Açık hata mı, bilinçli girişim mi?




AK Parti, ön savunmasını verdi. Savunma; haklarında açılan davanın hukuki değil, politik bir dava olduğu ana temasına dayanıyor. Bu tema, AK Parti"nin hukuki özgüvenini dile getirdiği kadar, karşı karşıya kalınan durumun salt bir partinin değil, tüm halk iradesinin de hukuk dışı bir operasyonla safdışı bırakılmak istendiğinin itirazını aynı anda taşıyor.

Özellikle Savcı"nın adeta muhalefet partisi lideri ağzıyla düzenlediği iddianame metni ve bu metindeki bariz hukuk hataları tek tek sıralanmış... Ek klasörlerini saymazsak, 100 sayfayı aşmayan derli toplu bir savunma...
Savunmada, kapatma sürecinde sık sık dile getirilen "Venedik Kriterleri" adındaki hukuk ölçütüne de değiniliyor. Venedik Kriterleri dediğimiz şey, parti kapatmada eylemler üzerinden kurgulanabilecek "açık şiddet" bağlantısı anlamındadır. Bu konuyu Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da geçen haftaki konuşmasında açıkça dile getirdi: "İfade hürriyeti esastır, kimseye veya gruba içinden düşün şeklinde bir teklif getirilemez; ancak ifade hürriyetinin kullanılabilmesi, şiddetle olan açık bağlantıyla kısıtlanabilir" şeklinde önemli bir hukuk zemini çizmişit Yargıç Kılıç...
Kapatma davasına konu olan Başbakan"ın 61 konuşması ise, ifade hürriyeti kapsamında, düşünce ve fikrî mülâhaza bağlamında ele alınması gerekirken, sanki birer şiddet eylemiymişçesine kapatmaya konu edilmiştir... Açık hata!
Açık hata mı, bilinçli girişim mi?
Bir ülkenin en üst yargı kararı merciinde bulunan Başsavcı"nın bu kadar açık bir hukuk hatasını terennüm ediyor oluşunun anlamı nedir? AK Parti"yi kapatma davasında hiçbir eylem yokken, sadece ifade edilmiş düşünceler üzerinden bir kapatma girişimi ile karşı karşıyayız... Bunu nereye koyacağız?
Kapatılacak olan kim sorusunu getiriyor ister istemez Başsavcı'nın bu hukuk dışı tavrı. Kapatılmak istenen nedir? Madem herhangi bir eylem ortaya koyamıyorsunuz iddianamenizde, 61 konuşmanın dışında hiçbir hareket, fiil ya da kalkışma yok... Neyi kapatacaksınız? % 47 oy desteği ile yasal seçimlerden galip çıkmış, hükümeti kurmuş bir kabine var karşımızda. "İçinden Düşün!" dediğiniz sadece AK Parti midir, yoksa halkın kendisi mi?..
Savcı"nın bariz hukuk ihlâllerinden birisi de Anayasa"ya göre hakkında dava açılamayacağı açık olan Cumhurbaşkanı'na karşı da dava açabilmiş olması... Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı aleyhine sadece hıyanet-i vataniye talepli bir dava açabileceğiniz açıkça yazılıyken, nasıl oluyor da dava açılabiliyor?
İddianamede Fethullah Gülen ve Milli Görüş bağlantısı, belediyeler, vekillerin yaptıkları bazı konuşmalar gibi bahisler de yer alıyor. Savunmada bunlarla ilgili kısa savunma değinileri de var. Ama savunmanın asıl dayandığı tema; Savcı"nın kapatma iddianamesini hukuk kriterleri doğrultusunda değil, güncel politik basınçlar altında kaleme almış olması..
Başbakan"ın kapatma konusunda tercih ettiği; savunmaya dayalı ve sine-i millet taraftarı yöntem dikkate alındığında bile, karşı karşıya kaldıkları hukuk görünümlü darbenin aslında sadece kendilerine değil, kendilerine oy vermiş-vermemiş tüm halka ve halk iradesine yönelik bir darbeyi göğüslemek olduğu ortadadır...
Dava açılmadan evvel sürdürülen "hayat tarzı" tartışmaları, işte tam burada devreye giriyor. Kapatma davası için ellerinde gerekli hiçbir delil bulunduramayanların telaşı işte buradan attırıyor kalp atışlarını... Kısacası kapatma davasının altında "biz sizi beğenmiyoruz" fikriyatından başka bir şey yok. Biz ne sizi, ne de sizi seçen halkın hallerini... Beğenmiyoruz!
İddianamenin başarısızlığı, özensizliği, hoyrat dili ve hukuku dışlayan dilinin altındaki gerçek bu... Bu noktada Mahkeme Reisi Haşim Kılıç"ın bahsettiği "hissedilen korkuların ciddiye alınması" meselesi acaba hukuk dışı bu davanın içini doldurmaya yetecek mi?
Demokrasi, şiddet içermediği sürece farklı düşüncelere yaşama hakkı tanıyan bir sistem olduğu sürece, hissedilen korkular üzerinden potansiyel suç üretmek, sadece bir partiyi kapatmak anlamına gelmez. Mevcut sistemi hissedilen korkular başlığından yola çıkarak bir diktatörlüğe çevirme girişimidir bundan sonra yaşayacaklarımız...
Tayyip Erdoğan, sadece kendisini savunmuyor bu bağlamda... Ülkede ilan edilmek istenen diktatörlüğe karşı mücadele ediyor... Savunma Yargıçlar Cuntasına karşı verilen bir savunma olarak tarihe geçecek!



Bu yazı toplam 863 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar