Hussam Ebu Safia: Beni hala hatırlayan var mı?

Filistinli avukat Ghida Qassem, geçen yılın sonlarında Sde Teiman hapishanesinde tutuklanarak daha sonra Ofer hapishanesine nakledilen Kamal Adwan Hastanesi müdürü Dr. Husam Abu Safiya ile yaptığı son görüşmenin detaylarını paylaştı.

Qassem, bir podcast röportajında, "Dört gardiyan eşliğinde sürünerek getirdiler. Başını veya sırtını kaldırması yasaktı, gözleri bağlıydı ve demir kelepçelerle bağlanmıştı. Bu kelepçeler, telefon kulaklığı aracılığıyla gerçekleşen ve 30 dakikayı geçmeyen görüşme boyunca ellerinde kaldı. Görüşme, cam bir bariyerin ardından yapılıyor ve mahkûm kelepçeli ellerinden biriyle kulaklığı tutuyor. Ayrıca, görüşmemiz ses ve görüntü olarak kaydediliyor; gizlilik ve mahremiyetin en temel unsurları bile göz ardı ediliyor" dedi.

Qassem, Abu Safiya'nın kendisine son görüşmede ilk olarak, "Ailemin geri kalanı hayatta mı? Evim bombalandı mı? İnsanlar benim hikayemle ve başıma gelenlerle hâlâ ilgileniyor mu? Beni hâlâ hatırlayan var mı?" gibi sorular sorduğunu aktardı.

Abu Safiya'nın tutuklandığı andan itibaren birçok zorlu koşulla karşılaştığını belirten Qassem, ilk olarak Sde Teiman hapishanesinde tecrit hücresinde tutulduğunu, bir buçuk ile iki ay sonra ise Ofer hapishanesinin 24. bölümündeki 1 numaralı hücreye, Gazze'li diğer 10 mahkûmla bir araya getirildiğini söyledi.

Avukat olarak müvekkilini ziyaret etme izinleri konusunda ise, "Hapishane yönetimi, ayda bir ziyaret iznini aşmamak için elinden geleni yapıyor. Özellikle Abu Safiya'nın ziyaretlerine yönelik kısıtlamalar var" ifadelerini kullandı.

Filistinli insan hakları savunucusu, ziyareti sırasında Abu Safiya'nın dış dünyadan tamamen izole edilmiş durumda olduğunu, etrafında olup bitenlerden habersiz olduğunu vurgulayarak, "İsrail ile İran arasında 12 gün süren bir savaş olduğunu bile bilmiyordu. Hapishane çevresinde patlayan İran füzelerinin seslerini duyuyordu ancak bunların ne olduğunu anlamıyordu" dedi.

Bu ziyaretin ardından Qassem, Facebook hesabından Gazze'li doktor Husam Abu Safiya'nın sağlık durumu ve tutukluluk koşullarına dair tartışma yaratan bir paylaşım yaptı.

İngiliz BBC ağına konuşan Qassem, Abu Safiya'nın tutukluluğu boyunca 40 kilo verdiğini belirterek, "İlk iki ayda 20 kilo kaybetti. Şimdi ise tutukluluğunun üzerinden 200 gün geçtikten sonra toplamda yaklaşık 40 kilo vermiş durumda" dedi.

Abu Safiya'nın beslenme durumu hakkında ise, "Müvekkilim günde iki kaşık pirinç ve belki çok az miktarda ekmek yiyor. Mahkûmların kendilerini tok hissetmek için başvurdukları bir yöntem var: Gün boyunca kendilerine verilen tüm yiyecekleri biriktirip akşam tek seferde yiyorlar. Bu şekilde bir öğün yemiş gibi hissediyorlar" açıklamasını yaptı.

Qassem, "Örneğin, sabah bir kaşık labne veya reçel, öğle yemeğinde iki kaşık pirinç ve akşam yemeğinde bir kaşık humus veriliyor. Mahkûmlar bunları biriktirip hepsini birden yiyor" diye ekledi.

Tutukluluk koşullarına ilişkin olarak ise, "Müvekkilimin haftada sadece iki kez sabunsuz duş almasına izin veriliyor. Bazen çok az miktarda sabun veriliyor ve bu tüm mahkûmlar arasında paylaşılıyor. Duş süresi bir dakikayı geçemiyor" ifadelerini kullandı.

Abu Safiya'ya yönelik şiddet olayını anlatan Qassem, "İran'ın 12 günlük savaş sırasında Beerşeba'daki Soroka Hastanesi'ni bombalamasının ardından, hapishane yönetimi doktorlardan intikam almaya karar vermiş gibi görünüyor. Bir grup gardiyan, Dr. Husam Abu Safiya'nın hücresine girerek ayaklarına, ellerine ve göğüs kafesine vurmak suretiyle saldırdı. Bir doktora görünmek istediğini söylediğinde, özellikle bu olaydan sonra kalp atışlarının düzensizleştiğini belirtmesine rağmen, bu talep reddedildi" dedi.

Qassem, bu olay sırasında Abu Safiya'nın gözlüklerinin kırıldığını belirterek, "Müvekkilimin görme bozukluğu olduğunu ve gözlüğe ihtiyaç duyduğunu kanıtlamak için üç ay uğraştım. Sonunda yapılan muayeneler ihtiyacını doğruladı ve gözlük almasına izin verildi. Ancak saldırı sırasında gözlükleri kırıldı ve şimdi kırık camlı gözlüklerini kullanmak zorunda kalıyor" diye konuştu.

Abu Safiya'ya sadece bir Kuran-ı Kerim gönderebildiğini söyleyen Qassem, "Ancak bu Kuran-ı Kerim sadece onun değil. Hücredeki diğer mahkûmlarla sırayla okuyorlar" dedi.

Qassem, Abu Safiya'nın tutukluluğunun başında giydiği ve bir İsrailli gazeteci tarafından sızdırılan kışlık kıyafetlerin, son ziyaretinde de aynı olduğunu belirterek, "Diğer mahkûmlar gibi, hapishane kıyafetlerinden bile mahrum bırakıldı. İç çamaşırlarını yıkayıp ıslak halde giymek zorunda kalıyor çünkü başka giyeceği yok" ifadelerini kullandı.

Qassem, müvekkilini ve "yenilmez bir dağ" olarak nitelendirerek, "Yüksek moralini etrafındakilere yansıtıyor. Tutuklanmadan önce oğlunu, tutuklandıktan sonra da annesini kaybetmesine rağmen, aklı Gazze'deki tıbbi personelin durumu, hastaneler ve yaralıların koşullarıyla meşgul" dedi.

Abu Safiya'nın annesinin vefatını öğrenip öğrenmediği sorusuna ise Qassem, "Tutukluluğunun başlarında, hücresine yeni gelen mahkûmlar aracılığıyla annesinin vefat ettiğini öğrendi" yanıtını verdi.

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Ey İman edenler, İman ediniz!
Abdurrahman Dilipak: Siyasal İslam mı dediniz? Nereden nereye...
Abdurrahman Dilipak: Allah'a ısmarlamak
Abdurrahman Dilipak: 3 Değil 1!
Abdurrahman Dilipak: Bir 'ah' çeksem karşıki dağlar yıkılır!