İran İslam Cumhuriyeti'nin Yayılmacı Dış Politikası

İran İslam Cumhuriyeti'nin Yayılmacı Dış Politikası

Emin Güneş Hürseda Haber

İslam cumhuriyetinin böyle bir politikası var mı? Evet var! Az sonra açıklayacağım nedenlerle biz bu politikanın hararetli savunucularındanız. Ağır adımlarla ve istikrarlı bir şekilde sürdürülen bu politika süreli ve geçici bir politika değildir. Hükümetler üstü bir politika olup rejim değişmediği sürece değişmesi imkânı yoktur. Hemen belirtelim ki bu politika fikri bir yayılmayı esas alır, fiziki bir genişlemeyi reddeder.

Nitekim bu güne kadar İslam cumhuriyeti hiçbir komşusundan bir santimetre kare yer almamıştır. Sadece inkılaptan önceki sınırlarını korumuştur.

BU POLİTİKANIN ESASLARI:

1. Her Müslüman veya Müslüman olmayan mazlum ülke, İslam inkılabı gibi halkının desteği ile başta bulunan işbirlikçi kuklaları alaşağı etmeli, bir daha geri dönmemek üzere ülkeden kaçmaya mecbur bırakmalıdır.

2. Başta Kudüs ve Mescid-i Aksa olmak üzere dünyanın neresinde olursa olsun gasp edilmiş, İşgal altındaki İslam topraklarının özgürlüğü için gerekirse askeri güç tahsis edilmeli, özgürlük için savaşan yerel kuvvetlere askeri, istihbari, ilmi, mali, siyasi ve lojistik her türlü destek sağlanmalıdır.

3. Yapılacak yeni Anayasada halkın inanç esasları, inancına aykırı olmayan kadim kültürü, örf ve adetleri esas alınmalıdır.

4. Yönetime gelen kişi şahların ve diktatörlerin saraylarına göz dikmemeli, saraylar yerine halkı gibi mütevazı bir yerde yaşamalıdır. İnkılap önderi merhum İmama saray tahsisi teklif edildiğinde: “Sarayda oturacak idiysek şahı niye devirdik” demesi hatırdan çıkartılmamalıdır. Hayatının sonuna kadar az gelişmiş bir bölgede kirada ikamet etmiştir. İnkılabın rehberi bu politikayı benimseyen liderlerce her konuda olduğu gibi özellikle bu konuda örnek alınmalıdır.

5. Küresel emperyalizmle mücadele devletin temel politikası olmalı ve bu mücadeleyi verenlerle ırkı dini mezhebi gözetilmeden dayanışma içinde olunmalıdır.

6. Dünya müstekbir ve müstevlilerinin tamamı hasım bilinmeli ancak “evleviyet fıkhı” gereği coğrafyamızın yer altı ve yer üstü kaynaklarının sömürücüsü Amerika ile mücadeleye öncelik verilmelidir.

Kısaca birkaç maddesini sıraladığım bu politika görüldüğü gibi İran’i değil İSLAMİDİR. Bizler İnkılaptan önce de bu politikayı savunuyor, hedeflerine ulaşması için elimizden geleni yapıyorduk. Kendi ülkelerimizdeki diktatörlerle zorbalarla mücadele için, inancımızın baskılardan kurtulması ve hayata hâkimiyeti için örgütleniyorduk. Bu politikayı savunan muhtelif kavimlere, inanç ve mezheplere mensup âlimlerden yazarlardan mütefekkirlerden azami oranda istifade etmeye çalışıyor, siyasi alanda çalışanlara da siyasi desteklerimizi esirgemiyorduk. Tıpkı Amerika’yı ülkesinden kovan Taliban’ı ve parlamentosunda İsrail’le normalleşme taleplerini ağır cezalarla cezalandıran kanunu geçiren Irak’ı desteklediğimiz gibi.

Dünya mustazaflarının umuduna dönüşen bu politikanın önünün kesilmesi için Küresel emperyalizm, yerli işbirlikçileri ile seferber olmuştur. Mesela “Türkiye İran olmayacak” sloganı ile Milli Görüş hareketinin önü bu nedenle kesilmiştir. Bu örnek İran İslam Cumhuriyetinin politikasını açıklamak için yeterince açıktır ve açıklayıcıdır. Zira Milli Görüşün hâkimiyeti halinde yukarıda saymış olduğumuz esasların hayata geçirileceği tartışmasızdır. Bu örnek, İnkılaba yönelik “mezhepçilik” suçlamasını çürütmek için yeterli ve inandırıcı bir delildir. Zira hiç kimse “Erbakan’ın önü kesilmese idi Türkiye Şii’leşecekti” saçmalığını ileri süremez. Ancak herkes çok iyi bilir ki Erbakan kazansa idi Amerika ve NATO Türkiye’yi kaybedecekti.

İslam inkılabı ile birlikte Sömürü düzenlerine karşı mücadele eden mazlumlar cephesi bir devlet gücü kazanmış ve bu gücü arkasına alarak mücadelesine ivme kazandırmıştır. Bu da müstekbirlerin kudurmasına daha da azgınlaşmasına yetmiş ve artmıştır. Bugün İran sınırlarının etrafındaki Amerikan üslerini gösteren harita her şeyi açıklamaya yeter!

O çok korktukları HİLAL, Şii Hilali değil İslam Hilalidir. Bu nedenle İslam düşmanlarının bu hilalden korkması yersiz değildir. Bu hilal öncelikle İsrail’i kuşatacak, sonra boğacak, akabinde onunla normalleşen rejimleri dönüştürüp İSLAM DOLUNAYINA dönüşecektir!

Allah’ın (cc) izni ve yardımı ile inşallah. (Emin Güneş - Hürseda Haber)