"Kürt Meselesine İslami Çözüm" Çalıştayı Başladı

"Kürt Meselesine İslami Çözüm" Çalıştayı Başladı

Kürt Meselesine İslami Çözüm adı altında 400 STK'nın destek verdiği ve Kürt Meselesinin çözümünün temelinde islamın esas alınması gerektiği esasına dikkat çekilen Çalıştay bu gün saat 10.00'da Diyarbakır'da başladı

çılış konuşmalarının Kürtçesinin Mahmut Kılıç, Türkçesinin ise Ersin Eryılmaz tarafından yapıldığı Çalıştay, program akışı okunarak ve Kur'an-ı Kerim Tilaveti ile başladı.

Al-i İmran Suresi 110,  Maide Suresi 2 ve Şura suresi 38'inci ayetlerinin okunarak başlandığı açılış konuşmasında tarihin tekerrür etmemesi için tarihte yaşanan olayların iyi anlaşılmasına ve yaşananlardan ibret alınmasına bağlı olduğu belirtildi.

İnsanlık tarihi boyunca, vahyin kılavuzluğunda nebilerin ve onların mirasçılarının beşeriyeti doğru yola sevk ettiği ve hevalarını kılavuz edinenler ise her seferinde insanlığı yoldan saptırdığına vurgu yapılan açılış konuşmasında, insanlığın düşmanı ve saptırıcıları olan bu sınıf insanların, vahyi ve resulleri kendilerine rehber edinenleri, kendi egemenliklerine ve varlıklarına ciddi bir tehdit olarak gördüğü ifade edilerek, bu sınıf insanların kendileri için tehlike olarak gördükleri bu Müslümanları bertaraf etmek için ittifak halinde acımasızca saldırdıkları ifade edildi.

Açılış konuşması şöyle devam etti:

“İslam Coğrafyasının emperyalist paylaşım kavgalarının en kanlı sahnelerine tanık olduğu zamanımızda, bu coğrafyanın insanları olarak yeni bir dayanışma ruhuna ve işbirliği zeminine her zamankinden daha fazla muhtacız. Savaş emperyalistlerin çıkar savaşı… Fakat dökülen hep bizim kanımız, tarumar edilen, iliğine kadar sömürülen bizim topraklarımızdır. Bu nedenle İslam ümmetinin Anadolu coğrafyasında yaşayan evlatları olarak bizler, çatışmayı değil, uzlaşmayı; kültürel, düşünsel ve etnik ayrışmayı değil ortak iyide buluşmayı; sorun dilini değil, çözüm dilini beslemeyi; bireysel/grupsal hesaplar yapmayı değil, ortak aklı harekete geçirmeyi esas alan bir yaklaşımla yeni varoluş şekilleri bulmak ve yeni dostluklar kurmak vaktinin geldiğine, bunun hepimizin insani ve İslami sorumluluğu olduğuna inanıyoruz.”

“Müslüman olarak asıl amaç bir araya gelmek ortak zeminlerde buluşmaktır”

Kürdistan coğrafyasının kadim bir coğrafya olduğu ve tarih, gelenek, inanç, kültür ve düşüncesinde iyilik, güzellik, doğruluk, adalet ve özgürlük potansiyeli bulunduğu belirtilen açıklamada, Müslüman olarak asıl amacın bir araya gelmek, ortak zeminlerde buluşmak olduğu belirtildi.

Açıklamada devamla,  “Öteki” için fedakârlığın olmadığı bir yerde erdemden bahsedilemeyeceği ve hepimiz özgür değilsek hiç kimsenin özgür olamayacağı düşüncesiyle, kişi ve olaylardan çok olgular üzerine yoğunlaşan bir yaklaşımla meselelerimizi tüm açıklığıyla ve derinliğine konuşmak istiyoruz. Zira sorunlarımız ancak konuşularak, tartışılarak, müzakere edilerek çözülebilir. Çatışmamızdan nemalanan emperyalizme inat, bizler bu “zoru” başaracağız. Ve bugün “anın vacibinin”, etrafı bir ateş çemberiyle çevrili coğrafyamızda kanın kıyısında çözümlenmeye çalışılan “Kürt meselesi ve çözüm sürecini” konuşmak olduğunu düşünüyoruz.” ifadeleri kullanıldı.

 

Kemalist zihniyetin Bir ulus yaratma (!)  iddiasıyla Anadolu topraklarında kanlı bir toplum mühendisliği icra ettiği ifade edilen açıklamada, Kemalist kadroların topluma dayattığı seküler-ulusçu programların meydana getirdiği travmaların acı tezahürlerinden biri olarak bu gün Kürt meselesinin halen devam ettiği ifade edildi.

“Bu fırsatın heba edilmemesi gerekir”

Yıllardır süren bu dayatma ve zulümlerin adalet, ahlak ve vicdana aykırı bir tutum olduğu belirtilen açıklama şöyle devam etti:

“Sonuçta bir taraftan ontolojik gerçekliklerin güç kullanarak ortadan kaldırılamayacağının anlaşılması, diğer taraftan ise Kürdüyle, Türküyle, Arabıyla, Lazıyla Anadolu halklarının, İslam ortak paydasında, birlikte yaşama iradesinin kırılamayacağının ortaya çıkması çözüm sürecinin başlatılmasını zorunlu kılmıştır. Bu yönüyle Ocak 2012'de başlatılan çözüm süreci, insanımız ve ülkemiz için bir umut ve bir fırsat olarak ortaya çıkmıştır. Bu fırsatın heba edilmemesi, Kürt halkının gasp edilmiş haklarının iadesi ve halkların sulh içerisinde birlikte yaşayabilmesi için, sürecin yanlışlarının tespiti ve eksikliklerinin giderilmesi yoluyla sürdürülmesi gerekir. İşte bu çalıştay, ülkemizin Kürdistan Bölgesinde faaliyet yürüten ve kalıcı bir barışın temelinde mutlaka “İslam kardeşliği” harcının yer alması gerektiğine inanan sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde, barışa ve huzura olumlu katkı sunmak amacıyla attığı bir adımdır.”

“Üzerimize düşen adımları atmaya devam edeceğiz”

İslami camialar olarak amaçlarının, Kürt meselesinin, silahların gölgesinden ve ideolojik çıkar hesaplarının etkisinden uzakta, hak-adalet-özgürlük ilkeleri çerçevesinde bir çözüme ulaştırılması olduğu belirtilen açıklamada, meselenin asıl muhatabının Müslüman Kürt halkı olduğu belirtildi.

Açıklamada devamla, “Vicdanının sesini özgürce ifade edebileceği bir vasatta ele alınabilmesini sağlayabilmek için istişare zemininde ve ortak aklın istikametinde üzerimize düşen adımları atmaya devam edeceğiz. Hangi düşünce ya da dünya görüşüne sahip olursa olsun, vicdan sahibi insanların samimi niyetlerle işbirliği yapması önümüzdeki süreci bir muhasebe ve inşa sürecine dönüştürecektir. Bölgemizin ve ülkemizin farklı renkleri ve sesleri olarak bir araya gelmenin, yaşadığımız coğrafyanın adalet, özgürlük, ahlak ve onur arayışına önemli katkılar sağlayacağını düşünüyor ve bu inanca katılan herkesi hakkın ve adaletin ikamesine katkı vermeye davet ediyoruz. “ denilerek bu meselenin çözümü için sorumluluk sahibi olan herkese destek çağrısı yapıldı.

 
Kaynak: İLKHA