Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Kocaeli'de 475., Sakarya'da 455., Ankara'da 434.,

İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI
İNSANİ VE İSLAMİ İNSAN HAKLARI AKTİVİSTLERİ
KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 10.YIL 475. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
İZMİT ÖZGÜRLÜK MEYDANI / HİCRİ 01 ŞABAN 1435/ 30 MAYIS CUMA 2014
TÜRKİYE VE DİĞER İSLAM BELDELERİNDE, İSLAMİ VE İNSANİ MÜCADELE, KENDİLERİNİ ÂLEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH’A ADAMIŞ YİĞİT İNSANLAR ELİ İLE YÜRÜTÜLÜR
İHSD GENEL BAŞKANI: ALİ AKBAŞ
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ GENEL MERKEZİ RESMİ BASIN AÇIKLAMASI

HEPİMİZ UĞUR SÜLEYMANIZ, ŞAHADETE HAZIRIZ, MAVİ MARMARA ŞEHİDLERİ ÖLÜMSÜZDÜR.476.HAFTA
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformunun 476.hafta basın açıkalamsının konusu, 4.yıl dönümü sebebiyle Mavi Marmara şehidleri ve  25 mayısta şehadete eren Uğur Süleyman, İsrail'in  Türkiye mahkemelerinden aldığı cezaydı. Basın açıklamasını İnsan hakları Savunucuları Derneği genel başkanı  Ali Akbaş yaptı. Vatandaşlarda ellerinde, “Hepimiz Ugur Süleymanız, şahadete hazırız” pankartları tuttu.
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:
BİSMİLLAHİRRAHMANİRAHİM
“Hem size ne oluyor da Allah yolunda ve: «Ey bizim Rabbimiz, bizleri halkı zalim olan bu memleketten çıkar, tarafından bize bir sahip çıkacak yardımcılar gönder.» diye yalvarıp duran, o ezilmiş erkekler, kadınlar ve yavrular uğrunda çarpışmıyorsunuz?” Nisa süresi 75
    Kurandaki bu çağrıya uyan, Türkiye Müslümanları, değişik ırk, din ve bölgelerden insan hakları aktivistleri, terörist devlet İsrail’in abluka altına aldığı, yaşlılara, kadınlara, çocuklara  ve aciz insanlara yardım götürmek için, Mavi Marmara gemisi kılavuzluğunda yola çıkmışlardı. İHH İnsani Yardım Vakfı ve Özgür Gazze Hareketinin organize ettiği ve Gazze'ye insani yardım taşıyan 6 gemiye,  Akdeniz'de, İsrail'den 150 kilometre açıktaki uluslararası sularda, 31 Mayıs 2010'da Katil İsrail askerlerinin yaptığı müdahale  sonucu, 9 Türkiye’li Müslüman şehid olmuştu. 4 yıldan beri yoğun bakımda olan Uğur Süleyman Söylemez’de 25 Mayıs günü şehid olarak Hakka yürümüştü.
Türkiye’den bir takım kişiler, monşerler, ulusalcılar, Siyonizm borazanları, Pensilvanyalı İsrail dostları,  Mavi Marmara şehid’leri için diyorlardı ki, “bizimle alakası olmayan bir konudan dolayı ne işiniz var Gazze’de?, kendinizin ve Türkiye’nin başını boşun boşuna belaya soktunuz, İsrail ve Amerika ile ilişkilerimizi bozdunuz ve boşu boşuna öldünüz.”. Bu alçakların sözlerine ise en güzel cevabı alemlerin Rabbi Allah, kuranı kerimde veriyordu.”Allah yolunda öldürülenler için, onlar boşu boşuna öldürüldü sözlerine, sakın ha kulak asmayın. Onlar yaptıklarının karşılığını, Allah katında en güzel şekilde karşılık bulacaklar” Ali İmran 169.
Gazze yolunda, çocuklara, yaşlılara, kadınlara, aciz insanlara, mustazaflara yardım götürürken ölen, 10 şehidimiz, Mavi Marmara saldırsından önce, İsrail’in taşeronu PKK yı, gözdağı vermek için  Deniz Küvetlerine saldırtarak şehid ettirdiği  7 askerle beraber Mavi Marmara Gazasında Şehid sayımız 17’ye çıktı.
Yahudi medya bunu hep unutturdu. Fakat sonradan yakalanan PKK yöneticisi, İsrail’le ve Mossad’la ilişkilerini itiraf etti. Bu 17 şehidimiz  için acımız büyük, içimiz kan ağlıyor, fakat bizler biliyoruz ki bu fedakârlıklarına karşılık Rabbimiz onları en güzel şekilde mükafatlandıracaktır. Dünya hayatının sıkıntılarından, eziyetlerinden alıp, onları cennetin en güzel yerine oturtacak.
Bu yüzden mavi Marmara şehidlerine aynı zamanda gıpta ile bakıyoruz. Onlar için sevinç duyuyoruz ve Rabbimize dua ediyoruz. “Ey  Allah’ım, İsrail ve Amerika karşısında,  bizlere’de böyle bir ölüm, böyle bir şehadet nasip et”. Bu gün mavi Marmara filosu, Gazze’ye yardım için sefere çıksa bu ülkede şahadete koşacak milyonlarca insan var. Şehadetlerinin yıl dönümünde şehitlerimize rahmet,  yakınlarına sabır diliyoruz.
Bu günlerde bir yandan da sevinçliyiz. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi, Mavi Marmara gemisine saldırı davasında, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı, Deniz Kuvvetleri Komutanı, İstihbarat Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı hakkında, yakalama kararı verdi. Heyet, sanıklar hakkında, "kırmızı bülten" çıkarılması için ilgili kurumlara yazı yazılmasına hükmetti.
Bu terörist çetesi İsrail karşısında kazanılmış çok büyük bir zaferdir. Bu ülkede yürekli savcıların, hakimlerin olduğunu gördük. Kararı veren hakimleri kutluyoruz. Bu ülkenin yargı kurumları İsrail, Pensilvanya güdümlü hukukçular tarafından işgal edilmiştir. Bunlar İHH’nın TIR’ larını durdurup, içinde silah var diye dünyaya mesaj vererek İsrail’in elini güçlendirmeye çalıştılar.
İHH bürolarına basıp, “içinde teröristler  yakalandı” mesajı  vermeye kalktılar. Şehid Furkan Doğan’ın ailesinin  İsrail hükümeti aleyhine açtığı tazminat davasını,  Pensilvanya güdümlü yargı “İsrail yargılanamaz” diyerek red kararı verdi. Fakat bu gün görüyoruz ki yürekli savcılar Pensilvanyanın, İsrail’in emri ile değil, hukukla ve vicdanlarıyla karar verip, Terörist İsrail’i mahkûm ediyor. Herkes tüm dünya gördü ki,  İsrail hem yargılanabiliyor, hem de ceza alabiliyor, kırmızı bültenle . Orta doğu ve dünyanın kabadayılığına soyunan İsrail aleyhine, sanılanın aksine bir karar çıkabiliyor. Aynı zamanda bu olay Pensilvanya güdümlü yargının, hukuk kılıflı  maskesini de düşürmüştür.
Mavi Marmara’da Şehid olanlar için “İsrail otoritesinden izin almalıydılar” diyerek, şehitlerimize saygısızlık yapan Fethullah Gülen’i, Şehid ailelerinden ve İslam ümmetinden özür dilemeye davet ediyoruz. Ey Fethullah Gülen, mustazaflara yardım götüren bu şehidler için sarf ettiğin sözlerden dolayı, özür dile ve tevbe istiğfar et. Yoksa yarın Allahın mahkemesinde, bunun hesabını verirken alacağın cezadan dolayı seni Allahın azabından ne İsrail kurtarır, ne de şu anda mekân tuttuğun Amerika.
Uğur Süleyman Söylemez için medya şehid terimini kullanırken, Siyonizm, İsrail, Amerika güdümlü Pensilvanya medyasının paçavralarıda “ yoğun bakımda olan Uğur Süleyman Söylemez” öldü ifadesi kullanılıyor, şehid ifadesine yer verilmiyordu. İsrail, Amerika, Pensilvanya güdümlülere, “Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin, onlar ancak birbirlerinin dostudurlar, Kim ki onları dost edinirse, o da onlardandır,  Allah’ta bunları doğru yola eriştirmeyecektir”. Maide süresi 51. ayetini hatırlatıyoruz.
Bir yanda dinden imandan bahsedip, sabahtan akşama kadar vaaz verip, gözyaşı şovu yapıp, sonra Amerika’ya, İsrail’e Siyonizme köpeklik yapanlar, sahtekârca, münafıkça, Müslümanları Allah ile kandırmaya çalışanlar, diğer yanda ise Allah için, mazlumların yardımına koşup, bu yolda, çoluk çocuğunu, eşini, ailesini geride bırakıp şehadete koşanlar.
Şüphesiz ki, Allah sözde Müslüman geçinen bu sahtekârların maskesini düşürmüş ve kirli oyunlarını apaçık ortaya çıkartmıştır. Herkes gerçek Müslümanlara, Siyonizme köpeklik yapan sahtekâr münafıkların arasındaki farkı görsün diye. Bu dünya imtihan dünyasıdır,  Allah ile Müslümanları kandırmaya kalkan, Siyonist dostu sözde Müslümanlara lanet ediyor, bu imtihanı başarıyla veren Mavi Marmara şehitlerineyse Allahtan rahmet dileyerek basın açıklamamıza son veriyoruz.
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ

Sakarya 455. Hafta, SADAKAT: Mavi Marmara şehitlerinin hesabını soracağız!

Sakarya’daki 455. Hafta adalet ve özgürlükler eyleminde Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu (SADAKAT) tarafından yapılan açıklamada İsrail ile Türkiye arasındaki yakınlaşmaya değinilirken, sembolik kimi adımlarla kamuoyunun gözünün boyanmaya çalışıldığı ifade edildi. Mavi Marmara şehitlerinin hesabının sorulacağının vurgulandığı açıklamada, İsrail’in Ortadoğu’dan sökülüp atılmasının tek gerçek çözüm yolu olduğu vurgulandı.

Sakarya’da her cumartesi gerçekleştirilen adalet ve özgürlükler eyleminin 455. hafta basın açıklaması Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu (SADAKAT) adına Serdar Duman tarafından okundu.Duman açıklamada, Mavi Marmara saldırısıyla Siyonist katillerin hiçbir insani vasfı olmayan katliam makineleri haline geldiğinin tekrar ibretle müşahade edildiği belirtildi. Tüm İslam coğrafyasında atılması gerekli en önemli adımın İsrail’le diplomatik, ticari ve askeri ilişkilerin bir an önce kesilmesi olduğunu söyleyen Duman, “Bu müfsit devlet ortadan kaldırılmadıkça Müslümanlar için barış ve huzur söz konusu olmayacaktır” dedi. Filistin direnişini yürüten Hamas, İslami Cihad ve Hizbullah’a gereken desteğin verilmesinin Müslümanlara düşen önemli bir görev olduğunun kaydedildiği açıklamada, AKP Hükümeti’nin İsrail’le ‘normalleşme’ çabalarına da eleştiriler getirildi. Duman bu minvalde şehitlerin kanına asla maddi bir değer biçilemeyeceğini söylerken, İsrail’in özrü olarak sunulan ifadelerin de Amerika ve İsrai’in bir manevrası olduğunu kaydetti. Hükümete yakın kaynaklarda çıkan ‘normalleşmeyle’ Gazze ambargosunun kalktığı iddialarına karşılık ise Duman, “Gazze ambargosu kalkmamıştır. Sembolik bazı adımlar ile Müslüman kamuoyunun gözü boyanmaya çalışılmaktadır. Ambargo tüm şiddeti ile devam etmektedir.” ifadelerini kullandı. Açıklamada Mavi Marmara Davası’nda İsrailli komutanlara verilen yakalama kararının memnuniyetle karşılandığı belirtilirken, Başbakan’ın bu karara karşılık “bu karar İsrail ile ilişkilerimizi etkilemez” şeklindeki ifadesinin anlaşılır olmadığı belirtildi. SADAKAT tarafından yapılan açıklama “Rabbimiz izzetli Filistin direnişinin zaferle sonuçlanmasını nasip et! Bizleri şehitlerimizin yolundan ayırma! Filistin’i özgürleştirerek Mescid-i Aksa’da namazlarımızı eda edeceğimiz günleri bize göster!” duasıyla sona erdi. Açıklamanın tam metni şu şekilde:

455. Hafta Basın Açıklaması MAVİ MARMARA ONURUMUZDUR!

Bugün Mavi Marmara baskının 4. yılı… Dört sene önce 31 Mayıs 2010’da Gazze ambargosunu kırmak amacıyla yola çıkan Mavi Marmara gemisi siyonist katillerin saldırısına uğramış ve 9 kardeşimiz şehit edilmişti. Bu saldırıda ağır yaralanan ve 4 yıldır bitkisel hayat yaşayan Uğur Süleyman Söylemez kardeşimiz de bir hafta önce şehit oldu. Böylece Mavi Marmara şehitlerimizin sayısı 10’a çıktı. Allah (cc) şehadetlerini mübarek kılsın. Mavi Marmara baskını Filistin direnişinde sembol olmuş ve adeta direnişe taze kan pompalamıştır. Özellikle Türkiye kamuoyu bu baskın ile birlikte siyonist israil’in ne denli acımasız bir terör devleti olduğunu net bir şekilde öğrenmiş, siyonist katillerin insani hiçbir vasfı olmayan katliam makineleri haline geldiğini ibretle müşahade etmiştir. Nil’den Fırat’a kadar uzanan toprakları kapsayan “Arz-ı Mev’ud” idealiyle yanıp tutuşan ırkçı ve katil bir terör devleti ile karşı karşıyayız. Siyonist İsrail’in bu hedefine ülkemizin güneydoğusunda yer alan toprakların da dahil olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Yahudi olmayanın canını ve malını mübah gören, bu nedenle acımadan öldüren ve acımadan mazlumların topraklarına el koyan bir zihniyet bu… Ortadoğu’nun kalbine saplanmış zehirli bir hançerden söz ediyoruz. Bu hançeri Ortadoğu’dan söküp atmadıkça Müslüman coğrafyanın huzura kavuşma imkanının olmadığını da çok iyi biliyoruz. Emperyalist Amerika’nın Ortadoğu jandarmalığını yapan, İslam coğrafyasındaki her türlü karışıklıkta parmağı olan bir fesat devletinden söz ediyoruz. Bu müfsit devlet ortadan kaldırılmadıkça Müslümanlar için barış ve huzurun söz konusu olamayacağının net bir şekilde farkındayız. Tüm İslam coğrafyasında atılması gerekli en önemli adım İsrail’le diplomatik ilişkilerin bir an önce kesilmesidir. Bu adımı ticari ve askeri ilişkilerin sıfırlanması aşaması takip etmelidir. Başta Türkiye olmak üzere İslam coğrafyasındaki önemli devletler İsrail ile siyasi, ekonomik ve askeri ilişkilerini kesebilirlerse, bunun Siyonist israil’i çok zor duruma düşüreceği kesindir. Müslümanlara düşen diğer önemli bir görev de Filistin direnişini yürüten Hamas, İslami Cihad ve Hizbullah’a gereken desteğin verilmesidir. Maddi ve manevi tüm potansiyelimizi bu destek için harekete geçirmeliyiz. Unutmamalıyız ki, Kudüs ve Mescid-i Aksa bizzat Kur’an’ın tanımladığı kutsallarımızdır. Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın özgürleşmesi için seferber olmak her Müslüman’a farzdır. Mavi Marmara baskınının 4. yıldönümü nedeniyle toplandığımız bu meydanda şu hususları deklare ediyoruz ve iktidara sesleniyoruz:

1- Şehitlerin kanına asla maddi bir değer biçilemez. Şehit ailelerinin de belirttiği gibi kimsenin İsrail'in kirli ve kanla yıkanmış parasına ihtiyacı yoktur. 2- Şehitlerimizin hesabını sormak noktasındaki kararlılığımız her platformda devam edecektir. İsrail'in tüm dünya halkları nezdinde eli kanlı, katil ve işgalci olarak mahkum edilmesi için yoğun bir çaba sarf edilecektir. 3- Gazze ambargosu kalkmamıştır. Sembolik bazı adımlar ile Müslüman kamuoyunun gözü boyanmaya çalışılmaktadır. Ambargo tüm şiddeti ile devam etmektedir. 4- İsrail’in özrü olarak sunulan ifadelerin Amerika ve İsrail’in bir manevrası olduğunu, asıl itibariyle Ortadoğu’da yeni dizaynı kolaylaştırmanın amaçlandığını görmek durumundayız. 5- İsrail Ortadoğu'da zehirli bir ur olarak kalmaya devam ettiği sürece Müslümanlar için huzur ve barıştan söz etmenin imkanı yoktur. Bu urun kesilip Ortadoğu'dan atılması tek çözüm yoludur. Türk Yargısının Mavi Marmara baskınıyla ilgili olarak “sorumlu Siyonist komutanların yakalanması” doğrultusundaki kararını memnuniyetle karşılıyoruz. Bu karara müteakiben Başbakanın “Bu karar İsrail ile ilişkilerimizi etkilemez” şeklindeki ifadesini anlamakta güçlük çektiğimizi belirtmek istiyoruz. Hükümetin son dönemdeki sıkışmışlığını, İsrail’le ilişkilerin düzelmesi ve buna bağlı olarak Amerika’nın desteğinin yeniden sağlanması yolu ile gidermeye çalıştığı izlenimi güç kazanıyor. Bu yaklaşımı çok tehlikeli buluyoruz. Söz konusu yaklaşım doğru ise bu dünyada ve ahirette çok çetin bir hesabın görüleceğini hatırlatıyoruz. Ve Mavi Marmara şehitlerimiz… Furkan Doğan, Çetin Topçuoğlu, Cevdet Kılıçlar, Cengiz Songür, Necdet Yıldırım, Ali Haydar Bengi, Cengiz Akyüz, İbrahim Bilgen, Fahri Yaldız, Uğur Süleyman Söylemez... Kanlarıyla Filistin direnişine can veren, bereket katan şehitlerimiz… Selam onların üzerine olsun. Bizler Sakaryalı Müslümanlar olarak şehitlerimizin izinde yürüyeceğimize ve onlardan devraldığımız sancağı kanımızın son damlasına kadar elimizden bırakmayacağımıza ant içiyoruz. Rabbimiz izzetli Filistin direnişinin zaferle sonuçlanmasını nasip et! Bizleri şehitlerimizin yolundan ayırma! Filistin’i özgürleştirerek Mescid-i Aksa’da namazlarımızı eda edeceğimiz günleri bize göster!

SADAKAT (Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu)

"Yıllarca bu ülkenin evlatlarını sağ-sol, Kürt-Türk, Alevi-Sünni diyerek kamplaştıran darbeci zihniyet bugün tekraren Alevi-Sünni ayrımını körüklemek istemektedir."

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 434. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.

İnsanlık tarihi ile paralel bir şekilde devam eden hak ve batıl savaşının galibinin yılmadan mücadelelerine devam edenlerin olduğu bilinci ile zaman ve mekân farkı gözetmeksizin mücadelemize devam edeceğimizi bir kere daha dile getiriyoruz.
İstanbul 7. Ağır ceza mahkemesinin 2010 yılında Gazze’ye insani yardım malzemeleri taşıyan Mavi Marmara gemisine İsrail askerlerince düzenlenen saldırıya ilişkin davada verdiği kararın yankıları sürüyor. Dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında verilen yakalama kararı ve sanıklar hakkında kırmızı bülten çıkarılması için interpol’e yazı yazılmasına dair hüküm gündemde bomba etkisi yarattı. Bu kararla komutanlar Türkiye’ye ve Türkiye ile iade anlaşması bulunan ülkelere girmeleri durumunda tutuklanabilecek. İnterpol’ün Türkiye’nin talebine olumlu yanıt vermesi halinde İsrailli komutanlar İnterpol’e üye ülkelerden birine giriş yaptığı takdirde tutuklanma riskiyle karşı karşıya olacak. Karar üzerine İsrailli yöneticiler büyük bir şaşkınlık yaşıyor. Kırmızı bülten çıkarılmaması için diplomatik görüşmeler yapıldığı haberleri medyaya yansıyor. İsrail adeta ilk kez köşeye sıkışmışlık hissini yaşıyor. Türkiye bugüne kadar İnterpolle yapılan sözleşmenin tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş kimilerine karşı çıkmamıza rağmen arananları yakalayarak iade etmiş, yargılamış, sessiz kalmamıştır. Bugün interpolde üzerine düşen görevi yerine getirerek Türkiye’nin kırmızı bülten çıkarma talebini yerine getirmelidir. 10 şehit, pek çok yaralı, günlerce göz altında tutulan aktivistler ve el konulan insani yardım malzemelerinin hesabı İsrail işgal devletin saldırgan ordusunu temsil eden bu 4 şahısa sorulmalıdır. Adalet bunu gerektirmektedir.
Geçtiğimiz hafta 27 Mayıs 1960 darbesinin yıldönümünün 54. yılını geride bıraktık. Darbe ve sonucunda gerçekleştirilen infazlar hafızalarda bir kez daha tazelendi. Geçmişinde her 10 yılda bir darbe yaşayan bir ülke olarak birer ibret vesikası mesabesinde hafızalarımıza kazıyoruz bu tarihleri. Ne yazık ki ülkemizde darbe aşkıyla yanıp tutuşan halkı demir yumrukla askeri nizama sokma gayretinde olanlar hala mevcut durumdadırlar. İktidarla çıkarları çatışan paraleller, ulusalcılar, geziciler vs. velhasıl iktidarı halktan değil ordudan bekleyen zümre darbe hayallerine son vermiş değil. Bazı medya kuruluşlarının manşetlerden ve birinci sıradan vermiş oldukları haberler bizlere adeta 1960 darbesi öncesi medyanın daha sonradan yalan olduğu ortaya çıkan manşetlerini hatırlatmaktadır. Yıllarca bu ülkenin evlatlarını sağ-sol, Kürt-Türk, Alevi-Sünni diyerek kamplaştıran darbeci zihniyet bugün tekraren Alevi-Sünni ayrımını körüklemek istemektedir. Buradan halkımıza seslenerek diyoruz ki; yanan ateş yerinde durmaz ve bu ateş toplumun her bir bireyini derinden etkiler. Geçmişin ibret vesikaları olarak karşımızda duran ve bugün daha net olarak okuduğumuz darbe süreçlerini göz önüne alarak olayları sağduyu çerçevesinde değerlendirmek durumunda olduğumuzu asla unutmamamız lazım.
Bugün gezi parkı eylemlerinin yıldönümü. Haklı bir talep olarak başlayan ve fakat sonrasında gizli bir elin devreye girip ortamı karıştırmak istedi günlerin üzerinden 1 yıl geçti. Günlerdir paralelinden, ulusalcısına, yerlisinden uluslar arası tetikçilik rolünde olan yabancısına medya organları adeta olayların yeniden alevlenmesini istercesine yayınlar yapıyor. Halka yabancı sözde sanatçı ve sivil toplum kuruluşları öncülüğünde sosyal medya üzerinden Taksim merkezli toplanma organizasyonları yapılıyor. Adeta geçtiğimiz yıl amacına ulaşamamanın acısını çıkarmak istercesine olaylar tekrar alevlendirilmek isteniyor. Ağaç kıyımı adı altında örgütlenen fakat niyetlerinin hiçte halis olmadığı ortaya çıkan bu yabancı destekli provakasyon maalesef tekrar sahnelenmek isteniyor. Umuyoruz ki halkımız karanlık kimliklerin eliyle desteklenen bu provakasyona alet olmaz ve sağduyu galip gelir.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU