Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Ankara'da 563., Sakarya'da 591.,

" Bölgemiz ve ülkemiz için fitne merkezi olarak kullanılan incirlik üssü derhal kapatılmalıdır."

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 7 Ocak 2017 tarihli 563. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.

Ülkemizde gün geçmiyor ki kukla örgütler eli ile masum insanların katledildiği bir terör saldırısı yaşanmasın. FETÖ, DEAŞ, PKK, DHPC isimleri farklı merkezleri aynı terör örgütleridir. Her birinin ortak özellikleri arkalarında yer alan büyük güçleri kamufle eden birer paravan mesabesinde olmalarıdır. Bizler biliyoruz ki; ne PKK yaptığı terör eylemlerini Kürt halkını özgürleştirmek adına, ne DAEŞ ve nede FETÖ İslam adına yapmaktadır. Her biri tek merkezden komuta edilen bu örgütler sözde ideolojilerini yaptıkları eylemlere kılıf ve yandaş toplamak için bir maske olarak kullanmaktadır. Ülkemizde terörlePKK, YPG veya DAEŞ. Suriye’de küresel güçlerin kurguladığı kukla örgütler ile savaşılmaktadır.

Diğer yandan yapılan her saldırı sonrası sosyal medya olarak adlandırılan sanal ortamlarda farklı kimlikler adı altında toplumsal ayrışmayı amaçlayan paylaşımlar yapılıyor olması sadece eli silahlı terör örgütlerinin değil eli klavyeli sanal militanlarında aynı merkezlerden yönlendirildiklerinin en net ve güzel örneğidir. İstanbul Beşiktaş’ta eğlence kulübüne yapılan saldırı sonrası yaşam tarzı hedef alındı söylemi toplum mühendisliğinin tezahürü olan bir söylemdir. Özellikle kendileri dışında hiç kimseye hayat hakkı tanımayan, buldukları her fırsatta toplumun kahir ekseriyetine hakaret eden militan kimlikli ve kişilikli tiplerin yaşam tarzı feveranları koparmaları trajikomik bir durum ortaya çıkarmaktadır. 1980’lerin sağ-sol kutuplaşmasının bir benzeri yaşam tarzı, mezhep meşrep üzerinden toplumsal bir ayrışmaya dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Terör saldırılarının asıl amacı insan öldürmekten ziyade toplumu kamplara ayırarak böl parçala yut siyasetinin bir tezahürüdür. 15 Temmuz’da yapılmak istenip yapılamayan, yarım kalan bir darbe toplumsal kaos ile tamamlanmak istenmektedir. Bu manada Gaziantep’te düğün evine yapılan saldırı ile İstanbul Beşiktaş’ta eğlence kulübüne yapılan saldırı, Ankara Kızılay meydanında yapılan saldırı ile İzmir adliyesine gerçekleştirilen saldırılar, 6, 7, 8 Ekim olayları ile 15 Temmuz darbe kalkışması biri birlerinden bağımsız olarak düşünülemez.
Bu noktada devlet asli görevi olan vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak zorundadır. Bu manada eli silahlı örgütlerle mücadele edildiği gibi toplumda ayrışmayı hedefleyen politikacı, iş adamı, sanatçı ve gazeteci kimliği arkasına saklanan militanlarla da etkin bir şekilde mücadele etmelidir. Ayrıca bu mücadelede yetersiz kalan yada görevini suiistimal eden kamu çalışanları ve bürokratlar ivedi bir şekilde ayıklanmalıdırlar. Ülkemizde mücadele esas itibari ile ne PKK, ne FETÖ ve nede DAEŞ’le yapılmamaktadır. Bu örgütlerin ellerine verilen silahların menşei neresi ise işte savaşın asıl muhatabı onlardır. Bu ülkeler sözde müttefik özde ise azılı düşmanımız olduklarını böylece göstermektedir ve bu devletlere karşı etkili önlemler ivedilikle alınmalıdır.

Bu anlamda bölgemiz ve ülkemiz için fitne merkezi olarak kullanılan incirlik üssü derhal kapatılmalıdır.

