Akıncılar, Yarım Asır Sonra Yeniden Teşkilatlanıyor: Manifestolarını Açıkladılar

Akıncılar, Yarım Asır Sonra Yeniden Teşkilatlanıyor: Manifestolarını Açıkladılar

1980 öncesinde Türkiye’nin en büyük toplumsal ve siyasi hareketlerinden olan Akıncılar, 48 yıl sonra yeniden teşkilatlanıyor. MTTB Genel Merkezi’nde yapılan programda Akıncılar’ın teşkilatlanma manifestosu kamuoyuna ilan edildi.

Akıncılar Hareketi İcra Kurulu Başkanı Mehmet Şahin, öncelikli hedeflerinin Akıncı kimliğini yeni nesle aktarmak olduğunu vurguladı.

Şahin, ‘Doğu bloğunu temsil eden Sovyetlerin dağılmasıyla tek başlı kalan emperyalizm yeni düşman olarak Müslümanları ve İslam’ı seçmiştir. Bilmektedirler ki sömürü ve zulme dayalı düzenlerini alt üst edecek yegâne güç İslam ve Müslümanlardır. Halkının çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Türkiye gibi ülkelerde inananların dirençlerini kırmak adına, çeşitli projeler üretilmekte, içi boşaltılmış kimliksiz, kişiliksiz ve dahi emperyalizmin en güçlü silahı olan kapitalist yaşam tarzıyla kuşatılmış, yeni bir Müslüman tipi oluşturmaya ve yine genç nesillerimizi, aile yapımızı hedef alan fuhuş, alkol, uyuşturucu, kumar gibi illetlerin girdabında Müslüman kimliğini yok etmeye çalışmaktadırlar. İşte bu sebeple günümüz koşullarına uygun strateji ve metot çerçevesinde Akıncılar Hareketi'ne dünden daha çok ihtiyaç vardır’ ifadelerini kullandı.

“NEDEN YENİDEN AKINCILAR HAREKETİ?” BAŞLIĞINI TAŞIYAN MANİFESTONUN TAMAMI ŞÖYLE:

Yetmişli yıllarda Türkiye Müslümanlarının yüz akı, onurlu bir duruşun sembolü olan Akıncılar olarak geçmişte yaptığımız hizmetlerden elde ettiğimiz birikimleri yeni nesillere aktarmak istikbalde bu hareketin devamına vesile olmak, davamızın yeni nesil gençlerin eliyle sürmesine katkı sağlamak adına yeniden bir araya gelerek Akıncılar hareketini başlatmış bulunmaktayız.

Yarım asır sonra Akıncı kimliği ve Akıncı duruşunu yeniden ortaya koymak adına başlattığımız bu yürüyüş, bu dava uğruna geçmişte bedel ödemiş ve bedel ödemeye her zaman hazır olan bizler açısından büyük bir anlam ifade etmektedir.

Hepimiz biliriz ki yüce dinimiz İslam çağlar üstü düşünce, inanç ve yaşam biçimidir. Hz. Adem’den günümüze kadar hak ve batılın mücadelesi hep aynı çizgi üzerinde süre gelmiştir.

Bu mücadelede Hak aydınlığı batıl ise karanlığı ve sömürüyü temsil etmektedir. Tüm beşerî ideoloji ve sistemler batılın, Rabbimizin emirlerini iletmek üzere gelen tüm peygamberler ise hakkın sembolü olmuştur.

Günümüzde Emperyalist egemen güçler kendi sömürü düzenlerini devam ettirme adına insani değerleri hiçe sayarak Dünyayı yeniden karanlığın içine çekmek için çeşitli oyunlar tezgâhlamakta, Sosyal, Kültürel, Ekonomik, Siyasi ve Askeri projelerini acımasızca hayata geçirmektedirler.

Doğu bloğunu temsil eden Sovyetlerin dağılmasıyla tek başlı kalan emperyalizm yeni düşman olarak Müslümanları ve İslam’ı seçmiştir. Bilmektedirler ki sömürü ve zulme dayalı düzenlerini alt üst edecek yegâne güç İslam ve Müslümanlardır.

Halkının çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Türkiye gibi ülkelerde inananların dirençlerini kırmak adına, çeşitli projeler üretilmekte; içi boşaltılmış kimliksiz, kişiliksiz ve dahi emperyalizmin en güçlü silahı olan Kapitalist yaşam tarzıyla kuşatılmış, yeni bir Müslüman tipi oluşturmaya ve yine genç nesillerimizi, aile yapımızı hedef alan Fuhuş, Alkol, Uyuşturucu, Kumar gibi illetlerin girdabında Müslüman kimliğini yok etmeye çalışmaktadırlar.

İşte bu sebeple günümüz koşullarına uygun Strateji ve Metot çerçevesinde Akıncılar Hareketine dünden daha çok ihtiyaç vardır.

Amacımız; bu birliktelikten doğan gücü toplumun tüm katmanlarına yaymaktır.

Bu maksatla açık, anlaşılır, ayrılıktan değil ortak yanlarımızdan beslenen Kur-an ve sünnet çerçevesinde hareket etmektir.

Hiçbir cemaat ve grup ayrımı yapmaksızın, farklı düşünceden insanların yaşam tarzlarına saygılı, fakat kendi inancından taviz vermeden, Müslüman kimliğini koruyan, zalime karşı mazlumdan yana sivil bir inisiyatif hareketi oluşturmaktır.

Bu yürüyüş yalnızca kendimizi değil ulaşabileceğimiz tüm insanları ve gelecek nesilleri korumak adına mütevazı ama bir o kadarda kararlı bir yürüyüştür.

Bizler, anın gereğini yerine getirmek üzere yola çıkmış Müslümanlar olarak yüce dinimiz İslam’ın izzet ve şerefini koruma yolunda kendi bedenlerini feda eden aziz şehitlerimize olan borcumuzu ancak bu şekilde ödeyebiliriz.

Akıncılar hareketi ırk, renk, dil, mezhep, meşrep, grup farkı gözetmeksizin, kardeşlik bilinciyle yaşlısı, genci, kadını ve erkeğiyle batılın karanlığına karşı hakkın yanında yer alan, bir sivil inisiyatif hareketi olarak yeniden doğacaktır.

HAREKETİN İSMİ NEDEN AKINCILAR

Hilafetin yok edilmesiyle birlikte başsız ve sahipsiz kalan İslam ümmeti Emperyalizmin kontrolünde çeşitli devletlere bölünmüş, devlet yapıları ve rejimleri farklılaştırılmış, Dünya coğrafyası üzerinde darmadağınık bir araya getirilemez topluluklar haline dönüştürülmüştür.

İslam coğrafyasında Müslümanlar zaman zaman çeşitli direniş gruplarıyla Emperyalizme karşı o bölgenin yapısı, ideolojisi ve yönetim sistemine göre şekillendirdikleri hareketler ve cemaatler oluşturmuştur. Bu cemaat ve hareketler birbirlerinden etkilenseler de bölgesel hareket olma özelliğinin dışına çıkamamışlardır.

Türkiye Müslümanları Cumhuriyetin ilk dönemlerinde ağır yaralar almış alimlerini kaybetmiş İslami tedrisat yapan yuvaları dağıtılmıştır. Ancak Emperyalizmin ve yerli uşaklarının tüm baskı ve zulümlerine karşın Anadolu insanı İslam la olan derin bağlarını koparmamış kendi özünde Müslüman kimliğini muhafaza etmeye çalışmış ve bunu da Allah’a hamd olsun ki bugüne kadar başarabilmiştir.

Dünyada eşi ve benzeri görülmemiş bir kültür erozyonuna uğratılmasına rağmen anadolu insanı kendi özünde İslam kültürü ve dinamiklerini koruyarak, son altmış yıllık dönemde çeşitli gruplar ve cemaatler ile varlıklarını sürdürmeyi başarabilmişlerdir.

Bu cemaat ve grupların bir kısmı geleneksel tarikat ve anlayışları sürdürürken, bir kısmı Dünyanın çeşitli yerlerinde oluşan İslami hareketlerden etkilenerek yollarına devam etmeye çalışmışlardır.

Dünyanın her tarafında olduğu gibi Mısır İhvan Hareketi ve İran İslam Devrimi bu gruplar üzerinde derin etki ve izler bırakmıştır. Bugün Emperyalizmin radikal İslam adını verdiği pek çok İslami hareket bu iki derin izin takipçileri olarak görülmektedir.

Bu iki akımın dışında irili ufaklı farklı çizgiler ve hareketler oluşmuş, özellikle sıcak savaş bölgelerinde “Selefi” düşünce etkili olmuştur.

Türkiye Müslümanları olarak yetmişli yıllarda neredeyse bir iç savaş yaşadığımız zamanlarda MNP ve MSP hareketleri Müslümanların siyasi bilinç kazanmasına vesile olmuş, MTTB ve Akıncılar hareketleri ile bu siyasi bilinç aksiyona dönüşmüş genç nesilleri etkilemeyi kısmen de olsa başarmıştır.

Bugün Türkiye’de İslami düşüncenin entelektüelleri ve öncüleri genel olarak bu iki oluşumun yetiştirdiği insanlardan müteşekkildir.

Yetmişli yıllardaki Akıncılar hareketi yerel bir hareket olmasına karşın Dünyanın çeşitli yerlerindeki İslami oluşumlardan da etkilenerek Ümmet bilincini özünde barındırabilmiş, sağ söylemden uzak bir dil ve tavır ortaya koyabilen Cumhuriyet dönemindeki tek harekettir.

1980 askeri darbesinden sonra bu ocaktan yetişen pek çok Müslüman Ümmet bilincini koruyarak çeşitli oluşumlarla mücadelelerini bugüne taşımayı başarabilmiş, Akıncı kimliği hayata bakışlarını ve mücadelelerini şekillendirmede en etkileyici unsur olmuştur.

Akıncılar ismi her ne kadar Osmanlı ve Türk kimliğiyle anılsa da gerçekte Akıncılar her zaman ve dönemde Ümmet bilincini kuşanmış İslam’ın serdengeçtileridir.

Türklerin Müslüman olmasıyla birlikte “Alp’lik geleneği “Gazilik geleneğine oradan da Akıncı kimliğine bürünmüştür. Gazilik geleneği Mücahid anlayışı ve duruşunun ifadesidir.

Akıncılar doğrusuyla ve yanlışıyla bir ümmet organizasyonu olan Osmanlıların serdengeçti mücahitlerinden başka bir şey değildi.

Kendilerine pir olarak Hz. Hamza ve Hz. Ali’yi seçmeleri de bu anlayışın bir gereğidir. Akıncılar, Osmanlı ordusuna bağlı olmayan tek ve yegâne güçtür. Devletten maaş almazlar, ganimetlerle yaşamlarını sürdürürlerdi. Kendilerini, sevgili Peygamberimizin Seriyyelerine nispet eder o mantık ve anlayışla cihad meydanlarına atılırlardı. Hayat, onlar için İman ve Cihaddan ibaretti.

Kendileri ile ilgili hiçbir hesapları olmaz, Akınlardan geri dönmeme emri aldıklarında hepsi şehit olana kadar vazifelerini yerine getirirlerdi.

Kelime-i Tevhid sancağını her gittikleri yere götürür, Şehadetten başka bir hedef gözetmezlerdi.

Günümüzde Akıncılar hareketi köklerinden aldığı bu ruh ve anlayışla “Her Müslüman kendi evinin önünü temizlerse, bütün mahalle tertemiz olur.” mantığı ve bakış açısıyla tüm Dünyaya yeniden medeniyet getirme hareketini Anadolu topraklarından başlatacak, kendi coğrafyasının sorunlarını bilerek ve buna göre strateji ve projeler üreterek yalnızca kandan ve zulümden beslenen emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine karşı sosyal, bilimsel ve kültürel donanımı da kuşanarak, Anadolu insanı ve kültüründen kopmadan, İslam dışı olmayan örf, adet ve geleneklere saygılı biçimde bir sivil inisiyatif hareketi olarak mücadelesini sürdürecektir.

Akıncılar Hareketi, tamamen toplumun gözü önünde illegal yollara sapmadan, şeffaf ve açık bir biçimde, arkasında duramayacağı ve kendi halkına izah etmekte zorlanacağı hiçbir eylem ve tavır içerisinde olmayacaktır.

Tüm İslam coğrafyasında Ümmetin oluşturduğu İslami hareketlerden istifade etmesini bilecek, onların tecrübe ve düşünce zenginliğini kendi tecrübe ve düşüncelerine katarak Ümmetçi bir bakış açısıyla, bir Ümmet mozaiği olan Anadolu insanı ile kucaklaşarak toplumsal İslami dönüşüme zemin hazırlayacaktır. Bir Ümmet mozaiği olan Anadolu insanını temsil edecek en güzel isim ve hareketin bu sebeple Akıncılar olması kaçınılmazdır.

HEDEFLERİMİZ

Akıncılar Hareketi olarak ana hedefimiz, Müslüman kimliğin muhafazası ve toplumsal İslami dönüşümün sağlanmasıdır. Bu doğrultuda sosyal, bilimsel, kültürel ve sanatsal projeler geliştirmek.

Kendi arkadaşlarımız ve ailelerimiz başta olmak üzere birlikte yaşadığımız coğrafyada ve tüm dünyadaki Müslümanlarla dayanışma içinde olmak.

Zamanımızın teknolojik imkanlarını kullanmak suretiyle ortak akıl, ortak düşünce ve ortak eylemler geliştirmek.

Yaşadığımız coğrafyada toplumsal İslami dönüşüme katkıda bulunacak ve emperyalizmin Müslümanlara dayattığı sulandırılmış Müslüman tipi, İslami görünüme büründürülmüş kapitalist yaşam tarzına engel olacak projeler geliştirmek.

Emperyalizmin emrinde sahte gündemler oluşturma görevini üstlenen içi boşaltılmış sözde entelektüalizmin etkisini kırmak ve kendi entelektüel dünyamızı inşa etmek.

Gençlerimizi ve aile yapımızı hedef alan alkol, kumar, uyuşturucu ve fuhuş tuzaklarına karşı Müslümanları ve toplumun genelini bilinçlendirerek koruyacak projeler geliştirmek.

Meselelere Kur-an, Tevhid, Ümmet ve Vahdet eksenli bakabilecek bireyler yetiştirerek, bu hedef doğrultusunda kurumsal alt yapılar oluşturmak gayesini üstlenmiş bulunmaktayız.

Tarif ettiğimiz bu hedefler geçmişteki Akıncılar Hareketinin hedefleridir.

Bugün zaman, mekân ve şartlar değişmiş olsa da meselelere bakış açımız ve mantığımız özü itibariyle aynıdır. Yalnızca mücadele metodumuzu ve stratejimizi günümüz şartlarına göre yeniden belirlemek durumundayız.

Bu yapı içerisinde yer alan her birey tercihini Allah’ın dininden yana yapmış olduğundan Dünya nimetlerini elde etme gibi bir gayretimiz ve düşüncemiz olmayacak, kollektif çalışma ile elde edilecek tüm kazanımlar Müslümanların hizmetine sunulacak bu konuda asla zaaf gösterilmeyecektir.

Bu yapı içerisinde kişiler değil üstlendiğimiz hedef ve ilkeler ön plana çıkacaktır. Aksine bir davranış ve tutum kimden gelirse gelsin kabul edilmeyecek bu hususta kurumsal yapı oluşturulurken tedbirler alınacaktır.

Bizler yalnızca Allah’ın rızasını kazanmak için Rabbimizin tarif ettiği kardeşlik bilinciyle birbirine bir daha kopmamak üzere kenetlenmiş, Müslümanlık vazifesini hakkıyla yerine getirmeye çalışan insanlar topluluğu olmalıyız.

İLKE VE PRENSİPLERİMİZ

Irk, renk, dil, mezhep, meşrep, cemaat, grup farkı gözetmeksizin Kur’an ve sünnet çerçevisiyle samimiyetine inandığımız tüm Müslümanları kardeş bileceğiz.

Tüm yeryüzündeki İslam coğrafyasının her karışını kendi vatanımız bilecek oralardaki kardeşlerimizin derdi ile dertlenecek, sevinci ile sevineceğiz.

Tüm İslami kurum ve kuruluşlara eşit mesafede olacak birini diğerinden üstün tutmayacağız, başta kendi coğrafyamızdaki ve daha sonra tüm dünyadaki İslami kurum ve kuruluşlarla hedeflerimiz doğrultusunda iş birliği zeminleri arayacak, bu zeminlerin oluşumunda hiçbir ön şart koymayacağız.

İnsan hakları olarak gördüğümüz hak ihlallerinde kişinin ırkına, rengine ve inancına bakmadan haklıdan yana tavır alacak ve duruşumuzu belirleyeceğiz.

İşkence, kim tarafından ve kime karşı yapılırsa yapılsın karşı çıkacak ve kabul etmeyeceğiz.

Emperyalist güçlerin ve yerli işbirlikçilerin dünyayı yönetmek adına Müslüman veya mazlum halklara dayattığı askeri, ekonomik, Kültürel baskı ve zulümlere karşı çıkacak duruşumuzu ve tavrımızı göstereceğiz.

Türkiye ve dünyada meydana gelebilecek her türlü sosyal, toplumsal, ekonomik, siyasi ve kültürel olayları yakından takip edecek, hedeflerimize uygun tavır ve duruşumuzu göstereceğiz.

Hiçbir İslami kurum ve kuruluşa alternatif gibi davranmayacak, onları sıkıntıya sokacak herhangi bir tutum ve davranış sergilemeyeceğiz.

Müslümanlar arasındaki ihtilaflı konularda taraf olmayacak, meselenin Kur’an ve sünnet temelinde çözümü için ilmi zeminler oluşturmaya çalışacağız.

Kendi üyelerimiz ve yakın çevremiz başta olmak üzere toplumun kültür seviyesini yükseltecek çalışmalar yapacak, bilgili, bilinçli bir toplum ortaya çıkarmaya gayret göstereceğiz.

Eğitim çalışmalarımızda kadın erkek ayrımı gözetmeksizin gençlere ve öğrencilere ağırlık verecek, genel kültürle birlikte İslami kültür seviyelerini yükseltmeye gayret göstereceğiz.

Kendi üyelerimiz, yakın çevremiz başta olmak üzere toplumun her kesimine yönelik yardımlaşma ve dayanışma projeleri geliştirecek, toplumda yardımlaşma ve dayanışma bilincinin gelişmesine katkıda bulunacağız.

Hangi kurum, kuruluş ve hizipten olursa olsun Müslüman kimliği ile cezaevine girmiş veya sıkıntı içinde kalmış kardeşlerimize, onların ailelerine sahip çıkmak, sıkıntılarını paylaşmak asıl görevimiz olacaktır.

Tüm çalışmalarımızı istişare usulü ile şekillendirecek, istişaresiz hiçbir kararı uygulamayacağız.

Ortaya koyacağımız oluşum içerisinde Rabbimizin tarif ettiği gibi takvada üstünlük asıl olacak. Kuracağımız hiyerarşik düzende zaaf gösteren yerini bir başka kardeşine terk edecektir.

Türkiye’de ve dünyada gelişen olaylar karşısında bireysel tavır almaktan kaçınacak, istişare ile ortaya çıkan ortak tavır, ortak duruşumuzu ön plana çıkaracağız.

Türkiye’de ve dünyada gelişen olaylar karşısında yapımızda ve metodumuzda bir değişiklik olması gerekirse bu konuda karar verme yetkisi Yüksek İstişare Kurulunda olacaktır.

Yeryüzü coğrafyasında tevhidi çizgiden ayrılmadan, ümmet ve vahdet ekseninde emperyalizme, siyonizme ve işbirlikçilerine karşı mücadele veren tüm İslami direniş hareketlerini evrensel Akıncılar Hareketi’nden bir parça sayarak, vatanı, milleti ne olursa olsun her bir direnişçiyi Akıncı kardeşimiz olarak görüp kabul edeceğiz.

Oluşum içerisindeki her bir üyemizin saygınlığı, şeref ve haysiyeti hepimizin saygınlığı, şeref ve haysiyeti olarak görülüp, birbirimizin hukukunu koruyarak sevgi ve saygı hususunda en küçük bir zaafa dahi yer vermeyeceğiz.

Şehidlerimiz bizim davamızın en önemli değerleridir. Şehidlerimiz ve geride bıraktıkları ailelerine yönelik özel projeler geliştirip onlara olan borcumuzu hakkıyla ödemeye çalışacağız.

Genel istişare kurulu hareketimizin ifası noktasında metot ve yöntemi değiştirmediği sürece legal zeminlerde sivil inisiyatif hareketi olma çerçevesinden ayrılmayacağız. (İslamianaliz)