1990’larda devlet zulmediyordu.... 2015’te ise PKK ve HDP

Bu millet, gerçekten de “çarıklı erkan-ı harp”tir!.. Gerçekten de “siyaset”i iyi biliyor!.. Gerçekten de “yanlışta ittifak etmiyor!”

Bakın, sandıktan 1 Kasım’da da “7 Haziran benzeri” bir sonuç çıkmış olsaydı, yani Türkiye “koalisyona mecbur” kalsa ya da “Hükümet kurulamamış” olsaydı var ya, PKK ve “PKK güdümünde siyaset yapan HDP”, bırakın “özyönetim”den bahsetmeyi, herhalde “özerklik”ten başlar,“bağımsızlık”tan çıkardı!..

Ama; AK Parti’nin “yüzde 49.5 oy” alarak “tek başına iktidar” olması, hem“Haçlı-Siyonist İttifakı”nın, hem de KCK, PKK, DBP ve HDP’nin hesaplarını altüst etti...

CİZRE’DE ÖZYÖNETİM İLÂNI

Malûm;

AK Parti’nin yüzde 41 oy alması ama “iktidar” olamaması, özellikle HDP’yi hayli şımartmıştı!..

PKK’nın Şırnak Cizre’de ve Diyarbakır Sur’da “özyönetim” ilân edip,“hendekler kazması”na, evleri bir “cephanelik” haline getirmesine en büyük destek HDP’den gelmişti...

Herhalde hatırlarsınız;

“Seçim Hükümeti”nde önce “bakan” olan, daha sonra “istifa” eden Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ali Haydar Konca, Kalkınma BakanıMüslüm Doğan ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu HDP’liler sokağa çıkma yasağı uygulanan Şırnak’ınCizre ilçesine girememişlerdi!.. Diyarbakır’dan yola çıkan ancak sık sık önlerinin kesilmesi sebebiyle geceyi İdil’de geçiren HDP’liler, 10 Eylül sabah saat 04.00’te Cizre’ye gitmek için yola çıktı... Ancak gidemediler... 

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yollar kesildiği için İdil’denCizre’ye dağ yollarından geçmeye çalışırken, şunları söylemişti: 

“Barış yürüyüşünü yapıyor olmamızın nedeni, sivil halkı bir nebze de olsun günlük ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir huzura kavuşturmaktır. Cizre’de 8 gündür kesintisiz bir şekilde, 24 saat sokağa çıkma yasağı var. İnsanlar cenazelerini buzlarla soğutabiliyor, çünkü defin yasak. Su bitmiş, yiyecek ekmekleri yok, yaralılar var ambulans almıyor, 8 gündür büyük bir abluka var.”

Ne var ki, o günlerde hiç kimse Selahattin Demirtaş’a şu soruyu sormadı:

“Özyönetim ilân ederken bana mı sordun?.. Madem eylem başlattın, o halde sonuçlarına da katlanacaksın!.. Hem eylem yapıp, hem de zırlayacaksan, adama derler ki; Ya eylemden vazgeç, ya da zırlamayı kes!”

HEZİMETİN SORUMLULARI KANDİL

Malûm, “PKK’nın talimat verdiği, HDP’nin de desteklediği eylemler”sonrasında “1 Kasım seçimleri”ne gidilmiş, “eylemlerden siyasi rant uman” HDP, sandıktan “hezimet”le çıkmıştı!..

7 Haziran’da “yüzde 13” oy ve “80 milletvekili” alan HDP, 1 Kasım seçimlerinde; ancak “Yüzde 10.7 oy, 59 Milletvekili” alabilmişti!.. 

Yaşadıkları “hezimet”ten Kandil’i sorumlu tutan HDP’liler, demişlerdi ki:

l“Süreç, Kandil tarafından sabote edildi... HDP’nin Türkiye Partisi olma iddiası PKK eliyle boşa çıkarıldı...

lŞiddet, ters tepti!

lMahalle aralarında PKK’nın açtığı hendeklere gömüldük!.. Bunun sorumlusu Kandil’dir, kimse aksini savunmasın!”

Yine malûm ki, HDP’li Altan Tan da, “hezimet”le ilgili olarak şunları söylemişti:

l“Kürt halkının yüzde 84.2’si hendek kazmaları, devrimci halk savaşı dedikleri pozisyonu benimsemiyor. Halka rağmen devrim olmaz. Yakarak, yıkarak, halkın yarısını perişan ederek elde edeceğiniz sonuç barış değil. Pirus zaferi, o da zafer değildir.”

l“PKK’nın ve YDG-H’nin savaşı şehir merkezlerine taşıması, demokratik özerkliği sadece öz savunma ve hendeğe indirgeyen davranışı yanlıştı... Halk buna ilk günden tepki verdi. Ancak bu yanlışta ısrar edildi. HDP’nin gücü ise maalesef bu yanlışı önlemeye yetmedi. Sonuçta PKK’yi HDP yönetmiyor.” 

