Birileri”, yani senin deyiminle “başkaları” girmişti devreye ve “17 Aralık günü operasyon” başlatılmıştı!..

Hele söyle bana; kimdir o “birileri” veya “başkaları”?..

Ben söyleyeyim:

“Paralelci savcı ve polisler!”

Evet, evet;

Çok önceleri plânlandığı gibi; “Bir ay içinde Hükümeti götürürüz” diyen ve“Devleti, anahtar teslimi Fetullah Gülen’e teslim etmek!!!” isteyen“Paralelci”ler!..

Hadi, “Yalan” de!..

Sonuç olarak, diyeceğim şu:

“Suçlu-suçsuz” birçok insan, 17 Aralık günü “şafak vakti” yataklarından kaldırılıp; önce “gözaltı”na alındılar, sonra tutuklandılar!..

Fuat Avni’ye göre, “dün  sabah şafak vakti”nde; güya “3’ü genel yayın yönetmeni, 147 gazeteci, toplam 400 kişi gözaltına alınacak”tı!..

Ama, “şafak vakti” geçti!.. Benim bu yazıyı yazdığım “yatsı vakti”nde de ne bir operasyon oldu, ne de gözaltı!..

Yarına Allah kerim... 

*********************************************************************

Hele söyle Kemal Bey; 1992-98’de “KPSS” mi vardı?

Haber, ilk olarak 24 Mart 2009 tarihli “Vakit gazetemiz”in sürmanşetinden yayınlanmıştı... 

“SSK’ya Karabulut’lar çökmüş” başlıklı haberde; bugünkü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 1966’da değiştirdiği eski soyadı“Karabulut”, annesinin kızlık soyadı “Gündüz” ve eşinin kızlık soyadı“Düzgün” soyadlarını yaklaşık 70 akrabasını, SSK’da hemşire, laborant, ebe, hasta bakıcı ve şoför olarak işe aldığına dair belgeler yayınlanmıştı...

Belgelere göre; Karabulut soyadlı 31 akraba, Gündüz soyadlı 26 akraba,Düzgün soyadlı 13 akraba, SSK’da işe alınmıştı... Anlayacağınız; 1992’den1998’e kadar “SSK Genel Müdürü” olan Kılıçdaroğlu, SSK’yı bir “aile çiftliği”ne çevirmişti!..

O haber, dünkü Sabah’ta manşet olunca, Bay Kılıçdaroğlu; “Hodri meydan” demiş; “70 akrabamdan bir tekini bile sınavsız işe aldığımı ispatlayın, siyaseti bırakırım!”

Güldürmeyin Kemal Bey!.. O zamanlar “KPSS” mi vardı, “sınav” mı vardı?.. Bir tek “mülakat” yapılıyordu ki; bütün “eleme” ve “işe alma”lara o“mülâkat”larda karar veriliyordu!.. “Mülakat Komisyonu”nda yer alan kişilerin, “Karabulut, Gündüz ve Düzgün”lere “Hayır” demesi mümkün mü?..

Hadi, “doğru”yu söyle de; “oğlun, kızların ve torununun sigortası”na kadar uzanmasın bu iş!.. 

Erkekçe çık ortaya; “Evet, yakınlarıma çıkar sağladım” de ve kurtul bu“kambur”dan!..

Yoksa, bu pilâv çok su kaldırır!..

yeniakit

Bu yazı toplam 564 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar