Mehmet GÖKTAŞ
Sakın Gazze’yi unutmayın, Yoksa Allah da sizi unutur!
Şunu iyi bilelim ki Gazze’yi unutmak, Gazzelileri unutmak Allah’ı unutmaktır, dolayısıyla Allah tarafından unutulmaktır.
Belki şu an için farkına varamıyor olabiliriz; ama Allah tarafından unutulmak ise bir insan için felâketlerin en büyüğüdür!
Düşünebiliyor musunuz, “Allah tarafından unutulan bir insan olmak…”
O halde yerken, içerken, gezip dolaşırken, aile fertleriyle gülüp eğlenirken rahatça yatarken, uyurken aklımızda, düşüncemizde Gazze yoksa mutlaka kendimizden şüphe edelim, Rabbimizin de bizi unutmuş olma ihtimalinden dolayı irkilelim.
Allah’ın bizi unutmasının ne anlama geldiğini az çok biliyorsunuz, burada uzun uzun tefsir dersi vermemize gerek yok. Fakat yine de şu ayetle hatırlayalım;
“Sakın Allah’ı unutan ve (bu yüzden Allah’ın da) onlara kendilerini unutturduğu kişiler gibi olmayın, onlar yoldan sapmışların ta kendileridir” (Haşr, 19)
Bundan başka “Ayetlerimizi unuttuğunuz gibi bugün de biz sizi unuttuk” anlamında birçok ayet-i kerime vardır. Bunların çoğu kıyamet günündeki unutmayı anlatmakta, o gün birtakım insanların yüzüne bakılmayacağından söz edilmektedir. Fakat birinci ayetteki unutma aynı zamanda dünyadaki unutmadır.
Allah (celle celaluhu) tarafından ister dünyada unutulalım ister mahşer yerinde unutulalım, ikisi de birbirinden beterdir.
Belki birileri “sanki unutmadığımızda ne yapıyoruz ki” diyebilir. Ama hiç de öyle değil, velev ki elimizden başka bir şey gelmiyor olabilir; ama Allah için kendinizi bir yoklayın; Gazze’yi unutmakla hiç aklımızdan çıkaramamak nasıl aynı şey olabilir?
Kur’an’dan öğreniyoruz ki, “Rabbimiz Allah’tır dedikleri için insanların öldürülmesi, yurtlarından çıkarılması” tarih boyunca Allah katında gündemin birinci sırası olmuştur. Yoksa bizim kendi kendimize abarttığımız bir şey değildir.
Bu meseleyi hatırlatmamın sebebi, içinde bulunduğumuz şu günlerde Gazze’yi unutturacak öylesi uydurma gündemler ortaya çıkıyor ki, birbiri ardından sökün edip duruyor, biri bitmeden biri başlıyor.
Rabbimiz bizi Kitabında sık sık “Elâ – dikkat edin, uyanık olun!” diye uyarır ya, biz de bugünlerde kendimizi aynı şekilde “Elâ, elâ” diye uyaralım.