Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Kocaeli'de 438., Ankara'da 396.,

İnsan Hakları Savunucuları Derneği Genel Merkezi Resmi Basın Açıklamasıdır.

KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 9.YIL, 438.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ

GENEL MERKEZİ- KOCAELİ- TÜRKİYE-

TÜRKİYE İNSANİ VE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI

İZMİT ÖZGÜRLÜK MEYDANI - 06 EYLÜL 2013 CUMA SAAT ( 12.30 ( KOCAELİ- TÜRKİYE )

İnsanlık tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat darbesinin sanıklarının asla serbest kalmamaları gerekiyor. Sanıkların yargılanmaları ceza alana kadar sürmelidir, sanıkların serbest bırakılmaları yaptıklarının yanına kar kalması insaf ehli halkımızı üzmektedir. Bu darbeci ve islam karşıtlarının yaptıkları ile Türkiye’nin geleceği ipotek altına alınmak istenmiştir. 28 Şubat darbesini gerçekleştirenler, Türkiye’ mizin onurlu insanlarının insanlık onurunu zedelemişlerdir.

 

Mahkemelerin verdikleri tahliye kararı yanlış ve yanlı bir tutumdur, üniversitelerde en ağır ve insafsızca tesettür ve başörtüsü yasağını uygulayan kemal gürüz gibi zalimlerin serbest kalmaları asla kabul edilebilir bir durum değildir, Bir zamanlar insanlarımızı mutsuz eden, müslüman kızlarımızın okumalarına ve ülkelerine faydalı olmalarının önüne geçilmesi için tankları yürüten ve ülkemizin bahtını karartanlar bugün hesap vermek zorundadırlar. 28 Şubat darbesinin hem askeri kanadı hemde sivil kanadı en ağır ceza ile cezalandırılmalıdır.

 

28 Şubat darbecileri yargılanıp, balyoz ve Ergenekoncu darbeciler gibi en ağır cezaları almalıdırlar. Türkiye’ mizin onurlu ve vakarlı insanlarını hiç kimsenin rencide etmeye hakkı ve hukuku yoktur, 28 Şubat darbesini gerçekleştirenler hiç hesap vermeyeceklerini zannediyorlardı, elbette yapılan tüm zulümlerin mutlaka hesabı sorulmalıdır, 28 Şubatçıların yaptıkları yanlarına kar kalmamalıdır.

 

28 Şubat insanlık dışı ve insani olmayan bir müdahaledir, bu akıl ve mantık dışı darbeyi gerçekleştirenler mutlaka cezalandırılmalı ve Türkiye’mizin kaybettikleri 28 Şubatçılardan tahsil edilmelidir. 28 Şubat’ta yapılanlar insanlık dışı olaylardır. 28 Şubat’ta yapılanlar israil ve batının emri ile gerçekleştirilmiş ve Yahudi’nin ekmeğine yağ sürmüştür, 28 Şubat darbesinin izleri sanıklarının serbest kalmaları ile hala devam etmektedir.

 

Ak parti hükümetine 28 Şubat izlerini silmek ve gecikmiş olan islam’i, insan’i ve daraltılmış olan özgürlüklerin önünü açması için çok büyük iş düşmektedir, ülkemizde insanlık ve islam karşıtları hiç durmadan çalışmaktadırlar, bizler Türkiye’nin sınır tanımayan, insan hakları savunucuları olarak darbelerin ve islam karşıtlarının karşısında korkusuzca, bilgece ve sadece âlemlerin rabbi olan ALLAH’tan korkarak mücadele edeceğimize rabbimizin huzurunda söz veriyoruz.

 

28 Şubat darbesi ve benzeri insanlık dışı darbelerin ülkemizde yaptığı tahribat müslüman milletimizde büyük yaralar açmıştır, bu yaraların ve tahribatın ortadan kaldırılması için bütün müslümanlara büyük iş düşmektedir, darbeciler ve onların işbirlikçileri şunu iyi bilsinler’ki asla bu cennet vatanı onlara teslim etmeyeceğiz, canımızla ve malımızla bu vatanda şanı yüce olan ALLAH’ın emirleri hâkim olana kadar mücadelemize sonuna kadar ve sonuç alana kadar devam edeceğiz.

 

İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ

Ankara'da 396. Eylem

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu üyeleri, ODTÜ'de başörtülü öğrencilere sözlü saldırı olayını protesto etti.

ODTÜ kapısının yakınında toplanan toplanan platform üyeleri, "İnanca saygı başörtüsüne özgürlük" yazılı pankart açarak, çeşitli sloganlar attı.

Platform üyesi Tayyar Tercan, yaptığı açıklamada, bu saldırının, tek tipçi kültürün ve özgür düşünce ortamını baltalayan şiddet içerikli metotların alışıldık izdüşümü olduğunu söyledi.

Kendileri için özgürlük talebinde bulunan grupların, başkaları için aynı özgürlüğü öngörmemelerinin ciddi çelişki olduğunu belirten Tercan, ifade ve toplantı özgürlüğünün baskı, şiddet, dayatma ve zorlamalarla kısıtlanmasının kabul edilemeyeceğini bildirdi.

Üniversitelerin amaçlandığı gibi bilimsel üretim merkezleri olması için düşünce ve kanaatlerin özgürce üretilebilip paylaşılabildiği alanlar haline gelmesi gerektiğine işaret eden Tercan, bu nedenle temel insan hakları olan ifade, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüklerinin üniversitelerde kendisine dışarıdakinden daha da muhkem zemin bulmak zorunda olduğunu vurguladı.

Barış ve güven ortamının tesis edilememesinin ve herhangi gruba karşı serbestçe şiddet uygulanabilmesinin özgür düşünceyi baltalayan en önemli amillerden olduğunu belirten Tercan, şunları kaydetti:

"Şüphesiz ki bahsi geçen özgürlüklerin ve dolayısıyla özgür düşünce ortamının temin edilmesinde en büyük sorumluluk üniversite yönetimine düşmektedir. Üniversite yönetimi, sayılan özgürlüklerin üniversite yerleşkesinde sağlanmasından olduğu kadar ihlal edilmesinden de sorumludur.

Saldırıda, YÖK'ün ve ODTÜ yönetiminin gereken tedbirleri almamasını kınıyoruz. Yönetimi, ODTÜ yerleşkesinde baskı, dayatma ve şiddete yer verilmemesi ve düşüncenin serbestçe ifade, temsil edilebilmesi, huzur ve güvenin sağlanması ve toplantı hakkının güvence altına alınması için gereken tedbirleri almaya davet ediyoruz."