Allah Nurunu Tamamlar…

Allah Nurunu Tamamlar…

Günümüzde, din ahlakından uzak toplumlarda barış ve huzurdan alıkoyan çok önemli bir sorun vardır; ahlâki çöküntü...

 

 

Allah Nurunu Tamamlar" Kafirler İstemese De!

 

Günümüzde, din ahlakından uzak toplumlarda barış ve huzurdan alıkoyan çok önemli bir sorun vardır; ahlâki çöküntü... Ahlâki çöküntü yaşanan toplumun bireyleri adalet, dürüstlük, iyilik, bağışlayıcılık, hoşgörü ve merhamet gibi üstün ahlâk özelliklerinden uzaktırlar. Toplumun genelinde günahta sınır tanımama, çirkin utanmazlıklar, sapkın ilişkiler, uyuşturucu kullanımı, kumar gibi davranışlar oldukça yaygındır.


Toplumu ahlâki çöküntüye götüren nedenin, genellikle toplumdaki kötü koşullar olduğu düşünülür. Bu görüş de doğrudur ancak asıl neden tam olarak bu değildir. Pek çok ülkede yaşanan dejenerasyon, kapsamlı ilişkileri ve karanlık bağları olan büyük bir 'oluşum' tarafından desteklenip idare edilir. Bu 'sosyal sınıf' oldukça etkili propaganda araçlarına sahiptir; bu araçları kullanarak, insanları Kur'an ahlakından uzaklaştırmak ve çirkin utanmazlıkları yaygınlaştırmak amacıyla çalışır. Kur'an ayetinde haber verildiği gibi"

Çirkin utanmazlıkların (fuhşun) iman edenler içinde yaygınlaşmasından hoşlananlara, dünyada ve ahirette acıklı bir azap vardır. Allah bilir, siz ise bilmiyorsunuz. (Nur Suresi, 19)

 

Din ahlâkını yaşamayan toplumlarda etkin olan bu karanlık sınıfı ayakta tutan, rüşvet, haksız kazanç, fuhuş ve uyuşturucu ticareti gibi yasadışı yollardır. Yaşanan çirkinliklere, haksızlıklara ve ahlak dışı davranışlara genellikle kimse karşı çıkmaz ve fikir mücadelesi yapmaya cesaret edemez. Bu çirkinliklere karşı güçlü bir fikir mücadelesi vermek, ancak din ahlakıyla yetişmiş insanlarla mümkün olacaktır. 


Günümüzde modernlik, çağdaşlık, özgürlük ve cesaret söylemleriyle ahlâksızlık propagandası yapılmaktadır.  Söz edilen modernlik ve çağdaşlık, gelişmelere ve yeniliklere açık olmak değildir; ahlaksızlık ve sapkınlıkların insanlara olağan davranışlar gibi gösterilmesidir. İnsanlar kınadıkları davranışları bu propagandalar nedeniyle, zamanla olağan karşılamaya başlarlar. Ve bu yoğun telkinlerle, yaşanan ahlaksızlığın çağdaşlığın bir gereği olduğu hatasına düşerler.


Dejenere olan toplum bireylerinin birçoğu kendilerini başıboş ve sorumsuz zannetme yanılgısına kapılırlar. Bu din dışı toplumda eşcinsellik adeta 'moda'dır, kumar, rüşvet, insanların birbirlerine güvenememeleri, evlilik dışı/öncesi birliktelik modernlik zannedilir. İnsanlar utanma duygularını yitirirler, dürüst ahlâk gösterenler 'saf' olarak nitelendirilerek yadırganırlar. Din ahlâkından uzak bir insan, yaşamı boyunca asla rüşvet almamış da olsa, çıkarları için kolaylıkla yalan söyleyebilir, mecbur kaldığı bahanesiyle hiç yapmayı düşünmediği kötü bir davranışta bulunabilir.


Toplumu ahlaki çöküşe sürükleyen etkenlerin en önemlilerinden birinin yazılı ve görsel medya olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle televizyon programlarında ve magazin dergilerinde, ahlaksızlıklar sergilenir, ahlakî değerlerden yoksun kişilerin karanlık yaşamları özendirici gösterilmeye çalışılır. Bu kişilerin ahlak dışı davranışları cesaret ve modernlik olarak isimlendirilir. Reklamlar, filmler, edebiyat, mizah gibi kültürel araçlarda da bu mesajlar verilir; insanlar dini değerleri göz ardı etmeye, inançsızlığa yönlendirilirler.

 

Çok okunan bir gazeteden birkaç başlık örnek vermek istiyorum. Tarih; 15/05/2010

 

"Yasak Aşk Alevlendi", "Seninle Birlikte Olmadım Diye", "Kocasını Yenisiyle Değiştirdi", "Beni De Taciz Etti""

 

Bu başlıklar, bir magazin gazetesinden değil, ciddi bir gazetenin internet ana sayfasından alıntıdır. İlginç olan; gençliği nereye sürüklediklerinin farkında değillermiş gibi aynı gazeteler, bir başka gün, "gençlik nereye gidiyor?" şeklinde başlık atabilirler.

Televizyonlarda ise şiddet ve kavga görüntülerine çok fazla rastlarız. Bu tür filmler ve programlar, insanların ruhsal dengesini bozarak suç işlemeye, şiddete, intihara eğilimli hale getirirler. Dizi filmlerdeki karakterlerin ahlâk dışı davranışları çeşitli telkinlerle masum ve zararsız gibi gösterilir, yasa dışı yaşam şeklini öven, silahlı çatışma sahneleri içeren filmler de insanlarda –özellikle gençlerde- olumsuz etki oluşturur. Evlilik dışı, marjinal ve sapkın yaşamlar güzel gösterilir; tüm bunlar insanların bilinçaltına ustaca yerleştirilir.


Ahlâki çöküşün en önemli nedeni, dinsizlik nedeniyle kendini başıboş ve sorumsuz zannetme yanılgısıdır. Yazılı ve görsel medya, Materyalizm'in ve dinsizliğin en önemli silahı olan Darwinizm'i, sözde bilimsel bir gerçek gibi yıllardır insanlığa dayatmaya çalışmaktadır. Din dışı yaşayan bencil, maddiyatçı karakterlerin ön planda olduğu filmler yaygınlaştırılarak, ahlaki bozulmaya zemin hazırlanmaktadır.

 

Ahlâksızlığın yaygınlaşması, tek bir meyvedeki çürüğün, sepetteki diğer meyvelere de zamanla bulaşması gibi, er ya da geç tüm toplumu içine alan bir çürümeye neden olur. İnsanların güven duyacakları ve karşılık beklemeksizin yardım edecek birini bulamamaları, ihtiyaç duyduklarında adaletin gereği gibi tecelli edeceğinden kuşku duymaları, dışarıda güvenlik içinde olmamaları toplumdaki çöküşün boyutlarının büyüklüğünün elle tutulur örnekleridir.

 

Problemin kaynağında bencillik, aç gözlülük, acımasızlık, umursamazlık gibi hastalıklar vardır. Gerçek ve kalıcı çözüm yalnızca din ahlâkının yaşanması ile olacaktır. Yaşanan sorunları kabullenmek, yalnızca izlemek veya sorunların bitmeyeceğini düşünmek büyük yanılgıdır. Tüm insanları yoktan var eden Yüce Allah, onların en rahat edecekleri, refah, huzur, güven duygusu ve mutluluk içinde yaşayacakları sistemi de haber vermiştir. Çözüm Kur'an ahlâkıdır.

 

Kelime anlamı barış olan İslam, barış ve esenliğe çağrıda bulunur. İman sahipleri Allah'ın farz kıldığı iyiliği emretme, kötülükten sakındırma sorumluluğunu yerine getirdiklerinde, gerçek İslam'ı tanımayan pek çok insan Kur'an ahlâkına yönelecek ve Allah'ın beğendiği yaşam başlayacaktır.

 

"Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur" (Maide Suresi, 32) diyen, insana, "Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun" (Nisa Suresi, 135) ifadesiyle her durumda adaleti emreden, kişinin ihtiyacı da olsa muhtaç olana vermeyi emreden İslam, insan ilişkilerinde ölçü alındığında huzur dolu bir dünya oluşur.

İnsanı yaratan Allah, onun için en güzel ve huzur dolu yaşamı Kur'an'da tarif eder. Üstün ve güzel ahlâk özelliklerini üstünde taşıyan bireylerin oluşturduğu bir toplum ütopya değildir. Dinsiz felsefe ve görüşlerden kaynak bulan bozulmanın onarılması ve Kur'an ahlâkının hakim olması, insanlığın özlem duyduğu huzur dolu bir yaşamın gerçekleşmesi demektir" Üstün, güçlü, şerefli, mağlup edilmesi mümkün olmayan Allah yeryüzündeki nurunu kesinlikle tamamlayacağını vaat eder" Ve O vaadinden asla dönmez.

"Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. Müşrikler istemese de O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur." (Tevbe Suresi, 32-33)

 

 

Fuat Türker