4 günlük Washington ziyaretinin kısa analizi

 

14 Mayıs"ta başlayıp, 18 Mayıs"ta sona eren "Washington ziyareti"ni tamamladık ve şükürler olsun ki, sizlerle yine buluştuk... Öncelikle, geçmiş de olsa, tüm okurlarımın "Regaib Kandili"ni kutluyor ve bu mübarek günlerin hayırlara vesile olmasını diliyorum.

HERKES GAZETE OKUYOR!

Biliyorum; "Yediğin-içtiğin senin olsun, hele gördüklerini anlat" diyeceksiniz.
Aslına bakarsanız;
"ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama"yı ve Beyaz Saray"ı yakından görme"nin dışında, çok farklı bir Amerika görmedim.
Ancak, hemen söyleyeyim;
Daha önce gördüğüm New York ile Washington arasında bir kıyaslama yapılacak olursa; Washington daha sade, daha yeşil...
Ve ayrıca;
"Okuma alışkanlığı" daha yaygın... Baktım da; insanlar "metro"larda gazete okuyorlar, "sokak"larda gazete okuyorlar, hadi onlar neyse de, "asansör"lerde bile gazete okuyorlar.
Demek oluyor ki;
"İleri ve kalkınmış ülke" olmanın "okuma"ya bir engeli yok... Tam aksine; "okuyan" ülkelerin ilerlediği ve kalkındığı bile söylenebilir.
Bizim insanımız, bunu düşünmeli...
Belki de, bu "okuma alışkanlığı" yüzünden olmalı ki; New York "ekonominin kalbi" iken, Washington "siyasetin kalbi" olmuş!.. Bizim kaldığımız Willard oteli ise, "lobinin kalbi" durumunda...
Acı ama, gerçek bu...
Siyasetin kalbi, maalesef Washington"da atıyor ve birçok ülkenin lideri "ABD Başkanı" ile görüşmeye ve onun desteğini almaya can atıyor.

TÜRKİYE"NİN ÖNEMİ

Sırası gelmişken söyleyeyim;
Bazıları "fazla abartılı" bulsalar da; Başbakan Tayyip Erdoğan"ın "Blair House"de ağırlanması, Perşembe günü Beyaz Saray"da "ikibuçuk saat" görüşmeleri, Rose Garden, yani Gül Bahçesi"nde 1 saat süren ortak basın toplantısı ve yine aynı gün Barack Obama"nın, Erdoğan"ın onuruna verdiği ve 2 saat süren akşam yemeği, "Türkiye"ye verilen önem"in bir göstergesidir.
Ki, Obama"nın; Rose Garden"daki basın toplantısında "akşam yemeği"nden söz ederken; "Akşamı iple çekiyorum" demesi, hem Türkiye"ye, hem "Başbakan Erdoğan"a, hem de "Baba Erdoğan"a verdiği önemin bir işaretidir.
"Rose Garden" demişken, söylemeden geçemeyeceğim: Heyetteki 4 arkadaşımızı, sadece "doğum tarihleri"nin "gün ve ay" olarak yazılmasından dolayı, 1 saat kapıda beklettiler... Meğer, onlarda önce "ay", sonra "gün" yazılıyormuş.
"Güvenlik"ten geçiş, o kadar abartıldığı gibi değildi... Telefonlarımızı ve üzerimizdeki metal eşyaları plastik kutuya koyup, X-Ray cihazından geçtik o kadar.
"İkili görüşme" devam ederken, bizi "Beyaz Saray Sözcüleri"nin açıklama yaptığı yerde beklettiler... Orada çay-kahve de vardı, su da...
Ama, "ortak basın toplantısı"nın yapıldığı Rose Garden"da, ne "su" vardı, ne de başka bir şey!..
Önce "güneş" altında bekledik, sonra yağmur yağmaya başladı... Erdoğan da, Obama da; "beraber ıslandılar bu yağmurda!"
Tabiî, bizler de!..
İyi ki yağmur yağdı, yoksa "Gül Bahçesi"nde "Susuz Yaz" yaşayacaktık!.. Anlayacağınız; "yağmurlu havada bize su bile yok"tu!..
ABD, "teknoloji"de ilerlemiş ama, "misafirperverlik" konusunda Türkiye"den alacağı çok ters var!..

ESAD"SIZ SURİYE

Haa, denilebilir ki;
"Lâftan başka ne var?.. Kuru kuruya bir destek!.. Somut olan ne?.. ABD, Türkiye"yi oyalıyor!.. Suriye"de adım atmaya yanaşmıyor!"
Kısmen doğru!.. Dıştan bakınca böyle görünüyor ama "İç politikada sıkışan Obama" gerçeğini de gözardı etmemek gerekir.
Obama, "skandal"lardan o kadar "bunalmış" durumda ki, kafasını kaldırıp da "Suriye"ye veya "başka bir ülke"ye bakacak hali yok...
Şu kadarını söyleyeyim;
"Erdoğan-Obama görüşmesi"nden sonra düzenlenen ortak basın toplantısında, Amerikalı gazeteciler, "iç politika" ve "vergi skandalı" dışında tek soru sormadılar... Ne Suriye umurlarındaydı, ne de İran veya Afganistan!..
Akşamleyin televizyonlara baktım;
Onlar da, Obama"nın "iç politika"ya yönelik sözlerini yorumladılar...
Washington Post başta olmak üzere, ertesi günkü gazeteler de, sadece "iç politika"yla ilgili sözlerini verdiler.
Anlayacağınız;
"ABD medyası"nın da yoğun baskısı altında bulunan Obama"dan, kalkıp da; "Hadi, Suriye"yi vuralım" demesini beklemek hiç de gerçekçi olmaz!
Kaldı ki;
Bunu Türkiye de istemez, diğer İslâm ülkeleri de... Doğrusunu söylemek gerekirse, "Suriye"ye askerî müdahale"de bulunmayı Amerika da istemez!..
Öyle ya;
Irak"a ve Afganistan"a müdahale etti de ne oldu?.. Müslümanların gözünde, zaten "Çirkin Amerikalı"ydı, bu işgallerden sonra "Düşman Amerikalı" oldu...
Bu "2 gerekçe"den dolayı, ABD"den "fiili adım" atması beklenemez... Ama, "siyasî baskı" sürecek!..
Kaldı ki; "Esad"sız bir Suriye" konusunda mutabakata varılması, Obama"nın; "Esad"sız bir Suriye istiyoruz" demesi, başlıbaşına bir kazanımdır.

VERİMLİ BİR GEZİ

Görüşmelerde, sadece "Suriye" değil, Afganistan, G-20, İran, İsrail, Filistin ve Myanmar ile "Amerika-Türkiye ticaretini geliştirme" konuları da gündeme geldi ki; Obama"nın, bir başka ülkeye bu kadar zaman ayırdığını zannetmiyorum.
Uzun lâfın kısası;
Türkiye açısından "verimli bir ziyaret" oldu... En azından; Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda"nın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu"na yaptığı gibi, "kapılar yüzüne kapanmadı", tam aksine bütün kapılar açıldı...
Evet, faydalı bir geziydi...
Sonuçları,
Yakında alınacak bir gezi...

Washington ziyaretinde not ettiklerim

l Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç"ın; ABD ziyaretinin ilk gününde, "Başbakan Tayyip Erdoğan"a vekâleten" Pensilvanya"ya gidip, Fethullah Hocaefendi ile görüşmesi, "Türkiye"deki bazı spekülasyonların önünü kesme" açısından önemli bir ziyaretti... Hele de; "Hocaefendi"nin yanlış aksettirilen sözleri"nden sonra!..
l Beyaz Saray"ın önünde, "Amerikalı bir Müslüman"ın "ezan" okuduğunu duyunca, öğrendik ki; bu Müslüman her vakit Beyaz Saray"ın önüne geliyor, "ezan" okuyor, "namaz"ını kılıyor ve gidiyormuş!
l Cuma Namazı"nı, Washington Büyükelçiliğimizin 100-150 metre ilerisindeki bir "cami"de kıldık... Benim iki yanımda "zenci"ler vardı... Tekrar büyükelçiliğimize gelirken gördük ki; "Kaldırımda namaz kılan" insanlar ve "hutbe" okuyan bir imam var... Sebebini sorunca öğrendik ki; İranlı imam, "caminin eski imamı" imiş... Görevden alınınca, kendine "alternatif bir cemaat" oluşturmuş ve "İranlılara Alternatif Cuma Namazı" kıldırmaya başlamış!.. Fazla başarılı olamamış olmalı ki; birçok İranlı, bizimle birlikte "Sünnî imam"ın arkasında kıldı Cuma Namazı"nı!..
Şimdilik Washington"dan aktarabileceklerim bu kadar...
yeniakit

Bu yazı toplam 693 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar