2.İntifada'nın 10.yıldönümü
FHDD, 10. yıldönümünde İkinci İntifada'nın, Filistin ve Ortadoğu halklarının özgürlüğüne giden biricik yolu gösterdiğini belirtti
Filistin Halkıyla Dayanışma Derneği, 28 Eylül 2000'de başlayan Aksa İntifadası'nın 10. yıldönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada "İkinci İntifada, işgal altında yaşayan bir halkın tek yumruk olup direndiği destansı bir direniş dönemi oldu. 12 yaşındaki Muhammed el Durrah'ın görüntüleriyle hafızalara kazınan İkinci İntifada, Siyonistlerin kontrolden çıkmış saldırganlığının yanı sıra, Filistin direnişi karşısında çaresiz kalışlarına da sahne oldu" dedi.
10. yıldönümünde İkinci İntifada'nın, Filistin ve Ortadoğu halklarının özgürlüğüne giden biricik yolu gösterdiğini savunan FHDD'nin açıklamasını sunuyoruz:
Bugün 28 Eylül. Filistin meşru direnişinin tarihinde dönüm noktalarından olan İkinci İntifada'nın başlangıcının onuncu yıldönümü.
Tarihler 28 Eylül 2000'i gösterdiğinde işgal altındaki topraklar büyük bir provokasyona tanık olmuştu. O dönem aşırı sağcı Likud partisinin lideri olan, Ortadoğu halklarının "Sabra ve Şatilla kasabı" olarak tanıdığı Ariel Şaron, yanında onlarca koruma, Mossad ajanı, polis ve asker nezaretinde Haremüşşerif'e girmiş, Filistin ulusal değerlerine açık bir saldırı olan bu girişime Filistinliler ayakkabı ve taşlarla karşılık vermiş ve ardından yıllarca sürecek çatışmaların fitili ateşlenmişti.
O tarihte başlayan ve 2005 yılında Filistin yönetimi ile İsrail arasında varılan anlaşmayla "resmen" sona eren İkinci İntifada sürecinde Filistin, tarihinde benzerleri az görülen türden saldırılar yaşadı. 5 yıllık süreç içinde Siyonistler, yaklaşık 4,900 Filistinliyi katletti ve binlercesini tutukladı. Şaron bu dönem içinde İsrail Başbakanı olurken, Filistin halkının önderleri birer birer hedef alındı. Tüm dünyanın "devlet başkanı" olarak tanıdığı Yaser Arafat'ın günlerce Ramallah'taki karargâhında kuşatma altında tutulması, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Genel Sekreteri Ebu Ali Mustafa'nın bir helikopterden fırlatılan roketle bürosunda öldürülmesi ve yerine gelen Ahmed Saadat'ın tutuklanarak 30 yıl hapis cezasına çarptırılması, Hamas'ın tekerlekli sandalyede yaşayan lideri Şeyh Ahmed Yasin'in ve hemen ardından da onun yerini alan Abdülaziz el Rantisi'nin Siyonistlerin düzenlediği suikastler sonucu katledilmesi, bu dönemin hafızalarda bıraktığı belki de en önemli olaylar oldu.
Ne var ki tüm bu saldırılar Filistin halkını ve özgürlük mücadelesini teslim almayı başaramadı. Gazze ve Batı Şeria'da başlayıp '48 Filistini'nin diğer bölgelerine doğru yayılan İkinci İntifada, işgal altında yaşayan bir halkın tek yumruk olup direndiği destansı bir direniş dönemi oldu. 12 yaşındaki Muhammed el Durrah'ın görüntüleriyle hafızalara kazınan İkinci İntifada, Siyonistlerin kontrolden çıkmış saldırganlığının yanı sıra, Filistin direnişi karşısında çaresiz kalışlarına da sahne oldu.
Bugün, İkinci İntifada'nın başlangıcından tam 10 yıl sonra, Filistin yine sıra dışı bir dönemden geçiyor. Beyaz Saray'ın yönlendirmesiyle Mart ayında gündeme getirilen "barış" görüşmeleri süreci, Filistin Yönetimi'nin sonuçsuz kalmaya mahkûm bir fasit daire içinde aylardır bocalamasına neden oluyor. İsrail hükümeti, açıkça "Filistin'in silahsızlandırılması" olarak tanımladığı sözde "barış" süreci için hiçbir fedakârlıkta bulunmuyor.
Bilindiği gibi Batı Şeria ve Doğu Kudüs, İsrail tarafından uluslararası hukuka aykırı bir şekilde inşa edilen tam 121 yerleşim birimiyle delik deşik edilmiş durumda. Uluslararası toplumun baskıları sonucunda 10 aylığına dondurulmuş olan yerleşim birimi inşaatları, iki gün önce yeniden başlatıldı. ABD de dâhil olmak üzere tüm dünyanın, yerleşim faaliyetlerinin durdurulmasını doğrudan görüşmelerin temel önkoşulu olarak talep etmesine karşın Siyonist yönetimin yayılmacı faaliyetlerine devam kararı alması, bu rejimin temelindeki felsefeyi bir kez daha gözler önüne seriyor: İsrail, Filistin'de girişeceği her tür eylemi kendinde doğal hak olarak görüyor ve kendini "sorgulanamaz" zannediyor.
Diğer yandan, Filistin halkının İsrail hapishanelerindeki 7 bin tutsak evladı, İntifada'nın yıldönümüne açlık grevinde giriyor. Tutsaklar, bir yandan adına "barış görüşmeleri" denilen tasfiye planını, diğer yandan ise neredeyse insanlık dışı denebilecek cezaevi koşullarını protesto ediyorlar. Koşulların pek de farklı olmadığı Gazze ise 3 yılı geçen kuşatmanın sonunda hala bir açık hava hapishanesi.
Bizler, Türkiye'li Filistin dostları olarak, 10. yıldönümünde İkinci İntifada'nın, Filistin ve Ortadoğu halklarının özgürlüğüne giden biricik yolu gösterdiğine inanıyoruz. Tüm İntifada şehitlerini saygıyla anarken, Filistin cezaevlerinde bedenleriyle direnen tutsakları ve Gazze'deki ablukayı kırmak üzere Avrupa'dan yola çıkan ve dün Türkiye'ye giriş yapan Viva Palestina konvoyunu selamlıyoruz.
Siyonizm yenilecek, İntifada kazanacak
Filistin Halkıyla Dayanışma Derneği
israhabre
