Rami Abduh: “İşgal Askerleri Sivillere Kasten Zarar Veriyor”

Rami Abduh: “İşgal Askerleri Sivillere Kasten Zarar Veriyor”

Merkezi Cenevre’de bulunan Avrupa Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi Başkanı Dr. Rami Abduh, işgal askerlerinin bilerek ve kasten sivilleri hedef aldığını söyledi.

Merkezi Cenevre’de bulunan Avrupa Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi Başkanı Dr. Rami Abduh, işgal askerlerinin bilerek ve kasten sivilleri hedef aldığını söyledi.

Gazze’deki Şifa Hastanesi’nde kendisiyle röportaj yapan Filistin Enformasyon Merkezi muhabirine önemli bilgiler veren Dr. Abduh, işgal güçlerinin Gazze’nin her tarafında cinayet işlediğini belirterek, kurumlarının göre işgal uçaklarının yasaklanmış silahlar kullandığını ve insan bedenini eriten “pudra bombası” olarak da bilinen (Dense Inert Metal Explosive) DIME bombası attığını tespit ettiğini belirtti.

Bize yasaklanmış silahların sivillere karşı kullanılmasından bahseder misiniz?

Batılı doktor ve uzmanlar bize işgal rejimi uçaklarının sivillere karşı DIME gibi yasaklanmış silahları kullandığını söylediler. Şimdiye kadar yaptığımız inceleme ve araştırmalar, işgal askerlerinin normal silah kullanmadıklarını ortaya koyuyor.

Bu konularda uzman insanları buraya getirmek istiyoruz. Gazze’de işlenen cinayetleri ve savaş suçlarını belgelemeleri için bazı doktorlara heyet oluşturup gelmeleri için çağrıda bulunduk. Biz işgalcinin uluslararası camia tarafından yasaklanmış silahları kullandığını kesin ve bilimsel olarak ortaya koymak istiyoruz.

İşgal güçleri Gazze’de nasıl savaş suçu işliyor?

Daha önceki tecrübelerimizden de biliyoruz ki işgal askerleri uluslararası camia tarafından yasaklanmış silahları kullanıyor. Biz bu silahları, silahların insanlar üzerindeki yıkıcı etkilerini belgelemek istiyoruz.

Askeri hedeflerden bahsetmiyoruz. İşgal rejimi de zaten sivilleri hedef aldığını kabul ve itiraf ediyor. İşgal rejimi ulaşamadığı silahlı kişiler yerine onların yakınlarına zarar vermek istiyor. Direniş güçlerine ulaşamayan işgal askerleri öfke ve hırslarını sivil halktan çıkarıyorlar.

O nedenle biz de işgal askerlerinin saldırısına maruz kalan evlerde ne tür silahların kullanıldığını ve kimlerin nasıl etkilendiğini belgelemek istiyoruz.

Peki, siz kurbanlarla ilgili geniş çaplı belgeleme işini yapabildiniz mi?

Evet, olup biteni çok ince ve hassas bir şekilde belgeliyoruz. Sivillerin vurulması ile ilgili çok korkunç ifadelere ve bilgilere ulaştık. Burada bizim bu saldırılarla askeri hedeflerin vurulduğunu veya askerlerin bizzat hedef aldığını söylemememiz mümkün değildir. Saldırılar doğrudan ve kasıtlı olarak sivilleri hedef almıştır.

Biz sivilleri hedef alan saldırılardan bahsediyoruz. İşgal rejimi onları hedef alınca, onların evlerini terk etmelerine bile fırsat vermiyor. Uyarı söylemleri de yalan. Çünkü üzerlerine füze düşüyor ve bu süre içinde evleri terk etmeleri mümkün olmuyor.

 Saldırıların gölgesinde sağlık alanındaki çalışmaları nasıl yürütüyorsunuz?

Bugün Gazze’de sağlık alanında tam bir trajedi yaşanıyor. Malzeme daha önce hiç bir dönemde bu kadar azalmamış ve hizmet de gerilememişti. Saldırılardan önce de biz burada bir sağlık sorunu ve felaketi yaşandığını söylüyorduk. Bugün bu felaket daha da büyüdü. İlk kez bu savaşta yaralılara müdahale etmek için dışarıdan heyetler gelemiyor. Üzülerek belirtelim ki Batı Yaka’dan bile gelemediler.

Dışarıdan ne sağlık heyetleri geliyor ne de ilaç. Yaralılar tedavi için dışarı çıkmak zorunda. Ancak bu da birçok engele takılıyor. Hastaların şimdiye kadar sadece %10’u çıkış yapabildi.

Sınır kapıları oldukça sıkıntılı. Beyt Hanun kapalı, Rafah da hastalara karşı çok sert davranıyor. Sınırlarda olup bitenler, bu insanlara ve hastalara karşı sürdürülen siyasi zulümden başka bir şey değildir.

Sağlık alanındaki durum nereye doğru gidiyor?

Durum böyle devam ederse, çok geçmeden sağlık hizmetlerinin tamamıyla bittiğini ilan edeceğiz. Gazze daha fazla saldırı ve tecavüze maruz kalırsa, sağlık kurumları insanların karşı karşıya kaldıkları duruma karşılık veremeyecektir.

İki gün önce işgal uçakları iki evi hedef aldı ve iki aileden sekiz çocuk yaralandı. Hastaneye gidip onları görmek isteyince, doktorlar müdahale için kendilerinde bulunmayan bazı ilaçları bulmamı istediler.

Ben de dışarı çıktım ve eczaneleri aradım. Ancak bütün aramalarıma rağmen ilaçları bulamadım. Çünkü bu ilaçlar çoktan tükenmişti. Bu kabul edilebilecek bir durum değildir.

 Peki, dışarıdan ilaç ve diğer yardımlar ulaşmıyor mu?

Sağlık Bakanlığı’ndan aldığımız duyumlara göre iki gün önce bir yardım ulaştı. Üzülerek belirtelim ki gelen ilaçlar savaş ortamında gerekli olan ilaçlar değil. Savaş ortamında doktorların öncelikle ihtiyaç duydukları ilaçların gelmesi gerekir.

Peki, uluslararası kurumların rolü nerede kaldı?

Üzülerek belirtelim ki burada rol ve görev uluslararası Kızılhaç Teşkilatı’yla Kızılay’a düşüyor. Ancak hiç biri ortada görünmüyor. Bu iki kurumla diğer kurumların bölgede kusurlu davrandıkları ve gerekeni yapmadıkları konusunda bir kanaat var.

Savaştan sonra Filistinliler ve insan hakları kurumları olarak bu konuda kusurlu davranan, görevini ihmal edenleri teşhir etmemiz gerekir. Burada bir facia ile karşı karşıyayız. Bu kurumlar var ama sorumluluklarını yerine getirmiyorlar. Başka yerlerde gösterdikleri hizmeti Gazze halkına sunmuyorlar.