l“Bizim izlediğimiz stratejiyi izleseydiler HDP’nin oyları yüzde 20’ye çıkabilirdi” diyen PKK ile, böyle ciddi bir dönemde polemiğe girmek istemiyorum... Bunun doğru olduğuna halen inanıyorlarsa, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Mardin Büyükşehir Belediyesi, Van Büyükşehir Belediyesi ve Dersim-Tunceli Belediyesi’nde özerklik ilan etsinler o halde. Aynı politikalar devam etsin bakalım, netice nasıl çıkacak? Halk gerçekten dedikleri gibi bu politikalara destek vermişse buyursunlar devam etsinler. Biz legal ve demokratik siyasetçiler bu yöntemin doğru olmadığını ve halkın bunu benimsemediğini söyledik ve söylemeye devam edeceğiz.”

Şimdi, burada biraz durup, düşünmek gerekmez mi?..

Hem; “Mahalle aralarında PKK’nın açtığı hendeklere gömüldük” diyorsun, hem de “hendekçi”lere destek çıkmaya devam ediyorsun!..

Bu ne perhizdir,

Bu ne turşu?!?..

PKK YÜZÜNDEN GÖÇ!

Olayı biliyorsunuz... Şırnak Cizre’den ve Diyarbakır Sur’dan gerekli dersi çıkaramayan “PKK güdümündeki DBP ya da HDP’liler”, bu defa da, 12 gün önce “özyönetim” ilân edilen Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde “gövde gösterisi” yapıyorlar!..

Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde DBP İlçe Başkanı Barış Gülenyüzlü 15 Ağustos’ta; “Biz Ankara’dan yönetilmek istemiyoruz. Bu yüzden kendimizi ve kentimizi özyönetimimizle yönetmek istiyoruz” diyerek, özerklik ilan ettiklerini açıklamıştı...

Sözde “özyönetim” açıklaması yaparak Türkiye’yi hedef alan Silvan Belediye Başkanı Yüksel Bodakçı da, 23 Ağustos’ta tutuklanmıştı.

Dedim ya;

Silvan’da ilan edilen “sokağa çıkma yasağı” 12. gününü doldurmasına rağmen, “PKK’lılar işgal ettikleri mahalleler”den hâlâ çıkmamakta direniyor!..

Tabiî, “çatışma”lar da sürüyor!..

Operasyon esnasında “asker”lerimiz ve “polis”lerimizden şehit olanlar oluyor!..

Bu arada; 9 PKK’lı öldürüldü, 6 vatandaşımız hayatını kaybetti...

Öldürülen örgüt mensuplarından birinin YDG-H’nin sözde Silvan ilçe sorumlusu ‘Soro’ kod adlı Süleyman Güleç (24) olduğu belirtiliyor.

Hayatın durma noktasına geldiği ilçede vatandaşlar korku içinde...

3 mahalleye elektrik ve su verilemiyor. 

Evler ve işyerleri delik-deşik olmuş. 

85 bin nüfuslu ilçeden göç edenlerin sayısının 20 bini bulduğubelirtiliyor!..

HDP Diyarbakır milletvekilleri Nursel Aydoğan, Sibel Yiğitalp ile Batman Milletvekili Ayşe Acar’ın aralarında bulunduğu partililer sokağa çıkma yasağının uygulandığı mahallelere girip, gövde gösterisi yaptılar.

Silvan’dan haberler, özetle böyle...

Söyleyin Allah aşkına;

“HDP’lilerin hangi sözüne inanacağız?.. Ya da hangi HDP’linin sözüne inanacağız?..”

“1 Kasım hezimetinin sorumlusu Kandil’dir” diyen HDP’lilere mi inanacağız, “Sıcak ve rahat bir ortamda ahkâm kesiyorsunuz!.. Dâvânın gerçek sahipleri, dağda mücadele eden kadrolardır” diyen Emine Ayna’ya mı?..

Yoksa; “Kürt halkının yüzde 84.2’si hendek kazmaları ve devrimci halk savaşı dedikleri pozisyonu benimsemiyor” diyen Altan Tan’a mı inanacağız?..

Sahi, kime inanacağız?..

“HDP’yi kim temsil ediyor?”

Selahattin Demirtaş mı, Figen Yüksekdağ mı?.. Emine Ayna, ya da Altan Tan mı?..

Söylesinler de, bilelim;

“Muhatabımız kim?..”

Bunların başları kim, kıçları kim?..

HALK, CANLI KALKAN!

Biraz önce aktardığım haberde; “85 bin nüfuslu Silvan’dan göç edenlerin 20 bini bulduğu” ifade ediliyordu!..

Olaya buradan bakacak olursak, Altan Tan haklıdır...  Doğrudur, halk;“özyönetim” ve “özerklik” ilanına, “hendek kazma”lara ve “devrimci halk savaşı”na inanmıyor!..

İnanmıyor ki;

Cizre ve Sur’da “eylem”lere destek vermediği gibi, şimdi de “Silvan’ı boşaltarak” hendek kazmaları onaylamadığını gösteriyor!..

Peki, PKK ne yapıyor?..

Devlet “sokağa çıkma yasağı” ilan ederken, PKK da “şehirden çıkma yasağı” uyguluyor!..

Kaçabilenler, elbette kaçıyor, ama kaçamayanlar PKK tarafından “canlı kalkan” olarak kullanılmak üzere “esir” alınıyor!..

Evet, evet;

Halkın şehri terketmesinin önüne geçiyorlar ki, kalanları “canlı kalkan”olarak kullanabilsinler!..

Eee, PKK’nın “Devrimci Halk Savaşı” da olsa olsa, böyle olur!..

2015’TE 90’LI YILLAR!

Gelelim, olayın bir başka boyutuna... “90’lı yıllar tartışması”nın yapıldığı günlerde, AK Parti Milletvekili Orhan Miroğlu, 25 Ekim 2015 günküStar’da özetle şunları yazıyordu:

“Devlet içinde örgütlenen gruplar, PKK’yla mücadele adı altında, her türlü suçu işlediler. Ama bu suçlar işlenirken, PKK’nın da eli boş durmuyor, ihlallere imza atıyor, köy ve şehir baskınlarında sivil insanları katlediyordu.

PKK/Hizbullah çatışmasında iki bine yakın insan, şehir ve kasabalarda hayatını kaybetti.

Beyaz Toroslar, doksanlı yılların bir gerçeğidir. Kurbanlar bu araçlara bindiriliyor ve sonra da infaz edilip cesetleri bir yerlere atılıyordu.”

İşte bu “90’lı yıllar”da, benim içimi en çok acıtan, “mezralar ve köyler boşaltılırken, sadece evlerin değil, arı kovanlarının, içindeki arılarla birlikte ateşe verilmesi” olayıydı!..

Evet; 90’lı yıllarda, devlet görevlileri; “terörle mücadele” adı altında,“evleri ateşe veriyor, ağaçları kesiyor, Kürt halkını göçe zorluyordu!”

Ne ilginç değil mi?..

“90’lı yıllar”dan 2015’e geldiğimizde görüyoruz ki; “Kürtlere zulmeden devlet”in yerini, “Kürtlere zulmeden Kürt örgütü PKK” almış!..

Dün, devlet zorluyordu göçe!..

Bugün ise, PKK zorluyor!..

Demek ki;

90’lara dönen PKK’dır!..

Nasıl ki; “zorba ve ceberut devlet” gitti ve “90’lı yıllar” bitti ise; hiç şüpheniz olmasın ki; “zorba, ceberut ve zalim PKK” da, kendi sonunu hazırlıyor!..

O da, yakında gidecektir!..

Bunlar, “PKK’nın son çırpınışları”dır!..

 ***********************************************************************************

HDP’liler, Altan Tan’a niye ambargo koydular?

HDP Milletvekili Altan Tan; “HDP’nin oyları, orta sınıfın olduğu yerlerde değil, her yerde düştü. Mesela Diyarbakır’ın Sur ilçesi... Demokratik özerklik ilan edilen Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yüzde 8.5 düşüş, Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde ise 9.5 puan düşüş var. Van merkezde yüzde 10 düşüş var. Özerkliğin hendeğe indirgendiği stratejinin doğru olduğunu düşünenler bu rakamları gözden geçirebilirler” demişti ya; bu“eleştiri”lere tahammül edemeyen HDP ve PKK üst yönetimi, Altan Tan’a“medya ambargosu” koymuş, iyi mi?..

Altan Tan, bu ambargonun “HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç eliyle yürütüldüğüne” inanıyor olmalı ki, 10 Kasım günü Esenboğa Havaalanı’nda tartışmışlar!..

Tan, HDP adına çağrıldığı bir TV programına, strateji merkezi aracılığıylabaşka bir ismin gönderildiğini kaydederek, bu duruma yüksek sesle ve sert ifadelerle tepki göstermiş... Tan, kendisinin yerine programa çıkarılan ismin Mithat Sancar, kanalın ise CNN Türk olduğunu dile getirmiş...

Gerçekten de; seçimin hemen ertesi günü CNN Türk’te Mirgün Cabas’ın sunduğu ve seçim sonuçlarının ele alındığı programa HDP’li Mithat Sancar katılmıştı.

Demek ki, neymiş;

HDP’lilerin “doğru”lara tahammülü yok!..

Bu millet, gerçekten de “çarıklı erkan-ı harp”tir!.. Gerçekten de “siyaset”i iyi biliyor!.. Gerçekten de “yanlışta ittifak etmiyor!”

yeniakit

Bu yazı toplam 419 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar