Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Ankara'da 438., Kocaeli'de 480., Sakarya'da 459.,

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 438. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.
Yoğun bir yerel seçim maratonunun ardından şimdi de gündemimizi cumhurbaşkanlığı seçimi meşgul ediyor. CHP ve MHP yakın zamanda ortak belirledikleri çatı adayının ismini açıkladı: İslam İşbirliği Teşkilatında yapmadıkları ile tanıdığımız "Ekmeleddin İhsanoğlu". MHP ile çatı isim konusunda uzlaşan CHP... kendi çatısı altındaki milletvekilleri ile uzlaşamamış görünüyor. Diğer yandan çatı adayın isminin çok daha önceye dayanan bir projenin ürünü olduğu açıkça görülüyor. Bu isim ne CHP ne de MHP'nin adayıdır. Çok daha derinlerden gelmektedir. isminin başında "islam" olan bir teşkilatın genel sekreterliğinden devşirilen bu isim yıllardır mütedeyyin partileri iktidara taşıyan halkın gözünü boyamaktan başka bir amaç gütmemektedir. Bangladeş, Suriye, Mısır başta olmak üzere dünya genelinde Müslümanların genelini ilgilendiren konularda sus pus olmasından ve yeri geldiğinde zalimden yana tavır takınmasından tanıdığımız İhsanoğlu diğer yandan verdiği her demeçte laiklikten dem vurarak yeni bir özelliğini daha gözler önüne sermektedir. Başörtüsü yasağı konusunda yaptığı açıklamada ise tam bir laf cambazlığı örneği sergilemiştir. Başörtüsü takmanın bir hak olduğu ve yasaklanmaması gerektiğini söyleyen İhsanoğlu, başörtüsünün gelenekten geldiğini söyleyerek adeta ne şiş yansın ne kebap demektedir. Toplumumuza ne denli uzak olduğu kurduğu cümlelerden bariz bir şekilde belli olan Ekmeleddin bey şunu iyi bilmeli ki bugün başörtüsü kullanan hanımların %99'u inancı gereği olarak örtünmektedir. Başörtüsünü geleneğe indirgemekle İhsanoğlu sürekli vurguladığı laiklik ilkesine de ters düşmeyerek şark kurnazlığı yapmaktadır. Son bir kaç yıldır hız kessede 90 yıldır bu ülkenin mazlum halkına zulmedilme vesilesi olan Laiklik, yakınları tarafından namaz kılarken görülmediği söylenen sözde dindar bir cumhurbaşkanı adayı olan Ekmeleddin İhsanoğlu eli ile yeniden alevlendirileceğe benziyor. Ucuz dünyalık makamlar için şeref ve izzetini ayaklar altına alanların ellerinde büyük bir hüsrandan başka bir şey kalmayacaktır.
Geçtiğimiz günlerde Ankara’da misafir ettiğimiz ve çocukları PKK tarafından kaçırılan erdemli annelerin haklı çığlığına sorumlu taraflardan derhal bir yanıt gelmelidir. On yıllardır süren Türk-Kürt kavgasında son bir yıldır gelinen noktaya büyük bir katkı yapacağı kesin olan bu hususta çocuklar derhal ailelerine teslim edilmelidir. Ayrıca gerilimden nemalanma ucuzluğunda bulunan partiler toplumun genelini ilgilendiren bu sorunda kendi politikalarını yeniden gözden geçirmeli akan kanın kimseye bir fayda sağlamadığı gerçeğini göz önüne alarak kalıcı politikalar geliştirme adına ellerini taşın altına sokmalıdırlar.
Bugün 11 ayın sultanı ramazan ayının ilk günü. Bu rahmet ve bereket ayını en güzel şekilde ihya etmeyi Rabbim bizlere nasip etsin. Orucu sadece midelerimize değil nefis ve dünyevi hevalarımıza da gem vurarak verimli hale getirmeyi, bolca infak etmeyi her mümin kendine görev bilmelidir. Dünya üzerinde zulüm, işkence, açlık, yokluk ve işgal altında bir ramazan geçirecek olan mümin kardeşlerimizi dualarımızdan ve maddi yardımlarımızdan mahrum etmeyelim.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

DARBECİLER DIŞARIDA, MÜSLÜMANLAR HAPİSTE, ADALETİN BU MU TC.?.

BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:

 

TÜRKİYE İNSANİ VE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI

İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ GENEL MERKEZİ RESMİ BASIN AÇIKLAMASI

İNSAN’İ VE İSLAM’İ İNSAN HAKLARI AKTİVİSTLERİ

KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 10.YIL 480. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

İZMİT ÖZGÜRLÜK MEYDANI / HİCRİ 29 ŞABAN 1435/ 27 HAZİRAN CUMA 2014 / SAAT 14.00

İSLAMİ VE İNSANİ MÜCADELE KENDİLERİNİ ÂLEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH’A ADAMIŞ İNSANLAR ELİ İLE YÜRÜTÜLÜR

İHSD GENEL BAŞKANI: ALİ AKBAŞ

ÜLKEMİZİN ASLİ VAZİFESİNE DÖNMESİNE, İNSAN’İ VE İSLAM’İ GÖREVLERİNİ GERÇEK MANADA YERİNE GETİRMESİNE, HİÇBİR TAGUT’İ GÜÇ VE ANLAYIŞ ENGELLEYEMEYECEKTİR HEDEFİMİZ TEVHİD DİNİ HÂKİMİYETİDİR.BUGÜN BAŞINA GELENLER, GEÇMİŞTE YATTIĞIN İÇİNDİR

Değerli halkımız ve basın mensupları, Anayasa Mahkemesinin kararının ardından İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, Balyoz Davası'ndan tutuklanan tüm sanıklar için tahliye kararı vermiştir. Daha evvelki açıklamalarımızda da bildirdik, kime haksızlık yapılmışsa giderilmeli ve insanlar hak ihlaline uğratılmamalıdır. Bu tahliyeler asla balyoz davasının düştüğü anlamına gelmemelidir. Ortada balyozda dahil olmak üzere bir çok darbe girişimleri vardır. 28 Şubat darbecileri, Balyozcular yargılanmalı ve suçlular, 12 Eylül darbecileri gibi ceza almalıdır.

Ülkede seçim yoluyla yönetimi elindetutamayacağını anlayan Kemalist azınlığın geriye tek silahı kalmıştır, kontrolünü elinde tuttuğu orduyu kullanarak darbe yapmak. Nitekim Balyoz sanıklarından Çetin Doğan denilen islam düşmanı emekli subay tahliye edilir edilmez yaptığı açıklamayla yine halkın inancı olan İslama ve kurana saldırarak” '7. yüzyılda Arapları geliştirmek için yapılan yasaların bugün ebedi ve ezeli olarak kalmasına imkân yoktur'  diyerek islam dinine olan kinini yeniden ortaya koymuştur.

Bu islam karşıtı Kemalist zihniyet, daima halka tepeden bakmış ve inancı olan İslamı yaşamasına engel olmuştur. Ellerine fırsat geçse yine aynı düşmanlığı yapacaklarının kanıtı Çetin Doğan'ın sözleridir. Balyozcular yargılanarak darbecilik suçundan, hak ettiği cezayı almalıdır. İnsan Hakları Savunucuları Derneği olarak, bunun takipçisi olacağımızı beyan ediyor ve halkın kutsal saydığı değerlere pislik salyalarını akıtarak saldıran Çetin Doğan için C.Savcılarını göreveçağırıyoruz.

Çetin Doğan ey ALLAH’ın düşmanı bu ülkenin nasıl yönetileceğini dizayn etmek siz asker takımına mı kaldı?. Sen askersin, alırsın maaşını, halk olarak ben sana ne görev verdiysem onu yapar, işine bakarsın. Bu konuda görüş beyan etmeye o kadar meraklıysanız, emekli subay kimliğinizle değil, bir parti kurarak siyasi kimliğinizle çıkın piyasaya ve halka görüşlerinizi meydanlarda arz edin. Diğer asker partilerinde olduğu gibi boyunuzun ölçüsünü alın. Aldığınız oy kadar konuşun.

Senelerce bu ülkede cumhuriyet ve demokrasi var diye halkı kandırdınız. Bu ülkede Cumhuriyet varsa, halkın çoğunluğu, cumhur o söylediğiniz,  “hükümleri  uygula- namaz” dediğiniz kitabın hükümleri ile yönetilmeyi, referandum sonunda isterse de mi uygulanamaz?. Madem cumhuriyet isek, cumhur kuranla yönetilmeyi referandum sonucu isterse elbette cumhurun istediği olacaktır, sizin gibi 3-5 Kamalistin istediği olmamalıdır ve asla olmayacaktır. Bunu o kalın kafanızın bir köşesine yazın. Sizin daha TCK dan haberiniz yok. TCK da, adam öldürmek, hırsızlık, sahtekârlık, dolandırıcılık vs suçlarının cezai karşılığı vardır.

ın islam dininin kanun ve yönetim kitabı olan Kuranı Kerimi, kuranda aynen, TCK da olduğu gibi bu suçları işleyen, suçluların cezalandırmasını emreder. TCK nın dayanağı, Allah'ın şeriatı, bu günde uygulanıyor, kuranın suç saydığını, TCK da suç sayıyor ve siz kalkmışsınız hala , “7.yy Arap kanunlarının bu çağda uygulanamaz” diyerek saçmalıyorsunuz. Sizin ne dünyadan, ne de Türkiye'den haberiniz var.

Hükümetistediği takdirde, haksız olarak yargılananların nasıl serbest bırakıla cağını balyoz davasında gösterdi. Sağlık sorunu olan KCK sanıklarının salınması görüşülmekte. 28 Şubat ve sonrasında, irtica brifingi alarak, adil olma vasfını kaybetmiş yargıçlar tarafından hapse atılan Salih Mirzabeyoğlu ve yaklaşık 500 Müslüman haksız olarak zindanlarda çürümektedir.

Balyoz Davasından hüküm giyen Korgeneral Korcan Polatsu'nun emriyle gerçekleş- tirilen Noel Baba operasyonunda, askere isyan etmek ve yangın çıkarttığı iddiasıyla ceza alan Yakup Köse ve arkadaşlarının cezası Yargıtay tarafından onanmış ve haksız yere zindana atılacaklardır. 28 Şubat sürecinde uydurulan ve varlığı yıllardır tespit edilemeyen, “Tevhid-Selam, Kudüs Ordusu” örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle Mehmet Şahin ile Fatih Aydın zindana atılmışlardır. Anıtkabire saldıracağı iddia edilen, fakat maddi bir kanıt bulunmayan, müebbette mahkûm, kanser hastası Metin Kaplan içeridedir. 28 Şubat döneminde sırf kuran öğrettiği için yargılanan haneş Akın hapse atılmıştır. Aynı durum Hürda Dava Partisi üyeleri içinde geçerlidir.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, “Örgütün bugüne kadar herhangi bir silahlı eylemine rastlanılmamıştır” yazısı ve savcının temyiz başvurusuna rağmen Hizb-ut Tahrir üyesi olduğu iddiasıyla 10 hükümlü hala ceza evindedir. Anayasa Mahkemesinin Hizb-ut Tahrir davalarına bırakın bakmayı, hemen usulden reddediyor. Bu da devletin Müslümanlara yönelik ‘düşman algısı’nın, iktidara kim gelirse gelsin değişmediğinin göstergesidir. Neden adil yargılama hakkı Müslümanları kapsamıyor ?. Adil yargılama ilkesi, bütün sanıklar için eşit olarak uygulanmadığında, o ülkede adaletten söz edilebilir mi?. Sanıklar arasında ayırım yapılmakta, Kemalist darbeciler salınmakta, her davada rastlanabilecek basit hatalar yeniden yargılama’ sebebi yapılırken, hukuk cinayetine maruz kalan Müslümanlar zindanda yatmaya devam etmektedirler.

Ahmet Necdet Sezer döneminde, DHKP-C, Dev-Sol, PKK, THKP ve TİKKO gibi örgütlere mensup olan 260 kişi serbest kalırken, hükümetin her kesime karşı gösterdiği hoşgörü ve adaleti, Müslümanlara neden göstermediğini anlayamıyoruz. İnsan Hakları Savunucuları Derneği olarak, bunu bir insan hakları ihlali ve ayrımcılık olarak görüyor, hükümete ve Anayasa Mahkemesi- ne çağrıda bulunuyoruz. Daha bu ülke ne kadar ?, Müslümanlar öz yurdunda garip, öz yurdunda kurban olacak?. Siyasallaşmış yargının Müslüman- lara yaptığı adaletsizliklere son verilmelidir. İrtica brifingi almış yargının ve paralel yargının hukuk cinayetlerine son verilerek ve Müslümanlara da diğer kesimler gibi, yeniden adil yargılanma hakkı tanınmalıdır. Basın açıklamasına katıldığınız için teşekkür ediyoruz. İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ

Adalet ve Özgürlükler Eyleminde 459. hafta...

459. hafta adalet ve özgürlükler eyleminde Ramazan'ın eğlence değil, paylaşma, dayanışma ve ibadet ayı olduğu vurgulanırken, bunların İslam'ın temel prensipleri olduğu belirtildi.

459. hafta adalet ve özgürlükler eyleminde platform adına Diriliş Saati Dergisi'nden Muhammed Emin Duman'ın okuduğu basın açıklamasını gündem Ramazan ayı ve bölgedeki son gelişmeler oldu. Duman, Ramazan'ın bir eğlence ayına çevrilmesini eleştirdiği açıklamasında "Ramazan bireysel ve toplumsal arınma ayıdır. Bu ayda birey ve toplum olarak hatalarımızın muhasebesini yaparız. Allah'ın lutfettiği nimetleri onun rızası doğrultusunda ihtiyaç sahipleriyle paylaşmanın İslam'ın temel prensiplerinden olduğunu hatırlar, hatırlatırız. Kuş sütünün dahi eksik olmadığı sofraların reddedildiği; yetimin, fakirin, komşunun katılımıyla bereketlenen mazbut sofraların tercih edildiği bir ayın adıdır Ramazan. Etnik kimliğe veya mezhebe dayalı ayrışmanın reddedildiği, ötekileştirme yerine gönüller arasında köprüler kurmanın hedeflendiği bir kardeşlik projesinin pratiğe geçirilmesidir Ramazan. Ümmet bilincinin yenilenme ayıdır. Ramazan eğlencenin değil, tefekkürün ve ibadetin yoğunlaştığı aydır." dedi.

Açıklamanın devamında Muhammed Emin Duman, bölgedeki son gelişmeleri "Son gelen haberler ile birlikte Irak'ta gerçekleştirilen IŞİD operasyonunun senaryosunun Amerika'da yazıldığı, mali ve askeri desteğin ise Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri tarafından verildiği hemen hemen kesinleşti. Hedef Irak'ı üçe bölerek kolay hükmedilir hale getirmek... Irak mezhebi ve etnik olarak tamiri zor bir kaosa doğru sürükleniyor. Suriye'de de durum farklı değil, bölünme senaryoları hepimizin malumu... Libya'da da gelinen nokta ise tam bir kaos... Mısır'da olup bitenleri hepimiz izliyoruz. Seçimle iş başına gelen Mursi hükümeti; perde arkasından Amerika'nın desteği ve Suudi Arabistan ile Körfez ülkelerinin aleni desteği üzerinden darbe yapılarak yıkıldı." diyerek, tüm bunları Amerika'nın bölgeye yeni bir dizayn verme çabası olarak değerlendirdi.

"Amerika'nın bölgeyi yeniden dizayn etme mücadelesinde iki ihtimal söz konusu... Ya yeni dizayn hedefine ulaşacak ya da kaos çıkarılacak." diyen Muhammed Emin Duman, Türkiye'nin de dış politikasını gözden geçirmesi çağrısı yaparak, "Ak Parti Hükümeti acilen zikzaklı dış politikasından vazgeçmelidir. Bir yandan İsrail ile ilişkilerin düzeltilerek Amerika'nın güveninin kazanılması çabası, bir yandan da Sisi'ye veryansın edilmesi...

Önce dürüst olmalıyız. Bölgede olup biten hiçbir şey tesadüfi değildir, belli bir plan dahilinde gerçekleşmektedir. Bu planın mimarı ve uygulayıcısı Amerika'dır. Destekçileri de İsrail, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleridir. Eğer karşı çıkacaksak tüm bu şer bloğuna karşı çıkmalıyız. Eğer veryansın edeceksek tüm bu şer bloğuna veryansın etmeliyiz.

Türkiye'nin dış politikasının emperyalizme karşı net bir çizgiye oturtulması, onurlu bir dış politika hattı oluşturulması elzemdir. Türkiye'nin dış politika yapıcılarının artık gerçekleri görmeleri gerekmektedir." ifadelerini kullandı.

459. Hafta Basın Açıklaması

ONURLU BİR DIŞ POLİTİKA HATTI OLUŞTURULMALIDIR!

Bugün mübarek Ramazan ayının 1. Günü... Ramazan ayının Sakarya halkı ve tüm İslam ümmeti için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyoruz.

Ramazan bireysel ve toplumsal arınma ayıdır. Bu ayda birey ve toplum olarak hatalarımızın muhasebesini yaparak günahtan arınmanın ve hakikate doğru yol almanın mücadelesini veririz.

Ramazan paylaşma ve dayanışma ayıdır. Allah'ın lutfettiği nimetleri onun rızası doğrultusunda ihtiyaç sahipleriyle paylaşmanın İslam'ın temel prensiplerinden olduğu özellikle hatırlanır ve hatırlatılır bu ayda... Kuş sütünün dahi eksik olmadığı sofraların reddedildiği; yetimin, fakirin, komşunun katılımıyla bereketlenen mazbut sofraların tercih edildiği bir ayın adıdır Ramazan...

Ramazan kırılan gönüllerin tamir edilmeye çalışıldığı, kardeşliğin zirveye taşındığı aydır. Etnik kimliğe veya mezhebe dayalı ayrışmanın reddedildiği, ötekileştirme yerine gönüller arasında köprüler kurmanın hedeflendiği bir kardeşlik projesinin pratiğe geçirilmesidir Ramazan...

Ramazan ümmet bilincinin yenilenme ayıdır. İslam ümmetinin bir parçası olarak dünyanın neresinde olursa olsun mazluma yöneltilen her türlü saldırının acısını hisseden ve tavır alan bir sorumluluğa sahip olmanın öne çıktığı ayın ismidir Ramazan...

Ramazan eğlencenin değil, tefekkürün ve ibadetin yoğunlaştığı aydır. Osmanlı'nın son dönemlerinden başlayarak günümüze kadar taşınan "Ramazan eğlenceleri" kavramını reddediyoruz. Bu ayın Allah ve Rasulü'nün istediği şekilde tefekkür ve ibadet içinde ihya edilmesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz.

Bu vesileyle Adalet ve Özgürlükler Platformu olarak tüm Sakarya halkının Ramazan ayını kutlar, bu ayda gerçekleştirilen tüm ibadetlerin Allah katında makbul olmasını niyaz ederiz.

IŞİD ve elindeki Türkiye vatandaşı rehineler gündemin en önemli konusu...

Türkiye'nin dış politika açmazını bir kez daha ortaya koymak istiyoruz.

Son gelen haberler ile birlikte Irak'ta gerçekleştirilen IŞİD operasyonunun senaryosunun Amerika'da yazıldığı, mali ve askeri desteğin ise Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri tarafından verildiği hemen hemen kesinleşti. Hedef Irak'I üçe bölerek kolay hükmedilir hale getirmek... Irak mezhebi ve etnik olarak tamiri zor bir kaosa doğru sürükleniyor.

Suriye'de de durum farklı değil... Amerikan yönetimi Suriye'de; Türkiye, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri desteğinde rejimi değiştirmeye kalktı. Bu plan gerçekleştirilemeyince IŞİD ve benzeri El-Kaide türevi örgütler üzerinden Suriye derin bir kaosa sürüklendi. Suriye'nin bölünme senaryoları hepimizin malumu...

Libya'da Kaddafi; Amerika'nın başı çektiği, müttefiki Avrupa ülkelerİ, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri ve Türkiye'nin desteğini aldığı bir operasyonla devrildi. Bu operasyonda da IŞİD benzeri El-Kaide türevi örgütler kullanıldı. Gelinen nokta ise tam bir kaos... Geçtiğimiz günlerde CIA tarafından eğitildiği bilinen General Hafter, Libya'nın doğusunda ikamet eden Türklerin ülkeyi terk etmesini istedi. Aksi takdirde başlarına geleceklerden sorumlu olmayacağını belirtti.

Mısır'da olup bitenleri hepimiz izliyoruz. Seçimle iş başına gelen Mursi hükümeti; perde arkasından Amerika'nın desteği ve Suudi Arabistan ile Körfez ülkelerinin aleni desteği

üzerinden darbe yapılarak yıkıldı. Darbe sürecinde binlerce Mısırlı katledildi. Binlerce Mısırlı darbe yönetimi mahkemelerince yargılanıyor. Şu ana kadar 1000'e yakın kişi için idam kararı verildi.

Fotoğrafın tümünü okumaya çalışırsak; Amerika'nın bölgeye yeni bir dizayn verme çabası içerisinde olduğunu, etnisite ve mezhebi ayrışma üzerinden çatışmalar çıkararak yeni sınırlar çizmeyi hedeflediğini rahatlıkla gözlemleyebiliriz.

Amerika'nın bu yeni dizaynının en önemli destekçileri tabi müttefikleri olan İsrail, İngiltere, Fransa gibi ülkeler... Ayrıca İslam coğrafyasından da Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri Amerika'nın doğal müttefiki durumunda... El-Kaide türevi IŞİD gibi örgütler de bu projede taşeron olarak kullanılıyor.

Amerika'nın bölgeyi yeniden dizayn etme mücadelesinde iki ihtimal söz konusu... Ya yeni dizayn hedefine ulaşacak ya da kaos çıkarılacak...

Ak Parti hükümetinin bu gelişmeleri okuyamaması ne ile açıklanabilir acaba? Hükümet bu

gelişmeleri okuyor da sesini çıkaramıyorsa durum daha da vahim demektir.

Ak Parti Hükümeti acilen zikzaklı dış politikasından vazgeçmelidir. Bir yandan İsrail ile ilişkilerin düzeltilerek Amerika'nın güveninin kazanılması çabası, bir yandan da Sisi'ye veryansın edilmesi...

Önce dürüst olmalıyız. Bölgede olup biten hiçbir şey tesadüfi değildir, belli bir plan dahilinde gerçekleşmektedir. Bu planın mimarı ve uygulayıcısı Amerika'dır. Destekçileri de İsrail, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleridir. Eğer karşı çıkacaksak tüm bu şer bloğuna karşı çıkmalıyız. Eğer veryansın edeceksek tüm bu şer bloğuna veryansın etmeliyiz.

Önce dürüst olmalıyız. Suriye'de nasıl kullanıldığımızı itiraf etmeliyiz. El-Kaide türevi IŞİD ve benzeri örgütlerin Suriye'de yeşermesine olan katkımızı itiraf etmeliyiz.

Ak Parti çevreleri Ekmeleddin İhsanoğlu için "uluslararası bir proje" diyor. Bu tezlerine katılıyoruz. Ancak Ak Parti Hükümetinin de Suriye'de, Libya'da, Irak'ta uluslararası proje için tamamen veya kısmen kullanıldığını söylersek haksızlık yapmış olmayız.

Türkiye'nin dış politikasının emperyalizme karşı net bir çizgiye oturtulması, onurlu bir dış politika hattı oluşturulması elzemdir. Türkiye'nin İslam coğrafyasında sağlam ve güvenilir ittifaklar kurulmasına öncülük etmesi zaruridir. Türkiye'nin dış politika yapıcılarının artık gerçekleri görmeleri gerekmektedir.