Araplar-İsrail savaşının sır perdesi

Araplar-İsrail savaşının sır perdesi

İsrail'in 30 yıldan fazla süredir üzerini örttüğü 1973 Ekim Savaşı Yom Kippur yenilgisinin sır perdesi aralandı. İsrail gizli belgeleri Arapların mucizevi zaferini ortaya koydu

1973 Ekim Savaşı üzerine bizzat savaşta mevcut bulunmuş İsrailli yetkililer tarafından yapılan itiraflar ve İsrail makamlarından sızdırılan belgeler İsrail'in bu savaşta Arapları çok hafife aldığını, açıkça hezimete uğradığını ve bundan daha da ilginci İsrailli askerlerin birbirlerini öldürdüğünü ortaya koyuyor.

İsrail hükümetinden ve genelkurmaylığından son zamanlarda sızan belgeler, İsrail'in 1973 Ekim Savaşı'nda açıkça hezimete uğradığını ortaya koydu. Bu önemli belgelerde general Moşe Dayan'ın nasıl da savaşın daha ikinci gününde Golan Tepeleri'nden kaçtığı, Mısır istihbaratının İsrail hükümetine kadar sızıp İsrail başbakanına yanıltıcı bilgiler verdiği, daha savaş başlamadan en yüksek rütbelisinden en alt rütbelisine kadar tüm İsrailli subayların isim ve resimlerini, haklarında kısa bilgileri içeren bir kitap hazırlayıp, Mısırlı komutanlar arasında dağıttığı gibi bilgiler yer alıyor. Öte yandan o dönemin en üst düzey İsrailli yetkililerinin itirafları da bu belgeleri onaylıyor.

Defne Bayrak / Timetürk

Orada tarihin nurdan harflerle çizdiği hadiseler bulunuyor. Bunların başında da şanlı Ekim savaşı geliyor. Bu sadece Arap-İsrail çatışmasında ve dünyanın bildiği askeri stratejilerde köklü değişikliklere neden olmuş olmasından kaynaklanmıyor. Kalpler ve zihinler çalıştırıldığında bu savaşın aynı zamanda Arapların birliğinin görüldüğü en önemli olay olduğu da hatırlanacak. Ekim'in altısıydı ve orada bir savaş içinde 3 savaş vardı...

Bunlardan ilki Arap halkın 1968 yılından 1973 yılına kadar sokaklarda ve üniversitlerde işgal altındaki toprakların özgürleştirilmesi için isteyip dayattığı savaş. İkincisi 1967 Haziran yenilgisinden sonra Mısır ve Suriye askeri yetkililerinin milli haysiyet ve Arap askeri onurunun kurtarılması için istedikleri savaş ve üçüncüsü de o dönemin Mısır cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın ateşin yandığı ve kendisinin söndürmek için hareket etmek zorunda olduğu bölgeye dünyanın dikkatini çekmek için istediği savaştı.

Son zamanlarda İsrail genelkurmaylığından ve hükümetinden sızdırılan gizli belgeler Siyonist varlığın uğradığı hezimetin boyutunu gösteriyorr. Bunun gibi daha birçok hadisenin olduğu sanılıyor ancak bu olaylar ya hala gizleniyor ya da yayınlanması yasaklanıyor.

Bu belgelerde yer alan en önemli bilgilerden biri general Moşe Dayan'ın Suriye saldırısının baskısı altında Ekim savaşının ikinci gününde Golan'dan çekilme kararı almış olması ve onlarca İsrailli'nin arkadaşlarının açtıkları ateşle öldükleri ve yaralandıkları. Aynı şekilde Mısrı İstihbaratı İsrail hükümetine sızarak Golda Meir'e yanlış bilgiler vermeyi başardı. Ayrıca Mısır İstihbaratı hazırladığı bir kitapta genelkurmay başkanından binbaşı rütbesine kadar İsrail işgal ordusunda hizmet eden tüm subayların isimlerini ve resimlerini içeren bir kitap hazırlayarak cephe boylarında dağıttı. Bunun yanında geçmiş etkileyici sırlar ve İsrailli yetkililerin Ekim'de neler olduğuna dair çok şaşırtıcı itirafları bulunuyor.

Dayan Golan'dan kaçmaya karar veriyor ve 3 saat sonra geri çekiliyor

İsrail işgal ordusunda eski tugay komutanı General İshak Hovi, 'Büyük Geçişin 36. Yıldönümü Arifesinde' isimli kitabında o zamanın savaş bakanı Moşi Dayan'ın ipleri yeniden ele geçirip Şam'a darbe indirmeyi emretmeden önce Arap saldırısının sürpriz baskısı karşısında savaşın ikinci gününde Suriye'nin Golan Tepeleri'nden kaçma seçeneğine başvurduğunu ortaya koyuyor.

Kitapta, Ekim ayının 7'si Pazar günü sabah erkenden cephe komutanlığına gelerek General İshak Hovi'ye Golan Tepeleri'nden çekilmeye karar verdiğini bildirdiği açıklanıyor.

İshak Hovi'ye göre Dayan, Golan Tepelerinde Suriye saldırısının gücü karşısında şok oldu. 7 Ekim'de yani savaşın ikinci günü yarı umutsuzluğun ve ciddi bir şekilde Golan'dan çekilmeyi ve ateşkes hattı sınırında bir savunma hattı kurmayı düşünen bir edayla davrandı.

Hovi sözlerini şöyle sürdürdü; 'Dayan gerçekten de 7 Ekim günü, Ürdün Nehri mecrasındaki eski sınırda savunma hatları kurup Golan'dan çekilme, Suriye Ordusu , İsrail tarafına geçmesin diye köprüleri yıkma emri yayınladı. Aynı zamanda da karşı atak hazırlığı emri verdi.

3-4 saat geçtikten sonra Dayan kuvvetlerinin durumunun iyileştiğini hissetti ve pozisyonunda kesin bir dönüş yaparak Suriye'nin başkenti Şam'ın bombalanması emri verdi.

İsrail hava kuvvetleri, önce Suriye ordusunun Şam'daki liderlik üssü ve hava kuvvetleri liderliği üssünün, sonra da uçak-savar füzelerin ulaşmasının engellenmesi için Şam ve Halep havaalanlarının bombalanması emirlerini yerine getirdi. Zira Sovyetler Birliği bir hava treni vasıtası ile bu uçaksavar füzeleri, diğer silahlarla nakletmeye başlamıştı'.

General İshak Hovi'nin söylediklerine ilişkin değerlendirmesinde Haaretz gazetesinden askeri işler yorumcusu Zeev Schiff şöyle dedi; 'İsrail Ordusu'nun tarih bölümü, Ekim Savaşı'na dair birçok bilgiyi gizlediği gibi bu bilgileri de gizlemektedir. Orada savaşın üzerinden 30 yıl geçmesinin ardından savaş dosyalarının açılması yönünde bir karar bulunmasına karşın ordu birçok bilgiyi halktan ve araştırmacılardan gizlemektedir.

Hovi bu bağlamda, tugay komutanlığı yaptığı dönemde subaylarından birinin yazdığı protokollere bakmak istediğini ancak kendisine izin verilmediğini, gerekçe olarak da Suriye ve Mısır'ın bugüne kadar bu savaşın dosyalarını ortaya çıkarmadığı için İsrail'in yalnız başına ortaya koymasının hiç de adil olmayacağını gösterdiklerini açıkladı.

İsrail askerleri arkadaşlarını öldürüyor

Son olarak İsrailli gazeteci İlan Kfir de Şanlı Kahraman Kardeşlerim' başlığı altında yazdığı kitabında İsrail cephesinde meydana gelen bazı etkileyici sırları ortaya koydu. Bunların en önemlisi de kurtulanlardan birinin ifadesine göre İsrail tank taburunun büyük soğukkanlılıkla, Mısır Ordusu'nun kaçan askerleri olduğu zannıyla yakından bir grup İsrailli askere ateş açıp bazılarını öldürüp bazılarını da yaralamasıdır.

Kitap, bu saldırıdan kurtulanlardan biri olan Moşe Levy'nin şu sözlerini aktarıyor; 'Silahsız olmaları, akıcı bir şekilde İbranice konuşmaları ve İsrail tabur komutanlarının isimlerini bilmeleri İsrailli askerleri kurtaramadı. Arkadaşları onları Arap sanarak üstlerine ateş açtı'.

Levy olanları anlatmaya şöyle devam etti; 'Ekim Savaşı'nın ikinci günü; yani Ekim ayının 7'sinde aynı İsrailli tank taburunu Kanal'ın kuzeyinde yüzlerce Mısır askeriyle çarpışır buldum. Bu tanklardan birinin komutanlığında onbaşı Shlomo Arman bulunuyordu . Arman'ın tankına Mısır ateşi isabet edince Arman askerleriyle beraber Levy'nin tankına nakloldu. Ancak Mısır RPC füzesi tanka isabet etti ve içindekiler bataklığa atkalayarak kaçmaya başladı.

Mısırlılar bize ateş açıyordu. Biz de bataklıkta koşuyorduk. Bataklıkta rahatça hareket edebilmek için eşyalarımızı ve silahlarımızı attık. İlerlemekten yorulduğumuzda sürünmeye başladık. Arman bataklığın toprağının tadına bakıyordu. Bizi 8-9 saat kadar götürdü. Çünkü bölge hakkında aramızda bilgili olan sadece o idi. Zorlu ve uzun saatlerin ardından İsrail tankları taburuna konuşlu bir grup geldi.

Tanklardan 15 metre uzakta durduk. Ancak ekibi bizi tanımadı. Shlomo onlara bağırarak bizim bir İsrail tank ekibi olduğumuzu ve Mısırlılardan kaçtığımızı söyledi. Kendileriyle İbranice konuştuk. Onlara 'L' taburundan olduğumuzu söyledik. Bize öyle bir tabur olmadığı cevabını verdiler. Sonra da tüm soğukkanlılıklarıyla bize üç tanktan ateş etmeye başladılar. Aralarında ben ve Shlomo da olmak üzere bazılarımız ağır şekilde yaralandı. Onları telsizle konuşurken duydum; bir düşman taburundan fertleri öldürdüklerini haber veriyorlardı. Yaralı bir tank sürücüsüne benzer biri onlara 'Naziler' diye bağırdı. O zaman arkadaşlarını vurduklarını anladılar. Silahlarıyla gerçekten arkadaşlarını vurduklarından emin olduktan sonra bize bir yardım sunmadan bize ambulans göndermeye gittiler.

Golda Meir'e yanlış bilgiler ulaşıyor

İsrail'de insanların kendisini 'yenilginin mimarı' ve 'İsrail ordusunun başına gelenlerin temel sebebi' diye vasıflandırdığı, son zamanlarda 'Ekim Savaşı... Gerçeğin Karşısında Efsane' isimli bir kitap yazan Ekim savaşındaki İsrail askeri istihbarat müdürü Eli Zeira, Mısır istihbaratının Golda Meir'e yanlış bilgiler ulaştırdığını itiraf etti. Zeira yenilginin gerçek sebebinin, bilgilerin güvenilir olduğu inancıyla MOSAD'ın tahlilinden geçmeden direk başbakana ulaşmış olması olduğuna işaret ederek; 'bu bilgiler İsrail hükümetinin yanlış hesaplar yapmasının ardındaki ana sebepti' dedi.

Zeira kitabında ayrıca bu yanlış bilgilerin Mısır istihbaratının planlarından biri; savaşa hazırlık olarak uygulanan aldatma ve kamuflaj planının bir parçası olduğunu ifade etti.

İşgal liderlerinin biyografisi

Yine son dönemlerde Mısırlı yazar Ahmet Fuad yazdığı 'Yahudilerin Tarihi' isimli kitabında Mısır istihbaratının Ekim Savaşı'ndan önce İsrail ordusu hakkında herşeyi bildiğine işaret etti. Yazar İsrailli askerlerin Mısırlılarla Sina'da çarpışırken Arapça yazılmış bir kitap bulduklarını, Mısır istihbaratı tarafından hazırlanan 'İsrailli Şahsiyetler' isimli ve 'gizli' ibaresini taşıyan bu kitabın kapağından 1973 yılı Ocak ayında basıldığının anlaşıldığını ve Mısır askeri istihbaratının bu kitaptan Mısır ordusundaki subay liderlerine 3600 kopya dağıttığını açıkladı.

Yazar kitabın içeriğinin İsrailliler için olağanüstü bir sürpriz olduğunu çünkü o dönemde genelkurmay başkanından binbaşıya kadar İsrail Ordusu'nda görev yapan tüm subayların isim ve resimlerini kapsadığını, her resmin yanında şahsın hayatı, görevi bazen de kişisel ve sosyal özellikleri hakkında kısa bilgiler yer aldığını vurguladı.

İsrailli kaynaklar bulunan bu kitabı; 'çok şaşırtıcı' diye vasfederek en küçük subaylar hakkında bile ayrıntılı bilgiler verdiğini söyledi. Bu da Ekim Savaşı'nın bilimsel plan kurma, Mısırlıların olağanüstü akıl ve bilek gücüyle kazanıldığını onaylamaktadır.

İsrail Arap gücünü küçümsemenin bedelini ödüyor

İtiraflar birbirini izliyor. İsrailli Ronen Bergman ve Gil Malteser'in hazırladığı 'Yom Kippur Savaşı... Gerçek An' isimli başka bir kitap da İsrail genelkurmaylığı ve hükümetinin protokollerinden gizli belgeleri ortaya koyuyor. Bu belgeler ise İsrail'in Arapların gücünü küçümsediğini gösteriyor.

İlk defa yayımlanan bu belgelere göre orada savaş çıkacağına dair büyük ihtimaller olduğu İsrailli siyasi ve güvenlik liderleri tarafından biliniyordu. Ancak buna karşın bu savaşı engellemek için birşey yapmaları gerektiğini düşünmediler. Zira İsrail askeri istihbarat şubesi 17 Nisan 1973 tarihinde Suriye'nin İsrail'e karşı 'Suriye Genelkurmaylığı, komutanları arasında, ana konusu Golan Tepelerinin işgali olan bir eğitim yürütmektedir' başlığı altında İsrail'e karşı bir savaş açmayı planladığını açıklayan bir rapor yayınladı.

Bu bilgiler İsrail MOSAD istihbaratı için çalışan üst düzeyli bir ajana dayandırıldı. Yani bu ajan, sayıları oldukça az olan ve bilgilerini üst düzeyli kaynaklara dayandıran bir gruba tabi idi. Daha basiti MOSAD'ın en iyi ajanlarından biriydi.

Bu ajan, Suriye'nin planını Tel Aviv'e aktaran ajandı. İsrail onun hakkında mutlak gizliliği dayatmaya devam ediyor. Hakkında herhangi bir bilgi yayınlamak İsrail askeri denetim gözetimi tarafından sıkı emirlerle yasaklanmış durumdadır. Bu planları okuyanlar, gelecek savaş senaryoları hakkında aktardığı bilgilerin ne kadar yerinde olduğunu anlar. Buna karşın Golan Tepeleri'ndeki İsrail Ordusu, bu bilgilerin gerektirdiği yönde hazırlanmadı.

Yukarıda bahsi geçenlerin yanında kitapta ayrıca İsrail Ordusundaki eski genelkurmay başkanı David Ben-Eliezer, 1973 Ekim Savaşı'ndan birkaç ay önce yaptığı açıklamada ani bile olsa İsrail'e karşı herhangi bir Suriye saldırısını uzak görerek; 'eğer Golan'da 100 tankımız varsa Tanrı onların yardımcısı olur' demişti. Savaş vakti İsrail'in Golan'da 177 tankı bulunmasına karşın Suriye saldırısı gerçekleşene kadar yaymadı. Bu durum İsrail genelkurmay başkanının Suriye güçlerini ne kadar hafife aldığını açıkça göstermektedir. Oysa Golan'da mevcut bulunan 177 İsrail tankı sonunda bu güçlerin ilerlemesini engelleyememiştir. Oysa bu sayının Suriye saldırısını püskürtmek için çok çok yeterli olduğu ortaya çıkmıştır.

Çok etkileyici itiraflar

Yukarıdaki etkileyici belgelere ek olarak orada -her ne kadar bazıları yalan boşluklarını doldurma yoluyla Arapların başarısını azımsamaya kalksa da- ayrıca savaşı yaşamış birçok İsrailli yetkilinin,Siyonist varlığın ezici bir hezimete uğradığını onaylayan itirafları da bulunmaktadır.

Dayan'ın itirafı

Ekim Savaşı'nda İsrail'in savaş bakanı olan Moşe Dayan 1973 yılı Aralık ayında yaptığı açıklamalarda şöyle dedi; 'Ekim Savaşı, İsrail'in maruz kaldığı bir deprem gibiydi. Bu savaşta olanlar, gözlerden tozu kaldırdı. Bize daha önce görmediğimizi gösterdi. Bu da İsrailli liderlerin zihniyetini değiştirmesine sebep oldu. Savaş, bizim Mısırlılardan daha güçlü olmadığımızı gösterdi. Üstünlük ruhu, siyasi ve askeri ilke İsrail'in Araplar'dan güçlü olduğunu, cüret edip savaşa başlamaya kalkarlarsa yenileceklerini söylüyordu. Ancak bu prensip doğru çıkmadı. Benim görüşüm tüm gecelerini alacak köprüler kurmaktı. Onları zırhlı araçlarımızla engelleyebilirdik. Ancak gördük ki onları engellemek o kadar da kolay değil. Savaş cephesine tanklar gönderme çabamız bize çok pahalıya maloldu. Bunu asla tahmin etmiyorduk'.

Golda Meir'in itirafı

O dönemin İsrail başbakanı olan Golda Meir 'Hayatım' isimli kitabında şöyle dedi; 'Mısırlılar kanalı geçti. Sina'daki güçlerimize kuvvetli bir darbe vurdu. Suriyeliler de Golan Tepeleri üzerinde derinlemesine saldırdı. Her iki cephede de ağır kayıplar verdik. O dönemdeki soru şu idi; 'Kötü durumun gerçeğini ulusa söylemeli miydik yoksa söylememeli miydik?' Yom Kippur Savaşı'nı yazarken askeri bir rapor gibi olmamalı. Aksine yakın bir felaket ya da korkunç bir kabus gibi olmalıdır. Onun acısını çektim, hayatım boyunca da çekmeye devam edeceğim.

Haim Herzog'un itirafı

Ekim Savaşı anıları arasında İsrail eski devlet başkanı Haim Herzog şu ifadelere yer verdi; 'Ekim'in 6'sından önce gerekenden çok konuştuk. Bu da bizim sorunlarımızdan birini teşkil ediyordu. Biz nasıl konuşacağımızı öğrenirken Mısırlılar nasıl savaşacaklarını öğrenmişti. Dayanıklıydılar. Bildirileri de bizimkilerden daha inandırıcıydı. Tamamen gerçekleri söyleyip ilan ediyorlardı. Hatta dış dünya onların sözlerine ve bildirilerine inanmaya başlamıştı.

Aharon Yariv'in itirafı

İsrail eski istihbarat müdürü Aharon Yariv 16 Eylül 1974'te Kudüs'te Ekim Savaşı üzerine düzenlenen sempozyumda şöyle dedi; 'şüphesiz Araplar savaştan kazanmış olarak çıktı. Biz ise görüntü ve duygular açısından parçalanmış ve zayıf olarak çıktık. Sedat'a savaşta kazandın mı, diye sorulduğunda, İsrail'de savaştan sonra olanlara bakın böylece sorunun cevabını kendiniz bilirsiniz, demişti.

Abba Abhiyan'ın itirafı

Ekim Savaşı sırasında İsrail dışişleri bakanı olan Abba Abhiyan 1973 yılı Kasım ayında şu sözleri sarfetmişti; 'Ekim'in 6'sından beri birçok değişiklik oldu. Bunun için İsrail'in askeri üstünlüğü meselesinde abartmamamız gerekir. Aksine orada; İsrail'de ulusal söylemi yeniden gözden geçirmenin zorunlu olduğunu söyleyen baskın hisler bulunmaktadır. Daha çok gerçekçi olmamız ve abartıdan uzaklaşmamız gerekmektedir.

Nahum Goldmann'in itirafı

Yahudi Ajansı eski başkanı Nahum Goldmann 'İsrail Nereye Gidiyor?' isimli kitabında şöyle dedi; '1973 Ekim Savaşı'nın en önemli sonuçlarından biri Arapların karşısında İsrail efsanesine bir had koymuş olmasıdır. Ayrıca bu savaş İsrail'e yaklaşık 5 milyar dolar gibi çok yüksek bir meblağa maloldu. İsrail devletinin ekonomik durumunda köklü değişikliğe sebep oldu. Zira bir yıl kadar önce yaşadığı parlak dönem sona erdi. Ancak savaşın en tehlikeli sonucu psikolojik boyutta oldu. İsrailliler artık sürekli üstün oldukları inancını kaybetti.

Ze'ev Schiff'in ifadesi

İsrailli askeri yorumcu Ze'ev Schiff 'Ekim Depremi' isimli kitabında şu ifadeleri kullandı; 'bu, doktorların savaş şokundan çok sayıda asker tedavi ettiği ilk savaştı. Psikolojik tedaviye ihtiyaçları vardı. Bazıları isimlerini bile unutmuştu. İsrail, Arapların Yom Kippur Bayramı günü elde ettikleri sürpriz başarı ve askeri kazançlar karşısında çok şaşırmıştı. Bu savaş, İsrail'in Arap savaşçıkarı yeniden değerlendirmesi gerektiğini ispatlamıştır. Ekim Savaşı İsrail'i tabandan tavana sarstı. Aşırı güven yerine şüpheler ve 'yıkımımız üzerine ebediyen mi yaşayacağız?', 'diğer savaşlarda ayakta kalabilme ihtimali var mı?' gibi sorular geldi.

Yukarıdaki itiraflar Arapların Ekim savaşında gerçekleştirdiğinin tam anlamıyla bir mucize olduğunu onaylamaktadır. Şimdimizi ve geleceğimizi kurtarmak için de 'Ekim' ruhuyla hareket etmekten başka seçeneğimiz yok!