Bugün farklılıkları bir kenara koyarak, oyunu görerek hareket etmek, çokça empati yapmak, sağduyulu davranmak her zamankinden daha önemlidir. İçine çekilmeye çalışıldığımız büyük girdap ancak yekvücut olmakla etkisiz hale gelecektir. Aksi takdirde akacak kan kendi kanımız parçalanacak vatan kendi vatanımız olacaktır. Geçmişte yaşam tarzı üzerinden bizzat yaşamış olduğumuz mağduriyetler bizleri bu konuda çok daha hassas kılmalıdır.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

 

Görüntünün olası içeriği: 9 kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava

 

Sakarya 591. Hafta: Yaşadığımız çıkmazı aşmamız için atmamız gereken üç adım var!

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 591. hafta açıklamasında tüm gerilim ve kaos politikalarını boşa çıkaracak çözümün sadece ve sadece barış eksenli düşünmek ve hareket etmekten geçtiğini söyledi .

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 591. hafta açıklamasında son dönemde Türkiye’de gerçekleştirilen eylemlerin toplumsal hedeflerine dikkat çekti. Yoğun kar yağışı altındaki basın açıklamasında Platform adına Diriliş Saati Dergisi’nden Serdar Duman, “Moral bozukluğuna yol açan bu eylemlerin hedefinin boşa çıkartılması, oyunun bozulması için üç adımın önemli olduğunu düşünüyoruz. Bunlardan birincisi halkımızın bütüncül bir şekilde bu eylemlere karşı tavır almasıdır. Bu ülkeye dönük kaos çıkarma planlarını bertaraf etmek için halkımızın birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi zorunludur… Önemli bulduğumuz ikinci adım ise, bu eylemlerin arkasındaki asıl güç ile ilgilidir. Lafı eğmeden bükmeden şunu söylemeliyiz: Eylemlerin arkasındaki güç Amerika'dır. Amerikan istihbaratı direkt veya dolaylı olarak Türkiye'de operasyon yapmaktadır. Türkiye'nin bu handikaptan çıkabilmesi için başta İncirlik olmak üzere birer operasyon merkezi olan tüm Amerika/NATO üslerini kapatması ve ilgili ilişkileri gözden geçirmesi önceliklidir.” dedi.

Amerika ve NATO ile ilişkilerin şimdiye kadar hep tek taraflı, üst-ast ilişkisi şeklinde yürüdüğüne dikkat çekerek bu durumu eleştiren Duman, açıklamanın devamında “Amerika'nın Türkiye'de operasyon yapabilmesini sağlayan tüm araçlar etkisiz hale getirilmeden ya da tüm eller kesilmeden bu ülkenin düze çıkması mümkün olamayacaktır. Bu bağlamda üzerinde durmamız gereken üçüncü adım ise, ülkemizde ve coğrafyamızda barışın teminidir. Başta Suriye, Irak ve İran olmak üzere komşularla ilişkilerimizi barış temeline oturtmak zorundayız. Suriye politikamızın bizi ne hale getirdiği ortada iken, hükümete yakın medya organlarının mezhep ve meşrep eksenli yayınlarını nasıl açıklayacağız? Ülkemizde çözülemeyen, ancak güvenlik önlemleri sayesinde buzdolabına konulan Kürt sorunu ile önümüzdeki dönemde yeniden yüzleşmek zorunda kalacağımız gerçeğini ne zamana kadar saklayacağız? Çözüm sadece ve sadece barış eksenli düşünmek ve hareket etmekten geçmektedir. İnişli çıkışlı politikalar artık bir kenara bırakılmalı, ülkemizde ve coğrafyamızda barışın tesisini sağlamalıyız. Aksi takdirde bugünler tarihe kara bir tablo olarak kaydedilecektir. Bu dünyada ve ahirette hesabını verebileceğimiz bir duruşun sergilenmesi zorunludur.” ifadelerini kullandı.

591. Hafta Basın Açıklaması

TÜRKİYE ZOR DÖNEMİ GEREKLİ ADIMLARI ATARAK AŞABİLİR!

Türkiye bunalımlı bir dönemden geçiyor. Ardı ardına yapılan eylemler ciddi boyutta moral bozukluğuna yol açmış durumda...

Eylemlerin hedefinin ülkemizi germeye ve istikrarsızlaştırmaya dönük olduğu açıktır. Bu hedefin boşa çıkartılması, oyunun bozulması için üç adımın önemli olduğunu düşünüyoruz.

Bunlardan birincisi halkımızın bütüncül bir şekilde bu eylemlere karşı tavır almasıdır. Bu ülkeye dönük kaos çıkarma planlarını bertaraf etmek için halkımızın birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi zorunludur.

Ortaköy'deki katliamdan sonra ortaya çıkan "yaşam tarzı" tartışması son derece düşündürücüdür. Bu tartışmayı yapanlar, bölünmenin kime hizmet ettiğinin farkındalar mı acaba?

Laik-anti laik ayrışması suni bir ayrışmadır. Bu ayrışma zaman zaman kasıtlı olarak birileri tarafından kaşınmaktadır. Bu oyuna gelmemeliyiz.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yılbaşı mesajı üzerinden bir bardak suda kopartılan fırtına tamamen sanaldır ve haksızdır. Diyanet elbette Müslümanları günaha girmemeleri konusunda uyaracaktır. Diyanet'in sözü Müslümanlar'adır, Müslüman olmayanlara değil...

Ancak katliam sonrası bazılarının sosyal medya üzerinden bu eylemi olumlaması da asla kabul edilemez.

Önemli bulduğumuz ikinci adım ise, bu eylemlerin arkasındaki asıl güç ile ilgilidir.

Eylemlerin Türkiye'nin kısmen de olsa eksen değiştirme eğilimine dönük olduğu kanaatindeyiz.

Lafı eğmeden bükmeden şunu söylemeliyiz: Eylemlerin arkasındaki güç Amerika'dır. Amerikan istihbaratı direkt veya dolaylı olarak Türkiye'de operasyon yapmaktadır.

Türkiye'nin bu handikaptan çıkabilmesi için başta İncirlik olmak üzere birer operasyon merkezi olan tüm Amerika/NATO üslerini kapatması ve ilgili ilişkileri gözden geçirmesi önceliklidir.

Amerika ve NATO ile ilişkiler şimdiye kadar hep tek taraflı, üst-ast ilişkisi şeklinde yürümüştür. Bu gidişe bir son verilmesi gerekmektedir.

Amerika'nın Türkiye'de operasyon yapabilmesini sağlayan tüm araçlar etkisiz hale getirilmeden ya da tüm eller kesilmeden bu ülkenin düze çıkması mümkün olamayacaktır.

Bu bağlamda üzerinde durmamız gereken üçüncü adım ise, ülkemizde ve coğrafyamızda barışın teminidir.

Başta Suriye, Irak ve İran olmak üzere komşularla ilişkilerimizi barış temeline oturtmak zorundayız.

Suriye politikamızın bizi ne hale getirdiği ortada iken, hükümete yakın medya organlarının mezhep ve meşrep eksenli yayınlarını nasıl açıklayacağız?

Türkiye Ortadoğu'da doğruyu görmeye başladı derken; Rusya'yı yere göğe sığdıramayıp, İran'ı sürekli aşağılayan politikayı ve propagandayı nereye koyacağız?

Ülkemizde çözülemeyen, ancak güvenlik önlemleri sayesinde buzdolabına konulan Kürt sorunu ile önümüzdeki dönemde yeniden yüzleşmek zorunda kalacağımız gerçeğini ne zamana kadar saklayacağız?

Çözüm sadece ve sadece barış eksenli düşünmek ve hareket etmekten geçmektedir.

İnişli çıkışlı politikalar artık bir kenara bırakılmalı, ülkemizde ve coğrafyamızda barışın tesisini sağlamalıyız.

Aksi takdirde bugünler tarihe kara bir tablo olarak kaydedilecektir. Bu dünyada ve ahirette hesabını verebileceğimiz bir duruşun sergilenmesi zorunludur.

Allah (c.c), tevhid ve adalet şiarını içselleştirmeyi ve bu şiarı esas edinen bir yaşamı bizlere nasip etsin.

Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi